28 Mayıs 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

28 Mayıs 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AAT FU CAT WT S B B ) f 14 Sayfa SON POSTA Mayıs 28 Dünyanın En Mes'ut In- sanları Nerededir ? Bunlar, Büyük Okyanusta Bir Adacıkta Yaşarlar Ve Çok Rahattırlar 20 nci asırda ne para bilen, ne idare tahakkümü tanıyan bir mem- leket vardır: O- rası Büyük Ok- yanusta, — dört kilometre uzun- huğu, iki kilomet- re genişliği olan bir adadır. Adı da Pitkarndır. Bu adanın bol suyu ve mahsul- da toprağı var« dır. İçinde (200) kişilik — yerliden başka hiç bir ya- bancı — yoktur. Adalılar dünya- nın en bahtiyar insanlarıdır. Ge- niş bir. hürriyet ve tablat zengin- liği içinde yaşar- lar, elektelgin ne olduğunu bilmez- ler, gaz lâmbası bile kullanmazlar. S.hhatları hiç bir zaman bozuk mamıştır, Hastalığın farkında bile değildirler. Hele dünyada doktor- luk diye bir meslek olduğunu düşünmemişlerdir. bile, k * Ingiltere hükümeti kendi Ida- resi altında bulunan bu adacıkta bir radyo istasyonu kurmuştur. Fakat ne kadar tuhaftır ki, ada- hlar bu radyoyu hiçbir. zaman kullanmak istememişlerdir. Sebe- bi de başka yerlerde olup biten- leri anlamak istememeleridir. Iki senede bir Pitkarn'e uğr- yan gemiciler ada halkına ancak giyinmek için en zarurt şeyleri getirir ve giderler. Adaya ca hiçbir şey çıkmaz. Ne gazete, ne mecmua, ne de kitap.. Zaten adalılar okumak — bilmezler ve okumasını sevmezler, Sonelerden- beri ellerinde eskimiş, yıpranmış bir kitaptan başka birşey yoktur. Bir Ingiliz muharriri ada üze: rinde yaptığı araştırma nelice- sinde Pitkarn'ın tarihini — şöyle tesbit etmiştir: Kimsesiz ve sekenesiz olan bu adaya 146 sene evvel Baund lsminde bir gemi yanaşmış ve o sırada da tayfalar anrasında bir Isyan baş göstermiştir. İkiye ay- rılan mürettebat boğaz boğaza gelmişler, silâhlar çekilmiş, bıçak- lar sallanmış ve içlerinden kala kala ancak (6) kişi sağ kalmıştır. Bu altı arkadaş İngiltereye dör mekten — korktukları için adaya yerleşmeğe karar rove kendilerine kamıştan birer kulübe yapmışlardır. Fakat yalnız başına ve sessizçe yaşamak ta istememişler. Tayti adasına gidip orada on ikl yerli alleyi ikna etmişler, ve birlikte yaşamak lzere kendi adalarına getirmiye muvaffak olmuşlardır. Bu suretle bu küçük adacıkta Hngiliz tayfalarile yerlilerden mü- rekkep bir Ingiliz müstemlikesi basıl olmuştur. Fakat maalesef Ingilizlerle yerlilerin arası — bir müddet sonra açılmıştır. Çünkü Ingilizler bekâr, yerliler evlidirler, Yerli kadınları beyaz iİnsanlara daha çok tevecelih gösterdikleri için yerli erkeklerler aralarında hiç bir gün kavga eksik olma- maktadır. Nihayet bu yüzden kavgalar, çapışmalar — başlamış, B ) Pitkran adası halkı bir gün vukuagelen — kanlı bir boğuşmada yerlilerin mecmuunu teşkil eden 12 erkek, İngilizler- den 3 kişi ölmüştür. Bundan sonra adada dört Ingilizle 12 Tayitili yerli kadın- dan ibaret bir grup kalmıştır. Işte bu dört genç ve dinç Hngiliz gemicisi ile 12 yerli kadın garip bir karı koca — hayatına başlamışlar, bunlardan yavaş ya- Adanın biricik okuma bilen adamı” vaş — zeki, güzel çocuklar çıkmıştır. Gittikçe Üreyen bu 16 nmüfuslu aile beş nesil kabile haline gelmiştir. Fakat Ingiltere hükümeti nedense bu bin kişiden sekiz yüzünü alarak Yenizelandda —Norfolk adasına nakletmiş, Pitkarn da ancak 200 kişi birakmıştır. Işte bu 200 kişilik adalı içinde 146 sene evvel Pitkarna çıkmış olan Ingiliz tayfası Kriskan'ın ikinci torunu Parnis Kriskan - okuyup yazma bilmektedir. Bu adam adada bulunan eski, yıpranmış, yıllanmış biricik kitabı okuyabilmekte ve Ingiltere kralını temsil etmektedir. Adanın kalkı tamamen - bir alle, hısım akraba sayılmaktadır. Buna rağmen Sıhhatleri hayret edilecek derecede iyidir. Burada tetkikat yapan İngiliz muharririne göre dünyanın hiç bir tarafında bukadar sıhhatlı insanlar yoktur ve öşlerine az tesadüf edilir. Türkiye Masonluğu Ve Halk Fırkası (Brştarafı 1 inci yüzre) rilmesi hakkında yaçılan tahminler münasebetile Türk Mason cemi- yetinin de bu kararın tesiri dahi- line girdiği mevzubahs oldu. Dün bu münasebet © Türkiye maşrıkı fzamı büyük üstadı Bay Muhiddin Osmanla — görüştük. Kendisinin bize söyledikleri şunlardır: — Kökü dışarıda olan cemi- yetlerden maksat beneberit, genç hıristiyanlar cemiyeti gibi cemi- yetlerdir. Türkiye maşrıkı âzamı- nın adı Türk yükseltme cemiyeti- dir. Gizli bir teşekkül değildir. Nizamnamesi hükümete verilmiş va izini alınmıştır. Kökü dışarıda olmadığı gibi dışarıdaki mason teşekkülleri ile do rabıtası yoktur. Iskoç teşekkülüne hiçbir za- man bağlanmamış, hattâ yabancı bir loca ile arasında muhabere de teossüs etmemiştir. Dağıtılması veya kapatılması mevzubahs değildir. Tatil 4 ay değil 3 aydır ve cemiyet nizam- namesi — icaplarındandır. Hükü- metçe tasdik edilmiş olan nizam- mamemiz mucibince her yıl Hazl- ranp, Temmuz, Ağustos aylarında yaz tatili yaparız. Bu yıl da ayni tatili yapmak kararı verilmiştir. Görülüyor ki bu tatil kararında da fevkalâdelik yoktur. Bay Mahmut Esadın prensip itibarile muhalefetine hürmet ede- rim, Ancak bu muhalefeti ikide bir bu kabil hâdiselere vesile et- meği de doğru bulmuyorum. Bu akşam Son Postadaki yazı etra- fında meclisi idarede konuşula- caktır. Herhalde bu vaziyeti tav- zih edeceğiz. İst. 1 ci İlâs Memurluğun- danı Galatada merkex rihtim - ha« mında 21 numarada maden kömürü ticaretile meşgul iken halen Feriköyde Bulgar çarşımında Arpasu sokağında Nusret apartımanının 4 cü katında oturan Bodos oğlu Vasil Prodromidin ve Beyoğlunda Sakızağacı caddesinda Papazyan apartımanının 4 cü katında oturan İstefan oğlu Panayot Vasili- yonun İstanbul Asliye İkinci Ticaret mahkemesince 28/11/934 günlemecinde iflâslarına ve iflâsın mezkür tarihten İtibaren açılmasına ve tasfiyenin adi gekilde yapılmasına karar verilmiş olduğundan 1 1— Müflislerde alacağı olanların ve Yetihkak iddiasında bulunanların ala- saklarını ve lstihkaklarını ilândan bir ay içinde 1 ci İflâs dairesine gelerek kaydettirmeleri ve delillerini (senet ve defter hulâsaları vesaire) asıl veya musaddak suretini tevdi eylemeleri, £ — Hilâfına hareket cezat mer'- uliyeti müstelzim olmak ürere müf- Halerin borçlarının aynı müddet içinde keadilerini ve borçlarını bildirmeleri, $ — Müflislerin mallarını her nt sıfatla olursa oluun ellerinde bulun- duranların o mallar Üzerindeki hak- ları mahfuz kalmak şartile bunları ayal müddet içinde dalire emrinâ tevdi etmeleri ve etmezlerse makbul mazeretleri bulunmadıkça cezami mes- uliyete uğrayacakları ve ruçhan hak- larından mahrum kalacakları. 4 — 6-6-935 tarihine müsadif Per. şembe günü saat 10 da alacaklıların llk içtimaa gelmeleri ve müflis ile müşterek borçlu olanlar ve kefilleri« nin ve borcunu tekeffül eden eair kimselerin — toplanmada bulunmağa hakları olduğu ilân olunur, — (11868) İnegöl asliye hukuk daire- sindeni İnegölün Osmaniye mahal- lesinden orman fen memurluğundan mütekait Ahmedin mahalleden Raşit weresesinden alacağına dalr İnegöl hukuk mahkemesinden verilen 16-1-935 tarih ve & No.lu ilâm — mumallöyk Raşidin — veresesinden oğlu Vahidin ikametgâhi meçhul olduğundan H. U, M. K. nun 142 inci maddı göre ilânen tebligat icrasına karar — vözll mumâileyh — Vahit — ilân m İitibaren bir ay zarfında yollara müracaat — etmediği katiyet — kesbedeceği — ilân suratte olunur. Gazeteci De Kongresine Giremezse... ( Baştarafı 1 inci yüzde ) çillmiş. Bugün de, bu komisyonların toplantısı varmış. Dahiliye Vekâletinin bembe- yaz mermer koridorlarında, dışa- rıdan - topladıkları - tozları bulaş- tırmaktan çekinircesine — dolaşan murahaslar, programdaki saatten epey sonra komisyonlarına dağıl- dılar. Ben evvelâ; Kültür Komisyo- nuna girenler arasına katılmayı tercih ettim. Daha müzakere başlamadan, muharrir - arkadaşlardan - birinin dilinden kopan bir nükte, bütün yüzlerde derin bir gülş yarattı. Fakat o anda, müzakerelerin nükteyle başlamasından çok daha gayrı tabii bir vaziyet hasıl oldu. Ve, savrulan nükteyi not ettiğimi gören komisyon reisi Mehmet Asım Us bana bitapla : — Siz, dedi, müzakereyi ta- kip edemessiniz ? Bunu evvelâ, başlayan lâtifeye bir mazire sanacaktım. Fakat reisin yüzündeki ciddiyeti görünce merakla sordum : — Neden? — Çünkü komisyonlar herke- se serbest değildir ! Üzstadın, gözlükle ve uzaktan beni seçmediğine hükmederek : — Ben, dedim, herkes değilim. Üç mecmuanın mümessili — ve Son Postanın muhabiriyim ! Mehmet Asım Us bu cevpla da tatmin olamamıştı : — Reye koysak! Dedi. Hududunu aşan bir hayretle: — Neyi? Diyecektim. Fakat işgüzar bir aza nedense, reise hak vermek lüzumunu hissetti: — Mehmet Asım Usun bakkı var. Komlsyon müzakereleri ha- fidir ! Ben, daha selahiyettar - bir makamdan, müzakereyi dinlemek hakkımın korunmasını İstemeyi, orada münakaşaya girişmeye ter- cih ettim. Ve çıktım. İçeride ge- çen bu sahneyi fik dinliyen, ka- pının önünde karşıma iİlk çıkan Son Posta sahibi oldu. Ve onun ağıı da ayni hayret duygusile açıldı. Onunla birlikte, az ileride ar- kadaşlarile görüşen değerli yazı- gı Aka Gündüze sokulduk. O, anlatımımızı - dinleyince: — Ne münasebet? Dedi, siz Necip Aliyi görün! o, hakkımıza kavuşturur sizil Onun dediğinide yerine getir« dik, Ve çok geçmeden, hakkımı- m teslimde tereddüt gösterme- yen Necip Ali ile birlikte komle- yon odasına döndük: Mehmet Asım Us ona, — ax evvel, — bizl dışarı çıkarabilmek için icat ettiği sebebi bile göl- gede bırakan bir cevap verdi. — Efendim, ben, bu arkada- gın komisyon müzakerelerini mü- nasip bir lisanla neşretmediği ka- naatindeyim! Ve bu sözlerini tamamladık- tan sonra; gözlerini, tasdik eder bir ses duymak Ömidile mevcut azaların dudaklarında — beyhude yere dolaştırdı. Zira onun kanaatine, komls- yondaki küçük kardeşinden baş- ka Iştirak eden çıkmadı. Fakat Necip Ali ile kısa bir fısıldaşma, Komilsyon relsini Iste- gine kavuşturdu. Zira bu busust ve gizli müzakere neticesinde benlm, - remi bulunmuş olmadı- ğım İçin - müzakereleri takip ede- miyeceğime karar verildi. Ve Mehmet Asım Us, vaktile, hakkındaki öz intibamnı sakla- miya lüzum görmeden yazışımın öcünü çıkarmış oldu. Komisyon kapısının bu suretle yözüme kapanışından sonra aklımı birçok sualler Üşüşüyor. Daha dogrusu aklıma, Mehmet Asım Us'un cevaplarını veremiyeceği suallerden başka hiç birşey ge- miyor. Bence bu sualleri aşağıya sıra- lamak, sütunları beyhude yere harcamak sayılır, Zira en kaıt iz'anlı kimseler bile, benim vaziyetime sokulan bir yazcının kafasından geçen olanca sorguları kestirmekte hiç güçlük çekmez. Bundan sonra, komisyon mü- zakerelerinin neticeleri, Mehmet Asımın murat ettiği “ münâsip lisan ,, la bildirilecektir. Fakat acaba bu satırlarımı okuduktan sonra o havadislere gözgezdirecek olanlar: — Dervişin korameti kendin- den menkuldur! Meselini hatır» larsa haksız sayılabilecekler mi? Biz, gazeteciler kongreslul bi'e lâyikile takip imkânlarından mah- rum bırakılırsak başka kapılarda karşılaştığımız güçlüklere musta- hak sayılmaz mıyız? Eğer, kongreden bahsederken kullandığım bu lisan münasip gö- rülmezse, günahı bana mı alttir? Ve nihayet, diğerleri bertaraf, Mehmet Asım Us, bu suallerime olsun birer cevap icat edebilmek Amkânlarına sahip midir? Sadece meraklanıyorum! Nact Sadullah Yarın ; buna benzer akla gelmedik bir mani çıkarılmassa, kongrenin umum — toplantısını yazpbileceğim llmil;lvnd:’yiın- Ç Son Posta Kİ İstanbul BORSASI ÇEKLER 1L.T. L.için Nev - yerk 07921 GAŞORT0 Amsterdam — (,İ762 KB Üa (Cümhuriyei) Bankesi (Oa, Hamli) armalı Kaln beşibirlis alıa | girmp) u ACümhariyet) ÇAziz) 5 | Yak) . © 4600 | C) Becsa — harlel Mikrobiyojoji Cemiyeti Yarın Toplanıyor uı'l Türk mikrobiyoloji cemiyeti yöllti toplantısını yarın saat 18'de Cağrloği” Etibba odasında yeniden yapa: ŞER. Üyelerin toplantıya gelmeleri dil J mektedir. İi OBT İEESEEELE FESEET & (EZE£ F35FE EE (zer FEF

Bu sayıdan diğer sayfalar: