. 19 Hariran SON POSTA 29 Dafika Na: Emel Rıza 19-6 985 KIZLAR iÇiN! Şu satırları yazarken bile, daha hâlâ tereddüt içindeyim. Onun için muhakeme ve tahlilden şekinerek sadece, bu gece geçen hâdiseyi kaydetmekle iktifa ede- teğim. Akşam yemeğinden Sait Beyi tehdit etmiş: — Eğer bu gece de gelip İstirahat etmezseniz, ben de ra- batimi terkedeceğim. Geceyi bu sandalyenin üstünde geçireceğim, Demiştim.. Hakikaten, yeni Yetişen toy bir kız kadar sıkılgan olan Sait Bey, artık bu gece #elip yatağına yatacağını vandet- MiŞ.. Ben soyunup (yattıktan Yarım saat kadar sonra, usullacık mpartımana gelmiş. Sessizce “oyunduktan sonra yatağına gir işti, Onun bu hareketi, benim de kalbime bir huzur ve sökün vermişti, Artık müsterihane göz- imi kapamış.. Biraz sonra da "ykuya dalmıştım. O kadar dak Müşim ki. O ağır uyku arasında, kolumun yavaş yavaş kaydığının Ve yataklıktan aşağı sallandığının kında olamamışım. Iki hararetli elden birinin elime, Ütekinin de dirseğime (o temasile Uyandım, Fakat oakadar sersem- ki, ne en küçük bir hareket- İS bulunmağa ve ne de en küçük ses çıkarmağa muktedir ola- Hadım, Bu hararetli iki el, ya- Yaş yavaş kolumu kaldırdı. Bü- iyi bir itina İle yanıma uzattı, *0nra?.. Sonrası, bu kadar... Saiş Bey tekrar yatağına uzandı. Eğer bunu; bir romanda oku- Maydım, inanmazdım. Kendi ken» 1“: — Olur şey değil. Kendimi Methetmek gibi olmasın amma.. rmer gibi beyar, heykel gibi 'gün bir genç kız kolu, ya- sarksın.. Bunu, bir erkek Mörsün,. Ellerinin üstüne alan. Sanki tomas etmesi günah olan Mukaddes bir şey gibi büyük X itina ile yukarı kaldırsın. Sa- binin yanına uzatsım... Ey fazl ht mükâfatı verecek adam arr Yanlar!,. Geliniz de görünüz. Dün- Yann en faziletkâr adamı nerede kalunuyor. Benim gibi » söy- Üyenlerin rivayetlerine bakılırsa « cı bir vücude malik olan bir kız, bir korış üstünde ken; o zavallı, boylu boyuna W miş, mışıl mışıl uyuyor. Aca- p" çıplak kolum; © sırnaşık tünüizin, o küstah ve mütecasir Alanlı fabrikatorun, ve hattâ 0s- daki meşhur zengin ve ih- Uyar çapkının eline geçseydi, ne yda... Erkeklerde fazileti in- bi *den bizim mahut müdüre ile e hayatını maske altında fı ge kaynamakla geçirmiş muallim Annaya, yazıklar “ün, Diye mırıldandım. Ve.. Artık Yuyamadımn, Şeytan aklıma, binbir türlü yle getirdi. Ve nihayet; — Şu insan oğlunun taham- Mülüng, dene. Dedi, yan bir deneme usulü keşfede- medim. Tren, boş tarlalar arasından koşuyor. OAra sırada acı acı düdük çalıyordu. Ortalık, enikonu eğarmıştı. Koridotda ayak sesleri İşitilmiye başlamıştı. Başımı, perdelerin arasından çıkardım. Aşağı doğru yavaş ya- vaş uzattım; baktım. Sait Bey sağ tarafına yatmış; uyuyordu. Vaziyeti, tıpkı masum bir çocu- ğun yatışına benziyordu. Perdenin bağını elime aldım. Onun yüzün de hafif hafif gezdirecek; ve ona yüzünde bir böcek dolaşıyormuş hissini vererek aldatacaktım, Fakat derhal bu çocukça ar- zudan vazgeçtim. Tekrar yatağıma çekildim. Perdeleri indirdim. İşte şimdi, bende irademe ip olmuştum. Artık kendimle Sait Beyi bu hususta müsavi bulmuştum. Lâkin hınsir şey- tan; bir kere İnsanın damarlama girerse, rahat bırakıyor mu, yaa?. Ben on dakika, daha, sırtüstü yattıktan sonra, duramadım. Tek- rar perdeleri araladım; aşağıya baktım. Sait beyin gür, koyu kumral, kıvırkıvır saçları gözüme çarptı. Bu saçların kıvrıntılarında temaşasına doyulmaz bir zevk vardı. Bilmiyorum, nasıl oldu?.. Elim yavaş yavaş bu saçlara doğru uzandı.» yemin ediyorum ki, hiç farkında değilim - parmaklarım, o derin kıvrıntılar arasina daldı. ve yumuşak bir ipek demetine temas ediyormuşum gibi, par- maklarımın ucunda tatlı bir lez- zet vardı. Bu lezzet, kalbimi hafif bir ürperti ile sarstı. Sait bey, * sanki uyumuyor- muş ta, benim böyle yapacağımı biliyormuş gibi - gayet tabii bir surette, gözlerini açtı, Başını kıpırdatmadan, gözle- rini bir saniye bile bana kaydır- madan: — Efendiml.. Saçlarımın biraz fazlaca uzunluğu nazarıdikkatinizi celbetti, galiba?,. Hakikaten öyle, Nezle olmaktan “korktuğum için fazla kestiremiyorum. Diye mı- rıldandı. Bu sözleri söylerken, onda tam manasile masum bir çocuk hali vardı. Eğer kalbi, hissiyatı fesada meyyal bir erkek olsaydı, böyle mi söyliyecekti?.. Hiçbir gey söylemese bile, hemen elimi kavrayarak dudaklarının östüne çekecek; bir buse ile haşarı eli- min cezasını verecekti, — Ah, affedersiniz Sait Bey.. Ben bazan dalar, böyle münase- betsizlikler yaparım. Emin olunuz ki, biç farkında değilim. Dedim. Bu sözlerle, onun kal bine girmek ihtimali olan her hangi bir şüpheyi izale etmek Istedim. Ve sonra, meseleyi bir şaka ile kapatmak İçin: — Saçlarınızın uzun olmas sizin hoşunuza gitmiyor mu?. Ma- demki size, kız Sait, diyorlarmış.. Ruhan kızlara benzediğiniz gibi şeklen de benzemek istemez mi- siniz?. — Eb.. Buda fena bir fikir değil, hanımefendi. Sayfa 13 Bir Gemi Yağması renler Ve Heyecanlı Bir Araştırma (Baştarafı linci yüzde) Romörkör © Sarayburnundaki camiin önüne gelince arkadan bir feryat kopmuş: — Aman batıyorum. OÖlüyo- rum, can kurtaran yok mu? Romör kör durmuş, manevra yapmış fa- kat en arkadaki mavna beş on dakika içinde suların altına in- miştir Görenler Söylüyor âdiseyi pencereden gören mütekait polis Bay Mustafanın kız ve refikam Obu batışı şöyle anlatmaktadırlar ; Burada otuz beş sene evvel batmış bir vapur vardır. O vapuru» burnu su sathına yakınmış, arasıra böyle kazalar olur. İşte bu mavnamn altı da bu buruna saplanmış. Ro- mörkör çekince mavna İkiye bölündü. Içine su almıya başladı. Mavnacı da: —Can kurtaran yok mu? diye bağırıyordu. Mavna Butörken Romörkör Onun İstimdadını işitinceye kadar delinen mavnayı sörükledi. İçine su doldu ve biraz sonra da battı. Önündeki mavna- dan ip attılar, Ve kazazede mavnanın sahi- bini belinden bağladılar, o kur- tuldu. Fakat mavna battı. Biraz #onra denizin altından sandıklar, balyalar çıkmiya. ve “dalgalarla sürüklenmiye başladı. Ben annem- le beraber boğazimıza kadar de- nize girdik ve dört balya kurtar- dık, Onları da polise teslim ettik. İşte bundan sonra bir yağmadır başlamıştır. Polisler Geliyorlar Biraz sonra Obâdise yerine gümrük kısım âmiri Fahri, sivil muhafaza memuru (Zeynel ve 2690 No. lı Kâmil gelmişler ve batan eşyaların sahilde kalanlarını toplamıya başlamışlardır. Bu araş- tırmanın sonunda 42 parça bulu- nabilmiştir. Saat Üçte (hâdise yerine Eminönü merkez memuru ile Alemdar komiseri Bay Şerif ve beş altı polis memuru geldiler Sarayburnunun bu sahili köstebek yuvası gibi eski Bizans mahzenle- rile doludur. Bu ucu bucağı ve kapısı bulunmıyan o mahzenle- re de eşya kaçırıldığını Fikriye adlı bir kadın haber veriyordu. Gümrük memurları ve polislerle beraber içeriye girdik. (Biraz ilerleyince ortaya ( yığılmış ve sayım beş on bin kadar olan öküz ve inek kafaları göze çar- pıyor. Bunları çöp müteahhitleri denizden çıkarmışlar, buraya yığ- mışlar. Hayli ilerledikten sonra polis karanlıklar içinde parlıyan iki göz gördü, seslendi: — Kim o... Gelsene buraya... Biraz sonra Bu inden saçı sakalı biribirine (karışmış bir adam çıktı sorguya çekildi: Üsküplü Osman — Ben Üsküplü ( Osmanım. Bazan burada yatarım diyordu. Fakat hiçbir şey bilmediğini iddi- bir köpeğin saldırmasile karşılaş- tılar. Bir memur seslendi. — Şurada çukurda bir karak tı var. Memurlardan ikisi çukura indi. Ve taşların altına saklanmış ıslak bir bavul buldular. Bavulun içinde battaniyeler, şapkalar ve birkaç caket vardı. Bunu Osme- na gösterdiler. Osman dile geldii: Eşyalar Çıkarılıyor — Vallah bunu ben denize girerek kurtardım. Buraya sak- ladım, Biraz sonra başkaları be- nım bulduğum bu bavulu zorla itmişler, çalmışlar.. Mademki bu- lundu artık söyliyeyim dedi. Ve memurları uzun dehlizlerden ge- çirdikten sonra taşlar altından bir caketle bir şapka daha çı- kardı, — Ne olur ne olmaz diye bunla- rıda buraya saklamıştım. Bu eşya yı denizden kurtardım. İçinden ken- dime bir battaniye ile bir elbise çıkar zannediyordum. Caket çıktı fakat pantalon yok.. Dedi. 300 Lira Yok Bavulun içinde (300) lira da varmış. Osman onu görmediğini söyledi. Karaya Oturan Italyan Gemisinin Eşya- larını Sarayburnu Mahzenlerine Götü- Bundan sonra memurlar mah-- zenin karanlıklarında bir sandık daha buldular. Daha evvelce de sahilde (26) top da kumaş bulun- muştu. Açıkgözlerden birisi bir sandıkla bir balyeyi aşırmış ve Sarayburnu (o parkının içindeki ağaçların altına gömmüştür. Bunu da çıkardılar. Asıl Adamlar Nerede? Bilenlerin söylediğine göre bu mabzenlerde her gün 5 erkekle bir kadın yatarlarmış. Bütün araş” tırmalara rağmen onlar buluna- madı. Polis geç vakte kadar © civardaki evlerde ve barakalarda da araştırma yaptı. Bazı adamları sorguya çekti. Bazı kimselerin bandrollu içki şişelerini boşaltarak içlerine su doldurduktan sonra tekrar piyasaya sürdükleri zaman, zaman görülmektedir. İnbisarlar Idaresi bu hilenin önüne geçecek bütün idari ve teknik tedbirleri almış olmakla beraber müstehliklerin de tatbik edilen usul ve şekilleri bilerek uyanık bulunmalarını temin için bu yolda mevzu takyidat aşağıda izah olunmuştur. Şişelerde bu eşkâle aykırı veziyetler görüldüğü takdirde keyfiyetin en yakın Inhisar Idaresine bildirilmesi rica olunur. 1 — İçki şişelerinin karnında matbu etiket, şişenin yukarı kısmın- daki boğazına boğazlık, yapıştırılmakta ve şişenin ağzına mum ve bandrol konularak damğa basılmaktadır. — 2Etiketlere içkinin nev'i, miktar, derece fiatı ve hangi fabrika mamulâtı olduğu yazılmaktadır. 3 — Müskirat fabrikalarında içki şişelerinin ağızları mantarlandık- tan sonra renkli mühür mumuna batırılıp Üzerine bandrol geçirilerek fabrikann mühürile damğalanmakta ve bandrok ların iki ucu şişeye yapıştınlmakla beraber boğazlık bantları da ucların üst kısmına İlsak edilmektedir. 4 — Bandrollar için, gayet ince ve su İle temasa gayri müsait vasıfdaki kâğıtlar kullanılmakta olup üzerinde İnhisar idare- sinin monogramı, içkinin Ismi ve matbu seri harflerile müte- selsil numaralar vardır. Etikette yazılı içkinin miktarı ve şişeye yapıştırıldığı tarih de ayrıca lâstik damga ile bandrok larda gösterilmektedir. (2168) Fakat iyice kurulandıktan sonra #ücudünüzü NİVEA kremi » yağı İle uvmağı unutmayınızi Bu sayede güneşle yanmak tehilkesine karşı korunmuş olursunuz, teniniz taze ve sağlamlaşır, Cildiniz yumuşak ve gergin kalır, Nafıa Bakanlığından: Demirleri Bakanlık tarafından verilmek üzere 492000 adet “5,, demiri imaliyesi açık eksiltmeye konulmuştur. Tahmin edilen be- del 4920 liradır. Eksiltme 5 Temmuz 935 Cuma günü saat 16 da Ankara'da Bakanlık Malzeme Müdürlüğünde yapılacaktır. Isteklilerin ticaret odam vesikası ve 369 liralık muvakkat te- ye yl ne di hile, Giy vlan İ » Se tları ile birlikte aynı gün ve saatte komisyonda buluvmaları Vin değilim ya?... ile geçti. Memurlar lere e e birli ynı gü: me Fe > asi ri 5 — Deri Vi ME istekliler bu husustaki şartnameleri parasız olarak Mr” 2 — Efeni a . liç a gi a dan (Arkası var ) Bu defa buralarda yavrulayan Malzeme Müdürlüğünden alabilirler. is