nreRaRa e s ee AA AAA AA AAA LAAAAAAAAAAAA ARE AAA A ae v e Sinema San'atkârları Kendi Kendi- lerini Nasıl Görürler ? Yekdiğerine Baştan Başa Zıt iki Karakter Nümunesi Gösteriyoruz ! Madelsin Renaud cilerin edinmiş oldukl. birine hiç uymaz. Barı tatlı, cana yakın kul ğunu, bi mız bunun tersine soğuk yapma, bebek telâkki eder, Bununlaberaber genel, orta zevkin birleştirdiği — bir y vardır ki, bir artistin rağbete ermiş sayılıp tayılmamasında onun hükmü yürür, ©na bakarak: — Greta Garbo veya — Loretta Young şöyledir, yahut böyledir, deriz. Bu, bizim kararımızdır, düşünce- Mizdir, fakat acaba hakkında düşünce Yürüttüğümüz artistler kendi kendi İerini nasıl görürler. Hangi huylarını üsur ve meziyet sayarlar? Bir Fransız gatellelsi bunu düşün- Müş, ilk çırpıda gidip Komedi Fran- #ezin Ün'ü üyesi Madeleine dye tormuştur. Madelein Renauı i Kadın da her vakit değişe Mahlüktur. Bunun için meslekd İlk sualini bu bakımdan seçmiştir: — Ruhça değ'şir misiniz? — İrade kuvvetine melik - değil Misiniz? — Elbette evet ! — Peki, sebata? — Ona da malikim! — Bununla beraber, birle'nin tesiri ;lhndı yapmakta olduğunuz şeyi arakacak bir kadın yaratılışındasımı? olabilir. — Pek fazlal — Halkın söylediğine karşı? — Hayırl — Demek çabuk İncioir misiniz? — Hayır! — Kendi kendinizden mem- Dun musunuz? — Hayatımdan — evet. Beni üdeta şımarık bir çocuk yaptılar, fakat Usttarafı, bunun dışı büsbü- tün başka şeydir. — Kendi kendinizde buldu- ğunuz büyük kusurlar var mı? — Hayır, öyle insanlar bili- rim ki kusurlarım onlara meziyet Bibi gürünür. Buna karşı öyleleri Vvardır ki, — meziyetlerimi — kusur Bayarlar, — hangileri baklıdırlar? Bütün bunlar birer görüş istiyorum, meselesidir. Herhalde sanıyorum kd, hırçın değilim, etrafıma fenalık saçmak — İstemem, tembel de sayılmam. — Mesleğiniz olmasaydı aıkı- he mıydiniy? — Hiçbir zaman çalışmadan, bir aydan fazla duramam. S cak Yakıt bulamadım. Bununla beraber içten gelen bir üzüntü duyduğum zamanlar olur. — Sabepsiz mi? — Evet Zıl;= İnanır me sınız bilmem, söylediklerine göre, öyle bir günde, öyle bir yıldız altında doğmuşum ki, bu günde ve bu yıldız altında doğan herkes gibi tesir altında kalmaktan kur- tular uşım. Çocukken, on be- şinci yaşıma :llımodın önce öl- mem - İçin laha — yalvarırdım. O zaman bu yaş bana azami hu- dut gibi görünürdü. Halbuki mü- kemmel bir sihhatim vardı. Nik- bin yaratılmış iİnsanlardan deği- llm, çabuk çabuk önümü kara görürüm. — Bu zaafın önüne geçmeye çalışmaz mısınız? Lüzum görmem, kendi ken- dine geçer. ten sinirli de de- — Sevdiğiniz şeyler nelerdir? — Sükün, sessizlik, güzel şey- ler, hele tabiat! ,, Gazeteci tarafından, kendi hakkında fikri — sorulan Ikinci san'atkâr Raimü'dür. Bu yıldızın söylediği de şudur: y_ ğFfviııflo büsbütün başka bir adamım. İş başında — sinirli, sert, çabuk — kızar — görünürüm. Hiddetim bir kasırga gibi şiddet- lldir. Fakat yine kasırga gibi çabuk geçer. Hissettiğim şeyleri yüzümden okursunuz. Duydııtuı içimden — dışıma çıkar, i — kendime saklamam, Am “Eyfel Kulesi,, Yapıldı Paramount stüdyoları * Paris baharı,, adı altında, Hollyvvoodda çevirdikleri filme, tam bir Paris havası verebilmek için, ( Eyfel ) kulesinde çevrilmiş parçalar eki mişlerdir. Fakat aktörler bunun için Parisa gitmiş değillerdir. Eyfel kulesinden bazı larin aslına tamamen mutabı stüdyoda vücude getirilmesi, seya- hat masrafından daha ucuz gö rülmüştür. ParisteBir Sinema Haftası Açıldı Paramount kumpanyasının Paris stüdyolarında dört süren bir “sinema haftası,, açılmış ve bu dört gün İçinde, kumpan- yanın gerek Hollivoodda, gerek Pariste yapıp ta henüz piyasaya çıkarmadığı bütün filimler davete lere gösterilmiştir. Bundan mak- yaz tatilinde yeni filim tedariki için Avrupadan turneye çıkmış olan sinema salonları müdürlerini avlamaktır. turum, İçimi yiyen şeyleri içimde alıkoymam, söylerim, amma aslâ kin tutmam ! — Tecasür de duymazmısınız ? — Bazen, haksızlık yaptığım zaman | Fakat bu teessür de çok #ürmez | — Evinizde farklı olduğunuzu #öylemiştiniz ? vet, evimde, — rahatına düşkün, iyi yemeğe bayılırı, ihti- yar bir burjuvayım, hiç durmadan çalışan arkadaşlara benzemem, bazen bir iki ay dinlenirim ! — Haftanın Filmleri Amerikada: Laddle adını ta- şıyan bir. film yapıldı, mevzuu (40,000,000) nils- ha satıldığı söy- lenen, Gene Sta! lon Porter'in bir romanından alın-| miştir. — İçinde genç birf Ame- rika köylüsü var- dir ki komşusu olan tatlı bir İn- giliz kızına âşık- tır, yalmız bu İns a - giliz kızının babası — issizlik İçindi yaşayan, sort tabiatli, fazla olarak köylülerden de nefret eden bir adamdır, filmin — sonuna doğru İngilizin böyle ekşi tabiatli olu. W | | * çet Bir pıla Geçen gün Pariste yapılan su bayramında moda çok geniş bir yer aldı, mayyo ve plâj 'Iıoo- tümü müsabakaları da halkın tadı çok tatılan bir eğlencesi oldu. Size, çoğu gönül açıcı, fakat ekseriya da alelâde olan bütün modellerden bahsedecek değilim. Ince uzun boylu olan Mirsille Ponsard, klâsik kesilmiş, deniz mavisi Üzerine beyaz noktalı bir Sutien göy takmıştı, Elian dö Creuse İse yeni gidişe uygun beyaz jarseden yapılmış bir mayyo giymişti. Bu mayyo çok kısa, sırttan da çok açıktı. Birkaç yıl önce koyu renkte, siyah, İâci- vert, yahut yeşil mayyo giyilirdi, çen mevsimde ise griye doğru ir gidiş görüldü. Bütün kadınlar 4 fanilâdan yapılmış mayyo ta- mdılar. Bu yaz İse egemenlik yılındadır. ve beyaz altında, gü- neşin yaktığı cilt daha koyulaşmış, a şanun sebebini anlıyacağız. Çünkü vatanına ibanet etmiş bir oğlu yardir ve ihtiyar Ingiliz bu oğlan dolayısile halktan utandığı içindir ki Amerikaya — hicret etmiştir. | hasta, Beyaz bir el- bisenin üzerinde güneşin yaptığı gölge oyunlari ünlgğkaya Göre! Bu Mevsim Yıldızların Ho- şuna Giden Deniz Ve Plâj Kostümleri Yazan ! Gisele dö Biezville daha altınlaşmış görünecektir. Ki- bar kadınların gözüne çarpanlar. lardan birl olan Raymond Allain İsesolgun maiye bürünmüştü, Son derece sıkı olan mayyosu klasik bir çizgi gibidir. Eksiği bulunsa bulunsa, gerçekten fazla kısa olu- şunda bulunur. Deniz mayyoların- da birinci mükâfatı kazanan ( Kristiyan Delyn )e gelince o, beyaz noktalı mavi renği seçti. Gerçekten bu mayyo zaif olan bütün kadınlar tarafından kulla- nılabilir. Şişman — görünmekten korkmiyan genç kızlar ise Nikol Dö Rouvr'in beyaz mayyosunu tercih etmelidirler. Önünde ve omuzunda bir demet beyaz çiçeği de vardır. bu nadim Yalnız sonra biçate olarak Amerikaya gelince, babası tarafından affedilecektir. Ihtiyar Ingiliz de kızının genç köylü ile evlenmesinde bir mahzur görme« yecektir. Bu senaryoda bir fevkalâdelik yoktur, fakat vak'anın tertip edi- liş şekli güzel, sürükleyici, heye- çan vericidir. Dekorlarının bir büyük kısmı da tabiattan alın- mıştır. Başlıca oynayanlar Glorya Stuart ile John Beal'dir. ve ikisi de muvaffak olmuşlardır. Resmi- miz bu filimden bir parçeyı gösz- teriyor. John Beal ikinci plânda görülen — delikanlıdır. — Önünda duran çocuk Virgina — Vheeler İsminde bir kızcağızdır ki fevka- lâde muvaffak olmaktadır. ve