25 Haziran 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

25 Haziran 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

25 Haziran. SÖON POSTA Sayfa 7 Ziraat Bilgisi (*) Tuıhı !!!!!'_ah Dil Bahsi Faydalı HabeŞIStanl Turkler N aSlı Öz Türkçe Bir Kitap Çalışmaları Çıktı Nüfusunun çoğu köylü olan mem- leketlerde, köylüye ve ziraata dair basılan kitaplar daima diğer mes- leklerin kitapları arasında yüksek bir sayı ile göze çarpmak gerek- tir. Çünkü böyle bir memleketin ekonomisi herşeyden önce ziraata ve köylüye dayandığından o cep- bedeki çalışmanın düzgünlüğü ile bütün yurdun genlik ve şenliği arttırılmış olur. Bunu çok iyi takdir eden Rus- lar yalnız 934 yılında 32 milyon ziral eser bastırıp köylüye dağıt- mışlardır. Onlar - biliyorlar ki köylü; işinde ne kadar bilgili olur- | C sa çalışması da okadar verimli olur. Bizde maalesef en kıt eser veren ziraat âlemidir. Onun için ara sıra çıkan bir kitabı büyük sevinçle karşılayoruz, * Bu yıl çıkan sayılı kitaplar arasında | şeker pancarı hasta- lıkları | adını taşıyan kitap ta köylüden yana sevince değer bir eserdir. Onu yazan memleketimi- zin değerli uzmanlarından Nihat İğribozdur. Anlaşılıyor ki bu kita- bın şimdiye kadar çıkmamış ol- ması memleket İçindeki tetkikle- rin henüz. tamamlanmamış olma- sından idi, Nihat İIğriboz bütün şeker mıntakalarımız da do'aşarak pan- carlarımızın her çeşit hastâlık ve böcülerini gözden geçirmiş ve nihayet bu eseri meydana getir- miştir ki kitap bu itibarla büyük bir emek mahsulüdür, Nihat Iğriboz'un dediğine göre: *“ şeker mıntakalarımız her çeşit pancar düşmanlarının Üremesine elverişli yerlerdir.,, Tablatin düşmanlarımıza ko- Taylık gösterdiği bu yerlerde on- Jara karşı kuüvvetli — bulunmak gerektir. Bu da ancak düşmanla- rımızı tanımak — ve onlara nasıl karşı gelineceğlal bilmekle olur. Kitap bu ihtiyacı etrafile karşıla- maktadır. Şurası da kayda değer ki muellif böyle bir kitabı hazır- lamakla Türk köylüsüne ne kadar hizmet etmişse onun basılmasına himmet eden Eskişehir. şeker fabrikası da okadar takdire değer bir yardım etmiştir. Ziral eserlerin meydana — çıkması ancak böyle himayelerle olacaktır. * (Seker paucarı hastalıkları) kit:' 1 164 sayfadır. Basılışı fena deği- dir. Içindeki Birçok böcü ve hag- talıkların resimleri renkli olarak basılmıştır. Eskişehir şeker fabri- kası tarafından dağıtılmaktacır, fiatı bir liradır. — Fakat fabrika pancar çiftçisine barasızda ve- rebilmektedir. Çiftçi Pozantide kitapçı M. Güven: Yıl aşıran meyva ağacıanın adım bildirmemişsiniz. Bunu ya- zarsanız çaresini söylerim. Bağ'a- Finiz için — bir defa 29 nisan 3 mayıs ve6 mayıs taribli yazılarımı okumanızı tavsiye ederim. Kesta- neyi de yazdım. — Ç, €. Zirsat hurusundeki müş! üllertalii kecenuz. Sön — Fosia'ana ( Çiftçi D el #ize vevap verecemiir. , Zaptettiler ? Ne Yazık Ki Özdemirin Muvaffakıyeti- ni Mehmet Alinin Mısırda Çıkarmış Olduğu Isyan Berbat Etti Bizim Habeşistan dediğimiz toprak parçası son günlerde bü- tün dünyanın gözünü kendi üzerl- ne çekmiş bulunuyor. Bir Avrupalı, bir. Amerikalı Ajans salıklarımı okuürken o toprak parçası Üstün- de dökülmek üzere bulunan kan- | (4 ları, orada yanacak canları dü- şünür. Fakat bir Türk, ayni du- rumda gerileri ve pek gerleri de hatırlar. Çünkü dünyayı, ken- di öz mülkü sayıp asırlarca gelişi güzel dolaşan ve kürrenin hemen her köşesine kılıcının ucu ile bir kaç satır tarih yazmayı zevkedi- nen Türk, bir zamanlar Habeş iklimine de girmiş, gezip tozmuş ve orada bir çok anıtlar bırak- mıştır. Habeş töpraklarına Frenkler Abyasinie diyorlar, bir Habeş kelimesinden bozma bir addır. Daha önceleri Garp tarihçileri o ülkeye “Etyopyan,, — diyorlardı. Bu da siyah renkli adamlar anlamınadır. Habeş diline ve yazısına da ayni ad verildiği gibi bizzat Habeşliler edebi kitapla- rında kendilerini o isimle anarlar. Habeş tarihi hem kısadır, hem karanlıktır. On beş asır kadar evvel onların Zanbok adı verilen Buadan evvelki Habeş imparatoru Menelik ve bizim tek kürekle kullandığını göregeldiğimiz mini mini botlara benzeyen kayıklarla Kızıl denizi geçip Yemen topraklarını «e'e geçirdikleri ve oradan Hicaza | akın yaptıkları rivayet olunur, Kuranda da Fil süresi adını ta- şıyan bir parça- bu rivayeti te- yit eder, Kur'an büyük fillerine güvenerek Mekkeyi almak isliyen Habeş ordusunun gagalarında ta- şıdıkları öldürücü taşlar atan bir takım kuşlarn hücumu önünde boezguna uğradığını söyler. Bu, islâmlıktan önceki devir ile ilgili bir hikâyedir. Islâmlığın ilk do- ğum günlerinde © ebeş dost'ur, ve müslümanlar, putperest Mekkeli- lerin hakaretinden, ezasından kur- tulmak için Habeşistana kaçarak orgda himaye görmüşlerdir. Son çağ Türklerinin Habeşis- tanı tammaları - Kanüni Sultan Süleyman zamanındadır ve 1550- 1560 yılları — arasındadır. Misrri, Hicazı ve bir kısım Südanı elle- Habeşistanda Galalar rinde tutan Osmanlı — Türkleri Kızıldenizi de Karadeniz ve mar- mara gibi tam bir Türk havuzu haline koymak, Hint yolunu kendi emirleri altında bulundurmak isti- yorlardı. Bunun için hbem Yemenin hem Habeşistanın zaptolunması gerekti, Tlkin Mısır valileri Habeş işi ile ilginlendiler, Sovakin ta- raflarına bir İşgal müfrezesi gön- derdirler. Türk bayrağı, bütün küre — üÜzerinde saygı gören bir sancaktı ve göz kamaştırıcı, yli- rek kapıcı bir kudret temsil edi- yordu, Bu sebeple yurtlarına — çok — | bağlı olan Habeş- liler, mızraklarını selâm vaziyetine koydular, karşı- larında dalgala- nanyüce bayrak önünde eğildiler. Misir — valisi, — | Sevakinin ele ge- çirilmesini yeter buldu ve oraya “Emin,, adın! ta- şıyan bir işmen gönderdi. Şim- dilik daha ileri gitmeyi doğru bulmuyordu, Çün- kü Yemen işleri karışmıştı ve o flkeyi ele geçirmek yoluna giren Türk fırkaları birtakım güç- lüklerle karşılaşmıştı. Neşşar diye anılan Yemen Beylerbeyi Mustafa Paşanın azli üÜzerine valiliği e'ine alan Yavuz Selimin kölelerinden Üveys Türk leventlerin elebaşısı Hasan pehlivan tarafından öldü- rüldüğü için İşler karma karışık olmuştu. İşte © sırada Mısırdakif) kumandanlardan Özdemir Ye- mehi düzeltmeye memur edildi. Özdemir yaman bir adamdı, kolu ve kafası çok sağlam olan diplomat askerlerdendi. Yemene giderken — Habeşistana — uğradı. Kısa ve pek kısa bir zaman iç'n- de Sevakin mıntakası hududunu genişletti, Habeş hakkında etraflı malümat aldı, kabilelerin vaziyet- lerini ve kuvvetlerini ölçtü, oradan Yemene geçti. Yedi sene orada kaldı. Fakat gözü hep Habeşis- tanda idi ve orayı Türk bayrağı altına sokmak - İçin sabırsızlanı- yordu. Istanbul, Yemen idaresini eski Beylerbeyi Neşşar Müustafaya bıra- kıp dönmesini Özdemire bldir« diği vakit o, enikonu - sevinmişti. Çünkü ülkesine ermek fırsatını artır elde edeceğini umuyordu. İşte bu sevinçle uçar gibi yola çıktı, İstanbula geldi, ayağının tozile saraya giderek Sultan Süleymanla görüştü, Habeş kıt'a- zının zaptolunması — hakkındakı düşüncelerini — anlattı. Hünkâr, birçok içlükler — doğuracağını oranlamakla beraber bu düşün- ceyi bığendl ve Özdemirin plânı» Özdemirin temelini attığı Hararda, Osmanlılar, sonru misafir olarak bulundular. İşte Türk Şehbenderi ve Şehbenderhanesi nı da güzel bulup — kendisini Habeşe yolladı. Özdemirin kumanda — ettiği Türk ordusu otuz bin kişilikti ve Sevakini merkez yaparak - ileri doğru harekete geçmişti. Galalar ona candan yardım ediyorlardı. Habeşlilerin. en yiğit — unsuru sayılan galalar, tam zenci olmakla beraber beyaz ırka mensupturlar. Yüz erinin sivablığı geçirmiş ol- dukları uzun bir tesalüp netice- sidir. Fakat bururları, dudakları ve kafa biçimi bakımından zem cilerle münasebel'eri yeklur. İslâm: hğın Misira girdiği -devirlerde bu dini kabul ettikleri için Özde- mir Paşa ile pek çabuk anlaş- mışlardı. Yiğit kumandan, Habeşin de- niz kiyılarına daha fazla değer veriyordu. Musavva, ve Zeyle, gi- bi büyük şehirleri ele geç rdi, Ha- rar şehr.nin temelini kurdu. Bu şehir, Zeyle'ın 380 ki ometre ka- dar uzağında olduğuna göre Öz- demirin ne geniş bir istilâ hare- keti yaptığı anlaşılır. Özdemir İbrimde,, Nil kayna- ğgının yakınlarında birçok - isih- kâmlar ve ele geçirdiği şehirler: | 3 — Menfaatporest - Asığcıl Otuz Dokuzuncu Liste 1 — Kitab etmek - Aytamak Hitap - Ayta Hatip - Aytaç Örnekler: 1 — Güzel bir Ayta, mrasında bir orduluk iş görür. 2 — Bir sözmele bir aytacı çoğun birbirrmnden ayırd etmi- yoruz. 2 — Muhatap - Aytıç rnek: Bu meselede siz benim aytıcım olamazsınız. Örnek: Memleket ışlerinde asığ: cıl olmayınız; özgeçi (fengıt) gösterliniz, 4 — Hissi kablelvuku-Önsezi Örnek: Bu felâketi, bir önsezi He, çoktan bekliyordum. 8 — Facla - Acın Örnek: Yugoslavya, Marsilya acı- nını unutamaz. Kırkıncı Liste 1 — Mahmli - Korunuk * Tahtı hlmayede olan - Ko- runcak Örnekler: © — Kimsenin koru- nuğu olmak istemem. - 2 — Büyük Britanya koruncaklarını sayar mısınız ? 2 — Mahzur - Çekinek Örnek : Bu işi yapmakta ne gibi çekinekler görüyorsunuz? 3 — Menşo - | Çıkağ, 2 Köken Örnekler : 1 — Bu malın çıkağı neresidir? -2 — Bu aylenin kökeni hakkında ne biliyor- sunuz? 4 — Musahhih - Düzeltiç Örnek: Bir gazetede ağır sorav« lardan biri de düzeltiçlerin üs- tündedir. 5 — Havale - Gönderi Örnek : Bankanın 300 liralık gön- derisini aldınız mı? Not: Gazetemize gönderilecek ya« de güzel evler, mescitler yaptı ve ilk Osmanlı valisi sıfatile Habe- şistanda uzun yıllar hükümet sür- dü, (1560) da öldü, Musavvada gömüldü ve mezarının Üstüne oğlu Osman Paşa tarafından büyük ve pek zarif bir türbe yapıldı. Habeş, — fatih Özdemirden sonra oğlu Osman Paşa tarafın- dan idare olundu ve Türk haki- miyeti bu geniş ülkede kökleşti- rildi. Fakat inhitat devri başla- yınca Habeş eyaleti ihmal edilir oldu. Oraya kim çok para verirse ©, vali olarak gönderiliyorda. Bu suretle idare borukluğu dayamıl- maz bir biçime sokuluyordu. Ha- beşte iki valinin bir anda hüküm sürmiye yeltendikleri, ikisinin de podişahtan alınmış fermanlar gös- terdikleri ve bu yüzden kanlar dökülüp şehirler yıkıldığı görül- müştür. İstabul arasıra Habeşistan eyaletini unuturdu da. O vakıt bu geniş ülke Mısır valileri tarafından iltizam usulile idare edilirdi. So- nunda Habeş eyaleti Cidde san- cağile birleştir ldi ve Cidde vilâ- yet merkezi yapıldı. Bu Habeşin büsbütün — gözden çıkarılması demekti, Mısırda Mehmet Alinin yaptığı isyan, Habeşle Osmanlı impara- torluğunun alâkasmı — tamamen kesti. Fakat Mısır Hicivliği oraya el vuramadı, bir kısmını İngilizler ve bir kısımını ca “alyanler aldı. Bakalım çimdi ne olacak? M. T. Tan

Bu sayıdan diğer sayfalar: