20 Aralık 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

20 Aralık 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

* nn sebebi de apaşikârdı. Plânların çalın- 20 /12/935 Polis Müfettişi Bizzat Motörle Bir Tecrübe Yapmıya Mecbur Olmuştu Demek ki motör o seferi hem ya- Beğ6lü pıbili"hmdıbüıı'hılhıdhıimı—kl l irdi. ! . pnı.lı &Fkhnhudîıt % iSKOÇYA Muharririt Fresman Wille Orofst —-B53 - Portpatrik arasındaki kısmını hesap etmeğe başladı. Körfezden sabaha karşı 5,15 te hareket edip Portpatrike saat 9,40 ta vüsil Sva olunduğuna göre seyahat 4 saat 30 dakika Siz sürmüştü. Mesafe 45 mildi. Demek ki mo- '.'_. tör son süratle gitti ise bu seyabati de bu müddet zarfında yapabilirdi. Velhasıl Malasın körfeze gelmiş olduğu ve orada sabaha karşı Tierle görüşmüş ol- ması kabildi. Bu takdirde bu gizli buluşma- öi t ğ x Bunder İRLANDA DENizi Son hâdiselerin geçtiği mıntakayı gösterir harita (*) dilmiyecek: derecede idi. Motör eski ve sağlamdı; hattâ hantaldı. Makine küçüktü ve bu koca gövdeyi kolay kolay sarsamı - tilerek bunları emin bir yere aşırmak dü- şünülmüştü. Bunları saklamak için de Sir Conla hiç münasebeti olmuyan bir motör - den daha emin bir yer olabilir mi idi? Fakat bir polis memuru için ihtimallerin | yordu. hiç bir ehemmiyeti yoktu. Yarın, mahkeme- Demek ki Malas yalan söylemişti. Eğer de hâkimin buzuruna çıktığı vakit maddi Çürati azalmışsa, bunu her halde ihtizaza, delâil göstermek lâzımdı. sarsıntıya mâni olmak için yapmaunışlı. Mo- Birdenbire motörün, seyahatin diğer saf- İtör son süratle gittiği halde bile insanı ra - hası esnasında ne kadar süratle seyrettiğini hatsiz edecek derecede sarsılmıyordu. Şu hesaplamağı düşündü. halde uykusuz olduğunu söylüyen Malas, Perşembe Gece Yarısı Barodan Portpatriğe sekiz saatte gidebile- Partpatrikteki gemicilerin dediklerine ba- | ceği halde niçin bütün gece, az bir süratle kılırsa o limandan perşembe akşamı gece|giderek makine ve dümen başında on iki yarısına doğru hareket etmişti. Kambel -| saat geçirmişti? tavndaki polis merkez memuru motörün o- Güzel Bir Netice raya ertesi gün sabah saat 7,15 te geldiği- Fakat Frenç, Malasın hiç te böyle bir şey ni söylemişti. Mesafe 41 mildi. Demek ki| / pmamış olduğuna kanaat getirdi. O bu | santte vasati 5,3-4 mil süratle gitmişti. — | >eferi on iki xaatte yapabilmişti, çünkü ıssız | Frenç, düşünceli düşünceli başım ka -|körfeze uğrıyarak Tierle görüşmüştü. Ora- | M.Bum—dımiüfmün"m--hhwhh““w ü?“—w'—_“üm"u— Frenç, makinisle döndü ve son süratte bütün seyahat müddetince —mutedil bir| devam etmesini tembih etti. Bir müddet süratle gittikleri fikrini veriyordu. — Dört| böyle gittikten sonra, motörün azami sü - | Yangınlar Dün akşam aat 5,50 de Floryada itfaiye garajının arkasındaki sahada birikmiş otlar ile bir kaç parça kereste tutuşmuş, derhal söndürülmüştür. * Galatada, Karaoğlan sokağında bir yangın çıkmış, fakat yetişilerek sön - dürülmüştür. Sebebi, ocaktan mindere sıçrayan kıvılcımdır. Bir Hamal Bir Kadını Yaraladı Yusuf adlı bir hamal Erzincanlı Nimet isminde bir kadını sustalı çakı ile Unkapanı caddesinde yaralamış - tır. Sebebi, eski bir kindir. Yusufla Ni- MİSAFİR ÂYE Yazan : Ergin Yüksel —e Annesinin yorganinı düzelttik-|şan hikâyeleri, genç anneden - başkı ten sonra elektrik düğmesine uzandı- ğını gören Bilge, yüzünü ekşitti, ve iri siyah gözlerine en acındırıcı manâ- yı vererek yalvardı: | — Ne olursun anne, bana masal söylemeden gitme! Genç ve sevimli anne, elektrik| kimse tarafından dinlenmez olmuş. ; Hattâ küçük, anasını büyüleyet bu yabancıya karşı düşman kesilmeği |bile başlamış! Bilge dayanamamıştı: — Tıpkı benim gibi! Genç anne elini, küçüğün ellerin met evvelce berabermişler, sonra Ni - düğmesinden geri çektiği elini, kızı- den kurtarmak istedi: met ayrılmış. Vak'anın saiki — bundan ibaretmiş. Mazon ve Botton ecza deposu, MAZON m;ırkasına dikkat Aç karama bir kahve kaşiğı alındıkta Kabızlığı def'eder Yemeklerden birer #nat sonra alınırsa Hazımsızlığı mide ekşilik ve yanmalarını — giderir, — Ağızdaki tatsızlığı ve kokuyu izale eder. arkadaşla yaptığı mülâkatta seyabatin diğer | yatinin santte 10. 3-4 mil olduğunu tesbit üç safhasının süratlerini de öğrenmişti. Bun- | cıtiler. lar sırasile 7$, 6,1-4 ve 6$ mildi. Issız Körfez Frenç küfür etmeğe başladı. Bidayette Bu e Beeel 4 şayanı memnuniyet neliceyi ve o :kikımıühhbbuı“t““l—h_s_'ü—lmhüdndıo- Fıhı'_ib-luhüü#ıd—u meğe başlamıştı. Malas, mahsas gürüttüye , « L A çsa bunu iz- ve ihtizaza müni olmak için ax süralle git - ,, aa L L0 LA olabilirdi? tiklerini söylemişti. Bundan maada, gün - Ğ ini düzleri uğradıkları yerlerdeki — acentalarla ha biraz süratle yapılmış olduğuna döndü. Bu görüşmekten ve gece de motörü idare et -| 45., arkadaş, bu seyahatlorde acaba ne mekten uykusuz kaldığını da söylemişti. Bu- na bakılırsa, motörün süratinı arttırarak va- racakları yere bir an evvel varıp uyuması lâzım gelirdi. Neden böyle yapmamıştı? Yalnız ihtizaza mâni*olmak için mi? Frenç şüpheli şüpheli başını salladı. Hayır, bu da tutmuyordu. Zaten bütün mesele birbi - rini tutmuyordu. Motör Tecrübesi Birdenbire doğruldu ve yüzü güldü. Ha- kikaten 6 mil sürat, 10 mil süratten daha hoş, daha rahat mı idi? Bunu denemek ka- bildi. Baroya kadar gidip bu tecrübeyi yap- haltlar karıştırmışlardı? Bir müddet sonra Frenç sonraki bu yavaş gidişlerin fena mak- satlara matuf olamıyacağını düşündü. Bu - nun sebebi ihtiyattan ibaretti. Eğer fena bir maksat için bazı seferlerde yavaş git - mişlerse, hepsinde de yavaş gitmeleri icap ederdi. Eğer çarşamba akşamı motör farla sarsılmışca, bu ciheti perşembe akşamı da nazarı dikkate almaları lâzımdı. İlk ifa - delerini tekzip etmeleri doğru olmazdı, Muahhar seferlerdeki yavaş süratin ehem- miyeti olmadığına karar verdi ve tekrar, moltörün o msız körleze uğrayıp uğrama - © de idi. Makiniste döndü KA mağa karar verdi. İki gün sonra molör sa- hibinin yazıhanesinde bukmuyorru. — Gene Sea Hawk motörü için geldim. Banu bana bir iki saat için kiralıyabilir mi- siniz? diye sordu. — Hay hay dediler ve bazırlıklara baş - ladılar. Aradan bir saat geçmeden Frenç motör- dığını isbat etmek çarelerini düşündü. Yavaş yavaş salonda bir açağı bir yukarı dolaşmağa başladı. Bu sırada aklına başka | bir şey geldi ve odasına çıkarak tekrar ha- ritanın üzerine eğildi. Man Adası Polisi Motörle Barodan 1ssız körfeze — gitmek | Ka için hiç olmazsa St. Bees burnuna kadar T sahili takip etmek lâzımdı. Eline bir kalem | —_Eıvvıü W:'?Mülüümü Anarayddaki — çıkmtıyı | d""d..;h üh" ’ı_ü'.-lmîııw-mr_ı_ı.mhh.ilwıkdu sonra da bilâhare d süratle / şahile yakım gitmesi icap ediyordu. St. Becs gideceksiniş,. Motüedeld _'“—-_ anlamak burnundan bir kaç mil evvel tokrar sahil- ';""'m' "" ;lçıhd:_'ı_b_."d bir (=ınkhıınk h-:doâ-ud ve Whi - var mı? dedi. B İ M Ği Di TSREDĞ AAT SS Ğ Makinist, tocrübeleri mesafeleri malüm | ena olan şömandıralar-arnımda yaşmağı tekdiri- : Diler taraftan eğar Barodan kellep doğ- etti. Frenç te bunu n ruca Portpatrike gitmişse, şimali garbi is- kaşledlr! W“'*“'MMWMMMW-' Hinde bulunan Ayre burnuna yakın geçmesi lâzımdı. yi bir kaç defa 6 mil süratle katettiler. rııİ:'::.iıl ve "h:'mmâî O vakte lı-:!f motör sınmıştı ve Frenç tilip işitlmediği için sahil'boyunca tahkikat :ıı.:ı. gürültü ile yaptığı ihtizazı dik- | yaptırmak İstiyordu. Gerçi, bu uzun ve mu- ü:dı!mı'ıu. Ondın_ıoğı makinist | vaffakiyet ümidi pok zayıf bir hattı hare - l*ıkn. "'l_""" son sürati verdi. Mo- | ketti. (Arkası var) tör de evvelkinin hemen hemen iki müli — bir süratle suların üzerinde kaymağa baş -| — (*) Bu kısımdan ladı, —— yukarda koyduğumuz hatita üzdllüde ta-| Gerçi gürültü ve ihtizaz artmıştı. Fakat kip edecek olursanız, Rarekâtı daha iyi kav- bu o kadar azdı ki! Hemen hemen hisse -| tamiş olursunuz. sonraki — hâdiseleri Çok mühim Erkek ve kadın farkı yok Ademi İktidâr, belgevşekilği ve derin nsızlığa karşı Alman- ya'da kâin: St& Hormona A, G. fabrikasının OLANDOKRATİN'İ kullanınak en emin ve mileseri çare r Her eczinede: kutüsü 200 kaurüştür. Türkiye acent sı: ZAMAN #ecza deposu: İstanbul *& v SEKSÜLİN Ademi Dasle -l Zi : İ 'gevşekliği, rmansızlık; VÜĞÜt'ie Dimağın yörgünlüğünda | pek/müessir vea emih, M L0 L ee A Kutusu /200 kurus BEŞİR'KEMAL * MANMUT CEVAT E(:ıqgesı F TC L Kullanış!'ı - Neza- retli ev Şehzade - Lâleli Çukur- çeşme sokağında pa - raya çavrilecek 6-7 odalı Kayıp : Fen Fakültesinden aldığım 1499 İümerolı büriyetimi kaybegmi: — Yenisini alacağımdan hükmü kalmamıştır. Fen Fakültesinden Na. 1499 A, Sabur 15291 Ankarada! AKBA dilde gazete, mecmua ve Bütün mektep — kitapları ve Telefon: 3377 Her kitap. kırtasiyeyi. nin yumuşak, dalgalı saçlarında şef—] katle gezdirdi: | — Misafir bekliyor Bilge... Bek-| letmek çok ayıp şeydir! Bilgenin küçük kalbi nedense, ba- basının bu teklifsiz arkadaşına ısına-| mamıştı. Hem de bu genç, sevimli, ve | konuşkan adamın kendisine karşı gös-! terdiği sıcak alâkaya rağmen. İçli, ti-| tiz ve masum bir çocuk - kıskançlığı ile yatağında doğruldu: — Bu adamdan biktim artık... — | Yapyalnız değil ya?... Babamla beraber oturur pek âlâ... Küçücüğün isyanında öyle — cana yakın bir eda vardı ki, genç ananın (azarlamağa hazırlanan dudakları — te- bessümle aydınlandı; — Anlaşıldı küçük cadı, dedi, kur-' tuluş yok... Ve kenardaki, iskemleyi, küçük karyolanın yanına çekerek — masala başladı. — Çok eski zamanlarda, güzel ye- şil çayırları, berrak dereleri olan küçü-| cük bir köy varmış... Bu köyün küçük bir kulübesinde bir karı koca ile küçücük yavruları oturuyormuş. Ve kaygu, tasa duyma- | dan yaşıyorlarmış. Bilge, mahmurluktan - kısılan iri 'gözlerile annesinin gözlerini buldu. — Tıpkı bizim gibi anne! Küçüğün bu dikkati genç annenin canını sıkmıştı. Demek Bilge, bü uydurma masalın | yarı yerinde her zamanki gibi uykuya dalmıyacak, ve onu, bekleyen misafi- rinin yanına gitmekten alıkoyacaktı. Bilge sordu: | ı — Değil mi anne? | Genç kadın, endişesini g'ııleyeıek:l — Sözünde durmadın... Ceza ola rak sonunu anlatmıyacağım! Bilge annesinin elini bütün kuvve tiyle sıktı. — Bu, son anne... Bir daha ağzı mı bile açmam! Bu tatlı yalvarış anneyi yine mağ lup etmişti. Anlattı: — Küçük kızın annesinde bu ya bancı âlemleri görmek merakı bir has talık halini almış... O kadar ki, gü nün birinde, kendisini oralara götür mek isteyen nankör misafirin teklifin reddedememiş. Ve bir gün, — onunlı birlikte... Boğuk bir hıçkırık, genç ananır masalını makasladı. Bilge, küçük başını yastığa göm müş, küçük omuzlarını sarsa sarse lağlıyordu. Genç anne küçüğünü şefkatle ku cağına çekti: — Nen var Bilge... Ne oldun? Bi: yerin mi acıdı? Küçük, ufacık başını annesinir göğsüne soktu: — Masalın sonu çok fena anne... Çocuğunun masum- yüreğinde fi lizlenen şüpheyi, endişeyi sezinleyer annenin yaşaran gözlerinde derin bir şefkat panldadı. O sırada odanın kapısı aralandı, ve kocasının başı göründü: — Hâlâ uyumadı mı? -.. — Hayır! — Misafirimiz bekliyor amma... Kahvesi de pişmedi dahal Genç kadın, yavruları uğrunda her şeyi feda eden anaların lâkaydisi ile cevap verdi: — Olabilir! Fakat benim gelmekli- ğgime imkân yok... Ve küçüğünü şefkatle sıkarak ilâ- — Evetl dedi, ve devam etti: — Bir gün bu ailenin yaşadığı ku—ıve etti: lübenin kapısını bir tanrı misafiri ça| —— Çünkü artık Bilge misafirlerder mıs. Misafirperver karı koca, köyün hoşlanmıyor! ütün evlerinden yüz Mmüd'i'"'; Genç erkek, karısının — işaretine i 'söyliyen bu garip yolcuyu güler yüzle (, atle misafirinin yanına döndü, ve karşılamışlar. |Bilge, küçücük yüreğini dolduran de- Tatlı yüzlü yabancı, tatlı sözlerile ,i» minneti ifade etmenin yolunu kendisini ev sahiplerine çabuk sevdir- annesinin boynunu kollarının - olanca miş. |kuvvetiyle sarmakta buldu, ve: Ö?ıle gi.inl konuşuyormuş ki... — Ne güzel, dedi, masal ne güze Bilge yine karıştı: Kt önent — Tıpkı Bay Cemal gibi! A öaşELEareEaRAğE Na eeRnisekee dd Genç ana titizlendi: — Eğer böyle ikide birde sözümü kesersen anlatmam masalı! Bilge yerinden doğrularak yalvardı. — Artık keşmiyeceğim anneciğim. Anlat sonunu... Genç ana gülümsiyerek — bıraktığı yerden başladı : | — Büu yabancı misafir öyle güzel konuşuyormuş ki, küçük yavru bile dinlemeye doyamıyormuş... Hele köylülerin bilmedikleri uzak yerlerin güzel âlemlerinden bahseder- 'ken, üçü de sade kulak - kesiliyorlar- miş. / yürüyen arabaların köyün gölünü ça- nak kadar ufak bırakan engin, derin tuzlu suların tasviri, hepsinde — yenil- mez bir merak, yenilmez bir görmek | isteği uyandırıyormuş... | O kadar ki artık güzel köyün yeşil çayırları, serin rüzgârları, çağıl — çağıl akan dereleri gözlerine gözükmez ol-| muş. Misafir kulübeye iyice yerleşimiş, Artık, küçük te, babası da, buş müte- madiyen konuşan - yabancının lâfları- na doymuşlar ve yabancının yavanla-| Ötüşen kuşların, kendi kendilerine | Son Posta “Yevmi, Siyasi, Havadis ve EsIk gazetesi Fakl Zabtiye, Çatalçeşma sokağı, 25 İSTANBUL Gazetemizde çıkan yazı ve resimlerin — bütün — hakları mahfuz ve gazetemize nittir. ABONE FİATLARİ TÜRKİYE YUNANİSTAN 2340 ıml ECNEBİ 2700 1400 Abone bedeli peşindir. Adres dekiştirmek 25 kuruştur, Gelen curak geri verilmez. Hânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi Jâzımdır. Posta kutusu: 741 İstanbul Telgraf : Son Paosta 'Telefon'i ZOZO3 ——— —

Bu sayıdan diğer sayfalar: