26 Ey'ül — | | Yazı Çok Olduğu İçin || Bugün Konamadı. Hergün Osmanlıcadan Türkçeye Klavuz | Çıktı Türk Dil Kurumunun Bildiriği 'Türk Dili Kurumu Genel Sek- reterliğinden : Türk Dil Kurumu, bugün sayın 'Türk yurtdaşlarına (Osmanlıcadan Türkçeye Cep Klavuzu| nu sun- makla sevinç duymaktadır. Bu- nun İnadeksi olarak hazırlanan ( Türkçeden — Osmanlıcaya Cep Klavuzu).da basılmaktadır ve pek yakında ortaya konacaktır. (Cep Klavuzu), 1933 martın- dan beri sürüp giden bir çalışma- nın verimldir. Bu çalışmanın ama gı da, yazı dilimizde kullanılan fakat halkın konuşma dilinde ye- rl olmadığı için yabancı sayılan sözlere öz türkçe karşılıklar bul- maktır. Araştırmalar ve Derlemeler Dil devriminin gidişini ilgi ile göz önünde tutanlar, bu iki kü- çük kitabın ne büyük emeklerle yapılmış olduğunu pek İyl bilir- kr: Türk Dili Kurumu, . 1933 mar- tında açtığı (Dil anketi) ile bu içe el koymuştu. Bu anketin ve- rimleri bir araya getirilerek yine © yılın yazında bir |Karşilıklar Kiavuzu| hazırlığına da başlan- mıştı. Ancak, yalnız ankete gelen cevaplarla bu İşin eksik lıılıeı:ı görülerek geniş bir tarama işine de girişildi. Elde bulunan 120 bin kadar derleme fişi ile 150 kadar kitap, Arapça ve farsç sanılan sözlere karşılık olabilecek — karışmamış türkçe sözler bulmak bakımından taratıldı. Bu çalışmadan da 1934 yazında ortaya konulan ( Tarama Dergisi ) çıktı. Uzun Çalışmaların Ürünü Tarama Dergisi üÜzerine gelen düşünceler, anketin verimleri, ku- rumun elinde bulunan ve bu işe yararlığı umulan bütün belgeler bir araya getirilerek — 1934 yılı sonlarında yeniden kılavuz hazırlı- gina elkonuldu. Kurum genel mer- kez kurulu üyelerinden — başka yurdun yazı ve dil — İle uğraşır seçmelerinden 16 kişiyi de içine alan Kılavuz — Çalışma — Kolu, aylarca elüren çalışmalardan sonra (Osmanlıcadan Türkçeye karpılık- lar kılavuzu) adı altında hazırla- dığı bir taslağı bütün gazete ve mecmualarla halkın gözü önüne koydu ve herkesten önerge İstedi, Gelen önergeler ile — kılavuzda eksik kalmış söz listeleri ve şekil iği sağlıyacak etütler bir ara- l;ı: hğıu:iılgr:k son bir defa daha kılavuz sözleri gözden geçirildi. Işte bugün ilk kısmı ortaya konulan ( cep kılavuzları) bu ka- dar uzun ve özenli çalışmaların ürünüdür. Türk Dili Zengin Bir Varlıktır!. Üç senedenberi dil işinin türlü yönleri üzerinde çalışmış ve çalış- makta olan Türk Dil Kurumu, ke lavuzu ortaya koyarken herkese açıkça bildirmeyi borç bilir ki, Türk dilinin geniş ve zengin varlığı, ne ( Tarama Dergisi ) nde, ne' de ( Cep Kılavuzu )Jada tam olarak gösterilebilmiş değildir. Di'imizin öz kaynaklarına doğru girlldikçe, ( Devamı 10 uncu yüzde ) Resimli Makale Ük insanlar, gee vardır. İçimizdede muküddes bir ateş vardır. Bu bizi yüksek, ri vahşi hayvanların hücumundan korunmak için ateşi söndürmezlerdi. İçlerinden biri sıra Me ateşi beklerdi. Bu, yavaş yavaş bir anane, bir din! üyin o'muş, nesilden nösile geçerek bugüne kadar gelmiş. tir, Yahudi mabetlerinde hâlâ ateş bekliyen nöbetçiler SON POSTA W Ateşi Söndürmeyiniz B zaman ile sönme ruhumuz karanlı temiz, ideal geyler yapmıya sevkeder, San'atkârı şaheser yaratmıya, bir dâhiyi büyük işler yapmıya sevkeden bu mukaddes ateştir. Bu ateş hepimizia içinde vardır. Fakat kimimiz onu vıkt]ıdıı evvel söndürmüşüzdür, kimimiz göz yummuşuzdur. Bu ateş sönünce ve kötü hırsların hücumuna uğrar. Yüksek bir insan olmak meziyet ve kablliyetimi kaybederiz. Genel Nüfus Sayımı “Ne Bir Eksik, Ne Bir Artık,, Başbakan Ö;emli Bir Bildirik Yolladı Genel nüfus sayımı günü yaklaştıkça çalışma da hızlan- mıştır. Genel büro numerotaj işlerinin bir gün önce bitirilmesi için ilçebaylıklara bildirik gön- dermiştir. Sayımın bittiği, halkın dışarı çıkmakta serbest olduğu büyük şehirlerde top albılarak, küçük yerlerde davul çaldırılarak ve dellâl bağırtılarak ilân edilecektir. Başbal İsmet İnönü bu İşe Öönem verilmesi İçin vilâyetlere bir bildirik yapmıştır. Bildirikte sayım iİşinin önemi anlatıldıktan sonra : Çok önem verilmesi gerekli olan bir nokta da şudur: Sayım yurdun her tarafında bir günde başlayıp bir günde bitirilecek ve her yerde yalnız © gün hazır bulunanlar kaydedi- leceklerdir. Bu sebeple bir yerin ahalisinden olup ta o gün orada bulunmıyanlar sayım defterine yazılmıyacaklardır. Çocukların en küçüklerinin bile sayım defterlerine yazılmaları da asla unutulmamalıdır. Amacımız ne bir eksik, ne bir artık, Türk Ulusunun sayısını ve ne halde olduğunu doğru ola: rak öğrenmektir. Herkesin bu amacı gerçekleştirmege çalışma- gımı dilerim.,, Denilmektedir. Paxar günü tam 8 de başlaya- cak olan sayımın o gün öğleden sonra üçte bitirilmesine çalışıla- caktır. Bir İşçinin Parmağı Koptu Telefon Idaresinin Beyoğlu şubesi için getirilen dinamo, ye- rine konulurken amele Ali oğlu Mustafanın eline düşerek başpar- mağının yarısını koparmıştır. Ya- ralı hastaneye kaldırılmıştır. 1STER İNAN Bundan dört sene evvel Avrupaya ancak elli vagon taze Üüzüm gönderen komşümuz Bulgaristan geçen tene fç bin vagon taze üzüm göndermeye muvaffak olmuş- tur, Bu sene bu ihracat 5000 vagona çıkmak — Üzeredir. Taze Üürüm, taze meyva ve (aze mebze Ihracatı Bulga- ristanın en mühim ihraç maddelerinden — birini teşkil etmeye başlamıştır. Bu sayede hem Buülgar köylüsünün eline baylı para geçmekte, hem de devletin hazinesine Hastanede erkek olmalarını bekliyon Cemile ve Kurtuluş Erkek Olacak Kızlar Bir buçuk ay kadar evvel erkek olduğu anlaşılarak Malat- yadan getirilip Haseki hastansino yatırılan Cemile isminde bir kız- dan sonra Kurtuluş isminde bir Müusevi kızı da erkeklik ameliyatı yapılmak Üzere — başvurmuştur. Hastanede iki genç yanyana iki karyolada yatmakta ve arkadaşlık etmektedirler. Her ikisine de yakında ikinci ve son birer ame- liyat yapılacak, eski genç kızlar tam erkek olarak hastaneden çıkacaklardır. Bir İşçi Taş Altında Öldü Istinye kireç ocağında çalışan Rizeli Mehmet, burgu ile lâğım açarken başına düşen bir taştan yere yuvarlanmış, türlü yerlerin- den yaralanarak ölmüştür. Bir Genç Tramvay Altında Kaldı Yaralı Gülhane Hastane- sine Kaldırıldı Dün saat 10,40 da Divanyo- lunda acıklı bir tramvay karası oldu ve bir genç ağır surette omuz başından ve başından ya- ralandı. Yedikuleden gelmekte olan 16 numaralı ve vatman 693 numaralı Hasanın kullandığı tram- vay arabası, Divanyolundan ge- çerken, tere yönden gelen diğer bir tramvayın arkasından birden- bire —çıkan — gence, frenleri kasamadığı için — çarpmış — ve genci altına — alarak - yarala- mıştır. Genç ağır yaralı olduğu halde hamen Gülhane hasta- nesine kaldırılmıştır. — Vatman — tersyönden ge- len tramvayın arkasından birden- bire çıktığı için, benim hiçbir hareket yapmama meydan kalma- dan tramvay çarptı ve ben hemen arabayı durdurdum demektedir. Diğer Bir Çarpma Vatman Saferin Harbiyeye giden 59 sayılı tramvay arabası Ahmet kızı Elmasa çarpmıştır. Yasak Dinlemiyen Bahçıvan- lara Ceza Harbiye mektebi arkasındaki bozstanların lâğım suları kullan- ması yasak edilmişti. Bostan sa- hipleri bu yasağı dinlememişler, bostanlarını lâğım suyu İle sula- makta devam etmişlerdir. Bey- oğlu Ilçebaylığı da bunlara ceza kesmiştir. Fakat bahçıvanlar, yi- ne İâğım suyu kullanmışlar, söz dinlememişlerdir. Bunun — üze« rine İlçebaylık bostanlarda ne kadar zerzavat — varsa — hepslni yenilmiyeck ve satılamıyacak hale getirtmiş, çiğnetmiş, söktürmüş- tür, İSTER İNANMA! seenebi dövizi girmektedir. Bu muyaffakıyetin sebebi ehemmiyet vermesi, ihraç odilecek yüş meyva vo sıbe zeleri husust bir itina İle toplayıp ambalâj yapması ve #evkiyatında ona göre tedbirler almasıdır. Biz üç senedir bu işi tetkikle meşgul oluyoruz. Dün- yanın en güzel yaş meyvasım biz çıkarırız. Fakat hâlâ bunu harice sevketmek yolunu bulamadık. İSTER İNAN İSTER INANMA! Bulgarlstanın — bu İşe ——— — Sayfa 3 9 Sözün Kısası Bugün De Mi Kabadayılık ? —Ek- Te Biz gazete yazıcılarının bir arada top.'u oturduğumuz odanın kapısından içeriye gren bu ada- Damın başı sarılı, gözleri yanık tere yağında pişlrilmiş bir çift yumur- ta sarısını batırlatır bir halde, yü- zü, o sabah sünnet olmuş çok duygulu bir çocuğun yüzü kadar soluktu. Başından gelip geçeni anlattı : Bir gece, evinde uyuyormuş.. Yattığı odanın pencerelerinin altında yaramazlık eden bir ta- kim çocukların yaygaralarından fırlayıp ayağına bir pantalon ge- çirdiği gibi çıkmış kapının önüne.. — ÖOrada ne haykırışıp duru- yorsunuz, yumurcaklar ? Gidin öteye |. Demeğe kalmamış, yan sokak- lardan birinin — kuytuluğunu ve karanlığını — siper edinmiş birisi çullanmış adamcağızın — üzerine; basmış köteği.. Vermiş yuıııııgll.. Ne kafa bırakmış, ne de göz. youkarıda anlattığım biçime koy- müuş. — Neden yaptı bu adam bu- nu ?. diye sorduk. Ayıp lâkırdı etmiş te ağzına biber sürmüşler gibi, her birl bütün gece — etsuyunda — yat- mış simit makarnasını andıran şiş dudaklarının arasından bir mırıltı çıktu — O, mahallenin kabadayısı- dır. Şimdiye kadar dövmediği bir ben kalmıştım.. Onun için yaptı!. Demek ki, orada burada yine birtakım belâlılar, kabadayılar bu çağda bile barınabiliyorlar.. De- mek ki, yeni rojimin temizleylei gücü her köşe, bucağa henüz erişememiş.. Dağlarda yok olan haydutluk, en son, cansız mikrop- larını şarın kuytu, kenar yerlerinde gizliyor. Lâkin, böylelerile biz, hepimiz savaşacağız, ve bunları tepeleye- ceğiz! Bunlar, xzorba hâkanların çağında yakışık alır kimselerdi. Varlıkları cumurluğa, cumurluk prensiplerine aykırı düşer. Zira cumurluk, — yurtdaşların — varını, yoğunu, — baysallığın! — yasaların yüce ve arık, koruyucu ve göze- ticl ellerine emanet etmiştir. Ya- sanın bu yüksek Ödevine el ko- yanların vay hâlinedir! Yengece sormuşlarrı — Neden yan yan gidersin? — Başımda kabadayılık var! demiş.. Türk cumurluğu bulanık deniz değildir. Onda yengeçler de barı- namarz, kabadayılar dal. Kumaş Kaçakçılığı Yapıldığı Belli Olmadı Dünkü gazetelerden Iklsi güm: rük muhafaza işyarlarının güney sınırlar'ndan başlıyarak yurdun içine kadar yayılmış bir kaçakçı« lığı ortaya çıkardıklarını yazmış- lardır. Bu yazıda biraz acele edilmiş- tir. Ele geçen kumaşların henüz kaçak olduğu anlaşılmamıştır. Bu işde ilgisi olanlar bu kumaşların Kilisteki — fabrikalarda — dokun- duğunu — söylemişlerdir. — Fatura- larım — göstermişlerdir. Ku- maşlar Kilis kumaşlarına ben- zemektedir. Fakat dış memleket. lerde dokunup getirildiği sanılmış, bunun için bunların denildiği gibi Kilis fabrikalarında dokunup do- kunmadığı incelenmeye başlamış- tır. Eğer bunların sanıldığı gibi Kilis fabrikalarında dokunmadığı anlaşılırsa bu inceleme sonunda büyük bir kaçakçılık ortaya çıka- rılmış olacaktır. Yoksa - şimdllik ortada böyle bir şey yoktur. şöyle