13 Kasım 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

13 Kasım 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

,S'Y': ——— | TÜ ROMA KAPILARINDI: Gerhart Ellert'in eserinden -— 38-— Bleda: “Onu Kıralın Külleri Üzerinde Çarmıha Geriniz!.,, Dedi Dünkü ve evvelki günkü kısımların bu lüsası: Sisli bir gün, . n Kralı F n rahip Hün « daki epte derin bir $ ölmüştür. omuzlarında tahta sa- Hünlerin Şa: raydan arta Ruhayı koyuy le ile gelip çalılara a- veriyor ve K Ruha yanmağa başlı- yor. Baş rahip artık Bleda — ve olduğunu i- teş Krallığın Atilâda lân ediyor. Bu Şarki Romalılarla — yapılan harpte esir edilen beş sırada k bağlı getiriliyor. Ro- Actilis bunları kurtarmak istiyor. Fa- kat Bleda ve Attilâ ona hiddetle bakıyor- lar, Aetilis son bir teşebbüs yapmaktan ken- Yunanlı — esir Sonra yorgun bir dedi. Romalı Aetilis'ün birden tüyleri ürperdi. — — Haydi gidelim Avitüsi.. sesle: |gözüm görmesin.» 5 Z Merasim bitmeden gidilemez'. disini alamıyor! ç Boyca kendisinin ancak ()l:ıülü“alnada ihtiyar Hormidak önlerine çıktı kadar erişen Attilâya doğru uzanarak | ve mızrağını boylu boyunca - onlara kulağına ısrarla şu sözleri fisildadı: — | doğru uzatarak: — «Sizin misafiriniz ve kral Ruba-| ——— (Merasim bitmeden gidilmez!.» nın dostu sıfatile şu esirlerin hayatını | | |— kurtarmanızı rica ediyorum!» ğ | Attilâ küçük, çukur gözlerini kapa dı, bir müddet düşündü ve sonra, Ro - malının manasını bir türlü anlıyama - dığı bir bakışla Aetiüse baktı. Ahenk- siz bir sesle: x — «Esirlerin üçü Blc " yalnız ikisi benimdir» dedi, döndü ve'ka Actiüsü olduğu yerde bıraktı. Aetiüs, hiddetinden dudaklarını ısır- | tasınc dı, elile işaret ederek Avitüsü yanına | ğı bıçağını dişl çağırdı ve gözlerini esirlerden ayıra * larını dirseklerine kadar sıvamış mıyarak arkadaşına şu sözleri mırıl 'Izl!ı-ıı'ııı' esirlerin omuzlarına dayamıştı. dandı; | ü ğ ffak o- — «Bi yapmağa MUVA & n L'ınlıdı:xı rB';ky'.% İşte facia başlıyor. | yahil shhiye memuru Şükrüye 433 lira önü im ..» 38 kuruş borçlu İmrozun Gilikli köyün- Yazık, önüne geçemedim!.. ) ruş borçlu İmroz İ Elinde uzun bir bıçak tutan Bleda' den İstirati İksinakinin tahe hacize a- eee Her elile bir ta- lınan Gilikdi löylııduı !ırhı yol, ce- ine getirdi. İki 'muben botako, şimalen yine yol, garben tmıştı. Bi- veroniki, tarlalarile mahdut ve 20 lira hakle di- kıymetinde ve iki dönümden ibaret tar- bi la İle yine GiliklininNeligoca mevldin- de şarkan Areti, cenuben yol, şimalen 'apa İstavro, garben Hirisostamo tar- Bunun üzerine iki Romalı itaate ve Bledaya ait son esirin nasıl sürüklene- rek geri götürüldüğünü — seyretmeğe mecbur oldular. Esirin yüzündeki 1z- (araplı tebessüm fazla devam edemedi. danın malıd.r, | Onun yerine müthiş bir ölüm korkusu oldu. Şimdi Attilâ geri kalan iki esirin or- da duruyordu. Kınından çıkardı- i arasına almış, kol- ve lmroz esirlere doğru yürüdü. hesini ite kaka ateşin &sirin benzi ölü benzi gibi Ti cesaretini muhafaza ettij Beri inliyor ve imdat dileniy ordu. Birdenbire sıcak küllerin üzerine © e aç Ve i dut ve derununda 18 zey- luk halinde sıcak kanlar aktı ::.:';::'n:: hat ve derununda 18 zey. dönümden ibaret olan tarla paraya çev- rilmesine karar verilerek — 18/12/935 Wç'"._h ıüıi: ıı:: M ısı :-roı.:c;; Yaşlar ; 1 bir adamdı. B__.:dıınııııde ıı:[ı;::ıd:ı:m;::“n ti ü nvî&b“ı:'::”î:"m:’k““ bakılıraa © :ı:n:hllıî:'::çini irkesıi B bir Yunanlıya benziyordu. Esir gurkn';; lll ğ ni kapamıştı ve her ne bahasına olııre:ı “bun elden bırakmak istemediği bir Maske gibi dudaklarındaki tebessümü | TMuhafazaya çalışıyordu. Haddi aşan ir gayretle veya ıztırapla kaşlarını iyi- ©€ çatmıştı. K Onu gözlerile takip eden Aefıuııîıı, Yüzünde de ayni derecede nevmidi gö-| Tülüyordu. Bleda bıçağını kaldırdı. Fakat sonra tereddüt etti. Karar verdi: ga — Bunu kesmiyeceğim, dedi. îlnnn'r Sabah bu esiri Kralın külleri üzerinde Sarrmha geriniz. Bir an için ümide düşer gibi olan Â- *tiüsün tüyleri ürperdi. Yorgun bir| halde — «Avitüs, dedi. Gel artık buradan Ayrılahm. Mademki elimden - bir $ey Belmiyor, hiç olmazsa olan bitenleri gövde yere yuvarlandı. LRE Yarın bu esiri çarmıha ıef-f'“_ Bleda etrafına baktı. Uşaklar üçün-| cü esiri de sürüklediler. Bu esir kırk gineme den daba fevkalâde ve çimd şaheserinin ilk - iraesi Slmine 300. Baş rolde: Gala müsamereleri için biletler RRLER < Fakat' meydandan ayrılacakları es - —çı'ılııın-1 SON POSTA — 13/11/935 (Baş tarafı | inci yüzde) Bursa vapuruna nisbeten, en kalaba - lık Fatih » Harbiye tramvayı, Ökmey - danı kadar tenha kalabilirdi. Ufaklığı bakımından, deniz müzelerindeki pur modellerini hatırlatan «Bursa» nın bu kadar yük altında batmayışı yatım- da, Samiye Bürhan Cahidin Maslak ka- zasındaki mucizevi kurtuluşu tabii ka- va. Attilâ bu vaziyette bir dakika, iki da-| kika bekledi. Sonra ilerledi. Birdenbire | |koyuverdiği esirler oldukları yerde sarsıldılar. Hün ask rından tuttular. Attilâ sönmek üzere L | eri koşarak esirleri kolla-İhr. Muhacirler sahile, bizden hayli son- ra çıkarıldılar. Muhacir İskân Yurdu: Metruk Bir Mağaza 751 kişi, evvelâ metrük bir ma- cımların üzerine iğildi, bir anı tutarken diğer elile kolu- kadar açtı. | | Bu Razaya istiflendi. Onların hallerini tahmin edebilme- niz için tasvirime pek lüzum yoktur sa- nu şimşek süratile omuzun Gür bir sesle haykırdı: ».. «Ey Hünleri. Ey milletim!. Kral |Ruhanın külü ölüm korkusundan tit riyen biçare bir kaç esirin kanına muh-| taç değildir. O kül, daha asil bir da - mardan akan kandan içmek istiyor!.v Attilâ!, Attilâ!. nırim: Çorapsız, ayakları terlikli, ve şalvar- | h kadınlar. Çorapsız ayakları çarıklı ve şalvarlı erkekler. Ayni kılıkta çocuk - lar. ğ Birer hasırı, birer postu, birer eski | Attilânın elinde parıldıyan bıçak se- | y eei yç Sayılabilecek kadar az ya - ri bir keame hareketi yaptı. Külün üze-/malı birer aba, ot ceketi olanlar, « rine doğru uzatılan çıplak, donuk sarı|on apartıman sıralamış — müteahbitler derili, kabarık adalelerle dolu kolundan | #İbi parmakla gösteriliyorlar! |bir kan deresi akmağa başladı Galenlar içlada, çorkada. tuz kabi - ; s R Hinden Türkler de var. | Onların da çektikleri yorgunluğa ve | sefalete rağmen pembelikleri gitmemiş ince tenlerinden, mavi, yeşil gözlerin - saçlarından, leıı.] Büyük meydanlıkta süküt. Derin bir| süküt. Kanın kızgın kül üzerine akma- | sından hasıl olan hışırtıdan başka hiç den, — kumral, sarı Rumenler ve Macarlarin hayli kaynaş- (tıkları anlaşılıyor. Geriye kalanların ekserisi çingene ve | kızılbaş. | reisler ve muharipler, bir harp nidası | — Fakat «Bursa» vapurunu dolduran - | |ların ekseriyetini, Türklerden, çingene- | lerden ve kızılbaşlardan ziyade hay - İvanlar teşkil ediyor. Muhacirlerdeki Hayvan Sevgisi Onlarla yakından temas edenlerden | zatı: | — Bunların, diyor, hayvanlara kar- | v duydukları sevgi yanında, Mecnu - nun Leylâya karşı duyduğu aşk hiç ka- hır... İçlerinden çoğu, analarından, ka: deşlerinden, sevgililerinden, hatta ço - cuklarından güle güle — ayrılmışlardır. Fakat atlarını, öküzlerini, ineklerini bırakmıya kıyamazlar. | Köstencede titriye titriye ölmiye razı olurlar: Tek öküzlerinden ayrılmasın - | bir ses işitilmiyor. Birdenbire Hünlerin içinden Edeko, yüksek ve tiz bir sesle — «Attilâl Attilât.» diye bağırdı Kandaks, Hormidak ve diğer bütün gibi yüce stepi dolduran bu kükreyişe katılarak — «Attilâ!, Attilât.» diye hay lar. Genç Prens bu sesler susuncıiya ka- dar yerinden hiç kımıldamadan bekle- di. Sonra elindeki bıçağını - bir tarafa| fırlatarak yün bırkasile kolunu sardı. Etrafına bakındı. Ne muhariplerinin İparıldıyan gözlerini, ne de reislerin a- rasında duran Beldanın suratsızlığını |gördü. İ irdi- bi | r - (Arkası var) -- . tıranın taahhüdü baki kalmak üzere sa- tış 15 gün daba temdit ve 2/1/936 per- İşembe günü saat 14 te en fazla arttıra- İma satılacaktır. Satıştan mütevellit bilü- mum masarifi ve tellâliye alıcıya niltir. | İpotek sahibi alacaklılarla —diğer alı- |cuklıların gayri menkul üzerindeki hak- | İlarını hususile fniz ve masrafa dahil o. | İlan iddialarını evrakı müsbitelerile bir- likte ilân tarihinden itibaren 20 gün |içinde icra dairesine bildirmeleri lâ - |zımdır. Aksi takdirde haklarını tapu si. cillerile sabit olmadıkça satış bedelinin | — Buraya gelenler, orada kalanlara paylâşmasından hariç kalacaklardır. | Bisbeten deryada damla kabilinden di- Daha fazla tafsilât almak — istiyenlerle | yorlar... talip olanların yüzde yedi buçuk pey| — Fakat buraya ayak basmak onlara | | akçelerile İmroz icra dairesine müraca- çektiklerini unutturmuş gibi. Canları ve | at etmeleri ilân olunur. İiçleri o kadar yanmış ki, önlerine bula- lar Onların bu sevgilerine misaller .a,.l termeğe kalkışsam, anlatacaklarımın | birine inanmazsınız! ÜÖklzler de kendilerine âdeta tapı - nıldığını sezmiş olacaklar ki, birer mu- kaddes Apis gibi kuruluyorlar. Muhacirler; Köstence - rılhtımının yağmuru ve soğuğu altında titreşerek haftalarca vapur beklediklerini söy -| lüyorlar. Ve: Trakya Görçm;rıl_err; Arasında 15 — A Muharririmiz, Gelibolu- daki Duruma Hükümetin Dikkatini Çekiyor Kü rrea e el ea a l Trakyada, Göçme İskânı Ve Aksak Görünen Noktalar i—İ kân şaztları iyi dağil- — Göçmen evleri, taları tedarik edilemediği mamıştir. 3 Zamanla buhra evlerinde aptosthante- ler unutulmuş ur. Göçmenlere bir yıl için verilen buğday azdır. e Hai şik suyu sürseniz, hardallanmış bir işe tahla kaşıklıyacaklar. Pilâv Başında Bir Muhavere İkram edilen etli pilâvı avuçlarlar » larken aralarına sokuldum. Arkada « pım, yağlı parmaklarile pos bıyıklarını sıvazlıyan bir çingeneye sordu: — Paranız filân var mu? — Hayvanımız var! Sonra keyifli keyifli güldü: — Hem para ne olacak ki? Milleti » mize geldik. Bize bakacaktır elbet. — Sizi ütüden geçirdiler mi? Çingene, avuçladığı pilâvı karava « naya bıraktı, ve gözlerini merakla açtrı — Nedir 0? — Yani bit kaldı mı sizde? Bu hayli garip bulduğu sual ona u- zun bir kahkaha attırdı: — Bitsi: yakından uğraşan Gelibolulu bir memur anlatıyor: — Buraya şimdiye kadar gelen göç- menlerin miktarı (4) bini hayli aşkın dır. Demirtepede, (70) evlik bir göç. men köyü hazırlanıyordu. Fakat kire » mit altlarına konacak keresteler hâlâ gönderilmedi. Ve kiremitler, «haceri esvet» — gibi muallâkta duramıyacağı için de evler bir türlü tamamlanamadı. Pedavra Değil, Palavra Kaymakam, bu tahtaların celbi için tezkere yaza yaza Geliboluda kâğıt bir rakmadı. Fakat buna rağmen sekiz ayda hâlâ gelemiyen bu pedavralara palavra adı- ni taktık. Ve göçmen köyünün tamamlanması bu «palavran lara kaldı azizim, Şimdilik göçmenler, evleri müsaitçe olan civar köylülerin yanlarına yerleş « tirildiler. Bu gelenler de ayni şekilde barındı « rılacaklar. Gelibolu umumi harpte ©o şiddetli bambardımanlara maruz kalmamış ol- sa idi bugün biz, üç beş bin göçmene yer bulmakta hiç güçlük çekmezdik. Göçmen Evleri Kullanışlı Değil Fakat yazık ki o harp faciaları Ge- Hboluyu, ikballerini kaybetmiş zengin konaklarına çevirdi. Muhatabım bahsi, tamamlanması pa- lavraya kalan muhacir köyüne dön « dürdü, vet — Evvelâ, dedi, imar ve iskân ida: İresinin ev plânları gayri sıhhidir. Çün- larında birden ıöı(ırilıcı_i olan (BEN HUR ) iye en büyük aşk romani KLEOPATRA kadar tanınmış şerefine ERİ ĞALAY MÜŞAMERELERİ 6D0 drn ea <nit ve Bçürsa İgünk-elale ve £3 milyona mal oln:u:;u'ı AUDET COLB . Ş Rejisör* CECİL B. DE MİLLE evvelden alınabilir. kü evlerin oturulacak, yatılacak yer- leri, hayvan damlarına bitişiktir. Son- ra evlerin hiç birisinde helâ yoktur. Bu cümlenin tamamlandığı sırada ya- nımıza, kazanın meşhur simalarından bir zat gelmişti. Daha evvel tanıştırıldığımız bu zeki sevimli ve açık sözlü zat gülerek sor « dü: — Göçmenlerin var mı? İlk muhatabım hayretle cevap ver « di: — Olsa gerek! Bu zat, — iddialarında — haklı rından emin kimselerin halile: — Hayır! dedi, ve anlattı: — Bugün göçmenleri köylülerin yan- larma veriyorlar. Göçmenler, hayvan - (Arkası 10 uncu yüzde) helâya ihtiyaçları oldukla.

Bu sayıdan diğer sayfalar: