» Her hakkı mahfuzdur. Yazan: Ziya Şakir OSMANLI SALTANATI GÖÇERKEN (Mütareke devrinin tarihi ) SON POSTA No. 65 25/6/85 Rum Ve Ermeni Komiteleri Hergün Artan Bir Faaliyet Gösteriyorlardı Bu kitap Umumt — harp esnasında — Türkler — tarafından Ermenilere — tatbik Rum ve edilen — zulümlerin — bikâyelerini ihtiva edecek ve bu facia- ların resimlerile süslenecekti. Der- bal eli kalem tutanlardan ve fo- toğraf — bilelerinde mahir — olan fotoğrafçılardan — mürekkep — bir komisyon teşkil edilmiş, baştan başa masal ve martavaldan ibare* olan bu kitabın tertibine kuvvet verilmişti. Rum — meb'uslarının teklifi üzerine bir de (Rum-Ermeni kulübü ) tesisi işine girişilmişti. Bu arada, neşriyat işi de ihmal edilmemişti. Fransızca ( Ekler ) ve Rumca ( Neologos ) gazeteleri Osmanlı hükümeti ile Hilâf dev- letleri arasına soğukluk sokacak beşriyat İcrasına memur edilmişli. ( Bu neşriyat, o kadar bâriz bir hale gelmişti ki, nihayet bükümet bu iki gazeteyi de tatil etmiye mecburiyet hisseylemişti.) Tabildirki bu işler için paraya, hem de mühim miktarda paraya ihtiyaç görülüyordu. Fakat bu para, pek kolaylıkla elde edili- yordu. Bir taraftan komitenin fedâileri Rum zenginlerine ve tüccarlarına gönderilerek büyü- cek miktarlarda para çekmekle beraber diğer taraftan da konser- ler, Hyatrolar, eğlenceler tertilp Ve rozetler tevzi ediliyor; Milliyet gayreti — güdenlerin — sayesinde, akla hayret verecek derecede vara ele geçiriliyordu. * (28 Kânunuevvel) günü, Veni- zelosun doğduğu güne tesadüf ediyordu. O gün Galata ve Be- yoğlunun — muhtelif — yerlerinde konserler vesair eğlenceler tertip edilmiş; gerek bunların ve gerek dağıtılan rozetlerin hasılatı altmış bin Türk Hrasını geçmişti, Elimizde bulunan resmi bir Vesikaya- nazaran 335 senesi Haziranının Sinci Pazar günü, Taksim Belediye bahçesinde (Yur tan Saliblahmeri) namıma verilen konserde de (tam elli bin Türk llrası) hasılat temin edilmişti. Bu vâridat menbamnı idare tden komisyon, Yunan siyasi Mmümessili İle Istanbulda bulunan Yunan' kıt'aları kumandanı, pat- tikhaneden iki aza; ve (Kordüu) temiyetinin iki reisinden mürek- lıpıl. Ba komisyonun merkezi de Beyoğlunda, Topçular cadde- tinde idi. Komitenin faaliyeti çarçabuk Matlüp olan meticeyl vermişti, Artık teşkilât tekemmül etmiş; louitıyo maledilen efrat yekünu Bir hayli tezayüt eylemişti. Ko- Bitenin İcra merkezi, banların Wür tarzda elbise — giymelerine vermişti. Fakat husust bir tbise, nazarıdikkati celbedecekti. Buna Yunan bükümeti mümessili, Kilâf zabıta kümandanlığına miü- Tacaat etmiş: , — Yunan askerleri, kâmilen fakirdir. Bunların; — askerlikten terhis edilen mühim bir kısmı, ivil elbise tedarik edemiyor'ar. Tllıil. milletimizin efradını Hplak gezdiremeyiz. Onun için de bunlara bir. kolavlık bi gösteriyocuz. Sivil elbise tedarik edinceye kadar giydikleri asker elbisesini gerl alamıyoruz. Bu ciheti hem size haber veriyoruz, hem de, Osmanlı hükümetini ha- berdar etmenizi rica ediyoruz. Demişti. Maksat, - hiç ehem- miyet verilmeyen Osmanlı hükü- metini haberdar etmekten ziyade- günden güne Istanbulda çoğalan Yunan askeri Uniforması hakkın- da, itİAf zabıtasının ve askeri karargâhların şüphesini celbetme- mekti. Fakat bu mesele, İtalya zabıta kumandamı (Kont Kaprini) Din nazarı dikkatini celbetmiş; hattâ birgün polis müdüriyetinde yapılan içtimada: — İstanbulda, Yunan asker elbisesile başıboş gezen adamla- rın çoğalması bana poek garip geliyor. Demişti. İşte bir taraftan Padişah; (İzmir, hiçbir istilâ hırsına kurban olmayacaktır.) diye İzmirin vatan endişesile çırpınan heyetine temi- nat verir, ve ayni zamanda hususl talimat ile kambur İzzet beyi vali günderirken diğer taraf- tan da bu Yunanlı komitenin teşkilâtı bitiyor; buaların tam zamanında İzmire gönderilmeleri için Venizelostan emir bekleni- yordu. » Aynı zamanda Ermeni koml- teleri de faaliyetini artırıyordu. Gerek İstanbul ve gerek Anado- lunun Ermenilerle meskün şehir ve kasabalarmda Hınçak, Taşnak, Ramgavar kulüpleri tekrar açıl- mıştı. Fakat çok gariptir ki he- T TAKVİM nüz (Osmanlı Ermenisi) namı ta- gıyan adamlar tarafından idare olunan bu kulüplere, mavi, tu- runcu, kırmızı reklerden mürek- kep Ermenistan bayrakları asıl- mıştı. Taşkın Ermeni gençleri, artık bu üç rengin imtizacından yapılmış gömlekler giyiyorlar; meyhanelerl çınlatan latarnaları bile, bu üç renkli çiçek ve kurdelâlarla sis- lüyorlardı. — Vaktile — İttihatçılar tarafından — (Musu)la gönderilen (Patrik Zaven Efendijnin - Ingi- lizler tarafından muazzezen ve mükerremen: İstanbula getirilmesi, :;him tezahüirata meydan ver- t (Ermeni davası )nin eski ve meşhur. avukatı - Misırlı Boğos Nobar (paşa) da paçaları sıvamış, ortaya atılmıştı. Anadolunün ya- rısından fazla kısmını (ermenistan) yapmak hülyasına düşen bu adam- lar ve bu komitacılar, bir taraftan istedikleri vilâyetlerin ermeni yur- du olduğnnu isbat edecek hayâlt haritalar, uydurma istatistikler ve sair bir takım sahte vesikalar hazırlarlarken, diğer taraltan da tehçirden dönen ermeni gençlerini silâhlandırıyorlar. Büyük ve silah- h bir isyana hazırlanıyorlardı. (Arkası var ) Gün SALI Hızır 30 25 HAZİRAN 935 51 Arabi — |— Rümi — 23 Rebilik l 1854 12 Haziran 1851 Vakit (Ezant (Vasatii Vakit |Exani |Vasati Güneş | 64214 29)| Akşam li — (l9 di Öğle 431 |I>16| Yatsı 204 ( 21 45 ildadi. |8 32 | 16 17 | imsâk | 6 Vapurcular Arasında İdare Meclisi Üyesinden İki Kişinin Azline Karar Verildi Vapurculuk s#osyetesinin dünkü toplantısında bulunanlar Takriben bir ay kadar evvel bir gazetede, “vapurculuk şirketi tasfiyeye gidiyor,, başlığı altında bir yazı çıkmıştı. Bu yaz- ya göre şirket idare —meclisi üyelerinden Alemdar zâde Meh- met ile Hacı Yakup zâde Ahme- din, bir takrir verdikleri ve bu takrirde şirketin iç muamelâtının yolsuzluklarından — bahsettikleri bildiriliyordu. Şirketin iddlasına göre, bu takririn gazetelere bu biçimde aksetmesi, hükümet ve - halk nazarında o zaman şirketin vazi- | ve piyasadaki mevkil — üzerine müessir olmuştur. Bu —hale sebebiyet veren bu iki üye — hakkında bir karar almak için dün genel idare kurulu toplanmış ve bu iki — üyenin azline karar vermiş, bunların yerin eski va- purcular birliği başkanı Muzalfer ile öğretman Mustafa Üye seçi- mişlerdir. Toplantı tam bir sükü- net içinde geçmiştir. Çağırılma- larına rağmen, azlolunan iki üye toplantıya gelmemişlerdir. " Şirketin tasfiye — dedikodusu yeti hakkında lereddüt uyandırmış| bu suretle sona ermiş oluyor, Bir Kıskançl Davası Meşhur ŞarkıcıHafız Bur. han Bunun Fakat, Karısı Da Suçlu Sandalyesindedir Birçok kimseler var ki, boş vakitlerinin. en büyük zevkini, mahkemelerde dava dinlemekte buluyorlar. İnsan, mahkeme koridorlarında birkaç defa dolaşınca, bu seyir- den zevk duyanları haksız bula- miyor. Aşağıdaki satırları okuyunca, sizin de dava soyretmek zevkino kapılacağınızı umuyorum. Dava, birinci sulh ceza mah- kemesinde geçiyor. Suçlu yerinde zayıf, esmer, bir kadın oturuyor. Yanındaki heybetli avukatına, tıpkı sıkışıp ta babasının koltu- ğuna sığınan suçlu bir çocuk gibi sokulmuş. Davacı hanımım yerinde yalnız vekili var. İnsşan, böyle devam eden mu- hakemelere, celsenin yarı yerinde girince, bir romana ortasından başlamışa dönöyor, bir şey anla- yamıyor. Davayı celse kaçırmadan takip eden meraklılardan - birisini bu- larak sordum. Mevzuu kavga imiş. Kadınların biribirlerine girmelerinin sebebi de kıskançlıkmış. Suçlu kadın, kocasının bir ka- dınla münasebetinden şüpheleni- yormuş, İşl gücü bırakmış, erke- ğinin peşini kollamıya başlamış. Günün birinde de kocasını, şüphelendiği kadının evinin kapı- sında yakalamış. Fakat iş asıl, tam sona ere- ceği sanılan bu noktadan sonra sarpa sarmış; kadıncağız - sade kocasile değil, rakibesile de mah- kemelik olmuş. Çünkü o ande uğradığı mua- meleyi — hazmedemiyen — rakibe, derhal bir dava açmış. Arayerde kıskançlığı doğuran erkekte kim biliyormusunuz? Ha- ni şu, epidir adını duymadığınız, Türkiyenin en gür sesli alaturka tenoru Hafız Burhan! Bu davada, ayrılmak Üzere bulunduğu zevcesile karşı karşıya bulunur gibi bir şehadet vaziyeti var. Hakime diyor ki: — Efendim. Ben © hanımın sadece İşlerini takip ederim. Onun- la aramızda zevcemin şüphelendi- ği şekilde biç bir münasebet yoktur. Ve davaya sebep olan tesadü- fü anlatıyor: — Bir gün yine oraya gitmiş- tim. Beş dakika oturup kah- ve içdikten sonra veda ederek çıktım. Fakat tam #okak kapısının Şahididir Hafız Burhan zevcem ve baldızımla karşılaştım. Karım, anlattıklarıma hiç ku- lak asmıyor : — Gözümemi inanayım, sana mı ? Diyor, ve suçsuz kadıncağıza ağzına göleni savuruyordu : Maznunun tarafını tutan diğer bir kadın şahitte, tamamile ak- sini söylüyor ve : — Ben, diyordu; ne - öteki dava eden hanıma düşmanım, ne de bu tazeye dost... Ikisini de ilk defa orada gördüm. Amma, doğe ruyu söylemezsem iki elim yanıe ma gelir. Bay hafız — sinir, telâş arasında yanlış görmüş. Ben şimdi bu hanımın konu- şuşuna şaşıyorum, Çünkü orada o kadar ağzını açmamıştı ki, dil- sizliğine hükmetmiştim ! Halbuki öteki banım, mitral- yöz gibi, lâkırdının. beş yüzünü bir dakikada atıyordu. * Bana, birbirini tutmaz gibi bu şehadetlerden hangisi yalandır, hangisi doğrudur, bilinemez. Fakat muhakkak ki, hakikat, denize düşmüş bir kibrit kutusu gibi bocalıyor. İnsan bunu gördükten sonra, adâlet kürsüsünde hakikat tahli- siyeciliği etmenin zorluğunu daha iyi anlıyor. * Davanın — talikinden — sonra, tere boğulan cüssesi kadar hey- betli hafızı buldum. Dert yan- maktan çekinmedi. Ve; — Bu davalar, dedi, sebebi- mevtim olacak ! Hayretle sordum: — Neden? — Merdiven — çıkmaktan ve Hukukla Ceza arasında mekik dokumaktan — tabanlarım — nasir bağladı. Fakat benim asıl derdim bu da değil! Hafız, geniş 1pekli mendiline terlerini içirdikten sonra gülerek merakımı giderdi: — Dava kaçırmıyayım diye, Anadoluda iş alamıyorum. Selim Tevfik Nafıa Bakanlığından: Demirleri Bakanlık tarafından verilmek Üzere 492000 adet “S,, — demiri imaliyesi açık ekslitmeye konulmuştur. Tahmin edilen be- del 4920 liradır. Eksilttme 5 Temmuz 935 Cuma günü saat 16 da Ankara'da Bakanlık Malzeme Müdürlüğünde yapılacaktır. Isteklilerin ticaret odam vesikası ve 369 liralık muvakkat te- minatları İle birlikte aym gün ve saatte komisyonda bulunmaları lâzımdır. Istekliler bu husustaki şartnameleri parasız olarak Ankara'da Malzeme Müdürlüğünden alabilirler. “3428,,