19 —Hazlran En Kuvvetil Projektör Dünyanın en kuvvetli projek- ftörü sekiz yüz milyon mum kuv» vetinde bir xziya neşretmektedir. Bu ziya sayesinde ( 5000 ) metre ğ yüksekte uçan bir tayyarenin teknik — teferruatını — seçebilmek kabildir. * Belgratta son — zamanıarda doktorların otomobillerine husus! bir işaret konmuştur. Bu İşareti taşıyan otemobiller — seyrüsefer talimatnamesinin bütün kayıtla- rından muaftırlar. Herhangi se- kaktan, son sür'atle gidebilirler. x* lodid dö nitrojen denilen madde dünyanın en hassas pat- layıcı maddesidir. Bir tüyle bile dokunulsa derhal patlar, * Yapılan istatistiklere nazaran dünya denizlerinde vasati olarak her yirmi dokuz saatte bir gemi batmaktadır. * Son zamanlarda Rusyada bir Lekmek ) treni — yapılmıştır. Son sistem fırın tes'sabırı havi olan bu trende günde otuz. ton ekmek yapılmakta ve yoldaki kasabala- ra dağıtılmaktadır. * Çinde bundan tam 1534 sene #vvel tesis edilen “ Pekin Bao ,, İsmindeki gazete geçenlerde ka- patılmıştır. Ek nüshalarının sahi- feleri birbirine dikilmiş sarı ipek- li kumaştan idi. * Amerikada son zamanlarda yeni usul bir hayat sigortası te- sis edilmiştir. Sokaklara konulan otomatik sigorta — makinalarına muayyen bir para alıdığı zaman makinadan derhal sizi bir hafta müddetle her türlü kazaya karşı tigorta eden bir sigorta poliçesi çıkmaktadır. * Tutulan biristatistiğe göre In- gilterede bir senede (45898902400) sigara İçilmektedir. Bunun dört milyarını kadınlar içiyormuş. İSTANBUL Te Teelilerin bölün'ballar | Taphfuz ve gazetemiae alitir. | vaemm ABONE FiATLARI HHH 1400| 250| 400 US 2700 | 1400 800 İ300 ü a Abone bedeli , Gdeğişlirmek peşindir. Adres ” 25 kurüştur. Gelen evrak geri verilmez. e rdan mes'uliyot alınmaz. için mektuplara 10 k ge "=l Ilnııpllııuıdır. ğ unları Biliyor Musunuz l 'SON POSTA Boğaziçi Yalılarında... Güzel Yalıların Geniş Güzel Boğaz- içinden eski, ahşap, tahibi boyalı yalılar- dan birkaçı Buğaziçi neden söndü?. Bunu — düşündükçe gözümün önüne daima büyük, geniş şehneşinli, maşallahlı, yâ hâfızlı ve kayıkhaneli yalılar gelir. Geçen — pazar bir gezintide Rumelihisarından — ta — Sarıyere kadar uzandım, — Sahil boyunca #imdi ameleler yol yapmakla meş- gül. Koca #silindirler durmadan İşliyor, taşlar — kırılıyor, — yollar döşeniyor. Zavallı yalıları. Hele bu toz toprak içinde büsbütün solup bo- yun bükmüşler gibi.. bütün pen- cereler sarı örtülerle örtülü.. sa- çaklardan parça parça tahtalar dökülmüş.. çiçekliklerde kuru sak- sılar sarkıyor. Büyük tahta kapı- ların köşelerini örümcekler bürü- müş.. - belliki, geçen yıldanberi buraya ne eşya taşınmış, ne de öyle yükle girip çıkan olmuş. Cadde kenarındaki rıhtımda uzun kamişinı - titreterek balık tutmıya çalışan ihtiyar bir müte- kaitle — konuşuyorduk. — Kendisi Hisarın eski yerilerinden Liri.. Başındaki geniş kenarlı şapkasını bastırarak gülüyordu : — Küşei uzlete çekileli altı sene oluyor. Ne yapayım? Vakit geçirmek İçin böyle balıkçılık bile ediyoruz. Birkaç balık tutsaydım siza ikram ederdim. — Buyur edilip oturtulacak yerim de yok. Artık #iz hoş görün.. Ihtiyar adam, her sabah ve her ikindi bu balık avına çık- yormuş. Bize balıkların cinsinden, nasıl tutulacaklarından, huyların- dan etlerinin lezzetlerinden bah- setti. Yalılar için alâkamı anla- yınca acı acı güldü: — Yarayı hiç deşmeyin oğlum. Görüyorsuz ya, mal meydanda.. Hepsi de bomboş, harap.. Kimse tutan olmuyor. İşte şu akıntıya şeytan akıntısi derler, Buraya ya- kalanan, kendini ta karşı Kandilli önünde bulur. Elile ta ilerde- geniş, elslü saçaklı, tepesi müsellesli, çifte balkonlu harap bir yalıyı gösterdir — Hezarpare, Ahmet Paşanın yalısı buydu. Sonraları çok tamir gördü. Âdetâ yeni baştan yapıldı. Az ilerdeki tahini boyalı yalıya da Dizdar yalısı derler. Şu denize doğru çıkmış yalı Defteri Hâka- niden Emin Efendinin yalısıdır. Zavallı âhir ömründe epeyce sil- leler yedi, yalıyı sattı, avucunda kalanı yeyip bitirdiler. Şu beyaz yalı da Narhcı Hasan Efedi yalısı idi. Şimdi kimin elindedir bilmi- yorum. Ihtiyar mütekait başını sallı- yordu: — Boğazın sönmesine sebep, bu yalılara rağbet edilmemesidir. Kiralar ucuz. Şu Salim Paşanın yalısını 16 liraya veriyorlar da, kimse yanaşmıyor. Hani iş güç sahipleri için 37,5 kuruş vapur parası çekllir masraf değildir hal, x Istinyede yalılar daha küçük, fakat daha kibar.. Köy gazino- sunda dinlenirken eskl köy esna- fından biri bize anlattı: — Eskiden burada hep zen- ginler, o zamanın büyükleri otu- rurdu. Meşhur müfti Yahya Efen- TAKVİM Gün » ÇARŞAMBA — Hızır 19 HAZİRAN 935 45 Arabi | 17 Reblülevrel 1354 Vakit |JEzanl 6 Harziran — 1331 Vanat! Güneş | 6 45| 4 78 )| Akçam l9 — |19 63 Öğle D4 ğ1 12 14| Yataı (2 04 121 47 207 idadi | 8 82 ( 18 16) imsük | 6 2 Rumi Vakit |Enaul (Vasati Sofalarında Şimdi Cinler Top Oynu- yor!.. Tavanlardaki Süs- lü, Yaldızlı Kak- malar, Sa- kıflardaki meler Gün Geçtikçe Harap Olu- yor |. dinin yalısı da, — İşte şu burnun yakınındaki — süslü yalıdır. son zamanlara kadar Osmanlı paşaları buradalardı. Şu pembeli, beyazlı yalıya Koyun zâde yalısı derler. Dışından değil, bu yalıya içinden bakmalısınız. Bir haremi var, hep tavanları yaldızlı, oymalı ceviz kak- malı.. Evin balkonunda püfür püfür rüzgür eksik olmaz..Arkada oski- den yüz iki çeşit güllü bir bahçesi vardı. Şimdi bahçede harap olu- yor, Güllere bakan kalmadı. Zaten şimdi yalılar hep kiracı bekle- mek yüzünden bekçilerin elinde.. Bekçiler çoluk çocuğu ile yalının bir odasına — girlp — senelerce oturuyor. Artık © yalının bakılıp bakılmıyacağını siz keatirin.. * Tarabya, boğaz içinde en givcivli, en kalabalık yer.. Kt- çük limanın içi kayık ve yelkenli dolu.. İskele caddesi akşamları rum güzellerile doluyor. Büyük- dereye yürüdükçe rıhtim boyu ve sokaklar — tenhalaşıyor. — Yalılar sıklaşıyor. Güzel, süslü, oymalı bir yalı önünde durmuştuk. Pencerelerde perdeler yoktu. Pancorlar sımsıkı kapalı. Alt kat pencerelerinde sa- rı renkli, süslü kafesler, sakafla- rın Üç yanında bhâlâ yaldızlı çer- çeveli “Tevekkeltü Alâllah,, * Ma- şallah,,, “Yâ hafız,, lâvhaları asılı.. kenarlarından serçe yuvalarının otları, samanları sarkıyör. Yaının sağ tarafındaki, büyük, kocamış kapısı yarı açıku. İtince biraz daha açıldı. Küçük bir toprak - bahçecikten sonra niha- Say'a 9 Ykaa | j | İ Fantoma Mehmet l Bir Aya Mahküm Oldu Fantoma namile maruf yan- kesicilerden Mehmet serserilik suçile mahkemeye verilmişti. Üçüncü ceza mahkemesinde muhakeme edilen Mehmeot duruş- ma esıasında Üzerinden bir yazı takımı çıkararak: — Ben serseri değilim. San'- atkârım. İşte kendi elimle yaptı: ğim bir eser.. diye müdafaada bulunmuştu. Fakat mahkeme — Mehmedi suçlu buldu. Kendisini bir ay hapse mahküm etti. Altı ay da emniyet nezareti altında kalacaktır. —— Kocasını Dövmüş Duün, Sultanahmet birinci sulh ceza mahkemesinde bir dava görüldü. Suçlu mevkünde bir kadın vardı. Davacı da, bu ka- diınin — kocamı - Adliye levazım ambar memurlarınaan — Rasimdi, Bu karı koca geçinemiyeceklerini anlayarak boşanmaya karar vers mişler. Hukuk mahkemesine baş vurmuşlar. Bu sırada, kadın kocasına — rastlamış, bir — güzel tokatlamış ve hakaret etmiş. Mahkemede, kadın, bilmukabil kendisinin da hakaret gördüğünü Iddia etmişse de iddlasını İsbat edememiş, Üç gün haps cezasına, 28 lira da para cezasına ve 25 lira da tazminat vermeye mah- küm olmuştur. İki Suç Birden iİşlemiş Sabıkalılardan ve yersiz takı- mından Mahmet Kadri, Küçük- pazarda Hasan oğlu Mehmedin yüz kuruşunu çarpmak — suçile tutalmuş, karakola verilmiş. Iddi- acı ile yüzleştirilirken karakolda polislere hakaret etmiş. Onun da muhakemesi görülecektir. yetinde dut, erik, şeftali ve çam ağaçlarile örtülü bir bahçe uza- miyor. İçerde çit yoktü. İleriye çifte merdivenli iç kapıya yürürken alt katından başörtülü ihtiyar bir kadın çıktı, bize bir emrivaki yaptır — Yalıyı mı — göreceksiniz evlâdım? Gelin buradan da aizi gezdireyim. Hem kirası da ucuz« dur, içi de güzel. Çift merdivenll — Iç kapıdak içeriye girdik. — Zavallı yalılar, renkli cam kapıları, süslü, ceviz kakmalı, yaldızı dökülmüş tavan- larile insana çÇok yels — veriyor. Kadın önümüze düştü, bize oda» ları, sofaları gezdirdi. Pembe cam kapılarla ayrılmış geniş bir salona soktu: Burası harem.. Pencerelerin kafesleri hâlâ kalkmamış. Ihtiyar kadın, eski — bir sütnine şivesile anlattı: — Nur içinde yatsın, gümrük emini Ali Ağanın yalısıdır. Şimdi torunları buraya uğramıyor bile., Düşmez kalkmaz bir Allah.. Saray gibi yalı yüzüstü kaldı. Tutan olsa, içine şenlik gelir, in cin top oyna» maz. Bir buçuk yıldır kimse yüzüne gülmedi. Eh, işte, eski günler kaldı mı ya?.. Zavallı kadın.. Bilmiyor ki Boğaziçinin bugünkü — ölümünü, eski günlerde yaşayanların israfı hazırlamıştı. O israf ki günün birinde koca devleti cılız bir lokma gibi düşman denilen koca devlerin ağzına atmıştı. Evet.. Boğaziçi sönüp gidiyor, Fakat bunun mesulü yine eskiler« dir. Elizden evvelkiler. — *