Amerikada Şikagoda bütün ecnebi talebelerin toplandıkları Enternasyonal havz Ameril_qıda Türk Talebeler Yüz Kadar Gencimiz Yüksek Tahsil Görüyor Amerikaya Tılğbo Akım iîn Fazla Çinden Oluyar Ve Çin Gençleri Kendilerini Bütün Eğlencelerden Mahrum Tutarak Öy!ıj:lgıyor Si Şikago, (Özel muhabirimizden) - binlerce yabancı arkadaşları ara- Yür yirmi beş milyon nüfuslu birle| sında daima en iyi dereceyi alıyor. şik Amerika topraklarına her yıl Çinli talebenin hiç hoşlanmadığı ve dünyanın muhtelif bölgelerinden | temas etmediği milletlerden biri de akın eden talebenin sayısı, gözleri | Japonlardır. Fransalı ve Almanya- çelecek kadar önemli bir yekün teş-| lı talebe Amerikada eğlence yerleri- kil ediyor. 48 cumhuriyet merkezin- | ne beraber gittiği ve milliyetini, de mevcut remi üniversiteden be,—;mzmleketiıîn siyasi temayüllerini ka özel Üniversitelere de gösterilen | bit incelemediği halde Çinliler Ja. bu rağbet fazlası, sadece birer dip.wponlırı dıişnı_ d_üçrı:ın tanıyor ve loma temini isteğinden doğmuyor. Ona karşı gizli bir kin taşıyorlar. Kültürü en ileri ülkelerin uzattığı| — Uyuyari bir millet olarak bilinen bu rağbetin mânası, Amerikan Üni-ıÇinliler Amerikada memleketlerini versitelerinin talebe kafasını müs- tanıtmak hususunda tasavvur edile pet olduğu kadar pratik ve lüzumlu | miyecek kadar üstünlük gösteriyor- bilgilerle de doldurmasından - ileri lar, Muntazam konferanslar vere- geliyor. Yapılan incelemeler gösteriyor ki, | propaganda mecmualarını yaparak diğer Üniversitelerde yetişen tale- | kendilerine düşen ulusal V"ifel"iı benin muvaffakiyet şartlarile Ame- | fazlasile başarıyorlar. rikan Üniversitelerinden mezun ©- Amerikaya tahsile gelen Jaâpon lanların iş sahalarındaki muvaffaki- ' talebeleri de sıkı bir murakabe al- yetleri arasında büyük bir fark var- tımdadır. Japon talebe enspekterle- dır. Bu fark daima Amerikan Üni- | ri daimi surette talebe ile temas ede- versitelisinin lehinde tezahür etmiş- rek Üniversitedeki derslerini takip tir. Talebeye yalnız bilgiye müstenit etmekte; muvaffakiyet göstereme- randıman vermenin esassızlığını yen talebeleri derhal memlekete kavrıyan Amerikan uzmanları, Üni- iade etmektedir. Fazla tenbellik versite talebesini müşahede ve gör-|eden talebeye harakiri bile tavsiyo gü şartları içinde yetiştiriyorlar. edilmektedir. Amerikaya en kalabalık talebe grupları gönderen memleketler Çin, Japonya, Hindistan, Filipin, Hava- yan, Çekoslovakya ve Almanyadır. Ondan sonra Fransa, İran, Yügos| — ğinin Tedavisi lavya, Yunanistan ve Türkiye geli- yor. İfındı başlıyan yenilik tema- Mumkun Oluyor î“ı";" bu yıl Amerikaya yüzlerce | —1 eningrat 13 (Tas) On beşinci fi- alebenin gitmesini “"'i“ -t'i' 8i- ziyoloji kongresinin komisyon toplan- bi 934 yılında Amerika Un"""u—'ıılınııch. inslesik Göreriziin Kiklnir N. Ferit Bunama Hastalı- rek ve Çin ülkesi hakkında çıkan | Türk Sahneslnde 25 Yıl Bizi Katıla Katıla Güldüren Ve Hıçkıra Hıçkıra Ağlatan Galip Hayatını Anlatıyor Diyor ki: “Ölünceye Kadar Sahnede Kalacağım ,, Çiçeklik masadan yuvarlanmış, - çi- çek demeti yere düşmüş, Yere düşen çiçek demeti birdenbire inci olmuş. İn- ciler dağılmış, dağılan incilerin her ta- nesinden bir saka kuşu çıkmış. Saka- kuşları bir yere toplanmışlar, saka kuş- larının toplandığı yerde bir kedi görün- müş; kedi koşmuş, havuza atlamış. Havuzdan bir insan çıkmış: — İşte, demiş, benim de marifetim bu! Şehir tiyatrosunun değerli aktörü İ. Galiple konuşürken bu masal aklıma geldi. Bir gün Topaz, bir gün papaz, bir gün haşin, bir gün sevimli olan İ. :Gılip kendi apartımanında, kendi ben- liğile karşımda oturuyor. Onu — tabii bir dekor içinde makyajsız görüyorum. |Sahnede çok kere sevimsiz olan san'at- kâr, tabii halinde çok sevimli, çok ca- na yakm... | Tiyatronun perdecisi perdeyi açar gibi, sözü açıyorum. | — San'at hayatmız yirmi beş yılıni doldurduğuna göre, yirmi beş yıl kim | |bilir nelere şahit olmuşsunuzdur? i — Evet, diyor, (Silven'in şakirt! marifeti) namile maruf Bürhaneddinin | İtiyatrosundan bugünkü Şehir tiyatro-| suna kadar., Tiyatronun yaşadığı bü- tün devreleri ben de yaşadım. Bazan| devrenin kahramanı, bazan da kurba- |mnı oldum. * — Tiyatroyu devrelere ayırıyorsu - nuz: Sizce bu devreler hangileridir? — Üğç devreye ayırdım... Birincisi |yeni sahnede çalıştığımız devre... Bu| |yeni sahne memleketin bütün kuvvet: | |li san'atkârlarını bir araya toplamıştı. | | Yeni sahnede Raşit vardı, Eliza vardı,! Muvahhit vardı, Behzat vardı, Felek-) yan vardı. — Siz vardınız... — Ben edebi heyette çalışıyordu m; ! |ayni zamanda rejisördüm. Mehmet Ra-! uf, Hakkı Tarık, Hamdi, Nüzhet, Ke-| mal Emin, Dal oğlu Fuat ta edeb! he- yette idilor. «bamirli kt işte bu devre- mahsullerinden biridir. — Muvahhit oynuyordu. Dedim, içimden bir acı geçti; bir an — Sonra siz Parise gittiniz... — Evet, Pariste meşhur Antuvan beni himaye etti. Onun tavassutile Ko- medi Fransez, Odeun sahnelerinde e- tüdler yaptım. Topaz, Topaz, dalma Topaz diyen Galip kendi gibi sahno emektarı Behzatla birlikte Topaz piyesinde Unutulan adamdaki ihtiyar sin Rusyadan döndükten sonraki devredir. Tepebaşı tiyatrosunu — Vali Muhiddin bize verdi; ben de rejisörlük yerimi üstadım Muhsine verdim. San'at nosyonu, disiplin ancak bu devrede tiyatromuza girebilmiştir. * L Galip o kadar sohbetle söylüyor- lerinde 95 kadar Türk - talebe top-| lanmıştır. tuvarlarında erken bunama hastalığının — Dahü venimi du ki; sanki bir gazeteci ile konuşmu- — Daha sonra ikinci bir tiyatro dev- yor da samimi bir dostuna olan bi-| tedavisinde elde edilen dikkate değer | Bundan bir kaç yıl öncesine ka- dar Amerikaya en fazla talebe gön- deren ülke Japonya idi. Son yıllar- | da kurulan yüksek Üniversiteler, i ğ R l Japon talebelerinin ekserisini Ame- | — Profesör AAE İ SN rikadan çekmiş; buna mukabil A- ö e D ç .ı ne.'- merikaya Çinden daha fazla talebe "*der. Profesör, bu şualara mitojenetik gelmiştir. ismini vermiştir. Lâboratuvar üstadları, Çinli talebeler memleketlerinden VEŞ ö klıııflıi]' SVETT j BŞ ayrılırken, çok çalışarak ıııuvı“ıık'hm“mıl SadaYiye Maşetfak *olacaklarına dair âdeta and içiyor- | lar ve Amerikada birbirlerile yılnııl |ndicelu hakkında bir filim gösterilmiş- tir. Bu lâboratuvar, Leningrat tıp ens- titüsünün bir koludur. uştur. Bu tedavi şudur: Ültra viyole şuala- selâmlaşmak kabilinden az temas Wm" havi ve bu şuaları neşir kabiliyeti yapıyorlar. Bunun sebebi, Çinli ıı.-|f'lllm olan kan şırınga etmektir. Bu lebenin Amerikada mecburi şekilde kan, ekseriyetle delilerden alınmak - Amerikalılarla temasa geçerek pra- | tadır. tik ingilicze öğrenmeleri içindir.| Birçok defalar, bir hastada (4-5) Bir Çinli talebe için Amerikada, | günlük hissolunabilecek bir salâh vü- tahsil hayatında eğlence yerleri ya- | cuda getirmek için 30 santigramlık kan saktır. Talebe, Amerikaya yalnız şırıngası kâfi gelmiştir. Elyevm bu şe- yüksek tahsil yapmak için geldiğin- kilde tedavi edilip te ayni enstitüde ma- den hiç bir ikaza lüzum görmeden kinist, şoför olarak çalışan kimseler çok, hem de pek çok çalışıyor. On!Vıtdı. lamış, beni Paristen getirtmişti. Ferah |tiyatrosunda temsillere başladık. Bu |devre de tiyatromuz için özlü bir dev- |re olmuştur. Son bir devre daha vardır. Bu, Muh- | | | 1 Galibin bir karikatürü teni açıkça anlatıyordu. Gene sordum: — Yazdığınız, tercüme ettiğiniz e- serler arasında hangisini en çok sever- siniz? e — Topazı. — En çok hangi rolü severek yaptı- nız? — Topaz, Topaz, daima Topaz.. Topazı beğenen san'atkârın yazdığı, ve tercüme ettiği eserler bir iki değil, tam kırk altıdır. Oynadığı rollerin sa- yısını bilmem, kendi bilebilir mi? — Daha ne kadar sahnede kalmak istersiniz? Düşünmeden, tereddüt etmeden, e- lini şakağına koymadan cevap verdi: — Ölünciye kadar.. * başka türlü sualler soramazdım. Onü diyemezdim: ğ rodan, diyecekti.. Ona Ğ!M'g ne gibi eserleri seversiniz? Belli ki, tt yatro eserlerini, diyecekti. San'atın$ — İlk sahneye çıkışınız?.. sil ediliyordu. Komedide bana da mini mini bir rol vermişlerdi. ; İ. Galip güldü, sanki zaman sahnesi* belirmişti: ) — Niye gülüyorsunuz? $ — Anlatayım, o müsamerede beri — ni okumuştum. Manzume bitti; alkıf — İbaşladı, perde kapandı, alkış bitmedii — |perde yeniden açıldı; ben yeniden sabs eğildim. Ön sıradakilere gözüm iliştii gülüyorlardı. Meğer alkışın devami bana değil, Donanma cemiyeti menm Hra vermiş, ona imiş.. Düşünün — ilk sahneye çıkışım beni bir hayli inkisari* na uğratmıştı. sarınız, ileride hayal inkisarlarına uğ” ramamak için verilmiş bir kefaret of |muş. Neden zevk alırsınız? Belli ki, ti K yürekten bağlıydı o... Ş ! Müsamerede fransızca bir komedi temt” nin perdesi açılmış, sahne de bir İıl)'“ğ Tevfik Fikretin Hayat manzumesi: neye çıktım, halka teşekkür etmek içif faatine inne toplanıyormuş, bir zat yüf — Zarar yok, dedim, ilk hayal inkis | * Birbiri ardına fırlattığım sorgularlt değerli san'atkârı epey — yormuştun:- Artık perdeyi kapamak gerekti; teşek” kür edip ayrıldım. Kendi kendime kaldığım zaman dü* şünüyordum: Ne mutlu ona, yirmi bef yıllık tiyatro hayatının yirmi !)oçu'ld yılı bu tiyatro mevsiminde kutlulant” cak. Gene düşünüyordum; arkadaşlar! kıskanacaklar mı? Bilhassa yirmi bes şinci san'at yılını kutlulatmıya bir tür” lü gönülleri razı olmıyacak olan kadıfi arkadaşları. — İ. H. — TAKVİM | ÜÖta — PAZARTESİ — Hur 1 14 1ciTEŞRİN 935 162 — Arabi 1358 | Ramtdssi — — Eylâi 30 Yatsı | 1 30 | 19004 , .u.ısırı imsâk |10 s7 | 64 Yi Ben bu cevabı veren sahne âşıkına ,