6 Sayfa . İngiliz Bankasındaki Banknotlar Dllıyının en küçük banknotu 1828 yılında lagiltere'de çıkarılmıştır. Kıy« Dünyarın | meti (1) metelik, LR sayısı da (1) taner Banknotu | dir. Bankmotları yaptırttıktan sonra piyasaya çıkar- maktan vazgeçilmiş, fakat her nasılsa bir tanesi bu karardan evvel kasadan çıkmış olduğu için onu tekrar elde etmeye çalışılmış ve ancak (5) altına satın alınabik miştir. Bu banknot şimdi Ingiliz bankasının — müzesindedir. Âymı müze de diğer bir banknot var- dır ki, -kaiymetçe bütün dünya banknotlarının en ağırıdır. Filha- kika tam (bir milyon ) Ingiliz altınını temsil etmektedir. Bu banknottan da (4) tane piyasaya çıkarılmıştır. Bir. tanesi — şimdi bankanın müzesindedir. Diğerleri banker ( Roçild ) ile yine banker Samuel Rogers'de ve Kral (4) üncü ( Core ) da idi. TAKVİM Gün PAZARTESİ — Hımır $i 27 MAYIS 938 12 — Arabi Rumi 29 Sefar 1354 M Mayı Alışam 12 — | 19 29 Yata |156 2123 İmsâk (6 53|1 22 | “"ıııo * 1610 Nöbetçi Eczaneler Bu gece nöbetçi eczaneler şun- dür. İstanbul tarafı; Şehzadebaşı (İb- rahim Halil), Cerrahpaşada (Şeref Celâi), Fatihte (A. Kemal), Topka» puda (Nazım), Samatyada (Kıdvan), Cibalide (Necati Ahmetj, Eyüpte (Hikmet), Gedikpaşada (Asadoryan), Delterdarda (Arifj, Divanyolunda (Kaat), Babçekapuda (Beşir Kemal), Bakırköyünde — ( Hilâl), Beyoğlu taralı; Beyoğlunda (Kanzuk), Pan- altıda (Güneş), Taksimde (Karakin ürkçüyan), Oalatada idayet), Kurtuluşta (Necdet Ekrem), Kasmım- (Merkez), Hasköyde 411;1.!?. adıköy tarafı, Muvakkıthanc cad- desinde (Leon bukluyan), Ki dilinde (Hulusi Osman), Büyükada da (Halk). Bir Doktorun Günlük Easertesi, Notlarından (*) kanser Habis ve tedavisi hemen hemen gayrimümkün bir derecede dün- yanın her tarafında sık sık görü- İen bir hastalıktır. Kemik, cilt ve dahili, harict uruvların bepasinde hasıl - olabilir. Cildimizde küçük sivilceleri, ben noktalarını tırnakla kazıyarak tahriş edevler de, ba- zan bu küçük çıbanlardaki hücre- lerin farzla çalışmasile kanser hu- gl ettiğine tesasirle şahit olurlar. Mikroplu elup olmadığı ve sirayet vasıtası da henüz m olmıyan bu hastalık vücudu bin bir iztirap içinde kıvrandınır. ve zayıflatır. * * Kanser için radyum tedavisi ilk devirlerde cüz'i bir tesir yapıyor. Merilemiş vak'alarda amelıyat tav- #iye ediliyor. Mamafih bunlarda da yüzde yüz şifa yok — gibidir. Söon zamanlarda Amerikada ve Hindistanda kanser üzerine çalı- şan hekimler — Kobra yılanının zehirinden hastaya vermek sure- tile iztıraplarının dinmesine ve hastalığın daha fazla İlerlemesine mani olmuşlardır. Fakat bu da kat'i bir deva olmamıştır. En ağır ve tedavisi güç olan boğaz ve mide kanserleridir-. P Bu setları kesip saklayıma, yahut bir albüme yapıştınp kolleksiyon yapır vaz. Sikinti samanımızda bu metlar bir daktor gibi imdadımıza yetişebilir. ——— | yazmıya vakit bulamadın!, Gümrü Vapurdan Fırlayanlar . . * Kral Ka- rol,, beyaz göv- desini rıhtıma da- yadı ve derin bir nefes aldı. Dizl dizi hamallar büyük bir. gürültü ile merdivenlere doğru koşuştular, Güverte yolcuları ka- labalıklaştı. — Rıhtimda — dolaşan otelciler, yukarıya doğru sesle- niyorlar: — Hotel, Hotell.. Mesyö, Hotel!. Aşağıdan yukarıya, — yukarı- | dan aşağıya mendiller, mini mini kadın elleri sallanıyor. Bağrışma- lar, uzaktan uzağa puse gönder- meler, çığlıklar arasında merdi- venlerden inmeler başladı. Bavul- lar, küçük çantalar, bez torbalar taşınıyor. * Kral Karol ,, adeta kusuyor. Amma, ne kusuş!.. Bü- tün bu bavullar, küçük çantalar içinde belki en kıymetli, kokulu, güzel şeyler vardır!. Fakat kimbi- Hrl. Thtimal içine aldığı insanlar- dan bir kaçı kötüdür de, midesini bozmuştur!.. Merdivenden atlıyan genç bir kadın ihtiyar bir kadının kucağına düşüverdi: — Ah anneciğim, canım an- neciğim!. — Yavrum, kızım!. Ayol içim kabardı, — şimdi — ağlıyacağıml. Okadar üstüme düşme kızl. — Sorma anne, hep gözümde sen tüttün I. — Bilirim, bilirim!. Bükreşin keyfini sürmekten bana mektup Sua!.. İtiraz etme, bilirim!.. Kıral Karolun yolcuları İçinde ya hastalar çok, yahutta, bu sefer böyle hep sanatoryomdan tebdil- havadan dönenler dolu.. “kilo,, « dan bahis pek fazla.. Genç kadın annesinin koluna girm'ş anlatıyor: — Tamam 8 kilo aldıml.. Baksana, o eski kuruluğum, sarı- hığım kaldı m?. Nafile çok gezdik annol, Bir defa da Nafiln mek- tep arkadaşı bir Romen, bizi Sinayaya götürdü. Görsen ne köşkler, ne şatolari. Bayıldım, bayıldım !.. “ Hotell,. Hotel 1.. ,, Sesleri arasında artık gümrük muamelesi başlıyor. Büyük geniş kapıdan girilen loş ve karanlık antrede boğuk bir uğultu var.. Hamallar koşuşuyor, bavullar, çantalar uzun geniş bölmeler üstüne diziliyor.. Genç bir. Rum kızı, küçük SON. POSTA memuruna uzattı: — Benim var bir bu çantami. Bakazaksin!.. Memur çanitayı sükünetle aldı, önüne koydu ve açtı: Kırmaktan, dökmekten, incit- mekten korkar gibi yavaş yavaş parmaklarının ucile küçük eşyayı çıkarmıya başladı: Bir pudra kutusu, bir levanta, krem kutuşu, birkaç teane ruj kalemi, sürmelikler.. Küçük bir ipekli mendil.. Kâğıda sarılmış mavili bir pijama... Memur sordu: — Nereden geliyorsunuz 7. — Varnadan... Bu kadar uzak Varna !. — Onun için almadım yanımda birşey !.. — Pokâlâ, Geçinizi. — < Biraz evvelki genç kadın ba- vullarının başında durmuştu. Me- mur anahtar istedi, bavulu açtı. Bir kat çamaşır.. Ufak bir kombinezon.. Sıksanız avuç İçin de kayboluverir.. Ipek bir bluz... Birkaç ipekli tuvalet.. Momur hepsine ayrı ayrı dik- katle bakıyor, — elektrik — işığına tutuyor. Parmaklarile — yokluyor ve düşünüyordu. Genç kadın mırıldandı : İ — Hepsini kullandım, hatta modası da geçmek Üzere.. belki de bir daha giymeml. Sıra — bavulün - ikinel katına gelmişti. Memur yine ayni titizlik ve dikkatle ikinci katın eşyasını muayeneye başlamıştı. Büyücek bir podra kutusunu açtı ve d.şarıya bir sürü mektup döküldü.. Genç kadın birdenbire bir şey hatırla- mış gibi annesine döndü: — Şekureyi — sor muyorsun annel. Şimdi kocasile Köstence- deler.. hiç mes'üt değil.. bana neler anlattı. Rıdvarın gözü Ro- men kızlarında.. işi gücü ya çap- kınlık, yabut ticaret.. Şekure: “ Benimle alâkadar — olduğu yok. İstediğimi alıyor, İstediğim parayı veriyor amma, beni sev- miyor... ,, diyor. Çocukları olmasa bırakıp gelecekmiş.. gürsen, benl görünce nasıl hıçkıra hıçkıra... Mamur, genç kadının sözünü kesti: — Affedersiniz, açabilir miyim?.. — Estağfirultah.. uiçin açmı- bu paketi kten Geçerken... Gümrükte bir muayone sahnesi bavulunu gümrük| yasınız.. içinde bir takım çocuk || Soluğu Bümrükte Alıyorlar elbisesi var. Hediyedir. Memurun eline bir şişe geç- mişti, başını kaldırdı, gözlerile sordu. Kadın gülüyordu: — Bükreş suyudur, çocuklara çok yarıyor. Onun için getirdim!. Memur yine ayni itina ile ba- vulu kapadı, nezaketle: — Bir de içeriye teşrif ediniz efendim.. dedi. Üzerinizin muaye- nesi de tamamlansın!. Posbıyıklı, iri yarı, pancar yüzlü bir adam, iki elinde tut- tuğu bavullarını Aşil gibi kudret- le kaldırdı, siranın Üzerine koydu: — Allah bilirki, bay oğlum, Vidine gözüm kapalı gittim, gö- züm kapalı döndüm. Varnadan iki tane Bulgar çöreğinden baş- ka bir şey almadım. O da bizim hanım sever diye.. eh ne yaparmın!. İşten vakit kalmıyor ki.. amcadan kalma bir çiftlikle, birkaç parça toprak vardı.. onları... Memur bavulları açmıştı. Eski kürklü bir paltoyu güç halle çı- kardı. Pos bıyıklı adam güldü: — Soğuktan korktum amma, kullanmıya kısmet olmadı!.. Memur pazen bir. entarl ç- karmıştı. Bu pos bıyıklı, başını salladı: — Vücudum alışmış bir defa, bir türlü pijama kullanamıyorum. Memur bir kulu açtı, içinden esmer İki çörek çıktı. Pos bıyıklı yine: — Hah, dedi. Işte kaçak ise, bunlar kaçak.. Ötekileri- hep bu- rada yaptırdım. Amma çörekler- de çörektir hal.. Pos bıyıklının işl bitince, sıra kuru, zayıf, uzun bir Almana geldi. Kadın elile bir takım İşa- retler yapıyor, blr şeyler söylü- yordu. Memur bavulu açtı, kutular Amerikan bezinden, pazen çama- şırlar, şişeler ve mendiller arasın- dan büyücek bir tahta kutu çık- tı. Memur ipe bağlı anahtarla kutunun kapağını açtı, eski bir konsol saatı.. çıkardı, önüne koy- du. Etrafımı, içini muayene eder- ken, nasıl oldu, galiba eli bir döğmeye dokundu. Saatin üst tarafından küçük kapıcık açıldı ve demir bir kuş fırlayıp üç defa sallanıp bağırdı: — Cikek!. Cikcik!,. Cikcik!.. İ celbederim. Mayis 27 — Kari Mektubları /î bidelerimizi Temiz Tutalım !. Birgün, Taksimde Cümhuriyet Abidesini ziyarete gelen seyyahla- rın yanında bulundum. Bu güzel anıtı hayranlıkla seyreden bu gez« ginciler bir an biribirlerinin yüzle- rine bakmaktan kendilerini alamıs yorlar. Dikkat ettim: Heykelin muhtelif yerleri, kuşlar tarafından kirletilmiş. En güzel âbidemizia böyle bakımsız bırakılması ihmale elliğimize verilmez mi?, Belediyes mizin bu hususta nazarıdikkatinl Galatasaray Hsesinden Cahit Çeltikçi Ktitahyada İsmetpaşa mahallesinden Bay Hasan Özdemire: — Bu hususta bir istida ilç belediye başkanlığına müracaat edip vaziyeti anlatınız. Herhalde bir istisna yapılır zannındayız. * İstanbul Davutpaşa kışlasında Bay Selime : — İhtiramız İçin sanayi müce- seselerinden birine veya İktısat Bakanlığına müracaat ediniz. * Ankarada şoför Bay Zahide: — Mektubunuzda anlatmış ob duğunuz cinayet evvelce yazılmışti. * Ziraat bankası levazım deposunda Nuürl Özele: — Bizce yapacağımız iş, ilk müracaat yaptığınız zata, yeni ve kısa bir mektupla vaziyeti anlate maktır. * Pendikte İstasyon caddesinde No, 150 de M. Süreyya Özkana: — Her meselenin iki tarafı yardır. Siz bize yalnız bir taraflı olarak görünüyorsunuz. Madalyo- nun ters tarafı, belki de, sizin söylediğiniz gibi değildir. Binaen- aleyh, böyle şahsi bir meselede bir şey yazamayız. Yapacağınız şey belediyeye şikâyettir. x» Ayaş Gümrük muhafaza memurla- mından 2612 Bay Hayriyet Isteğiniz imkân haricindedir. Maamafih bu hususta maarifle temas ederek böyle bir düşüncer nin mevcut olup olmadığını anla- mağa çalışır ve size bildiririz. * Kartalda Cümhuriyet mahallesinde 11 numaralı evde — Arnavut — sütçü Hamazana * — Sıhhiye Vekâleti yeni sene için bütçesine bu hususta tahsisat konmuştur. Siz de bir istida ile Vekâlete müracaat ederek — vaz yetinizi -bildiriniz. ve — Istidanızi Istanbul Sıhhiye Müdürlüğü vasır tasile gönderiniz. —a eee eee Piyor ve Jan — Piyer ve Ja Maupassant'ın evvelce üçü dilimizedt basılmış olan yedi romanından bir tW* nesidir. Hayri Rüştü Akyürek tarafilte dan Türkçeye çevrilmiştir. Büyük bit şöbreti haiz olan “Piyer ve Jatte Maupassantnın paikolojik roman tarzıl* daki en kuvvetli eserlerinden - biridir. Dağıtma yeriz Resimliay matbaasl İskender — Meşhur Plütork'mk Çeviren Haydar Rıfat. Tarih sovenleri okuyanları candan alâkadar eder. İlİ bin şu kadar yil evvel yazılmış de gildifı — bugünün tazeliği, canlılığı ile mümte” dar.