xko Bir Deline Var Yazanı Hatice Hatip nn Deiliklerin irdenbire 20 - 9 935 Bir Kadın Kahkahası Duyuldu, Bu Ses Hiç De Yabancı Değildi — Yânl... — Yani Kadıköyünde muhak- kak bir define var... Turgut sıçradı. — Ne oldun ? — Sun.. Sustular ve karanlıkta büyük bir seasizlik içerisinde kaldılar... Kadin da susmuştu. Nefes - bile almaktan — çekinerek - dinlediler. Nihayet genç kadım yeniden ko- mnuşmıiya başladı t — Bu definenin izi üzerinde- yiz. Bundan şüphe etmiya mahal yoktur. Biz bu definenin zi üze- rindeyiz. Ve inanınız bana- şim- diye kadar yapılan hafriyat ve tahrriyat âdeta adım, adım o de- finenin geçtiği yerlerde yapılmış- tır. Bu kadar mükemmel birşey. bakımz, Bakınız. Sustular. Bir yerde bir toprak ve sıva döküldü, sonra genç ke- dın acı acı bir bağırdı: — Ayy.. Ayyy.. Yine bir süküt oldu, asonra bir kadin asabi, asabi güldü : — Birdenbire ne korktum. — Fakat bu onun kahkabhası. — Sus diyorum sana.. Sustular.. Onlar da susmuş Tardı. Karanliık — dehlizde yürüyen ayak sesler! duydular. Onlar da yürümeye başladılar. Bu yürüdükleri dehlizin. zemihi oldukça muntazamdı. Yalnız ta. vanı çok alçaktı ve Osman özün boylu olduğu için mütema- diyen başını tavana vuruyordu.. Ayak sesleri. işitiliyordu. Pak yanlarında yürüyorlardı.. Amma Nerede? Bu toprağın altında Böyle bir âlem mi vardı? Birden bir öfkell ses yükseldi: * — Bize — hakikati' — söylüyor musun acaba.. Kadin sesi cevap verdir — Bunun — aksini — yapmıya müktedir. - olmadiğimi — siz de biliyorsunuz. Asabi bir kadın kahkahası duyuldu: — Benimle istihza etmeyiniz, Mağilüp, mağlüptur.. Elinizdeyim. Hem öyle bir elinizdeyim ki, Sonra- yihe sustular; Konuşe muyorlar... Yürüyorlardi. Birden: ayak - seslöri da- kesildi. Bit sır gibi. * Turgütiz — Gerli dönelim, diye kamk Blr sesle: fisldiadi. . Yltre ses yoktu; Biraz yürüdülür. Müahrece kadar... Mahreçtekl. gök geyi gördükleri zamam sordülar: — Buradan kimse çıkmadi mı? — Hayır efondim... — Nararıdikkatini hiçbir şey celbetmedi. mi? — Hayır efendim! Osmanı kolundan- çekti : - Gel.. Gel... Ötekine dönmüştü : — Sen bBurada bekle;,. — Peki efendim. * Karanlıkta yürüyorlardı. Artık Turgut feneri yaklaştırdı. Öbür mahrece kadar yürüdüler... — Fakat burası nereleri ?. — Sonra anlatırım; Öbür başa - geldikleri. zaman merdivene — yaklaşınca.. — Turgut uslık çaldı, ıslığına cevap vorlidi, Sarmıc n kapağı açıldi: B T | — Hey gef... — Buraya Bak... Bu tarafta ayak sesi filân bir şey duyma- di mı? — Hayır. — Kimseler' gelmedi mi bu taraflara ? — Hayır. Demir merdivenin önüne gek mişlerdi. — Tırman yukarı bakalım Orsman. Osman — demir mordivenleri ftırmanmıya — başladı. — Arkadaşı arkasından geliyordu. Taşlığa çıktıkları zaman eğer Osmanın Bütün düşüncesi Kâm- ran da temerküz etmemiş olsaydi muhakkak Ismetin atölyesini ta- nıyacaktı, Turgutt — Haydi dedi senl yukarıya çıkarayım da sen git benim bu- ralarda daha işim var... Yer ak tındaki sesleri nereye — gitti. Onu aramalıyım. * Sofaya çıktıkları zaman belki küçük hizmetçi Misal orada olma- sa İdi, dalgınlığından nerede ol duğunu unutacaktı. Fakat Misali görünce akli başına geldi ve hayretle- etrafına bakındı 1 — Ay biz Bâaha Beyin evinde miyiz ? — Öyle ya., a — Poki bütün bunlar: nedir Bizim burada işimiz ne? Büu yol. Ve birdenbire elini alnına vurdu. Heyecanı kederi ve hiddeti arasında unuttuğu şeyi, Ömerin merkezde anlattıklarını — hatırla- mıştı. Turgüt ona cevap vereceği #ırada onun sözünü ; — Sus.. Sus diye kesti, Şimdi anladım. — Ne anladın..? — Bu — yeraltr yolanun ne olduğunu.. — Hey nereye gidiyorsun ? Kapıya- doğru değil mer divenlere doğra gidiyordu. — Ben mi?.. Bön ev sahip- lerini selâmlamaya gidiyorum. Sen de gel. Bu evde pek- yabancıya benzemiyorsun birer- kahve içe- riz. Misal küçük hanım. nerede hizmetci polislerin. gidip- gelişin: dan ve dün gecedenberi geçen hadiselerden pek Ürktü. Havanın: sıcaklığına rağmem titriyordu: — Yukarda efondim — dedi. Yazı odasında. — Haydi Turgut. — Yok camra rahatsız ede- Kapıyı vurdu içerden “giriniz,, dediler açtı. İçerde — “eldden,, görülecek — bir manzara vardı. Lâmi ile l:.: karşı karşıya - bir masanın mda — oturmuşlardı. Başka kimse bulup bir kare ya- pamamışlardı; — Başbaşa — poker oynayorlardı. Arkası var ) SARAY SİNEMASI Yarınki Porşembe akşamı, haftalık: galalar verisine başlıyor 1 iVAN PETROViİTCH ve CAMILLA HORN tarafından: temsil edilen ve bütünm Rus ruhunun titrediğini gösteren : SON VALS göz Kkamaştırıcı ve büyük- film gösterilecektir. STRAUS'un baş döndürücü valeleri, kadın ellikleri — ve GRANDS DUCS ııııylımcınııw =hv':' ihtişat -'.güı Şt Bü ilk gala için yerlerinizi aldırınız: Tel. 41656 Yarın akşam TÜRK sineması: Baştan: başa: yenileşmiş olarak: yeni mevsimine başlıyor: GECE BÜLBÜLÜ | Fransızca sözlü fevkalâde: komedi HENRY GARAT - MONİOUE ROLLAND : EDİTK MERA - PAULEY Hâveton:: (FOKS' JURNAL)'en yeni ve en mühim dünya haberleri. Höyecan: ve sergüzeşt filmleri sevenlere müjde ALKAZAR SİNEMASI Bügünkü matinelerden. itibaren yeni sinema mevsimini açıyor. Memleketimizde lik- dofa olarak ŞANDU sihirli adada BELAL LUGOSİ tarafindan Heyecan.. Dehşet... korku ve sergüzeşt' filmi 2 devre 14 kısmı tekmili birdön. Küçüt ve sarışın sinema perisi ANNY ONDRA ve kocası, meşhur Böks şampiyonu 'MAXSCHMELLIİNG le beraberıçevirdikleri şen, musikili ve gayet eğlenceli KNOCK- OUT Çikt kan ) filminde görüneceklerdir. 4Bü filmde hakikf bir: boke maçı göreceksiniz. Pek- yakında 'SÜMER sinamasında Fiyatlardu büyük tonzilât Tepebaşı Şehir Tiyatrosunda Balkan atletizm oyunlarına- Iştirak eden konuklar gerefine 285-0-985 Çarşamba akçamı 21 dö NNN Yi n ( l 5 perde. — | Alfın Fışkıran Memleket : 10 HABEŞİSTAN Orada Yaşama Şartları Okadar Ağırdır Ki... Çar Üçüncü Aleksandir Habeşli- lere bir gemi dolusu köhne silâh hediye ettiği zamandanberi Ha- beşliler Ruslara dost — nazarile bakmışlardır. — Rus — ihtilâlinden sonra birçok Rus aileleri Habe- şistana İltica etmiş ve devlet memurlyetlerine ecnebilerin tayini mevzuubahs olduğu zaman bunlar dülma tercih edilmişlerdir. Hattâ kadinlara bile hastahanelerde muhtelif — vazifeler — verilmiştir. Bu muhabbetin devam edece- ğine de şüphe yoktur. Çüm- kü Bu mültecilerin kendi mems leketlerile hiç bir alakam kalma- diğımndan Bunların Habeşistanda siyasi bazı entrikalara kalkışma- Tarından şüphe etmiye ve korkmaya mahal yaktur, fakat diğer -taraf- tan kendi müstemlekelerile Ha- beşiştanı çenber altına: almış olan Üç devletle tobeamın Burada hiç te Hoş bir muzarla bakılmamake tadir, Hattâ yaylalarda yaşayan kabileler arasında ağızdan ağıza sık sılk dolaşan ve darbımesel hu- Hal almış bir söz vardır. “ Tügilizlerden korkarız, İtab yanları: sevmeyiz, Fraasızlardan İsenefret ederir,, derler. lar çok az Mımı—mı-:nvı:lırımn büyük- lüğüne ve timtanasına bulüp da bu Rusların burada servet - sahibi olduklarını zannetmemelidir. Habeş hükümetinin memurla- rına verdiği maaş, onları ancak geçindirecek miktardadır. Bundan maada kendilerine verilmesi karar» laştırılan maaş ta tam verilmez. Muzmelesi muhtelif devairde e- den ele geçip te nihayet onu ka- zananın: eline gelinceye kadar bir hayli azalır. Eskiden Rus ordusunda inşant kıtkatında hirmet etmiş bir Rus zabitini Adisababanın madorn bir piâinını: yapmağa memur etimişler, Bu adamcağız maaşını alabilmek içim her defasında hazine memur- Tariler kavga: edermiş; - Nihayet kararlaştırılarr maaşının tamn olür rak verilmesinde o kadar ısrar etmişti, Habeş, memurlarını. bıl tırmış usandiırmış. ve — kendisini | vazifbsinden çıkarmışlar. Bürada” bulünan Rusların ve Habeş hükümetindenm memuriyet almış olân Avrupalıların — evleri gayet' perişandır. Medeni insan- ların ancak en zaruri ihtiyaçlarımı temin edebilecek- derecede tefriş edilmiştir. Bu adamlardan bazı- | lamı, etraflarındaki yerlilerin ha- yatına bakarak kendi hallerine | şükretmekte, bazıları da dişlerini | sıkıp bu hayata katlanmaktadır. Görülüyor ki Habeşistan, doşt- Tarı Rüslar: için bile bir arms mev'ut değildir. Wider'in Evinda Sudandan Garbi. Habeşistana gelirken yolda yakaladığım sıtma Adisababada nüks ettiğinden ara- sıra odama kapamıp yatmak mec- buriyetinde — kaliyordum. — Gerçi Fermor beni ylmr brakmıyor ve odamın balkonunda dolaşıyordum. Otel' hizmetçilerinden biri odama Yasan: L, M. Nesbiti girerek bir Avrupalının benimle görüşmek Istediğini söyledi. Birkaç saniye sonra odaya elli yaşlarında bir adam girdi. İri yapılı, şişman bir adamdı. Yüzündeki çizgilerden yabani illerde, uzak küöşelerde meşakkatli bir bayat geçirmiş olduğu belli idi. Tamamile mat- ruştu, şakaklarındaki saçlar ağar- miya başlamıştı. Haki renkte kalın bir gömlek, külot bir pantalon giymiş, bacaklarına deriden getr- ler takmıştı. Başında kenarları gayot geniş bir fötr şapka vardı. Kalım azasından, — elbi- solerinden, çehresinin Hfadesinden, Velhasıl bütün —etvarından bu adamın halis muhlis bir Afrika kolontati olduğu anlaşılıyordu. Hörşey Yapmış Temini söyledi;. Martin Vider- miş, Habeşlstan — Hükümetinin muavin müşaviri olan Almanyalı doktor Hesse'den Adlsababaya geldiğimi işitmiş. -Aslen Macar, fakat A'man tebaası olan Vider Afrikada hayli dolaşmıştı. Vit- vatersrand'da — bulunmuş, Boer Karbiae iştirak etmiş, ondan son- ra Alımanyanın Afrikadaki müs- Yemlikelerini — dolaşmış, sırasına göre maden peşinde koşmuş, tüc- carlık veya — çiftçilik yapmıştı. Yılmadan, yorulmadan, yeni yeni sergüzeştlerin — peşinden koşan, yeni yeni yaralar alan bir adam- di 1914 te Umumt Karp — başla- diği vakit Almanyamn Şarkt Af- rikasında bulunuyormuş, Derhal oradaki Alman kataatına iltikak ederek harbe girmiş ve kolleksi- yonunu yedi yara daha ilüve etmiş, Dilenciler Bile... 1916 da tekrar yaralanmış. Bu defa ayağı da- karıldiği için kendini kurtaramamış. — Ingilizler D onu esir alarak — Kabhiredeki Üsera garnizonuna sevketmişler. ( Arkan vur ) ezecen AA 98 EYLÜL çıkacak a HERŞEY MECMUASINDA: MEŞRU FURUŞ GAYRIMEŞRU FUHUŞ ÖRHAN SELİME MERTÜP YALAN YİLHELMİN GİZLE HAYATI ÖSMANLI SARAYININ EN ÇİRKİN PADIŞAHII VE EN: GÜZEL- HALAYIĞI DA MEŞHUR ENTARİLER KRSATLIK ÖSMANLI DEVRİNDE DEMİR: YOLLARI ÖÖLERDE KAHRAMAN YER: YEZÜNDEN MERAKLI HABERLER. ELROPATRA *SKERİ MÜZEDE DOLAŞTIM v ae we YAZILARINI 28 Resli HERŞE Y'de OKUYACAKSINIZ.