6 Eylöl 2__ —— BZ Matbuatında GÖRDÜKLERİMİZ Gözlük Takmıya Ihtiyaç Kalmıya- cak Gibi.. Çekoslovakyada Jozef Dallos İsminde bir göz doktoru, yedi se- ne çalıştıktan son- ra nihayet gözlük camlarını doğrudan doğruya gö- zün Üzerine yapıştırmak yolunu bulmuştur. Bu zat evvelâ gözlerin kalıbını almakta ve 13 Hra mu- kabilinde bu gözlere birer cam takmaktadır. Bu usul taammlim ederse, artık gözlük takmıya ih- tiyaç kalmıyacaktır. * Gıçenlırde Amerikada, Ka- liforniyadaki çıplaklar ku- lübü kamp kur- skin z60 mük Tei Ter | birinden * küçük bir çayır kiralamış ve etrafımı da tahta perde ile çevirtmiş. Fakat bunları seyretmek — için hücum eden kalabalık etrafındaki mah- gülleri harap edip çiftçiyi de bizar etmiye başlamış. Çıplaklarla olan kârlı kunturatını bozmak - isteml- yen — çiftçi, düşünmüş taşınmış, nihayet birkaç kovân dolusu arı alarak bunları çıplaklar kampının yanına yerleştirmiş, aradan birkaç gün geçtikten sonra arı sokma- sından vücutları yer yer şişmiş çıplaklar savuşup gitmişler ve çiltçi de rahata kavuşmuştur. * Aııııilııılı. Dallas şehrinde bira satmak için yeni bir T usul bulunmuştur, Kai | ee e ye girerek bir içiyorlar | Saat için muayyen bir para vermekte ve bu müddet zarfında İstediği, daha doğrusu içebildiği kadar bira İçmektedir. bu Macaristanda Kuraklık Peşte, 25 (A. A, ) — Kuraklığın verdiği zararların Önüne geçmek İçin hayvanlara yedirilecek arpanın Özgür olarak girmesine izin verilmiştir. ”y N» x eu dayüe — t İçkinin en sarhoş edeni, zev- kın en baş döndüreni ve heyeca- nn en şahlananı bu on beş gün ve gecenin tarihinde yaşadı. İstediğim gibi kana kana ya- şadığım o günlerden sonra hayat bana o kadar iğrenç geldi ki devlet düşkünü eski kibarlar gibi dışarı yaşayışla alâkamı keserek evimin — havasına ve kokusuna kapandım kaldım. O dağ ote- linin canlı hütırası yalnız ha- yalimde — değil etimde, dama- rımda, — varlığımnda da - takıldı, kaldı. Ve artık anladım ki benim için herşey bu batıranın büyüme- si ve şekillenmesinden ibarettir. Duygularım İlk defa — derlendi, toplandı ve bu hâtıra Üstünde İşlemiye başladı. Şimdi ben rakı sofrasında Hu- Kisi Beyin enderon ağzı meyhane edebiyatını dinlerken onun karan- lığında bir yıldız. gibi parlayan bu onbeş günü yaşadım. Kendimi bulduğum zaman bu rakı kokusu bu meyhane cümbüşü ve bu çakır keyf çakırcalı taslakları okadar İğrençtler ki bu âlemin içinde oluşumdan utandım. ANASININ "se sovrn KEZE S Ü ) çe OEFEEĞÜTİRDCEBREZ İ İ İngilterede: Kunduracılar İtalya Hesabına Çalışmıyacak Londra, 25 (ALA) — Kunduracılar birliği dün Bütün Üyelerine İtalya hesabına çalışmayı yasak etmiştir. Bu hususta söylündiğine göre, bazı tecim acantaları İngiliz plyasasına ö- nemli kundura siparişlerinde bulun. mak niyetindedirler. ” Şimdilik hiçbir kesin uzlaşma ya- pilmamıştır. Fakat sanıldığına göre, biri 150,000 öteki 500,000 çift kundu- ra Üzerinden ikl sipariş yapılacaktır. Bu siparişler, İta'yan ordusu hesabına olacaktır. Beş Ceset Sahile Düştü Judigue (Yeni İskoçya) 25 ÇA.A)- Halifa x Himanına mensup Hurryou adındakl motör tayfalarından beş kişinin cesedini taşıyan sandal dalga- lar tarafından sahile atılmıştır. - Ayni sandalda elup son derece - bltkin bir halde bultunan altıncı tayfa, Hurryou- nun battığını ve içindeki on ikl kişi- nia mevcut iki sandala atladıklarını anlatabilmiştir. İlkinci sandal az sonrâ sahile ya- naşabilmiştir. Soğuktan ölürü çok istirap çekmiş olan kazazedelör ta- mamile kuvvetsiz. ve dermansız bir durumda İdiler, Bir Balıkçı Gemisi D> Karaya Oturda Londra, 25 (A. A.) — Senegnos adındaki balıkçı gemisi Bridlington akınlarındakl kayalıklara oturmuştur, ândekileri kurtarmak için verilen emekler boşa gitmiştir. Gemiye yetişilinceye kadar 9 kişilik mürettebâtımın — ölmüş olmalarından korkuluyor. Amerikada : Silâh Kontrol Bü- rosu Toplandı Vaşiuyton, 25 (A. A. ) — Silâh kontrolu ulusal bürosu, İlk toplantı. sını yapmıştır. *Harp gereçi, telâkki edilecek olan malların Hatesini inceleyen büro, Ruzvelt tarafından tasvip edilmeden evvel yaptığı görüşmelerin sonuçlarını bildirmekten kaçınmıştır. Hulüsi Bey bütün gevereliğini takınmıştı: — Senin doktor Naci gelecekti. Acele bir hastaya çağırmışlar. Kurtulursam gelirim, dedi. Koca herif şöyle böyle amma burada kazamyor yahu. Çok parası var diyor'ar. Ecnebilerden de hastası çokmuz. Kimbilir eline ne fırsat- lar geçer. Ha, öyle değil mi Sami. Ben atıldım: — Siz her fırsatla tanişdığınız kadından istifade mi etmek ister- siniz. Bir doktorun bastasile âşık- düşlik etmesinin pek çirkin bir hareket olacağım elbette bilirsiniz. Fakat bu hareketl elibi sıkdığe mız bir aile doktoru için düşün- mek bence daha çirkindir. AN Sami Bey ara bulmak için: — Yok, Holüsi Bey ihtima- den bahsetti. Yoksa doktor Necl- nin ne filezof olduğunu bilmez- mi ©.. Hulüsi Bey oralı olmadı. — Haydi canım haydi, dedi. Bana anlatma şunu.. İnsan dok- tor olmakla erkeklikten çıkmar ya.. Hani söz aramızda sen be- BON POSTA Yeni Alman bayrağı, Alman hücum kıt'alarına törenle dağıtıl- maktadır. Yukarıdaki resim, Hitle Alman hücum kıt'alarından birine verilen yeni bayrağı sol el:.. tutarkön göstermektedir. Hrırb_eşlıtınd_a: Kiliseli, Atelyeli Bir Hapishane Törenle Açıldı Adisababa, 25 (A, A.) — Din ya- bancı elçilikler erkânımın önünde, en modern — Amerikan — hapisanelerine banzer bir örnek hapisamesinin, im- perator tarafından açılış töreni yapıl- mıştır. İç bakanı, bu ilgi ile verdiği söy- levde, Hirlatiyan duygularla mütehas- «ls bulunan imparatorun, mahpusların durumunu hafifletmek istediğini ifade etmiştir. Hapisanenin içinde bir. kilise ile, mahpusların sanat öğrenmeleri - için atelyoler vardır. Adisababa ilbayı, hayvanların hbi- mayesi haklanda bir nizamname neş- retmiştir. Bütün bu rişler, Ha- beşistanın sosyal Glkelerin düzenine benzer bir düren sahibi olmak dile- gini göstermektedir. Bulgaristanda : Yahudiler Filistine Gidiyorlar Sofya, 25 (Özül) — Bu'gar bandır rah “ Burgez , Vapuru Lehistandan gelen 900 kadar Yahudiyi Köstence- den, 20 kader Bulgaristanlı Yahudiyi de Varna ve Burg.zdan alarak Filie- tine gitmiştir. kârsın ve doktorsun. Çağırmışlar bir gece bir hastaya bakıyorsun. Muz gibi bir kadın. Na o, kak binden rabatsız.. Ya Ihtiyar bir kocası vardır, ya bir genç dul- dur. Sen muayene ederken kiv- rlıp kırıtıyor. Şimdi söyle allah- aşkına, Sen olur da bu hastalığa derman bulmaz mısın. Ali Saml Bey gülüyordu. Gözlerimin bülün hıncı İle baktım. Fakat artık onları bakışla ve mezaketle yola getirmek za- manı geçmişti. Ş En doğrusu bir zaman başım- dan geçtiği gibi daha çirkin bir rezalete meydan vermeden bu sofra başına nibayet vermekti. Onlarla meşgul — olmiyarak yemeğimi bitirdim. Hulüsi Bey 1 Caoım Paris. Diyordu. Keyiflendin mi Istediğin yere git önüne bin türlü eğlence yeri çe kar. Burası Aynaroz gibi. Bizlm Istanbul da buradan daha birçok., Ali Sami Bey ne söyliyeceğini anladı. Araya girdi: — Evet, Istanbul başkadır canım, İnsan sade havasını, su- yunu özlemez. Dedim ki: — Istanboul, Paris. Pu zevke, düşünüşe göre değişir. Siz daha eeei n b d S Uzak Doğuda : Kuzey Çin Paylaşılamıyor Tokio, 25 (ALA) — Resmt Japon çevenleri, Tiençin merkez komutanı general Tana'nını « Japon ordüsüu Çin ulusal - parti- sinin rejimini tasfiye etmek ve gene- ral Şang-kai-çek'i Çinin küzey kölge- sinden dışarıya atabilmek için bütün Büfuzuna — kullanmalıdır. , — geklinde yaptığı rivayet edilen diyevi tefsirden çekinmektedirler. General Tana, aynızamanda, Nan« kda hükümetinin kuzey Çis'in gelirini koatrol etmekten vazgeçmesi husu- sunda ayak d remiştir. Türk - Yunan Filoları Manevra Yapmıyacak Atina, 25 (A A.) — Atina Ajanm, Türkiye ile Yunanistanın iştiraki ila yakında Çunakkalede hava ve”deaiz manevraları yapılacağına “dafr Alman kaynağından bir haberi yalan- lamaktadır. Bu baber, Yunan Amiralı Sakel. lariou'nun İdaresi altında yı olan — bu ııı;vnhu iki men torpitosunun da tirak — edece; lllıpı etmekte fdi. # X İsveç Kralı Attan Düştü Stokholm, 25 (A,A.) — Kral Güsz- tav avdan dönerken uttan düşmütür, Krahın sadece e'| zedelenmiştir. oturacak mısınız.. Ben erken dönmek mecburiyetindeyim. Hulüsi Bey gözlerisi açtı: — Daha saat dokur. Acele- niz ne ? Eldivenleri aldım : — Annelik kolay değil, evde bekleyenimiz var, Ve onun cevap vermesini bek- lemeden Ali Sami Beye döndüm. — Sen istersen Beyefendiyi yaklıız bırakma, Hakikat daba erkendir, kalabilirsin! Bu müsaade pek hoşuma gitti. Ben onun Sevengülü özliyerek benimle beraber geleceğini tah- min ediyordum. Kendisini serbest bırakınca memnun oldu. Hulüsl Bey de: Teşekklir. ederim, dedi. Bâri başbaşa kalalım da derile- şelim. Başımla selâmlayıp ayrılırken gülümsedim: — Evet, eğlence yeri bula- mayınca bu ihtiyacı artık... Hulüsi Bey yüzünü ekşitti: — Kendi kondimizle eğlene- ceğiz, değil mi —Hanımefendi, Alacağınız olsun. Kapıda duran taksiye attadım. Avrupa şehirlerinde iş gören, buraları kendi yurtları gibi belli- yen bu İnsanlar ilk bakışta oka- dar insancıl, okadar temkinli ve terbiyeli göründükleri halde böy- BU ĞÜN İnanılmaz Amma Doğru ! Bu kafanın aydınlanması, İyl gö- rür ve İyi sezer olabilmesi için oku- mak yeter mi, yetmez mi?.. Bu konu Üzerinde çok dedikodular yapılmıştır ve — yapılmaktadır. Nice okumuş adamlar vardır ki henüz, yu Üze- rinde xzaşadığımız — yuvarlağın öküz boynuzuna takılı olduğuna — laanır. Nice okumuşlar da vardır ki yünü topraktan ç kar sanır, Buna bir çırpıda birçok örnekler bulmak kolaydır. Fakat bir arkadaşın bana verdiği Öörnek ların en dik« kate değer olanlarından biridir. Oku- muş bilgisizleri acı acı canlandıran bu örneği işte o arkadaşın ağrile anla- tıyorum: — Meşrutiyet devrindeydi, gimdi adı Akaya çevrilen vapurlar idaresinde galışıyordum. Birgün yanıma iyl giyin- miş bir bay geldi. * 0». beyefendi selâm ediyor. Va- purlarınızdan çıkan duman köprüden geçenleri rahatsız ettiğinden şikâyetler çoğalıvor, Bu dumanın kesilmesini isti- yor.,, Dedi. Şaşaladım, alık alık adam- cağızın yüzüne bakakaldım. Emrini bir selâm ile tebliğ eden... beyefendi, büyü- cek bir makam işgal ediyordu. Mektep görmüş, mürekkep yalamış, derece derece yükselip o0 makama gelmişti. Böyle birinin vapurlardan duman Masa demesine, diyebilmesine nasıl şaşrmazdım? Fakat iş ciddi idi, ce- vap vermek gerekti. Biraz yutkun- duktan sonra “Muhtemeldir ey efen- di, belki derya tutuşs,, dedim ve be- mim bu sözümden belinleşen İşyara hakikati anlattım, kömür yakan va- purlardan duman çıkması zarurl ol- duğunu söyledim. Ben bu hikâyeyi dinlerken Esop'u hatırladım. O, köle idi herşeyi yapak . bileceğini and Içerek Iddla eden efen- disini utandırmak isteyen dostlar, “öyleyse denizi içi ,, demişlerdi. A- dam bu teklif önünde sıkılınca Esop yardımına koştu, “efendim denizi iç- meğe hazırdır. Fakat denize akan ne- hirleri, ırmakları, ilkin kesmeniz lâs zımdır,, dedi. Ben de arkadaşımın ye- rinde olsaydım vapurlardan dumun kımamasını İstemiş olan okumuş ca- ;lı : “ Hayhay efendim, dumanı ke- selim. Lâkin siz de kömürden duman çıkarmak hassasını kaldırmız ,, derdim. Hey kör olası cahillik, adama neler yaptırmazan ki?.. — M. T.Tar Hamiş: T. Potaah imzasile bana mektup yollayan okuyucumas Yazımımı dikkatle okudum ve....1 “Diyorlar kül olmaz ateş yanmadan - denizler durulmaz dâlgalanmadan , şarkısını batırlamanızı muvafık gör: düm., M T. T. le bazı anlarda hâlâ birer Balık- pazarı efendisi olmaktan kurtula- mıyorlar, Içki ve'zevk değil, içki ve kadım düşünüyorlar. Her kadeh rakı onların zevk gayelerini Hşa eden bir tılaam oluyor. İçkinin sarhoş ettiği bu başlarda ihtiras, behimi başlıyor. Bir maya var ki alkolle ka- 'or. Şimdi elbette ki onların iste- diği; karnından gümbür gümbür Bes veren bir ut ve gşakır şakır vuran bir def ve kıvıra kıvıra göbek atan bir kadındır. * Eve geldiğim zaman İiçim ferahlamıştı. ğ Eliza uyumamış. Beni salonda bekliyordu. — Nasıl ? — Uykuda. Beraber odasına girdik. Yav- rum küçük karyolasında o kadar güzel uyayor ki onu her akşam böyle seyretmeden odama gide- miyorum. Bu benim en gyönlülden gelen ibadetim. Odadan çıkarken Eliza bir şey söylemek ister gibi yüzüme baktı. " — Ne var Ellza? Gözleri yerde çevap verdi : — Madam, nerzaketinizin, ter- biyevizin hayranıyım. ( Arkası var)