Doğduğu Zaman Doktor hastasına sordu : — En fazla şişman olduğu- tuz zaman kaç kilo idiniz. . — Doksan! — Ya enaz? — Ben bilmiyorum amma anam söylüyor. Üç kilo geliyor- muşum | Meşguliyet Misafir kaçıyı çaldı, açtı : — Bay meşgu'dür, dedi, gö- rüşemezsiniz ! Misafir sordu: — Ber yabancı değilim, ne işi var bana söyle! — Bayandan dayak yiyor. Görecek Gözleri hastalıklı idi; dostla- rından biri darıldı: — Sen gözlerine baktır mıyor- Sun amma fena ediyorsun; iki gözün birden kör olduğu zaman g rürsün ! uşak — Bülbüllerin sesi çok güzel deği. mi? " — Olabilir, fakat pek çok değil.. Ben biraz musikiden an- lasım da... Ne Söyledi Lokanta sahibi, garsona da- rıldı: — Demin müşterilerden birile münakaşa ediyordun. Müşteri ne söylese haklıdır. Dalma ona hak- kın var diyeceksin.. — Peki patron! — Ne söyledi de sen cevap werdin? — Sizin bir. budala olduğu- nuzu söyledi. Büyük Yalan Bayanlar ortaya bir pudra kutusu koymuşlardı. Hangisi daha büyük bir yalan söylerse kutuyu kazanacaktı. Biri : Ben kazanamam, dedi, çünkü hayalımda bir kere bile yalan söylemedim. Ötekiler hep bir ağızdan ba- ğirdi ar : — Pudra kutusunu sen ka- zandın. Kibar hirsiz bir. evi. soyü- yor — Çok zexi bir balık! — Zeki olduğunu nasıl anla- dıniz ? öÖğrelti. Güç man hiddetliydi: — Bayan, dedi, bir daha ba- na böyle bir iş göylerseniz yap- mam, — Sana güç bir iş mi söyle- götürüp tamir ettirmek bu kadar güçmü id.? — Güç değildi amma bu yüz- den az kaldı. dayak- yiyordum. Bir dişçiye götürdüm. Taragı görünce benimle alay mı ediyor- sun diye beni kapı dışarı attı. Meşhur — operatör, bir ziyafet çekiyor. Çünkü Hasis paltosunu - vestiyerden aldı. , Vestiyer — bahşış bekli;ordu. Hasis oralı olmadı, yürüdü; vesti- yer arkasından bağırdı: — Bay, bayl — Ne var? — Eğer para çantanızı bu akşam kaybederseniz gelip ba- na sormayınız, çünkü burada ce- binizden çıkarmadınız! Bilmiyorum Atıp, tutuyordu: — Müthiş — kızmıştım, — dedi, kendimi tutamadım, aptal, sersem budala diye bağırdım. — Ne cevap verdi: — Bilmiyorum, söyler söyle- mez telefonu kapaltım! Umacı Güzel kadın çirkin bir kadına sordular: — Filanca hanım ne yapıyor. Göüzel kadıı gülerek cevap verdi: — Herkesi korkutuyor dostlarına — Kocam ona el sıkmayı bile | Hizmetçi sokaktan geldiği za- | dim? Dişleri kırılmış olan tarağı | SON POSTA: sereasae aa AAAA — Ne yaparasınız. | — Karımla sizi tanıştırırım | / a N BUGÜN Bir üy evvel; Yel Üfürüp, sur götürürken.. Yürürken, Yollarda ayazın atı Katı, Kaskatı mantolara rastladı., Rüzgürı bir el Tuttü, Uyutlu soğuğan şeytanımı, || — Yollarda ayaz yoktu, Buz gili poyraz yoktu; Yollarda tek tük manto.. Birkaç keprli 6'o.. Birkaç hasır şapkı Birkaç #eçık yal Birkaç çıplak kol.. On beş gün evvel böyleydi yol ! Bugün Bütün Mantolar çıkmış; Bikmiş Kadın başları şapkedan; Kadın gerdanları yakudan; Başlar uçık, Açık! Kollar ” kısa, Kısa l Rop ince, İace! 'Buş açık, kol çi ü Kudül köyle ,,ıv,»?.:': eee ee Pek hoş oluyor. Seyretmek hoş oluyor. Şunların saçları sarı, Kumralları da ayn. Şuoların tenleri beyaz. tekiler esmer biraz. Gördükçe gözüm nurlanıyor. Gördükçe gönlüm kurtlanıyor, Oh ne güzel mevsimmiş yaz Yaz, yaz yaz. Zevkine doyum olmaz. Mizahçı ı Ön beş gün evvel; — Benim yanımda iken ölüm- den bile korkmadığını söylerd'n.. — Öyle amma bu, ölüm değil köpek! — Bu kıyafetle nereye gidi- yorsun ? — Boksör olan ev sahibime bu ay ev kirasımı -vermiyeceğimi söylemiye ! F ŞAİ GK AAA A AAA T 5558Z8Z558ZZ 888 — Ginden çüse biraz daha gençleşiyorsunuz ! — İzam ediyorsunuz. — Öyle ise seneden seneye olsun ! ) Ne Mutlu Ev sahibinin karısı piyano ça- hyordu; misafir: — Benim karım da keman çalar! Dedi, ev sahibi başını salladı: — Ne mutlu sizel flütten Luşhıu — Neye, mısınız? — Hoşlazmam amma, hiç ok mazsa 87z canınız sıkıldığı zaman elinden kapınca pencereden dışarı atab'lirsiniz! — Lu, hakikaten cansız mı? Yanına sokulmıya — korkuyorum da... Tecrübe Bay Suphi canlı bir karga al- mış evine götürmüştü, karısı şa- gerdi: — Bu karga ne olacak. Bay Suphi ciddileşti: — 1İlmi bir tecrübe için aldım getrdim dedi; bu kuşun üç yüz sene yaşadığını söylerler: Bezle- yip tecrübe edeceğim bakalım, hakikaten Üçyüz sene yaşayacak mi, yaşamıyacak mı? Teessür Hâkim mazvuna sordu: — Bir adamın, cebinden beş lirasırı almak size hiçbir. tecasür vermedi mi? — Verdi bayım; keşke daha zengin birine — çatsaydım diye düşündüm. İrsi Olmasın Kadın doktora söyledi: — Hiç çocuğum olmadı. Doktor sordu: — Sakın irsi olmasın bayan annenizin de çocuğu olmamış mıydı. sasaa sreea ' a 4' L_I__ıoş Sözler Nasıl Olur Medeni insan, vahşi insana dedi: — Sen nasıl olur da kendin gibi iİnsanların ölüsünü yiyebilk yorsun. Vahşi insan medeni İnsana ce- | vap verdi: | — Ya sen nasıl olur da ken- din gibi insanların ölüsünü yere | gömüp kurtlara yedirebiliyorsun? İmtihanda Imtihanda — muallim talebeye sordu : — Amerikayı kim keşfetti. Talebe sustu, muallim kızdı bağırdı : — Kristof Kolomp. Talebe odadan çıkıyordu : — Nereye? — Bağırdınız da bay muallim, benden sonraki arkadaşımı öyle çağıriyorsunuz sandım! — Doktor günde bir kahve içmene müsaade etmişti bu bugün üçüncü kahven oldu. — Öyle amma dI)oı :çıl dob; tora gittim, üçü de ayni şeyi ıüyılqlııcı. birerden üÜç kahve etti. — Lüzum Yok Amir bir hafta işine gelmeyet memura sordu: — Bir haftadır hasta olduğu* nuzu söylüyorsunuz, bunu tetkik edecek bir doktor raporu getlr* diniz mi? — Hayır bayim getirmeye lt> züm görmedim. Bu sefer hakikar ten hasta olmuştum. Üç Gözlük Adamın üç gözlüğü vardı: — Niçin üç gözlük ku'lanı? yorsun? Diyenlere cevap verdi: — Biri yakını görmek öteki de uzağı: — Ya tiçüncü. — Gözlüklerden birini kaybt” dersem onu görmek için! içlei — — Senelerdir. seni ıııyo"'." demek buraya saklandın ba l — -