y I_'JLLF_H' ) VT Tefrika No: 43 — “Ne o, ne de © azizim, ver bakalım şu kâğıdı,, Cunningham: — “Buyurunuz.. Bakalım siz ne mana çıkarabileceksiniz...,, dedi ve kâğıdı Lavrence'e verdi. “SE- — Yarım saat sonra Lavrence tekrar kadınların bulunduğu sa- lona avdet etti ve ikinci defa olarak samimi bir surete Öözür diledi. Fakat yine zihni başka şeylerle meşgul görünüyordu ve Caresse'in pek iyi farkına vardığı gibi hiç izahat vermiyordu. Kalın bir kadife perde ile ayrılmış olan bitişik yemek oda- sına geçerlerken, genç kadınlar Lavrencein kendilerini takip eden sofra hizmetcisine dönerek: —“Paul, şimdi git, Mister Har- veye söyle Sir Geoffrey gelir gelmez derhal bana haber versin!,, Dediğini işittiler. Emir Bu emir okadar sert bir lisanla verilmişti ki, hizmetci der- hal sofirin gelip gelmediğini an- lamak için aşağı koştu ve onları boş tabaklarla başbaşa bıraktı. Caresse gözlerini süzerek eski Aşıkına baktı : — “Sir Geoffrey gelse de, gelmese de, Ümit ederim ki bizi aç bırakmazsınız.,, Dedi ve Lavrecein kendisine dikilmiş olan ve İasanı çıldırtacak kadar boş ve hiçbir şey ifade etmeyen nazarlarını görünce der- hal ilâve etti ; Yani.. Demek istiyorum ki.. Yalmız bırakılmaya aldırdı- ğımız yok... Fakat her ikimizde aç kalmak niyetinde değiliz.,, Lavrence — cebrinefe ederek şifrenin uyandırdığı düşünce ve endişeleri bir müddet için olsun zihninden — çıkarmaya muvaffak oldu ve gülerek: — *“Hiç merak etmeyin. Tek- rar ortadan kaybolsam bile ye- meğin yarıda kalmıyacağına söz veriyorum... Çok kabalık ettim fakat...,, — “Fakat Sir Gi gelir gelmez tekrar — ortadan kaybol- mıya niyet ediyorsunuz değil mi?,, — “Korkarım ki bir müddet İçin ayrılmak mecburiyetinde ka- lacağım...,, Bu defa Perdita söze karıştı ve: — “Yine mi ©o kâğıt parça- &?... Onun bize daha birçok muziplikler yapacağını ben zaten evvelden söylemiştim,, dedi, Davetiyeler Lavrence: — “Evet,, dedi. "“Fakat o kâğıt evvelce inde ettiğimiz ev- rak tomarının ancak son sayfası idi. Gerçi şifresini hallettik ama haltedilmiş şeklinin de manâsımı bir türlü anlıyamadık.., Sora sözünü değiştirerek: — “Ha... Şimdi aklıma geldi. Bu akşamki balo için davetiye- leriniz geldi mi?,,| Caresse: — “Evet davetiyeleri — aldık. , Fakat gidebilip gidemiyeceğimiz — belli değl.,. Dedi — * Belli değil mi? Niçin? Eğer beni kast-diyorsanız.... ,, — “Kimseyi kastettiğimiz yok. Şukadar - var ki, saat İki... Ve gi- yecek bütün elk- biselerimiz hâlâ otelde... ,, — “Çok mü- teessifim... Maa- mafih daha epey vaktimiz — var, Her halde üçten evvel sizl oraya yetişdiririm, ,, - “ Evet.. Sir Geoffrey şimdi f avdet eder ve sizi | akşama — kadar alıkoymazsa, de- ğil mi?,, Bu cevap Lav- rence'l tamamile şaşırttı. Çünkü hakikaten Sir Geoffrey'in avdetinden evvel hiç bir tarafa gidemezdi. Ondan son- ra da tamamile gefirin emrine tabidi. Lavrence ne diyeceğini dü, nürken Perdita: KA — *“ Kabahat sizde... Siz gel meden buaradan ayrılmamamızı sıkı sıkı tenbih etmemiş olsaydınız biz şimdiye kadar çoktan eşyaları- mızı getirmiş olurduk ve bu sıkın tıya siz de, biz de katlaonmazdık.,, dedi. Lavrence düşündü. Hakikaten © sabah onlara böylece tenbih etmişti. Fakat o vakit henüz Nazi reisi Herr Nüller'le görüşnp kâ- ğıdı lade etmemişti. Fakat şimdi artık genç kadınları kimsenin ra- hatsız etinesi ihtimali yoktu. Prısc oldukça sakin bir şehirdi. Herhalde Iki genç kadının oto- mobille ve bilhassa güpe gündüz dolaşamıyacakları kadar asayişi bozuk değildi. Binaenaleyh Lav- rence onlara kendi otomobilini verirse... Fakat kendi otomobili çok küçüktü... ,, Başırı kaldırarak sordu: — “Otelde kaç sandık bırak- tınız ? ,, Perdita alay ederek: — “Otomobilinizin yaylarının kırılmasından mı korkuyorsunuz ? Hem ben yalnız gitsem ne çıkar? Bir #aata kalmaz eşyaları — alır gelirim,, dedi. Perdita — sabahtanberi kapalı kalmaktan cam — sıkılmıştı. Cares- se'e gelince, o zaten dalma öğle- den sonra karyolasına veya bir divana uzanarak kitap okumakla vakit geçirirdi. Binaebaleyh he- Belucistan İ BAS“P(O '.' !'_,_ eei ÖY RLA İngiliz nazırları oaşvekâlet dairesine gelmiye başlamışlurdı men muvafakat etti : — Hiç te fena bir fikir değil.... Zaten hepimizin birlikte gitmesi- ne İüzum yoktu ki !..... Sana zah- met olmasın Perditacığım ? ,, dedi. — “Ne zahmeti olacak ? Uzak bir yer değil ki. Perditanın plânı Lavürence söze karıştı ve amerakl: — “Otomobili — kendiniz mi kullanacaksınız ?,, Diye sordu. Caresse: — " Tabii, niçin kullanmas.n... Perditanın kullanamadığı otomo- bil yok ki.. Her haide arkada oturup kucıiındı iki sandık ta- şımaktan — daba — rahat yal..,, Dedi. “ Eşyayı getirmek için bir hdoıe göndersek (ılııııîç mı?,, — “Olmaz... Çünkü e.yalanu bir çoğu sandıklara yerleşliri.miş değil... Bucdan maada otelin he- sabımı da görmek lâzım... Kâfi ge- bep değil mi ?,, Biraz daha münakaşadan ton- ra nihayet Perditanın gitmesine karar verdiler. Zaten en makuli de bu idi. Perdita ayağa kalkarak, Law- rence: — “Hatırınızda olsun, bura- da vesaiti nakliye yolun daima sağını taklp eder. Yalnız köp- rülerden geçerken ıol tarafa ge- çer... Tuhaf değil mi? Dedi. Pordita, Caresse'nin de elbise- lerine dikkat etmesi hakkımdaki tavsiyeleri dinledikten sonra dışa- rı çıktı. Biraz hava alacağına seviniyordu. ( Arkası var ) Zelzelesi Sarsıntı Bir Facia Oldu Ve Şehirler Mezarlık Haline Geldiler Karachi, 2 — Ouetta .nııdl göneyde-cenupta - Baletiye kadar yedi mil, Kuzeyde-Şımalde-Sariah'a kadar yedi mil uzanan geniş bir mezar görünümü » manzarası - göstermektedir. Askerler, açık havada mutfak kurmuş'ardır. Fakat bu felâkette ölümden kurtulanlar, ağaçlar altı- na çekilmeyi tercih ederek, yiye- cekten İst'gaa göstermetedirler. Askerler, yalnız bir gün içinde 3000 ceset meydana çıkarmışlar- dır. Yer sarsı tısından ölenler ara- ıındı * Kelat ,, da eski bakan- lardan Sir Shams Shah ve karısı vardır. Harap olan böl, 'de, kolera başgötermektedir. Şurada burada başlıyan küçük yangınlar kendi kendine sönmüştür. Amerika'da Da Feyozan Dhaai'texas, 2 (A. A) — Ewe lerin çoğunu yıkan, fırtınalı bü- yük — bir. — yağmur — neticesi dört çocuk boğulmuştur. Hay- vanların ğu ve Ürünler bütün bütün volmuştur. Bulgaristan Türkleri — | Bahtiyar İnsanlarmış ! ( Baştarafı 1 inci yüzde ) Vestidir. Bu —gazete, Bulgar akalliyetleri hakkında bir yazı yazdı. Başlığı şudur: * Bulgaristandaki — azlıkların hürriyetl ,, Ezcümle diyor ki: “Dünyada azlığı serbest yaşa- yan Bulgaristan gibi bir memle- ket daha yoktur. Burada yaşayan azlıklar kendilerini okadar serbe;t duyarlar ki mektep ve — mabet dahi açarlar. Burada en çok mektepleri — olanlar Türklerdir. Mali cihetten de Türk mekteple- rinin vaziyeti iyidir. Hükümelten yardım gördükten başka her yıl 100 milyon Levayı aşan bir de gelirleri vardır.,, Bu, Bulgar gazetesinin yazdık- ları hiç te doğru değildir. Bulgaristanda. — bir milyonu bulan Türk azlığı inim inim inle- mektedir. En ziyade zulme uğ- rayan yerler ise Deliorman, Gel- va, Tozluk, Pomaklık, Kırcali ve Rodop havalisidir. Bulgar gaze- tesinin yazdıklarile hakikat ara- sındaki farkı göstermek için son on beş günlük vukuata bir göz gezdirelim: Son zamanda beliren bir Bul-. | gar çetesi Kırcaliye bağlı Potoçe köyünde Rasim oğlu Müminin değir- menine girmiş, buğdayları öğüt- mek için değirmene gelmiş olup ta orada buldukları Türklere yemek pişirtmiş, karınlarını İyice duyur- muş ve teşekkür makamında bir güzel kötek çektikten sonra sa- vuşup gitmişlerdir. * Diğer bir Bulgar grupu da birkaç yolcu Türkün önüne çık- mış, bunlardan Şaban oğlu Hüse- yinin 1100 Tevasını, Bayram oğlu lngıltere : Silâh Mütahhidi T ( Buştaralı 1 inci )üıda ) Meselâ —hanedan arasından prens Connaught'ın Vickers şir- ketine ait 3000, Dysart prensinin (40,000), Saint - Andrews metre- polidinin 2100 hisseleri vardır. Sir Con Jilmoor'un 3066 adet adi Vickers, Maliye nazırı Növil Çemberlaynın 5414 adi ve 833 imtiyazlı hissesi vardır. Bu sırada tahkikat heyeti reisl şahidin sö- zünü kesmİş ve: — Siz, demiş, mugalata yapı- yorsunuz. —Komisyon azası sizi dinlemekle büyük bir sabır gös- termiştir. Bu sırada, komisyon azasın- dan Madam Rachel Crovd reisin bu sözlerine itiraz etmiş ve bilâ- kis şahidi tebrike llıık bulmıııtnr Liman Şirketi Müdürü.. Ali Rıza Bey De İstifası Haberlerine Hayret Ediyor Ankaradan gelen haberlerde Istanbul ve İzmir liman umum müdürlerinin istifa ettikleri, isti- falarının da kabul olunduğu, hattâ Istanbul İiman müdürü Bay Ali Rua Çevik'in Sivas valiliğine tayin edileceği bildiriyordu. Biz istifasının — sebebini Ali Rıza Çevikten sorduk ve şu ce- vabı aldıkı: — Ben istifa etmiş değilim. lstifa için de bir teşebbüs yapma- dım ki — istifam kabul edimiş olsun. Ne istifamın asli var, ne de benim böyle bir işten habe- rim var. Bunu Ankara muhabir- leri nereden ve nasıl - almışlar ? Hayret ettim. ü TTT | l Haziran 3 Şakirin 250, Şaban oğlu Eşrefin 214 levasını almışlardır. x Bundan — birkaç gün evvel Razgradın — Kalova — köyünden Mutaf Veli oğlu Arifi ayni köyün mera bekçisi Nikola iİle orman bekçisi bir Bulgar, dağda hay- vanlarını — otlatırken — kıstırmış, müthiş bir dayak atmış, sonra suçları belli olmamak için kuşa- ğile bir armut ağacına asmışlar- ğ dır. Bu cinayet hakkında yapılan şikâyetlerden bir netice çıkma- mışlır, * Türk genç'erinin kurdukları Turan spor ve kültür ocakları da her tür'ü işkenceye lâyık görül- mektedirler. Şimdi, Bulgaristanda hiçbir Türk spor veya kültür ceml- yeti yoktur. Bazı zengince Türk alleleri kaçırmak ve mallarına konmak için yapılan türlü mezalim de caba. Mese'â Eskicuma'nın zen- gin tacirlerindan Nedelço Şiş- manofun tazyiki ile memleketi terkeden Akahmet köylü Türkle- rinin mallarına bu adam bedava- dan konmuştur. Türkü bol olan her mıntaka- da takin edilen siyaset işte budur. Binaenaleyh Bulgar gazetesi- nin iddiası doğru değildir. ve Türk mekteplerinin 100 — milyon levayı aşan varidatı var demesi, sade tahrik maksadına matuftur. Türk mektepleri, Bulgar mu- allimlere para vermiyorlar İddin- sile ve 1928 denberi Şumnu'dan başlıyarak © zamanın kültür mlü- dürü Çuçulayn'ın siyaseti İle ka- patılmakta devam etmektedir. » , Bınııuhno. bu tahkikat gu ka- naali uyandırmıştır: * Büyük Beritanya, — dünya silâh ticaretinin merkezl olmuştur. Bütün dünya — silâh — imalâtının üçte birini İngiltere yapmakta ve ihraç etmektedir. 1929 ve 1932 senelerinde Japonyaya — yapılan ihracat, eski mikdarın-iki mislini bulmuştur. 1929 da Çine 393.000 hartuç satılmış iken 1932 de bu —— mikdar 33 milyona yükselmiştir. M. Pollitt Almanyaya yapılan nikel ihracatındaki fazlalığa da işaret ederek demiştirki: — “ Hitleri silâhlandıran biz olduk. Şimde de ozun silâhlan- İ masını bahane ederek silâh yarı- şına kalkışıyoruz.» 500 Liralık Müsabakamız Okuyucularımız arasında açtığı- miz (500) liralık — müsabaka bitti. ve bu müsabakaya —ait (30) uncu —son kuponu neş- rettik. İstanbulda ve dışarıda bu- lanan — okuyucularımızın (7) Ha- zirana — kadar — vakitleri vardır. O zamana kadar bize neşret- Bi tiğimiz şartlar dahilinde cevap- larını — göndermelidirler. Zarfların Özerine “müzabaka memurluğuna. kaydı konacaktır. (7) Hazirandan sonra gelecek cevaplar kale alın- mayacak ve netice (12) Hariranda ilân edilecektir. Sinir ve akıl hastalıkları müt. Dr. ETEM VASSAF Cağaloğlu Orhan B. aportımanı Tel.ZA0S) Ev. Kadıköy Bahar ye İlorl sokak TeLü07? |