ERGOLIZER Matbuatında GÖRDÜKLERİMİZ Ölüm Şuaına İnanılmıyor IB'.' l (çit Avustralyada keşfedildi. lektrik mühendisi ha - vada uçan tayyareleri rebilecek kabiliyette bir ölüm iği iddiasındadır. Avustralya inceletmeye bir e - şuası keşfi kümeti mühendisin iddiasını değer mahiyette bulmuş ve mühendise de- bitirmesi için bir Vâboratuvar Manmafih Avrupa' gazetelefi bu dene * melerden bir sonuç çıkacağına inanmıyor - lar ve diyorlar ki: — Eğer şimdiye kadar bulunduğu iddia edilen ölüm şualarının yüzde biri bile doğru olsaydı, bu dakikada yer yüzünde insan nes- li bir hayli azalmış olurdu, hele Habeşliler. den hiç eser kalmazdı. $ * 25 yıl evvel «Petres - burgo cinayet mah - kemesi başkanlığında Bir hesap — te mizlendi Sousckin isminde bir zat bulunuyordu ve | bu zatı da ihtilâl çıkarma teşebbüsünde bu- lunmak cürmü ile Birnatein adını taşıyan bir genci on yıl hapse mahküm etmişti. Ara - dan zaman geçti, Rusyada Bolşeviklik ilân edildi, Petresburg şehrinin adına varıncaya kadar bir çok şeyler değişti. Bu arada da sa- Bik ihtilâlci ve sabık mahküm şimdi aPetrograto adını taşıyan eski «Pet- resburg) şehri cinayet mahkemesi Birnstein n baş- kanı oldu. Ve tesadüfün garabetine bakınız, bu şehrin sabık cinayet mahkemesi başk yıl hapse mahküm etti. Hüküm esnasında cümle şudur: — Siz vaktile buni 10 yıl hapse mahküm etmiştiniz, ben sizi 15 yıla mahküm ediyo- rum, Aradaki (5) yıl fazlalık benim mah - kümiyetimin faizidir. * Boston hastanesi dok - torlarından iki zat al - kolizmin — doğurduğu hastalıklardan birinin tedavisi yolunu bul- muşlardır. Kullandıkları ilâç yüzde (90) | eksijen ve yüzde (10) Bioksid de Carbon. dan yapılmış bir gazdır. Bu gaz fazla mik- tarda alkol almanın verdiği zehirlenme hâ - üiıclcnnde çok müessir olmaktadır. Hindistanda Şiddetli Bir Zelzele Oldu Patna, 13 (A.A.) - Hindistan — Gece Sitamorhi'de şiddetli bir zelzele hissedilmiştir. Hasar vukuuna dair hiç bir haber yoktur. söyle Doktorlukta yi ni bir keş ““HİSMET” | DEKLİYENLER. «Uğraşacak, çekecek halim kalma- . Beni görsen, birden tanıyamaz- dı.. sın. O)İe zayıfladım, öyle zayıfladım | Annemi, istediğin, dilediğin gibi avu- y ında, ki... İnanmazsın, gözlerimin - bakışı bile değişti. Aynada, kendi kendimi ta- nıyamıyorum. «Beşemdan geçenleri birer birer'sü: latsam, şaşarsın. İstanbuldan ayrıldı- ğima bin pişmanım. Allah sebep olan- ları kahretsin. «Senin yaptığın tek akıllılık, İstan- bulda kalışındır. Senin, bildiği, ayatı- ğın yerler başka... Buralarda, susuz luktan ölecek olsan, kimse çıkıp ta bir yudum su, bir dilim kuru ekmek ver- miyor... Bunu bil de, otur oturduğun yerde... âloş. sende bu tenbellik varken, yerinden kımıldayamazsın ya!.. Bu ci- hetten, talihinden hiç şikâyet etme. « Gevezelik edecek halim yok, kı-| sa keseceğim. Aman Pakize, ihmalcili- ği bırak. Ev işini hallet. İstanbula bir kapağı atayım. Elbirliğiyle başımızın çaresine bakarız. «Kahirede daha kaç gün duraca-| yük; yekra düreBileeeğim, '& malüdal değil... Polis, beni, Kahireden çıkart-| mak istiyor. Karşı durabilir. miyim? Nereye gönderecekler? Ne olacağım? Hepsi mechul... Onun için adres yaz- mıyorum. Ev işi de, hemen bir kaç hü -|" ÇİNDE Mançukolarla Çarpışmalar Durdu Pekin, 13 ( A.A. )— Çin kat'aları ile| müttehit Mançuko ve Mongol — kuvvetleri | arasındaki çarpışmalar, iki taraf ııuındı[ yapılan bir anlaşma neticesinde Kuyuan ve Paochang'da sona ermiştir. Bu itilâf ah- kâmı mucibince Mongol milisi, bu bölgeyi kontrol edecek ve bu suretle bu bölge ile arazisi bilkuvve büyümüş olacaktır. Bir Japon membaından, böyle bir - itilâfın yapılmış olduğu tayid olunmaktadır. Jeponlar Aleyhinde Yer Yer Nümayişler Başladı besinin şimali Çin muhtariyeti aleyhin- de yaptığı nümayişler memleketin her tarafında büyük bir alâka uyandırmış- tr. Hankcu'da otuz mektep ve Hang- çan'da 10 bin mektepli protesto top- lantıları yapmışlardır. Şanghay'da bütün mektepliler mu- allimleriyle birlikte ve sekiz yüz - bin işçinin mümessilleriyle büyük nümayiş- ler tertip etmişler ve yabancı kandan olan unsurların memlekete bulul — et- dıtmışlardır. Ayni nümayişler Kanton'da da ol- muş ve Japon Kaga Topçekeri oradı n “İki Japonları himaye için Kanton'a göl mnını, yani kendi selefini muhakeme ve 15 | derilmiştir. MACARİSTANDA MuhalefetFırkaHü- kümeti Hırpalıyor l Bükreş, 13 (A.A.) — Muhalefet / fırkası hükümetin muahedelere riayet, Milletler Cemiyetine sadakat ve şimdil ittifak sistemini muhafaza yolundaki dış sıyasasını tamamiyle tasvip etmiş fakat dahili sahada hükümeti şiddetle Atlantik Üzerinde Hava Postaları denizi üzerinden bir hava posta servi: açılması için yapılan müzakereler bak- kında meşrolunan bir tebliğde 1937 ya- zında böyle bir servisin açılması husu-| irilmektedir. Va |gün içinde bitmez. Ben, sana, mek- tup yazar, yeni adresimi bildiririm. tursun. Gözlerinden öperim. | — Ablan: Zekiye.h | Kâğıdı zarfa koydum, İhsan abla- ya verdim. İhsan abla, sordu: — Ne yazıyor? — Yakında geleceğim, diyor. İhsan abla, merakla bakıyordu: —Hepsi o kadar mı? | <— Sizleri soruyor... Hepinizi ay rı | ayrı merak ediyor. İhsan ablanın gözleri yaşarmıştı: — Ah, yavrucak! Kendini düşün- mez, hep bizi düşünür. Ah, ne altın gibi kalbi vardır, Vah, çocucağım, gur- bette, bizi mi düşünüyorsun? Omuzları sarsılarak — sessiz - sessiz âğlıyordu. Onu, ağlamasına bıraktım, İsken- deriye damgalı zarfı açtım: «Pakize, «Bundan evvelki mektubumda yaz- |dığım çıktı. Bir hafta geçmedi, - polis, jbeni, daha bir iki ecnebi kadınla bera- jber, İskenderiyeye nakletti. Neden bu- na, lüzum gördüler? Bilmiyorum. Yal- 'mı Mesırlılar, Mısır polisi, ercin, ko,- kain, esrar kaçakçılığına çok ehemmi- yet veriyor; kuş uçurtmuyorlar. «Bu pis k.ıçılçılıku benim bulaşı- ni proteste eden beyannameler da-| , Şi Büyük Okyanusta Japon ve Amerikan donanmalarından iki harp gemisi. Kenarlar- Şanghay, 13 (A.A.) — Pekin tale-| da Japon heyeti reisi Nagano ile Amerikalı Norman Davis. Deniz Konferansı Sarpa Sardı Japonların İtirazları Bü- ün Ümitleri Bilyuk Okyanuılı Hogomonyıyı Elde Etmek Yüzünden Londra, 13 (A.A.) — Havas ajan-|larına yalnız müşterek bir had ko- *nulmııı hakkındaki bir | m aytarı, niz silâhları için müşterek azami had kabul edilmesi - suretindeki lapon delegasyonunun de- tezi diğer delegasyonların tezlerini te-| devletler ancak bunlardır. lif etmek hususunda beslenilmekte o- lan ve dün sabah da mevcut ümit, delegasyonların sıra ile Japonların teklif etmiş oldukları prensibe karşı serdeti oldukları itirazlar karşısın- da büsbütün sönmüştür. Radek Nasıl Görüyor? Moskova, 13 (A-A.) — Tanınmış Sovyet siyasi muharriri Radeck, Lon- dra deniz konferansının varacağı muh- temel sonuçlar hakkında pek o kadar nikbinlik göstermemekte ve bu mesele hakkında İzvestiye de şöyle yazmak- tadır: #Büyük Okyanusta bir itilâf vüca. da getirilmesi pratik bakımdan müm- İkün değildir. Çünkü Japonya, bu Ok- |yanusta Hegemonya elde etmeğe kat'i surette azmetmiştir. Bir de Akdeniz- deki yeni vaziyet Japonların bu gayeyi elde etmeleri için yeni bir kozdur. Japonyanın Menfaatleri Tokio, 13 (A A.) — Yarı resmi o- ğım var ya; Kahireden kaldırdılar, İs- kenderiyeye yolladılar. İskenderiye- den de, bir yere gönderirler, belki! Şayet, ben, para bulacak olursam, İ: tanbula dönmeme müsaade edecekler. | «Bunu, polisten danıştım; — gayet muvafık buldular. Fakat para mesele- si belimi büküyor. Kendim, para bul- mağı düşündüm. Polisin kontrolü al- uyorum., Polisin kontrolü al- tında, çalışmak öyle güç ki.. &e BlslA TaköndebiyedE Bölik'? kön- trolü altında olanlara, her ne şekilde (olursa olsun, göz açtırtmıyor. uPeşimde dolaşıyor, dediğim gen- cin de kokusu çıktı. Dikiş kaldı, onun palavlarına kapılıyordum. Gö- rünüşte, centilmen sanırsın. Favoriler, sülün bıyıklar yerinde... Atıp tutma- sı, avurt zavurt mükemmel... Böyle karu sıkılardan korkarım. «Eh, insan, çocukluğundaki gibi, büyüyünce de düşe kalka doğru y meği öğreniyor. «Bizim küçük bey, sıfır. numara çıkmaz mı? Polis, beni, İs- göndermeğe karar verdi- ği zaman, biraz direnecek oldum. Ka- hireye, nisbeten alışmıştım. Büsbütün yabancı bir yere gitmekten korkuyo- rum. Polis, kefil gösterdiğim takdirde, yine polisin nezareti altında olmak şartiyle amma, beni Kâhirede bıraka- bileceklerini söylediler. « Para ile kefalet veremiyordum. o gencı. kefil göstermeği düşündüm. Ayni zamanda, onu da dişime vur- muş olacaktım. Gencin oturduğu ye- bu| |le cesaret edememektedir. Söndürmüş Meseleler Çıkıyor Japon - teklifleri yalnız Japonya, İngiltere ve Amerika içindir. Çünkü bu işle alâkadar olan Maamafih | Japonya Fransa ile İtalyanın da buna itiraz — etmiyecektir. | Ancak Japonyanın menfaatleri bun- dan zarar görmemelidir. İSPANYADA Kabineyi Hiç Kim- se Kuramıyor Madrit, 13 (A.A.) — Kabine buh- ranı büyük bir endişe içinde devam et. mektedir. Hiç bir lider kabineyi teşki- iştirak etmesine Chapaprie de kabineyi kurmaktan vazgeçmiştir. Bir Vapur Kayalara Çarptı Riga, 13 (A.A.) — Frida adındaki | Danimarka vapuru kayalara çarparak | su almağa başlamış ve imdat işaretleri vermiştir. Vapurun gönderilmişt imdadına bir romorkör ri biliyordum. Polise tarif ettim. Polis | dairesinde, şüpheli şüpheli düşündü- Biz; tahkikat yaparız! dediler; «Onun da, polis dairesine şahsan Müracaat etmesi lâzımmış! Ertesi gün | kendisini gördüm. Vaziyeti anlattım. | Daha ben, sözümü bitirmemiştim, öyle ürktü, öyle bir kaçış kaçtı ki... «Tekrar polise uğramağa lüzum görmedim.. Yalnız, beni İskenderiyeye yollayacakları zaman, polislerden bir tanesi gülmeğze başladı: «— Kefil gösterecek, bula bula, © serseriyi mi buldun? «Demez mi? İşte, yemeden, içmeden derler... Şimdiye kadar bütün işlerim düzgün, uygun gitmiş de, bu mu ters olmuştu? Araba- nın ön ayağı nereye giderse, arka aya- ğ da oraya gider. ler. rezil olmak, buna İsine rağmen dahil!.. Musolini Kendini Nasıl Görüyor? yor Musolininin «Ben nastil adamımı adını vererek son günlerde bastırdığı kü - Çük bir kitabın küçük bir hülâsası bizim ga- zetelerde de çıktı, adı bütün dünyasın ağ- zında gezen ve milyonlarca Habeşliyi yurtlarında barınamaz eden büyük İtalya « nn kendini nasıl gördüğünü öğrenmek el. bette faydalı bir şeydir. Fakat ne yazık ki bu kitapta kudretli fa- elleri var. O, kelime- yapmış ki içinde şistin kendisi yok, en leri işliyerek öyle bir a ruhunun gölgesi bile görünmüyor, yalnız se- si dolaşıyor! Kitabın niçin yazıldığı da daha başından seziliyor: Habeş illerindeki askerlere yürek Çünkü Sinyor — Musolini *« © değilden görünerek - harbin, sinir ve iradeyi kuvvetlendiren bir hoca olduğunu, kendinin de o hocadan ders alıp yetiştiğini söylüyor. Bu, her neferin bir Musolini ola- bileceğini müjdelemek demektir ki Habeş — diyarında yurt hasreti çekenlere hayli şevk verse gerek, 4 Ben bu söze ve benzerlerine değil, Sin« yor Musolininin Makyaveli sevgi ve saygi ile anmasına değer verdim. Çünkü bugüna kadar okuduğum bütün kitaplarda Makya- velin kurduğu siyaset sistemi için edetes - tables tabiri kullanıldığını — görmüştüm. Makyavel hakkında tarihin verdiği hüküm ise Perlide; arı x kelimeleri içine sıkı- — gp duruyor, $i t Musolini, bir nalbant o- — lan babasının Makyaveli çok sevmesinden sesleğinden ders alarak bü- tün bu hükümleri düşürüyor, faru enci «temize ya- pekliği vermek! ilham ve on kuvvetlen u öme yavelin İtalyah ol. ması da âmildi Makyavelin akidelerini bir araya topli- yan Prens adlı bir eserin 1632-1637 yılla» rı arasında dördüncü Muradın emrile türk- çeye çevrildiğini, gene İtalyan tesikeller W den Sağredo rivayet eder, Ben buna inan- miyorum., Fakat Sinyer Musolini, tam dört yüz yıldanberi nefretle anılan bir eseri yük- İmtikam — kocamaz, yalnız ak saçlı olur» sözüne ken- di hayatım bürhan yapıp yedi yılda yetmiş bin dördüncü Muradın #Prenso i can yoldaşı yapmasına hiç şaşıl- maz. Biz Türkler Makyavelizmi anlamadık ve anlamıyacağız. Nasıl anlıyalım ki o mezhe- bin birinet şartı: #Dost başını icap edince koparmak» tır. Türkler ise dostlan için can İverirler. Bu yüksek âdetimizi kolay kolay terkedebiliriz. Musolininin — jedostluğa ve dosta kıymet vermem» deme. M. T. Tan sek bulduktan sonra Makyavelir adam — öldüren nasıl Sinyor ——— Mektubu geri verdiğim zaman İh- san abla, nemli gözlerle gözlerimin i- çine bakıyordu: — Bunda ne yazıyor? — Hep sizi soruyor. Rahatı iyi i- miş., Yalan söylemek mecburiyetini du- yordum. Zekiyenin, düştüğü ba- taktan kurtulabilmesi için, bu yalan, |lâzımdı. 4 — Elinde parası varmış! Fakat ö- teye beriye borç vermiş, şimdi alamı- — yormuş. Halbuki sizi, İstanbulu çok özlemiş, gelmek için, yüz lira kadar paraya ihtiyaç varmış. İhsan abla, birden düşündü, lerini kırptı, yutkundu: — Ali, küçüklükteri beri bep'li |ledir. Pek eli açıktır. Bak, elindekini a- |vucundakini ellere dağıtmış, kendisi, göz. «İskenderiyede, o zaman kalacağı- mı umuüyordum.. Bütün ümidim sen- de. Ev işini tamamiyle bitirmemişsen bile, her halde yarılamış olacaksındır. Kaparo filân diye yüz lira kadar para al, hemen gönder. Şimdilik yol parası ile cep harçlığı, bana yetişir., «Kahiredeki ufak tefek takıntılar, polis tarafından alınıp gönderildiğim için, yandı, kaynadı, demektir. Böyle kötü vaziyete düşeceğime, keşke pa- ram olsaydı da, borçları ödeyip iç fe- talr l6 bir yerde otürsüydi! ”” «Aşağıya yazacağım adrese, pa- rayı telgrafla gönder. Mektup yazma- na da lüzum yok. İstanbulda uzun u- zun konuşuruz. Gözlerinden öperim. —Ablan Zekiye.» açıkta kalmış. İki mektubu, tekrar kerevetin al- tına saklamıştı.. Başka bir zarf çıkar- dı, yine titreye titreye uzattı: — Bu da Pakizeciğimin.. | — Mektubu verdikten sonra, 'abla, kerevetin kenarına çöktü, başını elleri arasına aldı, ağlıyordu. Pakizenin mektubunu okuyordum? «Annc, #«Arkadaşımın hastalığı uzun sür- dü. Ben de hemen hemen - hastalan- dım. Yalnız, çok parasızım. Ne — yap yap, bana para der «Parasızlık, pek fena belimi yor. Kendimi biraz toplar top hemen İstanbula döneceğim. (Arkası var)