Hangli Mektebe Gireceksiniz ? Balıkesir Necatibey Muallim Mektebi Mektep Balıkesirdedir. Leyli ve neharidir. Leyliük ücreti 175 lradır. Bu para Üç taksitte alınır. Memur çocuklarına — yüzde 10 tenzilât yapılır. Kayıt ve kabul günleri bilâhare ilân edilecektir. Taliplerin 15 yaşından küçük ve 20 yaşımdan büyük — olmaması lâzımdır ve şu evrakla - birlikte müracaatları gerektir : Sıhhat raporu, aşı kâğıdı, 6 fotoğraf — kayıt — beyannamesini n doldurulması ve bir veli gös- termesi şarttır. Okuyucularıma Cevaplarım Belıkesir kunduracı Mahmut Akına: Oğlunuz — için Kırıkkale askeri Erbaş — mektebi, bir de — Izmir san'atlar mektebini tavsiye ederiz. Kırıkkalede san'at — mektebini: kayıt ve kabul şartlarını bilmiyo- ruz, çünkü — bu mektep bize bu şartları gördermedi. — Mamafih bildiğimiz şudur: Bu mektebe Balıkesirden de — talebe alırlar. İkmektep mezunu olmak, — yaşı 16 yı geçmemiş olmak, tamllssıh- ha ve tam ahlâklı — bulunmak girme şartlarının en başında gek mek icap eder,. İszmitten C. H. F. U imzasile mek- Vp gönderen okuyucularımıza: Bir talimatnamenin, bu şekil- do ve şabsf arzu ile bozulmasına imkân yoktur. Talebe, hayatta sline en çok fırsat geçecek bir kimsedir. Goethenin söylediği gi- >* BiŞS Öyeçşsceki — bü — fırsatlar- dan istifade etmesini bilirsen, ha- yatta daha çok büyük nimetlere kavuşmak mümkiündür. Binaen- aleyh çalışmanızı, uğraşmanızı ve muvaffak olmıya çalışmanızı te- meoni ederiz. Baykozda E. Sadiyer: — Konservatuvara ilkmektep mozunlarını alırlar. Bu bususta fazla malümat 4 Temmuz tarihli gazetemizde vardır. r Bir Doktorun Günlük Notlarından (*) Sebore Genç bir muallim muayenehane- me geldi. Saçlarının dibinde yü- sündeki pul pul dökülen cili hastalığından şikâyet etti. Gece- leri kaşıntıdan uyku uyuyamı- yor. Yüzünün çeklini değiştire- sek kadar fena bir manzara bira- kan bu dertten kurtulmak - için yaptığı teşebbüslerden, muhtelif seramlardan hiç bir fayda elde etmediğini söylüyordu. Muayene ettim: Bu, bir Seboreli hasla idi, 1 — Karcaciğeri halitabliden fazla büyümüştü. £ — Kabızı yüzünden bağırsak- ları gazle dolu idi. 3 — BSafra karışıklığı baş dör mesl yapıyordu. Karlabat ildâoı verdim. Sinielerini kuvvetlendirdim ve bu mevsim içinde on beş gün Tuzla içme sularına devam etmesini ve tav- siyem dahilinde gzünde on boş bardak bu maden — süyündan fasıla ile içmesini, tuz ve ekşiye perhiz yapmasını tavsiyo ettim. €) Bu notları kesip saklayınız, yahut bir albüme yapıştınp kelleksiyon yapı- muz. Sıkıntı Kamanınızda bu motlar bir doktor gibi imdadınıza yetişebilir. Dünyada 0!ııp Bıtenler_ Almanyada Yarım Yıl İçinde ! 51,000 Kişi Kısırlaştırıldı “Parti Liderleri Papaslara Hazreti Isanın Bir Sözü- nü UnutmuşOl- duklarını Hatır- Devlet hastanesinde gayrı tâbil yüzleri göstermek Uzere yapılmış alçı heykeller ve kan tahlili.. Berlin, 12 (Temmuz)— Vaktile Berlinde “Cinsiyet enstitüsü,, adı altında, bir kurum vardı. Bu ku- rum - hayret uyandıran — bir çök garibelerin yanında bir de Müze- ye malikti. Cinst eksikliklerin, bozuklukların, eğerçeklerin, ahlâkt fenalıkların etüdüne tahsis edil- miş olan bu müzede öyle resim- ler, alçıdan yapılmış öyle heykel- ler vardı ki, İnsan bu kurum di- rektörünün, bu ahlâk borukluk- ları nümunelerini hayalinde icat etmiş olabileceğine inanırdı, İnan- mak İsterdi!. Ben bir gün bu kurumu gez- miştim. Direktörü ile birlikte bekleme — odasından — geçerken kadın erkek beş altı kişi gözüme çarptı. Dışarı çıktığımız zaman direktöre sordum: — Iyi olmaları imkânı görük- meyen hastalardır. Bunları, ken- dilerine hastalık — veren — uzvu çıkarmak suretile insanlığa zarar veremiyecek — hale getireceğim, dedi. Hadımlaştırmak değil, kısır- laştırmak ameliyesi Almanyada daha o zaman gizliden gizliye yapılıyordu. Fakat Nazi partisinin iktidar yerine geçince İlk işi bu kurumu ortadan kaldırmak, sonra onun gizli ve küçük çapta yaptığını açıktan açığa ve büyük ölçüde yapmak oldu. * Burada size kısırlaştırma İşin- den bahsetmek istediğimi anla- mışsınızdır. Bir. çok — memle- ketlerde bu — meselenin — sırf Nazileri gülünç göstermek için aleyhtarları — tarafından — ortaya atıldığı sanılır. Bu, sade bir ha- tadır. Meseleyi Hitler yıllarca evvel düşünmüş, 14 Temmuz 1933 de kanununu yapmış, ikinci kânun 935 de tatbikine başlamış- tır. Aradan geçen müddet zar- fında “insana gerekolan — ödevle- rini yapabilme kabiliyetlerine ha- lel gelmemek şartile çocuk yetiş- tirme imkânlarının önüne geçilen insanların,, sayısı tamam 51 bin Külşisdi. —— ş Kanuna göre kısırlaştırma ameliyatına tabi tutulanlar : İrsi delilik, aptallık, körlük, sağırlık, sehizophvenie — iğrenç derecede sakatlık hastalıklarına tutulmuş olanlardır. Verem !e Frengl iyl- leşir sanıldığı için bu listenin dışında bırakılmışlardır. Bu has- talıklardan birine tutulmuş olan her şahsı, eğer düşünme kabili- yetini muhafaza ediyorsa kendi- sini haber verip ameliyat ettirmek mecburiyetindedir. Aksi halde bu mecburiyet yakınlarına düşer. hasta ve akrabası bu mecbu- riyetten sıyrılmak mi İstiyorlar. O zaman tedavi eden doktor husust sıhhat müdürlüklerinden birine durumu anlatmak mecbu- riyetindedir. Bu bhususl sıhhat müdürlüğü kendisine bildirllen hastayı — hususi — mahkemesine yollar, Bu mahkemede iki doktor ile bir bâkim vardır. Hasta mahkemeye bir avukatin ve bir doktorun refakatinde — golebilir. Hükmü reddedebilir. O zaman iki üniversite profosörü ile bir hâkimin idaresinde bulunan istinaf mahkemesine gidebilir. Buradan da aldığı hüküm ilk mahkemenin kararını teyit mi ediyor, Temyiz mahkemesine başvurabilir. Artık orasının hükmü kat'idir ve hasta kat'i hükmü aldıktan sonra iki kafta içinde devlet hastanelerin- den birine gitmeye mecburdur. Burada ameliyat parasızdır. ve azami 7 gün sürer. Doktorlar, hastabakıcılar, idare memurları sizi muhafaza ile mükelleftirler. Kimin ameliyat edildiğini derhal unutmak mecburiyetindedirler. Tesadüfen ağızlarından bir söz kaçırdılarmı, gidecekleri yer der- hal hapishanedir. Bunun içindirki kimin kısırlaştığı belli değildir. latıyorlar,, Ve kısırlaşan evlenebibir. Fakat aldığı kadın veya vardığı erkek bunu öğrenirse derhal Iıllk is- ai p alasa. ** Nazi partisi, maksadının ırkı temizlemek, işe — yaramazlarının çoğalmasının önüne geçmek ol- duğunu söylemektedir ve bu me- selenin etrafında yabancı memle- ketlerde — yapılan dedikodulara hayret ederek: — Isveç Norvaç, Danlmarka, Fenlandiye, Isviçre, yukarı Ame- rikanın bazı kısımları bu işi biz- den evvel düşünmüşler ve tatbik etmiye — başlamışlardır, demek- tedir. * ileri - gelenlerinden konuştum, onun ile- iki — mütaleayı da Fırkanın birisi ile ri sürdüğü kaydedelim : 1 — “Sizden bu kısırlaştırma kanununun İç memlekette de bazı memnuniyetsizlikler uyandır- mış olduğunu — saklamıyacağım. Bu memnuniyetesizliği gösterenlerin başlarında mütaassıp katolik pa- pasları vardır. Halbuki bu papas- lar bizzat Hı. Isanın “Allaha daha İyi hizmet etmek için kendi arzuları ile kısırlaşanları — tebcil ederim,, dediğini unutmuşlardır. 2 — Hakikatte bizim yaptığı- mız, tabiatle —esasen — mevcut olan bir kanunu tatbik etmekten ibarettir. Hayvanlara dikkat edi- niz: Kuvvetliler zayıfları, hasta- ları, cılızlar daima yerler ve tabli şekilde ortadan kaldırırlar. Dok- torluğun mevcut olmadığı iptidal insanlarda da durum bunun ay- nıdır. Yani kanun orada da hük- münü icra etmektedir. Habk buki doktorluğun ileri gittiği medeni ülkelerde mesele aksi olmuştur. Yani buralarda fen kötü ırkı söndürecek yerde, tersine olarak idame etmek için elinden geleni yapmış ve bu P ea Nöbetçi | Kari Mektublari Bu Yavruya Yazık Değil Mi? Geçenlerde Fatihte Haydarda bir duvar yıkılma hâdisesi olmuş- tu. Bu hâd.sede küçük bir yav- rucak taşlar altında kalmış, ehem- miyetlice bir surette yaralanmıştı. Çocuğun annesirden aldığımız bir mektup bizi ciddi bir ye'se düşürdü. Barut inhisarında memur olan çocuğum Aannesi Mihriban diyor ki: “ — Yedi yaşında bulunan oğlum bu kazaya maruz kaldığı gün ben dairede çalışıyordum. Bir aralık bana geldiler ve yav- rumun duüvar altında kaldığını söylediler. Bütün — heyecanımla hastaneye koştum, bir ana hakki olarak çocuğumu görmek istedi- gimi söyledim. Bana: Göremezsiniz, hastadır!. Dediler. Bir çocuk dünyada en çok anasına yakındır, bana ertesi gün gelmemi söylediler. Ertesi gün komşularımdan bir ikisi ayni kazada hafifçe yaralanan çocuk- larımı benden evvel görmeğe git- mişler, hastaneden onlara yere basamıyacak kadar ağır olan yavrumu vermişler: — Alınız, bunu eve götürünüzk Demişler. Komşular ise: — Bu çocuğun annesi işte çalışıyor, kimsesi yoktur. Bir iki gün daha yatsın. Zavallı hesi hâlâ iyileşmemiş!. Demişler. Dok* torlardan biri: — Siz gntlrınımnlı biz pO' Sanke ee di e— A RAL şılık vermiş. Çocuğum gıldl. Fı' kat ne halde?. Bütün yaralari toz, toprak, kan içinde., Bir tek pansıman yapılmamış, bir tek sargı sarılmamış. Biz memlekete, böyle hastanelere düşünce koğut sunlar, bakılmasınlar diye mi ço* cuk yetiştiriyoruz?,, 4 Eczaneler Bu gece nöbetçi — eczaneler İstanbul tarafı: Şehradebaşında (Hamdi ), Yenikapıda ( Sarım ), Hafızpaşada (M. Fuat), Şehremi- ninde (A. Hamdi), — Samatyada | (Rıdvan ), Cibalide ( Necati Abhse met ), Eyüpte (Hikmet), Beyarıtta (Cemil ), Balatta ( Hüsamettin , Cağaloğlunda ( Übeyt), Bahçekar pi'da ( Hüsmü Haydar), Bakırkö yünde ( Merkez ), Beyoğlu tarafi! Tünelde ( Matkoviç ), — İstiklâlde (Kemal Rebul ), Galatada ( Mer* kez), — Şişlide ( Şark Merkez h Kasımpaşada ( Merkez), Hasköyd* (Halk ), Kadıköy — tarafır İskeli caddesinde ( Sotiryadis ), Yeldeğir” meninde ( Üçler), —Büyükadadt ( Şinasi Rıza ). / HenseserersencerenecerenAcAr” sayede İşe yaramaz lnııııldu çoğaldıkça çoğalmıştır. Biz V vaziyetin önüne geçeceğiz. * Bu mubakemenin doğru oluf olmadığını burada ınqlıı'ı”ı değilim, hâdiseyi anlatmakla ıW tifa ediyorum ve bir satırla Hi lâsasını yapıyorum : — Almanların bugün amad her ne bahasına olursa olg! ğgenç, gürbüz, temiz, kuvvetli H irk yetiştirmektir. Tıpkı oF Ispartalıların yaptıkları gibi.