Muharriri? Freeman Wille Crofet Polis Müfettişi Fren Yeniden Şüph Frenç birdenbire sustu. bir sürü şeyler geçiyordu. Ya motör © meşum gece hakikatenLurigan'a git- mişse.... Ya içindekiler karaya çıka- rak Sir Con oğlu ile buluşmağa - gi- derken rastgelmiş ve öldürmüşler — ve cesedi de kendilerinden değil de Mal- kolm'dan şüphelenilsin diye onun ko- ruluğuna gömmüşlerse... Şimdiye kadar cinayet hakkında, biribirini tutan en mükemmel nazariye buydu.. Frenç düşündükçe, bunun böy- le olacağına kanaat getiriyordu. Evet, bu hakikaten inceden inceye tahkik ve tetkik edilecek bir meseleydi. Mak-| lang'a döndü: | — Buraya kadar pek iyi pek hoş.... Hani bir de ikinci mesele vardı? x. Y. Z imzalı mektup Maklang hikâyesine devam ederek: | — Motörün sesini işiten kızın evin. den çıktıktan sonra yine tahkikatımı- za devam ettik. Kapı kapı dolaşarak tahkikat yapıyorduk. Nihayet - gittiği miz bir evde, bize kat'i mahiyette haber verdiler. Bu evde bir adam, ka- rısı ve baldızı oturuyordu. Adamcağız çok hastaydı. O meş'um gece zavallı- | nın sabaha çıkmayacağına hükmetmiş- ler ve bütün gece başında beklemiş- | ler. Öyle olduğu halde hiç bir otomo- bil geçtiğini ne görmüşler ne de - işit- mişler. Bunların ifadelerini sarsmağa çalıştık amma olmadı. Evleri yolun üz- tünde idi. Çıt olsa işiteceklerdi. Bahu- sus ki evde ağır bir hasta olduğu için kulakları her saniye kirişteydi. İşte böyle Mister Frenç. Bu kadınların dediğine bakılırsa | x. Y. Z imzalı mektubu yazan ıdıvıı iddia ettiği gibi hiç te o gece, dediği saatta © yoldan geçmemiş, dedi. — Buna sen ne dersin Maklang? — Vallahi bilmem.., Kadınların ha- line bakılırsa, söylediklerinden kat'iy- yen emin görünüyorlardı, fakat kat'i surette bir şey söylemek kabil — değil ki... — Reyni kadınların bu ifadesini na- sıl karşıladı? — Gayet ciddiyetle karşıladı, ben de zaten şimdi onu söyliyecektim ya. Hat-| tâ Reyni bu mektubun herhangi haki- katperver bir vatandaş tarafından ya-| zılmayıp cesedin bulunmasını birisi tarafından hükmetti. Maklang, sözünü kesti ve Frenç'e manidar bir surette baktıktan sonra: — Bilmem aklınıza geldi mi Mister Frenç? ,.,.Ceset bulunmadıkça miras ta kanunen varislere teslim — edilemez- di. isteyen yazılmış — olacağına İki Erkek Vârisçi Frenç başmı salladı: — Evet, aradan seneley -geçmeden varisler cesedi bulunamayan bir adı mın tabiatiyle mirasına — konamazlar, devam et Maklang, dedi. Maklang gayet kurnaz bir bakışla: — Biliyorsunuz ki Sir Conun da iki er- kek varisi bulunuyordu. Ve bunların her ikisinin şiddetle paraya ihtiyaçları vardı. Frenç biraz şaşırır gibi oldu. — Malkolm'la Viktor'u kastediyor- sun? Bunların her ikisinden de şüphe etmiştik amma, sonra masum oldukla- rını kabul etmeğe mecbur - kalmıştık, dedi. — Doğru Mister Frenç amma bu iki kadının ifadesi üzerine meseleyi tekrar kurcalamağa başladık.. Daha doğrusu Reyni kurcalamağa başladı. — Fakat bu iki kadının ifadesi, on- Jarın masumiyetlerine bizi mecbur e- den hakikatları ortadan kaldıramaz ki.. Frenç, mahsus, Maklang'ın — dilini gözmek için böyle söylüyordu. Frenç'e kalırsa o Malkolm'dan da Viktor'dan da, her ikisinden de şüphelenmeğe çok- tan hazırdı. Daha ziyade Viktordan şüpheleniyordu. Bu sırada Maklang yi- ne söze başladı: Aklından | ediyor, dedi. | — 56 — 23 /12/936 ç; Viktor Hakkında eye Düşmüştü A, Doktorumuzun Cevapları Samsun Ağayalı caddesinde numarada Bay Talâtat — Bahsettiğiniz âraza nazaran ka- raciğer zaman zaman de noksani gösteriyor. Daima asabi razla beraber yürüyen bu ifraz kusuru | mide guddelerinin de vazifelerini tag- yir ediyor. Yenilen gı (19) ifraz vazifesin. ların da burada ehem - miyeti vardır. Kavrulmuş gıdalar umu- lar ve mide — zamanla yorgun düştüğü zamanlarda bu gibi yemekler büsbütün zarar verecek bir hal alır. Apandisit ameliyatınız da, gene geçmiş barsak, inkıbaz hareketlerinin ve iltihaplarının bir neticesidir. Zeytinyağı kullandığınız zamanlar- da mülâyemet fazla oluyor. Zeytinyağ- |lar başlı başına vitamini bol bir madde olduğu için asabınızı da besliyor. Yal - nız zeytinyağının hamiziyet miktarının Freyzer: — Bir dakika durunuz, usta başımı çağırayım!. dedi. seleyi biraz daha tamik etmenizi rica — Zahmet ne demek?... Söyle ba- kalım Reyni ne yapmamı istiyor? —Efendim Malkolm, Viktor ve mek- tup meseleleri hakkında iki nokta var. |Evvelâ cesedin Malkolm'un koruluğun- da bulunduğuna nazaran, herhalde o- na nazarı dikkati celbeden Malkolm olmamıştır. Fakat Viktor hakkında ka- ziye hiç de öyle değil. x. Y. Z mektu- bu Belfast'da postaya verilmişti. Vik- tor da o sabah Glasgow'dan gelen va-| purla Belfast'a gelmişti ve çoktan beri Belfast'a ilk gelişiydi. müdüriyetine öğle sonu postasiyle gel-| di. Demek ki saat onla bir buçuk ara- sında poslaya verilmişti. Fakat &: re kadar Viktor, Malkolm'la, Reyni ile görüşmüş ve vaziyetin ne İmerkezde olduğunu ve nasıl bir mek- tup yazmak bulunuyordu.. Görüyorsunuz ya Müsyö | Frenç, Viktordan şüphelenmeğe hakkı- mız yok mu? —Anladık amma, tekrar ediyorum, Reyni ne yapmamı istiyor? Maklang hiç te aceleye gelmiyor- du. Yavaş yavaş sözüne devam etti: — Mesele şöyle Mister Fronç, farze- delim ki mektubu Viktor yazdı. Bunu yazacak yazı makinesini nereden bu- labilirdi? Eğer şimdiye kadarki muha- kememizde yanılmıyorsak Belfast'ta iken yazı makinesi yanında idi. Çünkü mektubu Belfast'ta rastgele bir dakti- loya yazdıramazdı. Bundan maada e- Mektup — polis| le, | lâzım geleceğini anlamış iğer kendinin hususi bir makinesi varsa onu da kullanmağa cesaret edemezdi. Şu halde we yapabilirdi? Makine Nereden Satın Alındı? Frenç yine heyecan duymağa baş- |maz. Arkanızdaki ve yü çok az olmasına dikkat etmelidir. İç- tiğiniz miktar zarar vermez. Yalnız su meselesi de mühimdir. Yemeklerden evvel muayyen miktarda ve mümkün |mertebe kalevi su içmelisiniz. Yemek aralarında suyu azaltınız. Yemekten sonra su, kahve, çay ve fazla sigara kullanmayınız. Diğer yemek za- manıma kadar midenizin boş kalmasını | tercih ediniz. Konserveli ve salçalı, baharlı yemek- ler de ayni şekilde mideniz için zarar- | " hdir. Haşlanmış gıdaların ve meyvala - rin çok faydasını görürsünüz. Kadıköyünde G. H. A'ya: — #*«Bir dokterun günlük notların takip etmişseniz, bu yoldaki mukad - dem yazılarımızı görmi Yüzde ve ciltte çıkan si elerin ekse- iyetle karaciğer ve hazım ifraz gud - deleriyle alâkası vardır. Çok yağlı ve yağı kızarınış salçası bol ve ekşiyi çok yiyenlerin bu gibi ârazları eksik ol- eleri binde bir Solusiyon dasit sali- ik'ten baş ve vücudunuzu yıkamadan | bir miktar sürmenizi tavsiye ederim. Bozöyükte Süleyman Münire: — *Bir doktorun günlük notlarıy mı | yazan Dr. Etem Vassaftır. Adres (Ça-| #aloğlu Keçiören apartımanı) dır. İstanbul 4 üncü İcra Memurluğundan : Bir borçtan dolayı haczedilmiş o- lup paraya çevrilmesine karar veri- len ev eşyası 25/12/1935 tarihine | rastlıyan çarşamba günü saat 10-11 de Kadıköyünde Reşitpaşa sokağın- da 6 No. lu evde açık arttırma ile sa- tılacağından isteklilerin o günü ora- Tamıştı: e Fikrini tama- | * miyle anlıyorum. Bittabi bir caktı.. Dur bakalım. kineyi ya Oban'da ya Glasgı yahut ta Belfast'ta satın alabilirdi de- ğgil mi? Oban küçük bir yerdir ve ora- da böyle şeyler satılmaz. Satılsa bile, kime satıldığı kolayca tahkik edilebi- lecek bir yerdir, yani orada — almağa cesaret edemezdi. Belfast ta tahkikat yapılan yerdir, orada da alamaz, şu halde Glasgow'da arayınız.. Öyle de- ğil mi? Reyni'nin niçin burada buluş- mamızı istediğini şimdi anlıyorum, de- di. — Evet efendim. Zaten Belfast'ın al- tını üstüne getirdik. Makine orada sa- tın alınmamış. — Mükemmel,.. Hal!.... x. Y. Z im- zalı mektubu beraberinde getirdin mi bari? makine cağını söyledi. * Korona Marka famca bir adam. Şimdi burada oturup ta lâfla vakit geçirmeğe İüzum yok. Şehirde yazı makinesi satan ne kadar mağaza varsa bir listesini yapıp sıra Makine İle Yazılan Mektup — Hakkınız var Mister Frenç, fa- hver de işe başlayalım. kat Reyami, size zahmet olmazsa bu me-| — Evet efendim. Reyni lüzumu ola-| — Sizin baş müfettiş tam benim ka- | ile dolaşacağız. Şu, şehir rehberini a-| |da hazır bulunacak memura müra - uınllı k (289). Son Posta Havadis ve Halk gazetesi M Çati lbaşine Kakağı: BB | İSTANBUL Gazetemizde çıkan yazı ve resimlerin bütün — hakları mahfuz ve gazetemize aittir. ABONE FİATLARİ | Ay 1 Ay Kr | Kr. | Kr.| 1400, 780) 400 2340 1290 710 700 1400 | 800 TÜRKİYE YUNANİSTAN ECNEBİ Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. 300 Gelen evrak geri verilmez. İânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi lâzımdır. Posta kutusu: 741 İstanbul Telgraf : Son Posta Telefon * 20203 miyetle hazım müşkülâtı yapar. Barsak- |/*” | nı olacaksınız .| . üzdeki se- /L CA Gecenin karanlığında ansızın bir alev parladı. Ali T Kulağının tâ dibinden vızıldıyarak geçen gitti, duvara çarptı ve kayboldu. Kopan #va parçaları kaldırımın üzerinde |dağıldı. Ali Tur karanlığın içine atıldı. Böylece bir hayli an sonra, tıkandı, kaldı ve olduğu dı. Elinin tersile alnının terlerini silerek, kendi kendine söylendi: — Ucuz kurtuldum! Verilmiş sadakam at hızla, yan tarafa ntıldi. kurşun, at olanca hizile, sokağı kaplıyan varmış.. | — Soluğu intizama girmiş, fakat yüreği hâ- lâ hızlı hızlı çarpıyordu. İçini yaman bir korku kaplamıştı. - Köpoğlular, izimi buldular! diye mı- rıldandı. Ayağa kalktı ve ayaklarını yavaş basa.- rak oradan savuşmağa baktı. En ufak bir pıtırtıya kulak kabartıyor ve karanlık so - kaklardan gidiyordu. Oturduğu otelin kapı- sına bir kaç metre yaklaşınca, korkudan dona kaldı. Duvarın dibinde bir gölge sezi- İyordu. Orada, pusuda bekliyen bir adam vardı. Ali Turgut tekrar karanlıklara daldı. Her tarafı titriyordu. Fakat bu korkunun da fev- kinde bir düşüncesi vardı: Ne yapıp yapıp, Jodasına kadar gitmeli, orada bulunun beş on parasile hüviyet evrakını almalıydı. Bir lâhza tereddür etti, ve sonra ıssız bir soka- ğa saptı. Bir duvar tırmandı. ve aralık ibi bir yerden geçerek, otele girineğe mu- vaffak oldu. Odasında, kendine lâzam olan şeyleri al- ü yoldan, çıktı, gitti. arında, etrafı tenha, İ Dostlarından, rak, kehdi cüzdamımı onunkiyle değiş etti. Böy- , yeni bir hüviyet edinen Ali Turgut, Bulgaristana aşmak için artık firsat kollu- boş bir köşke iltü |Veli Tahir adını A birisile uyu yordu. Onu tehdit 'edeüler, kendilerini ele ver- in pençesinden yakasını ran Ali Turgutu affetmiyen bir kaç çapkındı. Kaçak eroin sürerken tutulan Ali Turgut, selâmeti, arkadaşlarını haber ver - mekte bulmuştu. Onlar birer birer yakalan- mışlar ve bir kaçar seneye mahküm olarak hapse tıkılmışlardı. Bunun üzerine, “gebekeden, nasılsa ele geçmemiş olanlar, casusun her ne pahasına olursa olsun, kanını içmeğe yemin etmiş - lerdi! | İmek süretile adal | | * «12 nisan 935 tarihinde vefat eden, Be- desten esnafından Taha Efendinin varisi o- lan, Calatada, Çeşmemeydanında mu |35 yaşlarında Şahin oğlu Ali Turgutun v rihi ilândan itibaren on gün zarfında mer - humun Göztepede Kayışdağı caddesindeki İköşkünde haremi Fbru Hanıma müracaat etmesi.. Bahçenin kuytu bir köşetinde, yoldan gelip geçecek olanların nazarlı okumakta olduğu gazeteyi, Ali Turgut, e- Hinden bırakiverdi. Nazarları, dalgın, havada uçuşan kuş - İları takip ediyordu. Epey uzun bir düşün- İceden sonra: — Tuhafi dedi.. Bizim ihtiyar büyük HİKÂYE İLE HiüseüR- İ SUS dayı kıkırdarış ta, haberim bile olunadı. Bu esnada, bahçekapısı aralandı ve içe- riye Tahir girdi. — Merhaba Ali Turgut! — Hoş geldin! — Ne var, ne yok? — Sağlık. Veli Tahirin gözleri, yerdeki gazetelere ilişti. Kısa bir tereddütten sonra, sordu: — Gazetelerde yeni bir şey var mı? — Sen benden iyi bileceksin.. Cebinde - kiler gazete değil mi? Veli Tahir bozuldu; sıkılarak: —Evet.. dedi. Ben de lâf olsun diye sor- dum. — Bu gece bana, oturmağa gelir misin , — Hayır; alfet! Bu gece gelemem. —Sen bilirsinl! O halde, yarın. — Olur. Allaha ısmarladık. Veli Tahirin arkasından, Ali Turgut, müstehziyane bakarak: — Aptal!.. diye söylendi.. * Gökyüzünde, koskoca bulutlar birbir « lerini kovalıyorlardı. Bir aralık, solgun yü zünü aralıktan: «Cel» diye gösteren tolun ay ortalığı projektör gibi ışığa boğdu. Göz- tepe ile Erenköy arasında Kayışdağı caddesi üzerinde Bedestenli Taha Beyin beyaz bo- yalı köşkü bir lâhza görünüp, kayboldu.. İstasyondan buraya amuden uzanan yol- dan, duvar diplerinden süzülerek meydana çıkan Veli Tahir köşke doğru yürüdü. Par- maklığın önüne gelince son bir tereddüt anı rdi — Adam, sen de! diye mınldandı. Ne r? Yanımda, Ali Turgutun büviyet cüz- Haydi bakalım! Ve kapının çıngırağına asldı. Köşkteki- ler yatmamış olacaklar ki, hemen, bahçe - nin çakılları üzerinde yürüyen bir ayağın sesi duyuldu. Kapı aralandı. — Kimi istiyorsumuz? lân gördüm de.. Ali Turgut Bey misiniz? ki var. — Gazctede Siz, — Evet, — Ne malüm? — Yanımda nülfus cüzdanım var, Elini cebine sokup, cüzdanı çıkardı, u- zattı. Kapıdaki adam: — Pekil dedi; azıcık bekleyin! Bir iki dakikalık bir intizardan sonra, ayni adamın sosi: — Buyurun! diye bağırdı. Veli Tahir, içeriye henüz adım atmıştı ki, ağzından boğuk bir feryat çıktı. Sol böğ « Tüne keskin bir şey saplanmıştı. Oracığa yı- , | kıldı.. Kulağının dibinde bir takım fısıltılar olu- yordu. Kendi üzerine doğru eğilen iki göl- ge, birbirlerile konuşuyorlardı: di, mel'unu bir çuvala koyup, a- rabaya yükletir, götürüp taşocaklarına atı « veririz.. * Bu sahneye, gizlendiği duvarın lzerin - den şahit olan Ali Turgut, hemen aşağıya sarkuğı gibi, Kadıköyünün yolunu tuttu. Hızlı hizlı yürürken, söyleniyordu: — Bu Veli Tahir de ne aptal şeymiş! İn- san böyle apaşikâre tuzağa düşer mi?, h — Elinizde bir ayna bulunmadıkça yüzünüzün halâ parlayup parlamadığının bizzat farkında r « 77 Kendinizi böyle bir tehlikeye kaptırmayınız; ve unutmayınız ki, cildinizin naturası ne olursa olsun, L. T., PİVER'in MATITE güzellik pudrası size bmnn'ır'lıılıriıı hoşuna giden kadife manzaralı mat çehreyi temin edeceklir. MATITE fovkalâde mat bir pudradır ; çünkü, kendisi talksız ve içindek! maddeler de mattlır. 4 Parfümöri L. T.PİVER A.Ş.. İstanbul Şubesi Şişli Ahmet Bey sokak No. 56 . Telelon : 43044