Bu gece nekadar çok başka bir geceye benziyordu... O gece- ye... Onun kikile kotraya çarptığı ve küreğini kaybettiği o geceye... Onu nasıl kolları arasına alarak kotraya çekmişti. Küçük bir serço gibi hafifti. Küçük bir çocuk gibi onun kolları arasına kendini bırak- mıştı. O gece nekadar bitkin nekadar korkaktı. Nasıl bütün vücudu titiriyordu. Bütün © gecenin teferruatını gö- zünlün önünde tekrar canlandırıyor- du. Deniz gayetle sakindi -o gece.. . Herkes, herşey susmuştu. Yalnız uzakta tâ uzakta bir kadın sesi.. Şarkı söylüyordu. Ve - sonra o şarkı da susmuştu. O şarkı vesl durduktan biraz sonra bir kürek sesi duymuştu, Uxzaktan doğru gelen bu kürek sesi, koşan bir İnsanın evet bir geyden korkup ta çıplak ayaklarla mermer dö- şeli bir dehlizcon kaçan bir İnsa- nin ayak seslerine benzeyen kü- rek seslerl ve sonra.. Sonra bire denbire bir elsim kotraya çarp- mış kotra sallanmıştı. Onun korkusu hâlâ gözönünde idi. O gece neden Ööyle kork- muştu.. Kendisine bir kazadan mı bu kadar Ürktünüz,, diye sordu. ğu zaman o başını sallamış “Ha- yır,, diye cevap vermişti ve sonra parmağile kotranın yanından siye rılıp geçen bir sendali işaret ederek : “Ondan korktum,, de- mişti. Sandalın içinde kim oldu- ğunu İylce görmemişti. Bu ya- bancı bir sandaldı ve içinde bire kaç kişi birden oturmuştu. O gece büyük bir hlddetle; “size bir terbiyesizlik mi yaptılar,, diye sorduğu zaman genç kız “hayır,, diye cevap vermişti. Ve daha fazla blir şey soramamıştı.. Belki o gece onun korkusu ile beşına gelen bu felâket arasında bir münasebet vardı. Susan veuyuyan deniz birden bir kadın sesi ile uyandı. Bir kadın.. Şüphesiz ayni kadın.. Tıpkı © akşam olduğu — gibi Almanca bir opera söyliyordu. Bütün kalbi titreyerek bu sesi dinledi. Şarkı söyleyen kadını taşıyan sandal her halde uzak- laşmış olacaktı. Çünkü ses bir- denbire denlzin üstünde sönlüverdi. Ve bir an sonra da denize çarpan | kürek sesleri duydu. Sonra hızlı hızlı vuran kürek sesleri tıpkı o gece olduğu gibi. Gayrühtiyar! yerinden fırladı. Kotranın — direğine — tutunarak Teğildi ve denize baktı. Yakında daha bir şey görül- müyordu. Yalaız kürek sesleri duyuluyordu. Eğildi, yerdeki feneri yaktı. Onu denize doğru tutarak bakındı. Bir sandal beyaz bir sandal geliyordu. Sandalın içindeki İnsan- ların ik'sini tamıdı. Bir tanesi Atıfın balasunda en son Kâmranla dans etmiş olan Amerikalı zen- gindi. Öteki daima yatın güver- tesinde gördüğü ya yatın kaptanı olan yabut da Nortonun davet'isi bulutan ince uzun bir adamdı. Bu iki erkeğin ortasında bir ka- din otürüyordu. Aman yarabbi bu kadın nekadar Kâmrana ben- ziyordu, Vakıa karan'ıkta yüzü her nekadar da görünmiyorsa da B Tar eee A S Kadıköyde —-54 — omuzları, başının şekli ve her çşeyi onu andırıyordu. Bütün vücudu İrkildi biraz ev- vel aklından geçen sahneyi ha- tırladı... O beyaz küçük parmağın İşaret ettiği beyaz sandal şekli gecenin karanlığı içerisinde neka- dar da şu sandala benziyordu. Bir müddet sandala dikkatli dik- katli baktı, Ve tam sandal karanlık İçerisinde kaybolacağı sırada ken- dini tutamıyarak kotrayı olduğu yerde bırakıp kotranın sandalına atladı ve arkasında fosforla bir iz bırakan beyaz sandalın peşine Kendisinden şüphe edilmeme- &l için bir taraftan onları takip ediyor ... Bir taraftan da ıslıkla mütemadiyen bir şeyler çalıyordu, * Önden giden sandal Moda istl- kametinde gitmeyordu. Çifte kürek g:l olduğu için çok seri gidiyordu. ma rağmen (Kurd) un sandalı da Bir Define Var Yazan; Hatice Hatip 20 - 9- 935 SON POSTA B Osmayzi, Deniz Üzde Gc kinliği İçinde Tatlı Bir Kadın Sesinin Nağmelerini Dinleyordu pına geldiler ve sandal Yogurtçu parkının önündeki rıhtımın mer- divenlerinden birine yanaştı, Sanda- ha içladekiler kendisinden şöphe etmişler miydi?. Bunu bilmeyor- du, Fakat her ihtimale karşı bu şüpbeyi gidermek için © yoluna — devam — ederken — bir taraftan — aslıkla bir — çiftetelil çalıyor diğer taraftan da büyük bir dikkatle sandaldan çıkanlara bakıyordu. Bilhassa — sandaldan çıkan kadına.. Bu kadın beyaz yahut açık renk giyinmişti..Fakat yarı — karanlıkta bu sandaldan kıyıya atlayışına kadar olan en ufak bir hareketi ve müphem görünen bu vücudün bütün havası ne kadar, amma nekadar Kâmrana benziyordu. K Eskiden onu böyle karanlık bir gecede Modada uzaktan gör- düğü zaman ondan ancak bu kadar bir şey seçebildiği, seze- pek gerisinde bulunmayordu. Bir müddet sonra derenin ba- ATLETİZM BALKAN OYUNLARI Fenerbahçe Stadında bildiği zaman onu tanırdı. ( Arkası var ) " 21 Çumartesi saat 14 1/2 da Eyıül 22 Pazar ö A ğ 29 Pazar -.» de tenzilâtlı ve tek satılan birinci mevki biletleri bitmiştir. ikinci mevki: 3 GÜN IÇIN 75 KURUŞTUR. Bu mtisabakalar için basılan İkinci mevki biletler de bitmek Özere olduğundan Stadın kapısında satış yapılmıyacaktır. NATTA Buyoğlu, Galatasaray NATTA Karaköy, Ziraat Bankası yanında ZEKİ RİZA, MİLLİ smn[ı'ııkı:ılm. Bahçekapı, tanbul Satış yerleri: Kartal Malmüdürlüğünden: Metre Beher Muhammen Mahallesi — Mevkli — Cinsl M — MetreM. kıymeti Lira LK İN Pendik Çamlıkta Harapça ahşap bah- 480.60 - 00 - 00 960 00 geli köşk alt kat (1) oda (1) kiler (i) helâ Üst kat: etrafiı kork dor (1) oda (1) sandık odası (1) helâ, Bostanca Yenikariyye — Tarla 2060 00 00 206 00 Yukarıda yazılı iki tane taşıtsız malın bir ay pazarlık usuliyle 7/10/935 pazartesi günü saat birde ihaleleri icra kılınacağından isteklilerin depozito makbuzlarile Kartal malmüdürlüğünde müte- şekkil satış komisyonuna gelmeleri. (5597) Evkafa ait boş olup pazarlıkla kiraya verilecek olan mağaza, dükkân, Apartıman, ev, oda ve ardiyelerin bulundukları mevki- lerle mahalle, sokak ve numaralarını gösterir listeleri Dördüncü Vakıf Han kapısının iç tarafındaki camekân ile Eminönünde Valde Kıraathanesinin Eminönü tarafındaki camekân ve Çenberlitaşta Evkaf Dairesinde ve Beyoğlunda Ağacamli dıvarındaki ilân mahak- Hinde asılıdır. Bu yerleri kiralamak İsteyenlerin pazarlık günleri olan Pazartesi, Perşembe eri saat 16 ya kadar berlitaşta Evkaf Müdürlüğünde Vıhş,;ıkırlır kalemine 'olıııllî.u *“ST69,, Ziraat Vekâletinden: - Memurin kanununun 4 Üncü ve 5 inel maddelerini hniz olmak şartile Ingilizce va Fransızca dillerini Türkçeye ve Türkçeyi bu dillere çevirmeğe muktedir olan ve ilerde artırılmak Üzere şimdilik ayda * 125- Yüöz Yirmi beş,, lira Ücret verilmesi takarrür eden bir mütercime lüzum vardır. Istekliler bil'umum vesikalarile 27 Eylül 935 Cuma günü saat birde Ziraat Vekâleti Konferans salonunda açılacak müsabaka im- tihanında hazır bulunmaları ilân olunur. ğurl,d yapmış olanlar tercih olunur. —“2648,, “5729,, Eylğl 20 ———i Altın Fışkıran Memleket :9 HABEŞİSTAN Imparatorun Önünde Çok Garip Bir Tören Habeşistanda en çok para kazananlar, Hintli, Suriyeli, Arap ve Ermeni esnaftır. Güzel Kadınlar Adisababa sokaklarında alın- larında kastleri damgalı, — uzun boylu ve büyük bir zarafetle yürüyen güzel Hintll kadınlara rastladım. — Habeş hadınlarının ekserisi pis, vücutları yağlı ve porsumuş bir haldedir. Anneler çocuklarını arkalarına bağlar ve iki büklüm bir halde yürürler. Genç kızlar saçlarını altı yedi Öörgüye ayırıyor ve başlarına avuç avuç tereyağı sürüyorlar. Kıugın güneşin altında eriyerek bu yağ- lar yüzlerine gözlerine sızıyor ve etrafa ekşimtrak, pis bir koku neşrediyor. Adisababaya Kimler Gelir? Otelde Cibutiden henüz avdet etmiş Fraser İsminde Londralı ihtiyar bir avukatla — tanıştım. Mühim bir davayı takip etmek için Adisababaya gelmiş” Onunla görüşmek benim için büyük bir zevkti. Bilhassa benim işlerime gösterdiği babaca alâkayı kolay kolay unutamıyacağım. — Otelde Sturmer, Hoyland. isimlerinde iki kişi ile daha ahbap oldum. Hov- landın Kenya müstemlekesinde çay fidanlıkları varmış. Habeşis- tanda da çay yetişip yetişmiye- ceğini tetkik etmek için Adisı- babaya gelmiş. Çok kibar, sözü sohbeti — dinlenir — bir adamdı. Adisababada iki ay kadar kaldı ve çok hoş zamanlar geçirdik. Doktor — Sturmer Berlinden | gelmişti. Uzun boylu, malruş ve oldukça âlim blr adamdı. Hergün Ikaz ettiğimiz halde mahmuzlarını daima ters takıyordu. Onun bu unutkanlığı Fermoru katılta ka- tılta göldürüyordu. Habeşistanın batı taraflarında dolaşmak ve oralardaki — ormanlarda birkaç sene yaşayıp tetkikat yapmak istiyordu. En küçük teferruatına yarıncıya kadar tamam kamp tertibatı vardı. Hattâ bunu otelin bahçesina kurmak ve bize gös- termek istiyordu. Nitekim, birkaç gün sosra bunu da yaptı. Yeşil Çadırda Bahçeye kurduğu kampa va- rınca kendimizi sıcak memleket- lerde kullanan eşya — satan bir dükkânın sergideki pavyonunda zannettik. — Bizi açılır kapanır portatif — sandalyelere — oturttu, çadırının bezini, iplerini ve ka- zıklarını muayene ettirdi ve bun- ların nasıl çözülüp bağlandığını gösterdi. Ben hayatımda boyna eski püskü çadırlarda konakladı- ğun — için bu yeşil — çadırın ve onun bahtiyar sahibinin şerefine ve muvaffakıyeline — bol bol ve gandan ve yürekten içtim. Niha- yet adam göndererek bir fotoğ- rafçı çağırllık. Doktor Stürmer beyaz atına bindi. Bereket versin bu defalık mahmuzlarını doğru taktı. Çadırın —önünda durdu. Biz de sağında, solunda durduk. Kalabalık olsun deye otelin bü- tün yerli hizmetçilerin! de etra- fımıza topladık. Hattâ manzaraya bir çeşni vermek — için birkaç tane kadım bulduk. Nihayet resim çekildi. - Fotoğrafçı — sağı, solu selâmliyarak - çıkı; Sti Yazan: L. M. Nesbiti de atından indi. Merasim artık bitmişti. Doktor Sturmer kampını bot” madı. —Adisababadan — harekti edinceye kadar otelin bahçesit” deki çadırı kurulu kaldı. Kendisl de bütün vaktini kampta geçiri" yor, yalnız yemek zamanlarında — otele giriyordu. At Yarışları Bir gün Fermor ve diğer 4!" kadaşlarla beraber at yarışlarınt gittik. Bugün İmparator olan fa* kat o zamanlar henüz saltanast naibi bulunan Ras Tafari dt orada idi. Orta boylu mütenasiP endamlı bir adamdı. Son yarış! Ingiltere sefarethanesi seyi den birinin bindiği bir at kazande ihtiyar olmakla berabef iyi ata biniyordu. Yarışı ko* layca kazandı. Fakat etrafındt | kopan alkış tufanından o kadaf alıklaşmıştı ki yarışı kazandığının! farkında bile değildi. Fakat Habeşistanda eski bif âdet vardır. Koşu yerinde impi” rator, İmparatoriçe veyahut ta sabk tanat naibi bulunursa, yarışı kâ* zanan cokeylerin onların önündel erek selâmlamaları — lâzımdir: mbukî bu Ihtiyar cokey © kâ* dar şaşkın bir halde idikt b — merasim aklına bile gelmedi. N* hayet kalabalıktan ayrılan birkat kişi ona bu yazifesini anlattılar ve zorla ileri sürdüler. Adamct” z yorgunluktan hâlâ soluyal gıııı: ggııılıl kastı. Ras T:';,ı"' nin önüne gelince hayvandan indi ve yere kapanarak yüzünü gözü* nü topraklara sürdü. Sonra ek lerile avuç dolugu toprak — ala” rak dudaklarına götürdü. Bü hareketi ile saltanat naibinif bastığı toprağı öptüğünü anlat” mek İstiyordu. Şimdiye kadar böylesi görülmemişti. İhtiyar c7 — key yeni bir selâm usulü ihdaf Sarayda h Bir Havlandla Ras Tı= tarafından kabul ed lecektik, Birlikte saraya — gittile  Burada aklarında Ti lıuııdıırı[ıuâ lı.ı:ıfıtloı'lııılıı:.ç demeden biraz da daha ytl mevkide bulundukları — anlaşılaf saray memurları karşıladı. - Bİr du; etrafı tepelerle çerrili ıuiuııııı" amfiteatrın Iı:r tarafi görünüyordu. Burada bir müddet istirahat ettik. l Arkan vez Ğ B ebapı Ki eli eeti — TYENER iyatrı WW Balkan fastivslif? a HlI iştirak eden grep” lar gerefine 20 9-935 Cuma * şamı 21 de T PERGÜN $ perde Biletler kişede *” v HİA “Topebaşı Belediye Bahçosind” Bu akşan saat 32 de KARAGÖZ çşemhe, Cama, Cumartt