Kadınların Yeni Modası Yaprak siga-|1agilterede şimdi de ka- Fası içiyorlar| dınların yaprak sigarası Etnesi moda olmuştur. Bu modayı tatmin için Havananın en nefis ve en yavaş tü tünlerinin yaptaklarından, sigara büyük- Yiğünde, yaldızlı kâğıttan halkalı gayet sık | Yaprak sigaları piyasaya çıkarılmıştır. * Holivutta |Holivutta | mMühlm bir |beslemek filim girketleri | meselel İiçin büyük bir mesele| teklini almıştır. Yalnız filim yapılırken, fi- Rüranlar yirmi koyun budu, 7000 kilo sığır &ti: 4000 fırancala, 1000 kilo domates, 3750 dilim kek, 500 kilo süt ve 14.700 tire soda istihlâk etmişlerdir * figüranları İHagilterede Vilyam Gre - isminde doksan yaşın- da bir adam kurbağaları urbağaları diri diri yiyor diri diri yemektedir. Kendisine hoşuna gi- Bip gitmediği sorulduğu zaman: — Hoşuma Ritmese yemem. Ben bu kurbağaları yedik- 9e hiç bir hastalığa tutulmıyacağıma emil- Rim» demiştir. mlerde Romanyada İbir tahsildar müterakim Zorlu bir tahsildar Yergileri toplamak için bir çiftliğe gitmiş Ve parayı vermek istemediği 'ıqiıı) çıfîçımn karısının saçlârını yolmuş. Kadın şimdi tah- tildardan tazminat istiyormuş. Beş Yüz Kişi Tevkif Edildi Paris 13 (A.A.) — Her hangi bir ;aı- Hyıpılıınıulddılııldıxu:'::ı- Fında, ihtiyaten, beş yüz kişi tevkif e- üdiği “haber yerilmektedir. Mevkufların b—kindewlmıhmk-ıııı—- de vardır. Tevkifat esnasında e bir bağrıt duyuk- h ne de bir halk toplantım görülmüştür. EKL — Dün, Zekiye, şirkete gitmedi... Dçü de akşama kadar odalarına h"'“P oturdular. Karnı acıkan 8eldi, mutfaktan bir tabak bir şey Aldı, odasına çıktı... Bu hal, ne ka- âr devm edecek, bilmiyorum. El - bette barışacaklar... Fakat onlar ba- ;ı:. na kadar benim çekecek çilem y '"ır- E; san be- , *r: Eğer onlarla konuşur! Bimle konuşma! dediler... Sen, bu- “îı.derıln? Si z c kavga ettiniz, darıldınız, peki, be- Bim ne suçum var? İki arada bir de- tah- |nu ,İolmuştur. Nevyork borsası başkanı 14-10-35 H lsn E T N'"l İYENLER, *& j« | den çekeceğ el-|sun. Ne çare, İ Matbuatı ılııı GÖRDÜKLERİMİZ UZLGARIZ SAA TCT İngilterede yT SOR POSTA : Uzak Şarkta: — KanlıBir Çarpışma Oldu! Sovyet Ve Japon Akerlerinden Birçok Kişi Öldü Ve Yaralandı n etmeğe ve gerçin yapmak isini esto ve arar D a nyon tayini için teklifte b lunmağa memur etmiştir. Amerikada : | Müthiş Bir Panik Oldu Bir Depremde Gece Her- kes Sokaklara Döküldü * Helena (Amerika) 13 (A.A.) — Mon- ba- Ge aT eni Bir Tehlike Yeni Bir Tol R Nevyork 13 (A.A.) — Kredi Enflâsyo- tehlikesi, Amerikanın bu haftaki ekono- mik durumunun en önemli âmillerinden biri geçen çarşamba günü şayet hükümet : nında müdahale edip te önüne geçmiyecek olursa tehlikeli bir bubran olabileceğini söy- lemiştir. Fransada: Bir Almanı Alman- yaya Kaçırdılar Metz 13 (A-A.) — String Vendelde ça y ..« Acaba, her işe ıideı_ılniı & ı:il::re de böyle dırıltılar, 'ıiırültülcr oluyor mu? Bilmiyorum ki ... n Birden durdu, lıolııındı_ı çekti: — Sakın, sen burada 'hîı P.ıki- ze, yahut ta Huriye geliverirse, * yüzlerine gül! Göz kırpıyordu: —— e Ze RE AT K öllde öylediğimi anlari , artıl Söyledila e e Bilirim, çaktır. gene kulağında bulun- dare etmeli... birden burkul- mazsın ama, Hıçkırır gibi sesi | du: yi : olsunlar, şikâyet et- ; :l:in:.;]im':nulü sahibi ol-I ER evlât büyütmek, bu zamanda | mak, Allah, benim ömrümden Yaa Y Olarınkine eklesin, artık benim çekecek halim kalmadı... Şu bede kaldım yo, özlerinin tesirini arttırmak isti- *Ormuş gibi kaşlarını çatlı: — "T Densizdirler, ılediklü:":_ ?:in- rlar mı, yaparlar! Hangi dU" tönlünü kınyıpı:ıı:.' Evlât hatırı, çeke- in! Üçüne: Peki! dedim. Uıhlcıuk kulağıma fısıldadı: .“"Yonmı!.. Gi“melı istedi, gülemedi: — Bu şirket işi, iyi hoş ama, başl- Ta bu dertleri açtığı için canımı si- Şimdi, üçile de gizli gizli ko- TP şirket işi ywuzü güldürür, san- mıştim .. : cerenin parmak- durdu; :öl'“l"n'ı:"' _:ıd_,_ dal. ibi dandı: sayıklar gibi mırıldanı ğ i de, daha günü, saati gel- Bi dı,ml;ı ki... Hayırlı bir İlıklarına sarıl Vdı, emiştir. Bilii :::;:ı?çıkıverıe, bu dırıltılar da iliverir... —d— İhsan ablayı, hasta bırakmıştım. Merak / ettim, a. senatörlüğe tayin edilmiştir. ke- ' yeni yoklayayım, dedim. | Lehistande : Bir Cinayet İki Yüzlülük Yapan Bir Poitikacı Öldürüldü Varşova 13 (ALA.) — Zirardvda adı sanı belli olmuıyan bir adam, z manında sosyalist Polonya çevenlerinde iki Uzak Şarkta Sovyet - Mançuri Hududunda Japon askerleri ğ öpa ö Bulgaristanda : Suikastçılar Sorgularının Çabuk Biti- rilmesine Çalışılıyor Sofya 13 (Özel) — Sü Bakanı General suçile yakalanan suikastçıların sorgu- ları yakında bitirilecek ve neticeler bildiri. zama. Yüzlü hareketlerde bulunmuş olmakla ta - y yi Ç L l erden ve nınmış Sahareviçi öldürmüştür. Sahareviç | orgulardan alınan neticeler gizli tutulmak- İmeşbur Sosyalist Montril'i Çarlık polisine | tadır, Hükümet, sulkast işinin bir an evvel Sahareviç'in hakiki hüviyeti / a ydınlanması için acele etmektedir. bundan bir yıl önce meydana çıkmıştır. Bu adam, nasılsa Polonya hükümeti hizmetine girmişti. Kısa Haberler da Holivudunun açılma töreni yapılmıştır. Peşte 13 — Dış Bakanı dö Kanya, Haven 13 — Voroşilof adındaki — bir Beni kapıdan öyle şen bir yüzle kar- şıladı ki âdeta uzun bir ayrılıktan | sopnra kavuşmuşuz gibi sevindim. —| İhsan abla, ayaklarımı - silmeme bile mâni oldu: — Papuçlarında toz yok, çamur yok... Yürü... Mutfakta, beni kerevete oturttu; |mangalın ateşini eşeledi: — Geçen gelişinde, sana dert din- letmiştim de, belki canı sıkılmıştır, |artık bir müddet gelmez, diyordum. Bana, gücenmezsin, bilirim,.. Ama, herkesin derdi, kendine yetiyor,! başkalarınınkini de dinler mi ya? |Sen, yabancı değilsin de onun için, | dert yanıyorum. Gevrek gevrek gülüyordu: — Benim de nazım sana geçiyor.. Şöyle bol köpüklü kakuleli bir sade |kahve pişireyim de keyfin gelsin... 'Teldolaptan kahve - takımını al- miıştı: — Kavganın sonu ne oldu? Diye merak etmiyor musun? Adam sen- de, kardeş kavgası, ne olacak... O akşam barıştılar... Mangalın başına oturdu, cezveyi sürdü: — Senin geldiğin günün akşamıy- dı, Zekiye, eve güle sıçraya döndü... | Ama, bir keyif ki sorma... O gün| şirkette müdür mü, mümeyyiz mi, ne ise işte, büyüklerinden biri, Zeki- in yaptığı işleri pek beğenmiş... Aldığı aylığı sormuş, Zekiye de, ol- duğu gibi söylemiş... Müdürün ağ- zı açık kalmış. İlk aydan — itibaren aylığa geçirilmesi için büyük müdü-| Bir fesat Kurulu Sofya 13 (Özel) — Zabıta, İhtiman ka- sabasında çoktanberi faaliyette bulunan bü- yük bir fesat teşkilâtı meydana çıkarmış, 13 kişiyi tevkif etmiştir. vererkerkimekerekerse n ee seekAreYerese eee k erkeseeseAreseneE Lâhey 13 — Burada yeni kurulan Hollân- ' Sovyet vapurunda bir patlama neticesi 3 kişi ağır, birçok kimseler de hafif yaralan- maşlardır. Prağ 13 — Cumur Başkanı Mazarikin bastalandığı şayiaları tekzip ediliyor. re söylemiş... Zekiyenin para, aylık umurunda değil... O, yaptığı işlerin beğenildiğine seviniyor!.. Benden iki üç ay evvel gelip te, hâlâ aylık- sız çalışanlar, aylığa geçmeği bekli- yenler var, diyor, bir daha demiyor! İhsan abla, bu beğenilişte kendi- sinin hissesi var imiş gibi göğsünü gerip övüne övüne bana bakıyordu: — Çocucağın iftihar etmeğe hak- kı yok mu? Boynuma sarıldı, beni ÇA vE ». BU 6GÜN Daha Öncede Böyleleri Vardı! Bizim Son Posta'da okumuştum: — Fas Sultanının amcası oğlu Ali Hasanın sarayın- da tam bin gözel kadın varmış. Fakat bu canlı ve dilli çiçekleri ancak bir kete kok- lkamaya rağbet buyuran prens — cenapları Lüsyen adlı bir Fransız kızına gönül ver- miş. Onunla yaşıyor, onunla dünyayı dola- Hıyor! Ali Hasanın sarayı, o saraydaki bin ka- dın ve onlara hizmet eden köleler, harcın lağaları, benim kolama karşı tarihin aşağı- ya geçirdiğim satırları kadar canlı bir an- lam ifade etmedi, edemedi. Çünkü haki- 'kat Ali Hasanın sarayında değil, bu satır- ilarda yaşıyor ve o sarayın istikbalini de bize öğretiyor: «1257 yılının ilk ayında Holagâ Han Bağdadı sardı, mancınıklarla döğmeğe baş- | Şladı. Ön gün sonra halife amana düştü, Cengiz oğlunun ayaklarına kapandı. Hola- gü şehire girdi, halifeyi karşısına getirterek bütün servetini istedi. Açıkta bulunan ha- zinelerden başka yeraltından da milyonlar çıkarıldı. Holâgü, yığınlar teşkil eden bu hazinelerden bir tabak altın aldı, halif-a uzattı, «buyrun, yiyin» dedi. Halife, lt alık saltın yenir mib diyince Hulâgü kaş- larını çattı: «Öyle ise bunları neye sakla- din. Askerine versen, yurdunu — korumaya sarfetsen olmaz muydı» cevabını verdi. **.&Sanra Holâgü, halifenin sarayındaki adamları saydırdı, yedi yüz kadın ve bin haremağası buldu. Cengiz oğlu, bu kadın- lar arasında kadınlaşmış olan halifeden ik- rendi, herifi bir çuvala koydurup — atlara çiğnettite Ali Hasanın bu (678) yıllık hikâyeyi henüz duymadığı anlaşılıyor. Eğer duysay- dı sarayına bin kadın doldurmaz ve onların başına bir Fransız güzelini geçirip oturt- Rus işgali za- Tsanefin dediğine göre, hükümeti devir- | mazdı! M. T. TAN. İspanyada: KomünistlerNüma- yişYapmakistedile; Madrit, 13 (Özel) — Valansi- yada nümayiş yapmak teşebbü- sünde bulunan komünletler milli küvvetler tarafından alınan ted: birleri gördükten sonra nümayiş- ten vazgeçmişlerdir. Elebaşıların- dan 8 kişi yakalanmıştır, Ablasını, iş başında görecek... Her zaman söylerim, yürekleri temizdir. Kahveyi verdikten sonra benim için bir cıgara sardı: — Zekiye; peki, niçin olmasın, gel! dedi... Huriye, kıskanmaz mı? Ben de! diye tutturdu. Zekiye; iki: niz beraber olmaz. Sen de başka bir gün gelirsin, dedi... Lâfı uzatmıya- yım, Pakize, ertesi sabah Zekiye ile beraber gitti( akşama kadar, onun öptü; sonra bir hızla yukarı çıktı... Ben, görmedim, duydum, Önce Pa- kizenin odasına girmiş, onu kucak. lamış! barışmış; sonra ikisi birlikte Huriyenin odasına gitmişler. Zeki- ye, Pakize ile Huriyeyi de barıştır- yanında oturdu. Eve geldiler, Paki- ze, için için kıvranıyor... Bir cıgara da kendine sarmıştı: — Elimde büyüttüğüm çocuk; gördüğü rüyaya kadar sezinle rim... Pakize, içinden pazarlıklı miş... Onların yukarda konuştukları- deiilc_iir: Huriyeye benzemez. Doğ- nı buradan duyuyordum. Gene mi'rusu söylerim, Huriye, eh, bir par- kavga edecekler? Diye yüreğim oy-| çacık öyledir. Pakize, sabredemez, İnuyordu. Usulca taşlığa çıktım, on- | içindekini ortaya döküverir. Yemek- ları dinlemeğe başladım. Güle oy- ten sonra idi, Pakize yanıma geldi; naşa konuştuklarını, cıvıldadıkları- çenemi, yanaklarımı okşadı. Anla- ni duyduğum zaman, gene dayana-|dım, yavrucağın gene bir çıkarı madım, içim kabardı, mutfağa dön-| var!.. Anne, dedi, ben de Zekiye düm, hüngür hüngür ağladım!.. gibi yıı!nı makinesi öğrenmek is- Hâlâ ayni sahnenin tesiri altında | tiyorum imiş gibi gözleri yaşarmıştı: Knllıruu l:ıvuıhmrıl baktı: — Birbirlerini severler... Kavga| —— Biri yer, biri bakar, kıyamet edişleri de çocukluklarından... Yok- ondan kopar... Ben, başıma gelece- sa, biri, kin tutmak nedir, bilmez... | ği evvelden bilirim. Birbirlerinde Kahvemi uzatıyordu: ne görürlerse, yapmak isterler... — Rabbime bin şükür, o gece, Bu kadar _M“İ'll“ bile şaşıyo- hep beraber, güle konuşa yemek ye-/rum... Peki, billlll çımı? Zeki- ik... Zekiye, şirkette olan hitonle—ı ye gibi, ona da bir ıll:lıot filân bul- ri anlatıyordu. Pakize: Ne olur, Zc-ymılı.--- B-n. bunu söyliyecek oldum. kiye, bir gün sizin şirkete geleyim, Pakize, sözümü ağzıma tıkadı: Ki- seni orada göreyim, dedi. Ablası, va ile verilen makineler varmış. On- beğenildi ya, o da iftihar edecek... | lardan bir tane alırız. Evde çalışı- -.. (Arkası var) hS di BK dehld