Mrrerere eee ea ş ea ee eee sedAsAAAAAR AAA GA AAA AAA R ASA AAA AAA AAA eee AAA SK MA . YAREE LA ASA . sürerrer (Bugünler Ingiliz Sineması Henüz Çocukluk Çağında Sinema Fransada Bir Spekülâsyon İşidir. Halbuki İngilterede y Diğerlerinden Farksız Bir Endüstri Londra Sinemalarında Bir Yabancı İlk Bakışta Ne Görür? Londra, (mayıs) — İngiltereye yen! gelen bir yabancı bir sinema salonu- Ba girince, İlk bakışta kendi yurdu- Bunkinden ayırt bir durum görmezi Bu, hele şebhrin orta yerlerinde ol- dukça adslü büyük bir bina, geniş bir salondur, Kapıya arılan İlân da daha çok bir Amerika filmine alttir. Mubakkak: İng'lizler y Amerikalıların telâffuz gel Mişlardır. ve bugün bi ziminin Nevyork gi sında bir gayritabilik gören pek &ıdır. * İngilterenin sinema salonlarında bahşiş usulü - yol Hiç kimse el Uzatmaz. Ve yer eren kadın vöyü erkek memur, yanınızdan hiçbir şey töylemeden uzaklaşır. Derhal kendi- Bizi rahat hissedersiniz! * Aktualiteler her yerde aşağı yukarı yekdiğerinin aynidir. Normalin dışına $Sıkanlar, bazan epeyce Fazla olarak tadece —Amerikalılardır. — İngilterede haftanın hadiseleri, Fransa da oldu- Yundan daha iyi alınmış, hale daha İyi anlatılmış değildir. Ve muhakkak ki, her kurdolüda kralın hayatına ait birkaç safha var« dır. Bu safhalar dalma rikkat verir. Hele zengin —mahallelerde — olduğu fakir mahallelerde de halk #rasında uyandırdığı bürmet, alâka dolayısile ! * Davit Koperfild filmini gördüm. Bu filmde e© tanıdığımız ( W. C. Fld)y tarihi bir simayı — taklit #ttiği için alışkın — olduğumuz fant: zilerinden hiçbirini yapamamış- tr. Zaten hürmet verici, hürmet Rörücü mevzular hep böyledir rejlsörü korkutur: hiçbiri eserlerini Yazarlarken mayı düşünmemiş- erdi. — Netice malüm, — tahammül gn sahni #dilemiyecek — kadar #örürüz, bu sahnoleri — yuttu! İçin muharririn kalemi de olmayınca, tıkılırız. Bence bu David Koperfild, tıpkı Madam Bovari gibi, resimli bir. kitap halindedir. * k Biy rejisör klâsik bir eseri sahneye ©rken Dacaba ae zaman biraz Terbest davranacak, Tabii, makaadım, erikalıların meselâ (Resurreetlon)a Yaptıkları gibi garip fanta: değil, akılhıca Pilmak İatifa, kudrete, bazan dehaya bağlı olduğu- BU kabul etmek İâzım, Ğ Fransızların (La Fontsin)i ken- lıs.ı“ (Esope ) nin — biraktığı kurü _Hy_-ı..ı zenginleştirmekten çekin- SHMi ( ) de — ( Euripi- b Bin eserlerini kendisine göre tlaa Simekten — yılmamıştı, yakıa Smanın (Rasin)i (Lâfonten)i henüz Mamıştır, fakat muhakkak ki vü- Sidüne ihtiyaç vardır. & Ülülterede bu mevsiin en çok bö- bilen filmlerden biri (Skarlet Pim- y) dir, Fransızcası da - vardır, Beyet yak örmek nasip olur. h artık İngiterede beyaz perdeden dni, SAa yerine ( Bubacığım |) di piş Pteka bir film gelmiştir. Bu ? vodrild'r. x» pal Shakkak ki; İngilz — sineman Tiğmegabuk — genişlemiş — olmasına *n henüz çocukluk çağındadır. Jan Kiepura'nın yeni bir film çevirmekte olduğunu söylemiştik. “Ben bü- tün kadınları severim,, adını taşıyacak olan bu filmden bir #ahneyi gösteriyo- ruz. Jan Kiepura'nın yanında Daniel Darrieux vardır. (Sekizinci Hanri) gibl pek — parlak bir istisana haricinde, ancak avam filmleri yapmaktadır. Bu filmler de lıı.lAııılkı.lı:u:l: hâkimiyetlerine yükselmekten heni rııı uzaktadır. - Sebebi ııııda:îı mgilizler tiyatro slstemine pel he dırlar. Filme kendilerini daha alıştı- ramamışlardır. Buna mukabil İngiliz ve Franmı | ılııııııılıtııı yekdiğerinden ayıran büyük bir hususiyet vardır, İngilterede sinema bir endüstrldir. Tıpkı. bütün diğer Endüstriler gibi. Bu itibarla iyi hret sahibi — bir rejlsör, — kolay olay yüzde —dört faizle bulığ lir. Halbuki Fransada bir işi mamak m 'A'y’dı yüzde 12 ile (144) ile sermaye arandığı Fransız Hâkimlerine Göre Siuemanın Gazetede_n ; Farkı Fransada — “actüalite, — filmi Dijen şehrinde mühim ve müp- hem bir cinayetin tahkikine ait safhaları sinamaya alırken, katil tarafından telefonundan kullanık mış olmasına ihtimal verilen bir müessenin resmini de almıştı. Bu müessenin sahibi - film müdürü aleyhine bir “zem ve kadeh,, da- vası açtı ve davayı da kazandı. muhakemen'n hükmü şudur: «Actllaliteye ait vak'aları göz- teren bir flmin, alelâde bir ga- zeteden farkı olmamasına mebni, bâd.se matbuat kanunun çer- çivesi içinde görülmüştür, fakat film müdürünün hâdisede bir kastı olmadığı da meydanda- dır. Bu itibarle kendisinin bera- etine, yalnz mühim bir cinayet meselesinde alâkadar - olabileceği ihtimalile bir müessesenin resminin derci 0 müessesenin haysiyelini kırabileceği cihetle bu noktadan davacıya 250 lira tazminat ver- Yok! mesine karar verilmiştir.,, Bizim Matbuat kanunu, aley- hinde mahkemeye müracaat edilen bir gazeteyi bu mesele etrafında neşriyatta bulunmaktan meneder, Diğer gazeteler ise rakiplerine nit bir mesele etrafında mütalea yürütmekten — tabiatile — müçte- niptirler. Binaenaleyh — Matbuat kanununun bu — maddesi — fili- yatta, mahkemeye intikal etmiş bir mesele hakkında hiç neşri- yatla — bulunulmaması neticesini verir. Halbuki Fransada böyle bir kayıt yoktur, esasen bu hâdisede de doğrudan doğruya — gazete değil, gazeteye benzetilen filim mevzubahlatir. Binaenaleyh gaze- teler karı tenkit etmekte serbest- tirler ve etmişlerdir. Söyledikleri şudur: — Bir filmin gazeteye benze- tilmesi yerindedir, doğrudur. Fakat cezayı müstelrem olmaması lâzım dır. Çönkü filim sansöre tabidir. yolarda Hazırlanan Yeni Filmler Reno Gulssart Nisanın 27 ci günü Dora Nelson filminin dış manzaralarını almaya başlamıştır. Bu film Louis — Verneuil'in bir senaryosu — Üzerine çevrilecektir. Eserin Louis Varneuil tarafından yazıldığını söylemek, oynıyacak san'atkârların başında, — refikası Elvir Popesko'nun bu'unacağını anlatmıya kâfidir sanırız. Bunun haricinde Andre Lefaur, Moris Eskand, Kristiyan Gerard baş- hca rolleri deruhte — etmişlerdir. Diğer taraftan bizzat muharrir de eserde mühim bir rol almıştır. * Paramount stüdyolarında 99 numaralı araba adı altında yeni filmin çevrilmesine baş'anmıştır. Bu filmde başlıca rolü Fret Mak Murrey yapacaktır. —Bu genç sanatkârı, ilk defa “Gidiş Dönüş,, filminde gürmüştük. Paramount onda gittikçe açılacak bir istidat keşfettiği içisdir ki kendisini tek- rar angaje etmiştir. Bu zat sine- manın yeni müntesiplerindend'r. Daha beş yıl evvel Hollyyoot'un bir orkestrasında saksifon çalı- yordu. Bilâhara Nevyorka gide- rek yene saksofonu sayes'ndi bir varyete — tiyatrosuna girdi. Küçük bir rol deruhte etti. Bu- gün sinemanın müstakbel yıldız- ları arasındadır. — Haftanın Filmleri — Amerikada — “Bir gün bir çoban,, adı altında, filim çevrildi. Garplı meslekdaşlarımızın sözle- rine bakılırsa bu filim, mevsimin ea fena filmidir. Lavrel ile - Hardy'yi — belki tanırsınız. Bunlar öyle iki san'at- kârdır ki, bir ikorkaklığı, öteki beceriks'zliği İle yan yana gelince komikliğine doyum olmıyan bir sahne teşkil ederler. On beş yirmi dakika süren bir diyalogu size zevkle dinletirler. Fakat maalesef bu defa sahneyi on beş yirmi dakika değil, iki saat işgal etmeleri istenilmiş, bu maksatla çocukları bile ayakta uyutacak bir masal mevzuu verilmiş, oyna- tılmış ve bu netice İle karşıla- şılmıştır. Fransada — Foli Berjer Parisin, şöhreti bötün dünyaya yayılmış olan bir revü tiyatrosu- dur. Bunun içindir ki, — müzikli, revlilü bir filim yapıldığı zaman ona bu ismin verilmesi düşünül- müş, iyi de edilmiştir. Foli Berjer filmi sadece bir müzik ve revü filml değildir. Ayni zamanda da mükemmel — bir vodrildir. Bu filimde bir bankerin karısı vardır ki kocasına son derece sadıktır. Fakat bir gün Foli Berjer'e gittiği zaman orada köcasına son derece benzeyen bir aktör görür, içinde onu sevmek ihtiyacını hisseder. İlk keren olarak kocasinı aldata- caktır. Fakat telâş etmeyin'z, bu fena istek sadece ni;ette kal Fill sahasına — çıkmaz. Fakat aktörün bankere benzemesi sonra bankerin de meli müşkülât içine düşmüş olması yekdiğerini takip eden, aldatıcı, gülünç ve eğlendirici sahnelere sebep ol muştur. Bu filmi oymyanların başında Fransanın meşhur Moris Şövalier'sini görüyoruz. Kadın san'atkârların arasında Matmaze Sim Viva ile Natali Paley vardır. Her üçünün de çok muvaffak olduklarını söylüyorlar. * Fransada bir de “Napolyon,, isşminde yeni bir filim çevrildi, Napolyon öyle bir evrensel mev- zudur ki Fransada, İngilterede, İ!ılyıdı. Amerikada — kerrelerce çevrilmiştir. Kimbilir, — kimbilir değil, muhakkak, daha kerrelerce de çevrilecektir. Yalmız rejisörle- rin veya senaryö yapanların se- yircileri bıktırmamak için müra- caat ettikleri bir usul vardır ki, o da her kerresinde Napolyonu bir. yeni yönünden görmektir. Bunun içindir ki, bu son filmi yapan Abel Gans bu kere Napol- yona “Şair,, taralından bakmıştır. Napolyon — rolünü Alber Diö Donne, Jozefin rolünü Damia yapmışlardır. Dekor zengin, mev- zu, beklenmiyen hâdiselerle do- ludur, seyircinin üzerinde “yeni,, tesiri bırakmaktadır. “Bir gün, bir çoban,, adlı filmden bir sahne, Hardy, Laurel ve Şarlot Henri seee de Muhtelif Stü