SON POSTA Sayfa Ti 18 - 12- 995 — Korkmak mı?, Eğer korkmak lâzm| geliyorsa, siz korkun. Çünkü, korkulacak mevkide bulunan ben değilim; sizsiniz. — Ben mi?.. — Evet, siz. — Niçim?... — Sizin, kim olduğunuzu çok iyi biliyo- rum da, onun için2.. Pavlanın bütün vücudu titredi, Şu anda hayatının bir kıl üzerinde olduğunu hisset- w.Küşük bir zarf, bir saniyelik tereddüt ken- disini mahvedecekti, Birdenbire dirseklerini dizlerine dayadı. Kaşlarını çattı; Dik nazarlarımı yüzbaşı Nu- rinin parıldıyan gözlerinin içine dikti. — İddia edebilirim ki.. Eğer sarhoş de- #ilseniz, mutlaka hastasınız. Sözleriniz, ve tavırlarımızla; çok ateşli bir hastaya benzi- yorsumuz. Durunuz bir otomobil getirteyim de, sizi evinize göndereyim. Dedi. Nuri Bey, elinin sert bir bareketile kadı- nı söküta davet etti. Ve sonra, davasının haklı olduğuna kanaat hâsıl eden bir avu- kat gibi cevap verdi, —Ne sarhoşum. Ve ne de hastayım... Artık, oynadığın oyun, yeter Pavla!.., Şun- dan emin ol ki, bir komedi ile başlıyan bu oyun, bir faciaya doğru yürüyor... Lâkin şunu iyi bil ki, bu faciaya en evvel sen kur- ban gideceksin... Şimdi sana, teklif ediyo- rum. Ya; bir saate kadar, prensin seni gö- remiyeceği, bulamıyacağı bir yere gidip kendini ortadan kaybedeceksin. Ve yahut, doğruca Harbiye nezaretine gideceğim. Se-| nin hahiki hüviyetini haber vereceğim. Söy- | le. Bunlardan hangisini istiyorsun. Pavlanın bütün kanları oynuyor; damar- larmdan kalbine, kalbinden odamarlarma dolup boşalıyordu. — Tuhaf. Bunlar; hakikaten çok tuhaf şeyler, Nuri Bey... Pavla.. Komedi., Facin., Kurban gitmek, Kendimi ortadan kaybet- mek... Sizi temin ederim ki ,bunlardan hiç bir şey anlamıyorum. Yavaş yavaş anladığı ma göre; siz, ya harikulâde bir müşabehet karşısında kalarak beni birine benzetiyor » Sunuz.. Ve yahut, bizim düşmanlarımızdan! birinin tesirine mağlüp olarak yanlış bir yolda yürüyorsunuz. — Pavla!.. Kimi aldatıyorsun. Sen.. Se- linikte o Şantöz değil mi? idim?. Bana, az mı metreslik ettin? Ps ellerini yüzüne kapadı. Hüngür hüngür ağlamıya başladı: — Allahım!,. Bu ne hakaret... Ah za - valı kocam.. Sen beni bu genç yaşmda böyle dul bırakacak, ayaklar altına mı ata- caktın. Aman Yarabbi!.. Ben bu hakaretle. re nasıl tahammül edeceğim... Nuri Bey!.. Siz çıldırmışsınız. Ben, ömrümde bir sani- ye bile Selânik denilen yeri görmedim. Kimden, hangi metresinizden bahsetmek is- tiyorsunuz?.. Ben, bayatımda bir tek gü- nah işledim. O da, prentinizi sevdim. Kal- bimle derin mücadelelere giriştim. Fakat, ne yapayım ki, mukavemet edemedim. O- na bütün varlığımı verdim... Eğer maksa- dınız, hayatımın bu ilk günahını yüzüme tarpmakşa... Bu, sizin gibi bir zabile ya - kışmaz, Hiç şüphesiz ki, hayatınız da, siz Üs sevtnişinizdir.. Siz de sövgiye karpı bir mağlübiyet göstermişsinizdir. Bunu takdir #tmeli; bir kadının hislerine mağlüp olarak Faciası * Prensin Yaveri, Pavlaya Eski Vazi- yetinini Hatırlatmıya Çalışıyordu ağ — gi maz... Ben kaçtıkça, o bana yaklaştı. Ve o| yaklaştıkça da, benim de mukavemetim a- | zaldı... Dayanamadım. Kocamın şerefini, | onun ayaklarının altına attım... Hattâ; bundan dolayı, babamın acı acı hakaret - lerine maruz kaldım. Şu garip diyarda, © zavallı adamı tek başına bırakarak; görü- yorsunuz ki, şurada tek başıma yaşamıya mecbur kaldım... Artık, bütün varlığımla prense bağlandım. Size şunu da söyliyeyim ki, eğer kocamdan kalan şato ile sair em- lâkim, bugün düşman işgali altında kalmış | olmasaydı, bir gün bile burada durmaz, tenha bir köşeye çekilirdim. Fakat... Yüzbaşı Nuri, şimdi ağır ağır salonda ge- iniyor? Mahmuzlarının hafif şıkırtıları işi tiliyordu. Birdenbire kadının önünde durdu. — Farzediniz ki; ben, yanılıyorum. Sizi, eskiden tanıdığım bir kadına benzetmekle, büyük bir hataya düşüyorum. Gerek resmi İve gerk vicdani vazifemden dolayı hisset- İtiğim heyecanı tabii, mazur görürsünüz. Fa- kat... y Nurinin, sesi titriyordu. Pavla, gösterdi- ji mukavemetle onu mağlöp etmiye muvaf- fak olduğundan dolayı kalbinde sonsuz bir sevinç hissediyordu... Birdenbire Nurinin sözünü kesi İ — Tabii... Hiç şüphesiz... Yalnır, yal | mazur değil; hattâ, sizi takdir ediyo - rum, Nuri, elinin işaretile kadını susturduktan sonra, sözüne devam etti: — Fakat... Ortada, acı bir hakikat var. Prensin size karşı olan muhabbet ve mağ- İlabiyeti, onu günden güne müşkül bir va- #iyete sürüklüyor. Size, büyük fedakârlıklar stmek istiyor. Fakat bu fedakârlıklar, onun haysiyet ve şerefine büyük rahneler açmak istidadını gösteriyor. Eğer ona karşı kalbi » nizde zerre kadar muhabbet varsa, bir fe- rağat gösteriniz. Ya; kendinizi tedricen o - mun gözleri önünden siliniz.. Ve yahut, ona mümkün olduğu kadar az masraf tahmil ediniz. Pavlanın gözlerinin önünden, sanki bir anda kalın bir perde kalktı. Yüzbaşı Nuri - nin ne demek istediğini anladı. Onu büsbü- tün sükünete getirebilmek için ayğa kalktı. Nurinin önünde durarak elini, semaya doğ- ru kaldırdı: — Nuri Bey!.. Çok dindar bir hıristiyan mfatile size temin ederim ki, pek uzun sür- miyecek olan bir zaman zarfında, prensin gözleri önünden bütün varlığımı sileceğim, Ve sonra ,,.Şundan emin olunuz ki, ben o- na şimdiye kadar hiç bir fedakârlık tahmil etmedim ve etmiyeceğim... Görüyorum ki; siz, prensinize çok derin bir muhabbetle bağlısınız. Size, teminat veriyorum. Her işi bana bırakınız, Ve bana inanınız. * Nuri Bey; sokağa çıkıp ta, setin hava yüzüne çarptığı zaman, birdenbire durdu. Başı; ateşler içinde yanıyor; kulakları derin derin çmlıyordu. Yokuşu yavaş yavaş iner- ken, düşünüyor ve zihninden, şunlar geçi. yordu: — Ben muhakkak yanılıyorum. Ve ha- kikaten, harikulâde bir benzeyiş karşısın. da bulunuyorum, Eğer bu kadın, suçlu ol. saydı; hiç bir zaman kendini bu kadar kuv- vet ve metanetle müdafaa edemezdi. De- mek ki; merkez kumandanlığında gördü - gösterdiği zaafı affetmelisiniz... Kaçmıyo-|&üm dosyada, bu kadın hakkında yazılmış tum.. Ve kaçmıyacağım. Hiç bir yere kay-| olan şeyler de tamamen doğru... Maama- bolmıyacağım, Gidiniz. İstediğiniz yere mü fih, bu kadın da Pavla kadar, battü belki | vacant ediniz. Beni, istediğiniz şekilde istic- Vap ettiriniz. Göreceksiniz ki, kim bilir ki- Me benzettiğiniz bu kadın; garp cephesin- de, düşman mitralyözlerile parça parça olan Baron Hubştaynin karısından başka birisi değildir. Size, şunu söyliyeyim ki, ben şimdi AK Man sefirine haber göndereceğim. Ve Al - Man ordusunun şerefi uğruna can veren bir adamın karısına yapılan şu muameleyi bil- direceğim, Ve... Yüzbaşı Nuri bocalıyordu. Suçlu | bir kadının, bu kadar metanetle kendini müda- fan edebileceğini bir türlü havsalasna sığ- diramıyordu. — Ben, sizin prensinizi iğfal etmedim. Hattâ bir müddet, kalbimin bütün hislerini *zdir, Ondan daima uzak bulunmak İste- “im, Fakat bilirsiniz ki, seven kalplerin ca- Sibelerini kırmak, onları uzun zaman bir- ” uzak yaşatmak mümkün ola - ondan daha ziyade tehlikeli bir mahlük, Be- yeket versin ki, çabuk yola getirdim... Sim- di yapacağım bir şey var. Evvelâ, vazi: | yetten prensi şüphelendirmemek. Son- ra da, bu kadını zorlıyarak vaidlerini ifa ettirmek, Yüzbaşı Nuri, bunları düşüne düşüne, Şişli caddesine gelmişti... Oradan © geçen bir boş otomobile işaret etti, Bindikten son- ras — Çarşının Nuruosmaniye kapısına. Fa- kat, çabuk. Dedi, . Otomobil, Nuruosmaniye camisinin kapısı önünde durur durmaz, yüzbaşı Nuri indi. Caminin evlusumu süratle geçerek çarşıya | girdi. Kuyumcular caddesine doğru ilerle di. (Arkası var) Erkek ve kadın farkı olmıyarak Ademi iktidar, dermansızlık ve belgevşekliğinizi tedavi et - mekte ümidiniz kesildise, ya GLANDOKRATİN kullanınız yahut ilâç kullan- maktan vaz geçiniz. Türkiye ecentası: ZAMAN Ecza deposu, İstanbul. Her ec- zanede 200 kuruşa satılır. İki tertibi matlup neticeyi verir. St. HORMONA A.G. Berlin - Allemagne Doktorlara : Hastaları üzerin- de te: tecrübe için nümu - nelik talep üzerine gönderilir. meccanen Hurma sabunu 24 veya 12 adetlik kutularda satılır, Gayet mühim Hurma sabununun kokulu bir sabun ol p tabii kokulu ve emsalsiz cinste herşey için kulla- nılan bir ev unu olduğunu, bilhasen öv kadınlarının dikkat nazarlarına erzederiz. Bir tecrübe sizi iknan kâfidir. Hurma sabunu TURAN mamulütındandır. Dikkat ediniz! gi MUHJACTLMAZYURDA EN —— - —- —e Bu kutunun içinde kadin güzelliğinin Ep KN ei LEŞ PERTEV PUDRASI, Cilde yapışık durmaz, nkü cildin ta kendisidir, yüzü parlatmaz. ğ Çünkü rlaklık onun kendisindedir. Devlet Demiryolları ve Limanları Işletma Umum idarasi İlânları 20/12/935 cuma günü Osmaneli köprüsünün Rıpaj ameliyesi yapı - lacağından mezkür tarihte 6,7 ve 8 numaralı yolcu trenleri Haydar « paşa Bilecik kısmı işlemiyecektir. Bu sebeple 18/12/9835 tarihinde Elâzizden 19/12/935 tarihinde Fev- zipaşadan çıkan 1007 ve 19/12/935 tarihinde Adanadan çıkan 407 ve Mersinden çıkan 507 numaralı katarlarla devamı olan 207/7 katarlara ve 19/12/935 tarihinde İzmirden çıkan 1107 katara Bilecik - Haydar- paşa «Bilecik hariç» arasındaki istasyonlar için yolcu kabul edilmiye « cektir. «3662» «7895» DE BRIKDIR |