Ankara, suyu en bol şehir Kamutayın dü jinın biatt ye Bina vergisi beş yüz elli bin lir Kamutay dün Refet Cln!lıl'în'ısî isliğinde toplanmıştır. Eylüâl, bırı:ıcdı teşrin, ikinci teşrin 1934 ıyl:,nru Bi üç aylık rapor, Amasyanın .f;ı kz şalan köyünden Ali Osman "ıı l Sarı oğullarından Mehmme oğlu Nuri. Mehmet oğlu suıî,uuğlvvî Sarı oğullarından Ahmed oğlu İ Abrahimin ölüm cezalarına çır'ıı ;m' maları hakkında - adliye komi9r ikdirma- n binbaşı B. Fa ta he üü .?fine dair Milli müdafaa ko- vu okunarak kabul edil- teyman, me ile ta misyonu rapo' Z k n ta- Ankara çehri içme sayunun O 4 Etlik ve Keçiörene * Si mamlanma: A gl gençlik parkında h, v pılması için 1212, 2269 ve 2511 sayr W kanunlara ek olarak 850 bınğ . verilmesi hakkındaki projenin scve mesine başlandı. Si .;.“lıışhk İnce lMıııııuf). ıdn: ranım su işinin Kamutayı birçok zTi lar möşgul ettiğini, muhlelı(l .mm larda bu işin kati olarak h:ıl P z gini, ve bu tahsisaten a0 verilmesi, olmasını temenni ettiğini, yalnız genç- lik parkı ve su meselesi hakkında iza- hat verilirse çok memnun kalacağını, hükümet esbabı mucibesinde 800 bin ira isterken bunun komisyonlarda 50 bin lira fazlasile 850 bin liraya çıka- rıldığını söyledi. B. Refik İnceden sonra kürsüye ç- nkü mplaiılı.—'uı(l:ı B. Çetinkaya, Çubuk bara - îğiııi ve lopl'.uıuu suların nerelerde nasıl kullanılacağını anlattı i indiriliyor - Bursa ovasının sulama işine adaha verilerek tamamlanıyor Çubuk barajının bittiği- Ankaramızın bol suya kavuşmakta olduğunu bildiren Bayındırlık Bakanımız Başbakanımı zın yanında Çubuk barajında ni Ve kan Bayındırlık Bakanı B. Çetinkaya Ankara su işlerinin başından bugüne kadar olan safhalarını izah ve şimdi- ye kadar alınan tahsisatın nerelere (Sonu 5. inci sayfada) Artırma ve yerli malı haftasının ikinci günü Sümer bank umumi d! <törü B- Nurullah Sü- mer; dün Ankara radyosunda endüstrileşme sebeblerini anlattı Vatandaşlar; Milli iktisat ve tasarruf haftası, se- nede bir geçirdiğimiz son senenin bilân- çosu karşısında bize vicdanlarımızı kont- Başbetke Mesken Mütehâssıs ve okurlarımızın verdikleri cevablurın hulâsa- larını Iıuşlwılçıınıı':ıle okuyu- nuzt şus meselesini Ankara'da mesken — meseletiti kökünden halletmek yolla: yoruz. Ulus, bu maksadla îîfeî İerde bir anket açtı ve birçi —ı:' vablar neşretti. Anketimize ceY K verenler arasında Prol(emr_ V", sen, Mösyö Laprad, Viyetti ıııı ü li gibi yabancı üybanist ve m:. ğ lar, sonra, yerli mimar ve © Do mistler vardır. - Fransa'daki bahçeli şehirler c iediği bir söz var: niyetinin şiar ed . a arı varsa, heT asıl her kuşun yuvahı li insanınm da bir meskeni ©' el YAARARAAAAAAAAANN İkinci sayfamızda kınci SA7 Z UZLAŞMA Habeşistarı'ıt Milletler Cemiyetine notasi Habeşler ıliyoı'hu' ki: DOĞRUDAN DOĞRUYA o SA İDİK DAHA yi BİZ KONUŞSA KEDERDİK— *“İTALYANLARLA ŞARTLAR E! PARARAARARADAAAAARARANANNN PROJESİ HAK KINDA DDETLİ TENKİDLER B. Horun istifasi isteniyor ARARARARARARARRARANAAİ anketimiz bitti F.R. ATAY Büyük harbtan beri dünyanın her tarafında vatandaşları çatı al- (Sonu 4. üncü sayfada) YARRADAANA A Atatürkün AAAANARAZ ARARARARDANA Cumur Başkı Sekreterli, Altıncı milli ekonomi ve artır- hığı Genel nden : AAAAAA î teşekkürü ; ş ; $ ma haftası münasebetiyle yurdun ? her tarafından gelen ve vatan- $ . daşların milli ideal için duygu ve $ heyecanlarını bildiren yazılara te- $ $ şekkürlerini iletmeye Atatürk, A- ? ? nadolu Ajanâını ödevlemiştir. | vol etmek fırsatını vermektedir Milli iktısal ve tasarruf haltası, ha- urlarsınız, milli ekonominia en sıkıntılı Dün radyoda bir söylev veren B. Nurullah Sümer ve en kritik bir safhasının mahsulüdür Mik pazarlar yabancı metaların baskı nına uğramış, milli mahsuller bütün pa sarlardan koğulmuş, Devletin itiharına miyar olan milli para bu — depresyonda, takattan kalmış bir nabiz gibi, — gittikçe (Sonu 4. cü sayıtada) AAARARARANAARARDARAADARRA Üçüncü. sayfamızda KA e e DA Artırma ve yerli mallar haftası münasebetiyle uğaza vitrinleri Beşinci sayfamızda * SETAR A Ka N eameren e İtalyan resmi tebliği İNGİLTERE - FRANSA TEKLİFİNİN METNİ İnsiltere hükümeti İTALYAN - HABEŞ ANLAŞMAZLIĞI HAK- x KINDA BUĞÜN ÖĞLEYİN BİR BEYAZ Ş KİTAB ÇIKARACAK t AARAARAARARAARAAAARARAA AAA RARARARARARARARNAİ UZLAŞ MA 14 İLKKÂNUN 1935 CUMARTESİ Zekaât vefitrenizi Hava Kurumuna veriniz Heryerde 5 kuruş “Ulus,,un dil yazıları TÜRK DİLİ İle İndo - Öropeen ve Semitik Diller Arasında Mukayese Dillerin bir ka_ıııiııktım geldiğini ile- ri süren teorilere k “ Güneş - Dil,, teorisi ile “ M. Hilaire sa bir bakış ve de Barenton,,un teorisinin karşılaştırılması Dillerin ana kayaağını araştırma yolundaki çalışmalar, sca asır içinde oldukça ileri gitmiştir. Bununla beraber, bu yoldaki mukayeselere Türk dilinin orijinal varlığını karıştırmıyan Avru palı âlimler, tam bir muvaffakıyete vardıklarını iddia edemezler, Dillerin kaynağı bahsinde başlıca iki meslek göze çarpar: 1. — Monojenistler: Yer yüzündeki bütün dillerin bir tek dik den doğduğu fikrindedirler 2. — Polijenistler: Türlü dil familyalarının ayrı ayrı vücut bulup inkişaf ettiğini iddia ederler. Bunlar, bütün dillerin bir ana kaynağı olduğuna kani olmadıkları için, araştırmalarını yalaız bir dil familyasının ana dilini mğa hasretmişlerdir. Bu züm- reye göre Ural - Altay dillerinin başka bir ana kaynağı vardır; İado - Öropeen denilen diller başka bir kaynaktan vücut buk muştur; Hamito - Semitik denen dillerin kaynağı da başkadır. Biz burada başlıca dil familyalarının karşılaştırılması ile uğ: raşacağımızdan bu ikinci meslekle meşgul olmayacağız. Birinci mesleğe bağlanmış olan monojenistler, dillerin bepa bir tek kaynaktan geldiğine teori şeklinde kani olmakla beraber, bu ana kaynağın hangi dil olduğunda her biri başka yol tutmuş- tur. En son ve en yeni olarak bu yolda bir iddiayı il üren fran- sız dilcilerinden M. Hilaire de Barenton'dur. Bu zat lerin, din- lerin ve halkların kaynağı: L'origine des lanğircs, des religionu t des peuples” adı altında 1932 ve 1933 senelerinde Paris'te neş- i iki ciltlik eserinde Sümer dilinin Hiyeroglif ve Küneiforaz yazılarını analiz ederek, bütün dillerin Sümerceden doğduğu te- orisini ileriye sürmüştür. M. Hilaire de Barenton bu teorisini is- pat için elde bulunan Sümer yazılarında bulduğuna kani olduğu söz köklerinin geniş ve çok anlamlarını sıraya koymuş, bu kökle- rin türlü dillerde aldıkları birleşme şekillerini - kendince doğru bulduğu bir yolda - karşılaştırmıştır. Dillerin ana kaynağını Sümercede bulmak demek, Türkçede bulmak demektir. Çünkü Sümerlerin Orta Asya'dan Mezopotam- yaya göçmüş Türkler ve Sümer dilinin de onların birlikte getir- miş oldukları bir Türk lehçesi olduğu artık tarihçe sabit olmuş hakikatlerdendir. Bununla beraber, yalnız Türkçenin Sümer lehçesini göz önü- ne almakla hakikati tam olarak görmeğe imkân yoktur. Türk dilinin ilk doğuşunu, ilk ana kökün ve ondan çıkan prensipal köklerin ana anlamları ile bu ana anlamın zamanla aldığı değiş- meleri, köke yapışan ve onun manasında nüanslar yaratan ekleri ve bunların mana delâletlerini araştırmak lâzımdır. Böyle bir araştırma neticesinde Türk jenisinin- bulduğu bü- yük hakikat, “Güneş - Dil Teorisi” ile ifade ve izah edilmiştir. M. Hilaire de Barenton'un Sümer teorisiyle Türk jenisinin doğurduğu “Güneş - Dil Teorisi” ni filolojik metotlarında ve ke- lime mukayeselerinde karşılaştırmak, iki teorinin muvaffakıyet derecesini ölçmek için kâfidir. Bu yazımızdaı iki teorinin filolojik metotlarını kısaca göster- dikten sonra, fransız dilcisinin “Muhtelif Dillerde Ateşin İsim- leri Les nom du fcu dans des diverses langues" başlığı altında yazdığı parçadan 10 dilde ateş mefhumunu anlatan kelimeleri alarak, birer birer ve sıra ile, evvelâ M. Hilaire de Barenton'un etimolojik usulünde, sonra da “Güneş - Dil Teorisi'nin meto- dunda analizlori gösteraceğiz. Bu iki etimolojik analiz siste- minden hangisinda isabet olduğunu, okuyacakların takdirine bırakıyoruz. V. Hilaire de Barenton'un Filolojik Metodır M. Hilaire de Barenton dünya dillerinin iptidai kökleri Sümerce- de olduğunu bir esas şeklinde ifa- de ile iktifa ederek, insan fikrinin ilk önce hangi ana anlamı idrak ini ve bundan çıkan anlamla- rı ilk önce nasıl bir sıra ve nizam altında ifadeye çalışt ı araştır. maktan geri durmuştur Yalnız Sümer yazılarinda gör len tek heceli, k mefhumları erin manalarına göre par- (Devamı sayfa: 2. sütun: 1.) rak, umumi | Güneş - Dil Teorisinin Filolojik Metodu “Güneş - Dil” teorisi, insanların yuurla kâinata baktıkları zaman en evvel anlayışlarını tahrik eden ve bu anlayışı sesle ifade ihtiyacı uyandıran objenin “güneş” oldu- gu esasiyle başlar. “Güneş” mefhumunun insan di- mağında uyandırdığı önce konkre, sonra abstre mefhumları da k, ateş, harcket, zaman, mesafe, su, renk, ses, esar sahip, Allah, yüksı üklük katvvet, kudret...” ana fikirlerinde toplar. Bu mefhumları ve sonradan (Devamı sayfa: 2, vütur: 2.) işek, ntidat,