14 Birinci Kânun | — Böyle uslu uslu oturur da seyre ba - karsan, yarın iki vagon daha ahp getiririm. Büyük Felâket » — Bayan Neclânın kocası ölmüş ne acı, — Sorma, acı acı üstüne gelir derler ya.. “Aynı günde Kedisi de ölmüş. — Bundan hiç haberim yoktu. Meğer başına gelen felâket ne kadar büyükmüş. Evlenme Odası Genc bay, genc bayana belediye daire #ini gösterdi: — Ne güzel yer.. —Bilhassa içi daha güzelmiş, anlatıyor- lar, bir evlenme odası varmış törülmiye seza yermiş! İo Olur Çirkin kadın kocasına söyledi: — Kadın güzelliği geçici bir şeydir. Kocası başmı salladı: — Ne olur bir kere de senin yanından Beçde.e — Seni seven öteki adamın kim oldu- Şunu söyler misin? — Ona fenalık etmiyesin.. edeceğim! Tarihi Tefrika : — Bilâkis, nişan yüzüğümü ona hediye|bastının babası. seke ee re AAA YA AAA LA KA AAA AAA SAA AAA AA AAA Bir Perdelik Muhavere Karagözün Operet Safası Vasfi, Hazım Ve Arkadaşları Perdede Vasfi perdeye gelir: «Bak ne suret gösterir çengü çigan perdemizde» binbir kesan perdemizde» *Ol cemalin caz ve sazı güldürür âlemi hep» «Vasfi Hâzım birleşincek şöyle bir an perdemizde.» — Hay hak... Elektrik yaktım, perde kurdum, gösterdim bir operet.. Hüâzamın sesi duyulur. — Sen gene Ekrem Reşitle, Cemal Re- şide dua et! Vasfi — Hâzımcığım sesini duydum e- vindim. Hâzım — (Perdeye gelir) ben de se- «Toplanıp — rahseyliyor nin yanına gelmek için merdivenleri dör * der dörder indim. Vasfi — Vay benim nuru aynim vakti şerifin hayrola Hâzim — Rejisör belki etraftadır ken- dini kolla... Vasfi — Bunları bırakalım da işimiz bu akşam ne olacak bilir misin? Hâzm — Bilmem ama bilenlerden öğ- reneyim. Vasfi — Bekle görürsün.. Vasfi ile Hâzam kenara çekilirler. Saz imiya başlar bir şarkı sesi duyulür: «Sen de mi hâlâ esiri zülfiyar olmakta- sın,» *«Uslan Behzat uslan artık ihtiyar ol - maktasın;» «Bilmiyorsun kendini, ahüzar almakta- sınz» «Uslan Behzat uslan artık ihtiyar ol - maktasın.» gelelim Behzat görünür: Hâzım — Merhaba babalık.. Vasfi — Merhaba büyük babamın, ba - Behzat — 'ay siz burada mısınız) Numara; 00000 İkıya devam eder: |«Operete giderken tuttu beni bir yağ- | jdim, | derseniz bir iki çın çın yapanız.. Baltacı İle Katerina Baltacı, o akşam apartımanının salonun-| — — Gelen odur... da yapyalnızdı. Yanan elektriklerin yığı | — Kapı tik tik vuruldü. aralık ayağa kalktı, cebinden yenice pake-| — Deli Petronun karısı meşhur — Katerina Hâzım, Vasfi — Buradayız ya, gözümü- zü faltaşı gibi açmış seni hekliyorduk. Behzat — Beni mi bekliyordunuz. antikanız mı var? bir Hâzım — Biraz evvel yoktu, arıyorduk, sen gelince aramıya hacet kalmadı Gene bir şarkı sesi işitilir. Vasfi, Hâzım, Behzat kenara çekilirler. Bedia gelir, ar - kasında Mahmutla Feriha vardır. Bedin şar- mur» | «Mahmudumun - rengi esmer, Feriham | sart samur» «Ben yaşımı gizliyorsam bu işe kim karısır» «Genç kız rolü bana elân ne güzel| yaraşır.> Vasfi — Safa geldiniz. safa geldiniz, yapmış. yakıştırmış, takmış takiıştırmiş iki dirhem bir çekirdek kerime ile mahdumla başlamıyor mu? Partönerim ne oldu? İyanamayıp kırıldı. Semiha — Kırıldı mı, ne kırıldı? Hâzım — Paratöner, yani siperi saika.. Refik Kemal — Öylesi değil, Partöner.. Hâzımla Vaafi birbirine bakarlar.. Semiha — Bırak çocum, bunlar J4f anlamaz insanlar.. Kol kola girip giderler. Şevkiye ile, Muammer görünürler: Vasfi — Ne sevimli insanlar.. Hâzım — Hakikaten öyle, ne yakışıklı delikanlı.. Şevkiye — Buradakiler kim.. Muammer — Dur sorayım.. kimsiniz?.. Hey siz Eşkiya olmıyasınız. rejisör olmuyasınız? birlikte böyle nereye? Mahmut — Sana ne hanım amca ben annemle, ablamla sokağa çıktımsa sana ne oluyor.. Bedia — Sus yumurcak (Vasliye dö - ner.. Efendim kerimeye bir kismet çıktı da onun için çarşıya gidip bir gelinlik entari ile estek köstek tedarik edecegız. Mahmut — Anne ben de gelinlik entari le (Hâzimı işaret eder) bu isterim, kösteği #dama al! Bedin — Efendim siz onun — kusuruna cik * zuktür da aklı ermez. Mahmut — ez olur mü anna, ben ne- ler biliyorum. Hem berryakında ablam gibi gelin olacağım, Feriha — (Gelin sözünü işitince utanır) sus ayıp sözler söyleme.. Kipkırmızı kesil- Hâzım — Aman küçük bayan öyle söy- leme saçların da sarı, kırmızı ile sanı birle- şince Galatasaraylı ölüverirsin de Peyaminin | hışmına uğrarsın! Bedia — Müsaade ederseniz biz gidelim. Hâzım, Behzat, Vasfi — Güle güle e - fendim gene buyurun, bayramertesi teşrif e- Bedia, Fetiha, Mahmut giderler. Behzat ta gider, Hâzımla Vasfi kalırlar, Semihanın sesi duyulur.. Hâzım — Gene hava lodosladı, trenin sesi buraya kadar geliyor Vasfi — Yok canim o tren sesi değil, bir bayan şarkısı.. Semiha gelir, arkasında Refik Kemal vardır. Semiha — Hayır, hayır sen beni tanı - mayorsun, benim sesimi kudretimi takdirden ücizsin, üciz, üciz, â- bilmiyorsun, sanat ciz.. Vaslfi — Darılmayın bayan, bay hAciz size me dedi ki bu kadar hiddetlendiniz.. Semiha — Bay Âciz, oh ne güzel isim, bayıldım vallahi Hâzım — Çok baygın konuşuyor, şimdi de ben bayılacağım. Semiha — Siz kimsiniz) Burada ne an- yorsunuz? Cemal Resit nerede> — Müzik Baltacı omuzundan baltasını indirdi, bir kenara bıraktı; zile bastı. Bir uşak geldi: — Vüki getir.. (Katerinaya döndü) ©- turmaz mısıniz? Katerina kendisine gösterilen koltuğa o- turdu. Viski gelmişti. Baltacı bardakları e- Kle doldurdu. — Çin çın Samajeste.. — Çin çın ekselâns.. Hâzım — Hayır, biz öyle şeyler değiliz. Biz, biz Karagözle Hacivat Şevkiye — Kara gözlü mü var, ben ba- yılırım kara gözlüye; yapazayım onunla bir korte.. Karagöz... Hâzım — Emret sultanım.. Şevkiye — Nazik adam, söylüyor sul- tan bana, yok demiyor, tiyatrodakiler gi- bi hizmetçi.. Muammer — Canım söylediği şakadır, #en bana bak Memişi unuttun mu? Şevkiye — Memiş fena, Memiş uşak.. Muammer — E kızıyorum ama şimdi. Şevkiye — Kızazak ta ne yapazak, ben seni istiyor sanki, istemiyor işte. Gürültü çıkar, Hâzımla Vasfi ayırmak isterler; bir ves duyulur: — Heyt; ağzını, burnunu; kızını, torü- munuş; otunu, otlağını: tiyatrosunu, bürosu- | nu; aktörücü, rejisörünü, hacivadını, ka - ragö: Hepsi sinerler, Sait gelir: — Bu ne gürültün., Yere kapanırlar: — Aman biz ettik, siz etmeyin.. Perde inerl İm. — Peki güzelim! Telefonu açtı: — Alb, bana cephe kumandanını veri- Hâzım — Geçen fırtnaın şiddetine da- | İncileriniz ancak yirmi beş kuruş e- der, yalnız muayene Üücreti olarak bana beş lira borçlusunuz.. greveerener LA LADAAAELAELEALAR SEREELAALELEAEAK ErLEnSerAA Öyle İse — Beklemediğim —teklifler — karşısında kalmaktan çok metmmun olur, böyle teklif. — Öyle ise bana beş lira borç verin! Akıllının İstemeyeceği Baba, kızını çağırdı: — Seni istiyen adamı beğenmedim dedi, bir az abdala benziyor. — Beni istiyenler için hep böyle söylü- yorsum... — Başka ne söyliyebilirim, seni istedile Taşıyamam sına yüklemişti. Camekânın birinde oto « mobil gördü. — Ne güzel otomobil! — Aman karıcığım sakın alalım deme, elim kolum dolu, taşrıyamam ! grereeteceresanadeRRALAne erenmeALAKeLE Se L keemALeRAneAELA A Mektup yazar: «Otomobil Teklâmlare nızı gördüm. Tecrübe için en iyi modelder bir tane, bedelsiz nümune gönderiniz. — Ayrılıyor muyuz? — Öyle lâzım! — 27721? — Kumandan, ben baltacı, emir veri -| — Orevuvarl.. yorum size, mitralyözler dursun, askerler| Gidiyordu; Baltacı bu uzaklaşan güzel « geri çekilsin; tanklar, tayyareler yerli yeri- liği bir kere daha seyretti: İnce tuvaletinin tini çıkardı.. Bir sigara aldi, yaktı. Pence- | içeri girdi. reye doğru yürüdü.: Acaba bir beklediği | Arkasında iyi bir terzi elinden çıktığı| — Dakikalar gibi saatler de gelip geçti U- mi vardı? kupundan - belli olan son moda şık bir tu-| fukta gün ağarıyordu. Katerina ehemmiyet- Baltacı kulak verdi, uzaktan bir radyo| valet vardı. Yeni ondüle yapılmış sapsarı| siz bir şey söyliyecek gibi Baltacıya yak - Kendi sesinden kendi ürkmüş gibi idi. — Acaba gelmiyecek mi? apartımanımda kabul etmekle umduğum şe- reflerin en büyüğüne nail oldum. bir etomobil durmuştu. peyda oldu. zuna aldı. nuz.. L sesi geliyordu. saçları bir-ipek yığını gibi başını süslüyordu: |laştı, elini onun omuzuna koydu. — Of beklemek ne acı! — Hoş geldiniz Samajeste, sizi bu fakir| —— Emret güzelim. — Rica edeceğim.. Ordularınızı artık ge- vi çekseniz.. Bir klâkson, bir motör gürültüsü, onun | — Katerina bu iltifattan belli ki memnun-| — Öyle tatlı söylüyordu ki, sanki vöylemi- #özüne cevap oldu. Kapının önünde lüks|du. Ruj sürülü dudaklarında bir tebessüm | Yör, terennüm ediyor sanılırdı, Baltacı duraladı, bu isteğe: — Hayır. Diyebilir mi idi? Diyemiyecekti: ne,. gizliyemediği vücudunda ne zarif bir a « Telefonu kapadı, Katerina omuzuna benk, sarı saçlarının kavırcık büklümlerinde biraz daha yaslandı: — Oh ne kadar mes'udum. — Ya ben? Kapı vuruldu. — Girl Gelen uşaktı: — Samajestenin şoförü gidecek miyiz? diye soruyorlar, — Geliyorum. »e cana yakmi bür gümelüik verdı. O, bu gü , * Gitti, baltacı artık yalnızdı. Zevk amı geçmiş, vazife vakti gelmişti. Baltasını omu- zuna aldı, yaverini çağırdı, — Kumandanlar buraya gelsin! Dedi, bir saniye sonra, poturlu, şalvar- b, külâhlı Yeniçeri ağaları; hasekiler, kol- Uşak çekildi, Katerina Baltacıya baktı. | başılar gelmişler, Baltacının karşısında el Elini uzattı. Baltacı eğildi; dudakları Kate- | Pençe divan durmuşlardı. rinanın manikürlü cline dokundu. Sonu Yok