A T ÖRRİRRĞİR AAA AAA G AAA S 4 —. BİR NĞĞK CG K FĞ P ÇAA Kİ GAİS İ GARĞUAGİ G AAA UG "talyada denize karşı küçük bir ci Kânun GERIİLIZR Matbuatında GÖRDÜKLERİMİZ Taksi Otomobil- leri Gibi Taksi Tayyareleri Tlk tecrübe | Bu haber de, şüphe Madagas | yok herkesi hayrete kar adasında | düşürecek oları nokta, ilk tecrübenin Amerikada değil, fakat Ma- dagaskar adasında yapılmış ve muvaffaki - yet vermiş olmasıdır. Filhakika bu adada bir müddettenberi tıpkı taksi otomobilleri ile taksi tayyareleri de işlemektedir. Fiat - ları da son derece ucuzudur. Kullanılmala- Ttının şekline gelince, o da gayet kolaydır, evinde oturan bir adamın tayyare islasyo - nunu telefonla bularak İsteğini söylemesi, ©n dakika sonra tayyarenin emrine hazır bu- lunması için kâfidir. Fransız gazetelerinin anlattıklarına bakılırsa bu yeni vasıtayı ih- tiyaç doğurmuştur. Filhakika bu adada nakil vastaları ve yollar pek bol değildir. Bunun — içindir (Tananariva) da oturan avukatlar ile dak- torların ve iş adamlarmın civar şehirlerden en yakınına gidip gelmeleri hiç değilse üç güne mütevakkıftır. Halbuki tayyare ile bu iş yarım günde yapılmaktadır. Beygirlere ta- | Amsterdam — şehrinin Bılan kirmızı | polis direktörlüğü ge- fener ce sokaklarda devriye gezen süvari polislere hızla geçen otomo - billerin çarpmumaları için mübim bir kârar wermiştir. Bundan sonra geceleri polis bey- . girlerinin özengilerine birer tane kırmızı fe- ner takılacaktır. * Amerikanın bazı şehir- Eösakiaiii vabe Y helker sa 93 "_'_l"“"m a | yu, istiyen ailelere sı - H cak olarak gönderilir. koca bir mahâllenin bütün evlerini 1sitan müşterek kaloriferli yerler de vardır. Fakat - Amerikah bir mühendis terakkinin bu de- tecesini kâfi görmemiş olacak ki şimdi de evleri (Herç) mevceleri ve (radyo) is - tasyonları İle uzaktan tsıtmanın yolunu bul- miya çalışmakta imiş. Eğer maksadına muvaffak olursa her ailenin yapacağı şey eve radyolu bir soba alıp mevce tulünü sı- caklığı gönderecek İstasyona göre ayar et- mekten ibaret olacaktır. Macaristanda Kar Yolları Kapadı Budapeşte, 22 (A.A.) — Fazla mik- tarda düşen karlardan ötürü İtalya ve Avusturya ile yol münakalâtı kesilmiş- Ö - Ü Öyle ı:ıııı(yakırı, © kadar nazik bir kızdı ki onun tatlı dili bütün talebesi- ni sihirlemişti. Resim muallimi de önu çok sevi- yordu, (Gülten) in öteki arkadaşla- zından ayrılan tarafları çoktu. Elmalı'da kaymakam beyin hanı- mından çok şey öğrenmişti. Zaten o- nun çok kuvvetli bir kapma, öğrenme kabiliyeti vardı. Öteki talebeler gibi hafızca ezberciliği — yoktu. İşittiği, o- kuduğu şeyler soğuk damga gibi ka- fasında yer ediyordu. Ders bölümlerinde arkadaşların- dan çok muallimlerinin yanında bu- lunmaktan hoşlanan Gülten resim mu- allimi Fahire, tarih muallimi Müker- rem hanımlarla âdeta arkadaş olmuş- ta. Onlar da gençti. İkisi de İstan- bullu kızlardı. Buraya beraber — tayin edilmişler, beraber gelmişlerdi. Hayata yeni atılan iki arkadaş An- evde beraber oturuyorlardı. Yerli hanımlar DA onlarla pek konuşmuyorlardı. Bir kaç memur ailesiyle ahpap olmuşlardı. Bu eğlencesiz, gürültüsüz kasabada ken- dilerine göre vakit —geçirecek şeyler bulabiliyorlardı. Ara sıra mektepte Müsamere veriyor, temsiller — hazırlı- yit ki | kanlığına tayin ve bedeni terbiye ba- N YÜRÜYOR. — Bürhan Cahit — .-SON POSTA Almanyada Tehlikeye Karşı Hazırlıklar Hitler Bir “Asker Kurulu,, Teşkilini Emretti Bir Yahudiye Ait Silâh Fabrikası YUGOSLAVYADA Stoyadinoviç Ka- ı binesinde Ihtilâf Çıktı Belgrad, 22 (A.A.) — Bayındırlık bakanı Miloch Bobitch ile beden ter - biyesi bakanı ve içtimai basiret bakan vekili Mirko Kamnevovitoh istifa et- Bu istifalar başvekil Stoyadinoviçin bir Sırp Radikal fırkası merkezi komi- tesinin Stoyadinoviç — hükümeti — ile Mmütenasit olmadığını ilân eden beyan- namesinin neşri Üüzerine çekinilmesi kabil olmıyan bir bale gelmiştir. Bu istifaları müteakip, Stoyadino - witeh, niyabet meclisi tarafından kabul ödilmiştir. Yugoslav radikal birliği grup baş- kanı Tovetkovitch, içtimaf basiret ba- kanlığı işlerini vekâleten görmeye me- mur edilmiştir. Saylavlardan ve eski bakanlardan ve eski bakanlardan ve İskupçinadaki müstakil işçi grubu başkanı Marko Ko« Joul, bayıdırlık bakanlığına tayin olun- muştur. ç Resmi çevenler, kabinede — yapılan bu değişiktiğin kabineyi kuvvetlendir - mek maksadına matuf olduğu fikrin- dedir. Dış siyasada değişiklik yoktur. ŞAKO MESELESİ Bolivya İle Paraguvay'Harp Tazminatında Yeni Alman ordusundan bir kıt'a bir geçit resminde Berlin, 22 (ALA.) — Milli müdafan | vermiş ve amelenin sıhhi şartlarını w - bakanı Hitler ile anlaştıktan sonra or- İah etmeyi ihmal etmiş olmak töhmeti- du kumandanını bir vasker Lıırulu»ılı hudut harici edilmiştir. teşkil etmeğe memur etmiştir. 1 teşrini- | Sisten Bir Vapur Batlı sani 1921 denberi eski ordudan ve yeni| — Berlin, 22 (A.A.)— Kuzey denizinde ordudan terhis edilmiş olanlar veya|hüküm sürmekte olan sis yüzünden olacaklar bu kurula kabul edilecekler-' Harmonides isınindeki İngiliz vapuru dir. Bundan başka, arzu eden her va-| küçük bir İngiliz gemisine çarpmış ve tandaş da bu kurula yazılabileçektir. İbu gemi hemen batmıştır. sAsker Kurulu» nun maksadı, Hit- | Askeri Mezarlıklara Dalr lerin faal orduya verdiği vazilenin ter- — Berlin, 22 (A.A.) — Diş işleri ba- his edilmiş askerlere de teşmil ve teh- kanlığı müsteşarı ile Fransız ve İngiliz Tike karşısında bu kurul üyelerinin bü- büyük elçileri ve güney Afrika orta el- tün milletle yekvücut olmalarını temin 'çisi askeri mezarlıkların muhafazası - edilmesidir. na mütcallik bir mukavelename imza Uy uşamıyorıır Köylüler Süt Vermiyor “-İlkı'd*- Busncs * Ayışa, AÇALA.) — Şako| — Berlin, 23 (ALAL) —e Hükümetin | Almanyedeki Yakudi Avukatlar barış konferansı komisyonu, Paraguva- « mirlerine karşı gelen köylüler, yağ ve| — Berlin, 22 (A.A.) — Nurenberg ka- ya verilecek harp tağminatı meselesini , < yi imali ile mükellef olan süthane- 'nunu mucibince yahudi avukatların hâ- halletmek üzere oraya gitmektedir. |ere süt vermek İstememektedirler. kimler tarafından vekil tayin edilmele- Paraguvay, tazminat olarak bir mil lcoı'h. polise tedbir almasını emret-'leri ve İflâs masalarının — tasfiyesine yon dolar istemekte, Bolivya ise ancak ir. memur kılmaları yasak edilmiştir. yüz bin İngiliz lirası vereceğini söyle- BEREL BT ğ Yahudi Gazeteci Jakob mektedir. DAT NSN Berlin, 22 (A.A.) — Thuringe vali-| — Viyanada Tevkif Edildi Osloda Troçkinin İkameti |.; Auckel, Von Blomberg ile uyuşarak| — Viyana, 22 (A.A.) — Yahudi mu- Temdit Edildi Simon ismindeki yahudi ailesinin malı harrir ve gazeteci Hanri Eduar Jakob, Oslo, 22 (A-A.) — Pasaportlar mer- |olan Suhl silâh fabrikasını Hitlerin em- / annesi, kardeşi ve zevcesi ile bir- kez ofisi, Bolşevist Leon Troçki'nin rine vermeye karar vermiştir. likte — yakalanmıştır . — Jakop mühim ikamet müddetini 18 haziran 1936 ya| Simon ailesi, «Gayri meşru lıııış—lııhhıkhhlludı bulunmuş ve şüpheli kadar temdit etmiştir. İlar» temin etmiş, ameleye aşağı ücret bir çok kambiyo muamelâtı yapmıştır. onların bilgisizliğine vermelidir. Şu-|topraklarını, daha oradayken ortakla- nu bil ki biz hepimiz kapkara bir düıı-ııı işleten adam kiralıyordu. Kasımdan yanın derinliğinde yaşıyoruz, anaları- kasıma ona yüz lira kadar para geli- mız fena yetişmişlerdir. Yıllar whnuiyuldu. Fakat o, bunu, olduğu gibi e- üzerinden bir silindir gibi geçmiş, vılmueıne veriyordu. onlar bir çakıl taşı gibi altında kab—. hp kalmışlardır. Onları bmm-;idi zaten.. «Gülten »e karşı bazan pek 23-13-8935 - "inandıklarından döndürmek, imkânı ileri gittiğini anlayınca onun gönlünü İyor, evlerinde de toplantiler ’,W"_lyoktun Ne kadar inanmış görünseler 'almak için çalışıyordu. Fakat o büyü- lardı. c İyine samimi olamazlar. Bu, dünkü ile dükçe, hayata uydukça biribirlerinden Bu müsamerelerde «Gülten» mut- Pügünkünün değil, dünkü ile yarının-' uzaklaşıyorlardı. Bu ayrılık yavaş yar 'laka bulunuyordu. Temsillerde en baş kinin çarpışmasıdır. Bizim hör hın—ivıç hattâ bu öksüz kardeş Ççocuğuna 'zolü yapan, konserlerde piyanoya ge- Ketimiz onlara aykırı görünüyor, büu-'karşı çekinmyee kadar vardı. çen Gültendi. Bu istidadı bütün mual- gün bir çatıaltında biribirine " aykırı| — Resim mualliminin dedikleri ne limlerden fazla bu iki arkadaşın ho- insanlar, biribirinden anlamayan ana kadar doğru idi. Gülten, o hale gek Bir Silâh Fabrikası Hitlerin Emrine Verlliyor K içlside iştirmek istiyorlardı. —| man baba oğullar yaşıyor. Bu tabii bir baskısı görmediği için bu iğreti, hisle- :îmanwm ğ ç.ğımı____ıîntku:);î' Biz haklıyız. Fakat on!ul,.b.].ku bir şey kalmadığını - görü- . Gi teyzesini kızdıran N " ü _Yo"d“- bu davetlere can atıyordu. Fakat ıey—l Onlar bize hücum ederler. Bizleri Onun için kendi âleminde — yaşa- İdinliyordu. bile ederler, Fokat bizim oulua karn |fakiyetlerinden birini olaun alkışlaya: : icin değ yapacağımız şey uz - affetmektir aın:ı.ı-i i hytünımnıîdâxlçwü onlar bilmiyerek — yapıyorlar. (Kinsesi olmayışı onu kendi. kendine sikdbal DA K Biz bilerek gönül kıramayız, öyle d’,bıil Hattâ bu dedi kodular onların ku-| &l mi? j ş R İlağına kadar gitmişti. «Gülten» bunları pek iyi anlıyor- | Büğün) iezi a bundan bahsettiği zaman genç kız çok | ânnesinin' inkisarlarından, — azarların- 'sıkıldı. Teyzesinin münasebetsizliğini 'dan iğıı"ılüp__k_aymıkam beyin hanımı- laffettirmek, için bir şeyler. söylemek |na iltica ettiği zamanlar o-nazik kadın HND Deer vereltitmesn. istedi. Fakat Fabire hanım onu teekin |da böyle söylemişti. BU A ee A etti: Zaten isyan edecek vaziyette olma. VU yine teyzesinin-evine götürdü. — Bünu şikâyet için söylemiyö-|dığını da çok iyi anlıyordu. Teyzesi-| gördüklerine düşman olurlar. Bunu|yük annesi ölmşütü. - (Elmalı) d_ııki;m:vıimi. Çarşıda bile hareket yok. Bdyapıl T el şuna gidiyordu. Onu tam bir abla ,m,î'lnzl.u, biribirlerinin düşüncesine düş- mişti ki zaten ana ve baba sevgisi ve| Son smıftayken onu bir kaç lereı"'k”'ı'k"" Biz kuvvetliyiz. Biz ay-'gi, heyocanları ve düşünceleriyle ık-: zesinden işitmediğini konu komşudan | tikâyet ederler, belki - bizden '“f'“imığı da alışmıştı. Mektepteki muvaf-İri dumanlanmış gibiydi: Fahire kanım bir gün #Gültea» od Hattâ; daba Elmalı da iken büyük L L L ae ee dedi; ben anletirim. |bu sıcak gün kazandığı imtihanın ken-| — Gülten ferahlamıştı. Onlardan her disine neler vadettiğinden kendi — de|hangi biriyle yanyana olunca ferahh- — adımları | yordu. » -Sâyfa 5 VE e BU GÜN Kırtasiyecilikte Rekor Bir gözetede okudum: 1928 de başlı - yan bir aylık bağlama işi bugüne kadar bit- memiş!.. Bu haberi - yer ve ad göstererek « yazan gazele: «Ağlanacak -bir muamelev tabirini kullanıyor. Eğer keyfiyetin lâüifeye tahammülü olsaydı ben bu baberin başına «İnanılmıyacak bir işm cümlesini kordum ve Sen Pastanın İnanılmaz şeyler sütununa geçirirdim, Çünkü ölmüş bir işyann yetim gocuğile yoksul eşine yedi yılda aylık bağ- lanamaması akla sığar işlerden değil, Bu haberi veren gazetenin de dediği gibi şa inamlmaz işi semri vaki» halinde yara- tan âmil, kırtasiyecilik zihniyetidir. O kırta- siyecilik ki kolayı güç, basiti mürekkep yap- maktan başka bir hedef düşünmez ve bu- günün işini yarıma, hattâ yarınlara, sonu gelmiyen yarınlara bırakmaktan zevk ahır. |Ben, ne vakit kırtasiyeciliğe tallük eden gü- Tünç veya acıklb bir hikâye dinlesem Alem- dar Mustafa Paşanın meşhur emrini hatır- larım: O'ümmi, fakat zeki verir Tuna ba - yundan orduüsile İstanbula — gelip te zorla sadrâzam olduktan sonra bir takım yeni - likler yapmak istemişti. — Zavallının —aklı an'ane denilen paslı zincirin işler üzerinde »e yaman bir köstek rolü oynadığını bilmi- yordu, anlamıyordu, her işin hızla görülme- sini istiyordu. Bir gün kubbe altında otu - rürken Rus sınırındaki orduya gönderilmesi icap eden zahirenin nasıl tedarik edilmesi muvafık olacağı hakkında bir münakaşa a- çıldı. Vezirler, defterdarlar, — kazaskerler İbu zahirenin satın alınması, Tuna boyuna İtaşıması için Erzurum, Bağdat ve Basra va- İlilerine fermanlar yazılması düşüncesinde ittifak ediyorlardı. Alemdar Mustafa Paşa, yapilan müna - kaşayı sessizce dinledi, tam karar verileceği sırada şöyle bir doğruldu: | —A beyoldaşlar, dedi, siz çocuk musu- jnuz? Buradan Erzuruma, Bağdada ulak - |larla ferman gidecek. Orada meclisler ku- rulup buğdüuy Hidân satın alınacak. — Sonra bunlar develere, katırlara yüklenip deniz kıyısına indirilecek, orada günlerce gemi beklenecek ve kâim bilir kaç ay sonra Tuna kıyısına zahire gelecek. Aç asker o vakta kadar ne yer, nasıl yaşar?, Böyle saçmıa şey olmaz. Siz Tuna boyundaki filân filân beylere, ağalara benim taralımdan birer pusla çiziktirin, ambarlarında ne kadar za - hire varsa hemen orduya ulaştırsınlar, pa- rasını buradan aldırsınlar. Sonra siz, Er « zuruma, Bağdada ferman çıkarın!,. Ruhlara, vicdanlara, dimağlara asılı zin- cirleri kızıp atan bugünün bahtiyar çocuk - ları, kırtasiyecilik kösteğine karşı ne kadar titizlenseler haklıdırlar. M. T. Tan gD:nhndoğâıümyallubirfmnığ— |Zi gibi.. Gökteki güneş erimiş gibi ;Wıüüuiyim yayı- Tam evlerinin sokağına sapacağı Teyzesini biraz yumuşatan da bu ' sırada arkadan tanıdık bir ses duydu: — Gülten, Gülten! Sevinçle döndü. Bu, tarih mualli- mi Mükerrem hanımdı. ; “Az önce mektepte, o heyecanlı sahne- ,ler arasında gördüğü bu sevimli yüz yne kadar neş'eliydi. Biribirlerine ko- şar gibi yaklaştılar. | — Mükerrem hanım sordu: — Eva mi gidiyordun Gülten? Genç kız başını eğdi: — Evet hoca hanım. Genç kızın hararetten kavrulan du- — ğil mi? .İ — Teyzene müjde vereceksin de- — dakları büküldü. Koyu kestane gözle- — — Bilmem ki, dedi. Teyzem için cak, onu şevke getirecek bir yakın | sevinecek bir şey mi? z Genç kızın bu ümitsiz cevabı tarih — muallimini güldürdü. — Gel teyzene - beraber ” gidelim, Mükerrem hanım, İstanbul üniver- Sokaklar boş, hava sanki ataşte fi- | sitesinin edebiyat şubesinden yetişen rüm, kızim! dedi. Cormuhz, Iıılgulz nin evinde, uğmu gibi o?mıll.ı '”'ı'_'"d“"" bir lcn:cx;mn;unhın gibi ci- 'EM :ıih osı:llimi şimdi neş'eli neş- insanlar her yerde kendilerinden üstün |raber başka gidecek neresi vardı. Bü- ğerleri yakıyor, Kasabanın en ağirleli anlatıyı : (Arkası var)