B Mayıs 4 Siyaset Âlemi * enedik İLonferansı Da Bir Çıkmazdadır Bugünlerde Venedikte bir konfe- Pans toplanmıştır. Avusturya, Maca« Fistan ve İtalya, müşterek menfaat- lerini te'lik ve temin edici çareler peşiade koşmakta “ırlar. Bu arada en Müşkül mesele Macaristanın silâh- linmak arzusunu İtalya için diğer devletlere — kabul — ettirmek — vardır. !ya, Macaristanı ya beraberinde götürmeye muveffak olacıktır; yahut Macaristan Almanyanın kolları arasına Atılacaktır. Beraberinde — bulundura- | bilmek için onun silâhlanmak iddia- | 'sımı desteklemek — zararetindedir. Halbaki küçük itilâf zümresi buna | uarızdır. Son zamanda Fransa ile bir anlaşma yapan İtalya, küçük İtilafın şüphelerini uyandıracak şey- lerden uzak kalmak vaziyetindedir. Bu itibar iledir ki Venedik konup- | Banları dipsiz kile boş ambar kabilin- d Ve bu moktadan Venedik tlâka ile bekleniyor. Gerek Almanya e gerek diğer bazı devletler tarafından teşvik gören ikcaristan, — noktalnazarında — 1arar #dacecektir. Küçük itilâf ise, bu — *Yüdide herhangi bir fedakârlık yap- Maktan uzaktır. Şu halde, Avrupa | diplomasisi, halledilmesi cldden zor bir musdele ile daha - karşilaşmış luıu.ıııkı.du ' — Süreyya “Silâh Ticareti Pek Müthiş ! 'ıveç Bir Yılda 19 Milyon Kuronluk Silâh Sattı Stokholm, 7 (ALA.) — İsveçin harp Yazımı İhracatıma dalr tutulan —'Aünlhloı bu ihracatın 1934 yıl 18911,142 krona — baliğ — olduğunu Köstermektedir. "Bunun 5,114,854 kronu top, tüfek, Bermi ve cephane bedelidir. 1933 İhracatı, ancak 17,642,000 1932 Ihra. — *ütı da 15,784,071 krona baliğ olmuştu. İsveç harp sanayiinin başlıca müş- ileri, irsalâtın resmi kayıtlarına E::', 4,066,745 kronla İran, 4,539,459 la, 2,800,028 kronla da Nor- 'ıçııı. İspanya Kabinesi Madrit, ? (AA.) — Bay LBöru, toliklerin Iştirakile bir temerkiix Binesl lııııııı'ıııı. Edebt Tefrikamız Hacer, uykudan silkinir gibi Yoğruldu : — Gece oldu.. Ve birden hatırladı * — Zihni — Efendi, lılılmaıııld .Otel kâtibi güldü: — Onu, merak etmeyin ha- ."Nflııdi. bir kere emretmişdi- iz, odanız, her zaman İçin hazır! ” “Hacer, bunu unutmamıştı; fakat "e fazla bir mezaket sanıyor, ümide kapılamıyordu: — Sahi mi, Zihnl efendi? hz“ıd efendi, dargın dargin kmıştı: ıl'nı Size, hiç yalan söylermiyim mefendi? .MAIlhı otelin Önünde durunca, önük, kâtibi atladı. Otelin kapısı h..:' Huriye kadın, siyah ör- düz Ün uçlarını çene altından *:“hloylp çöıuyordıı Zihni efen- Ü görün ya, oda Ki Nıredın böyle, kâtip ofendi? Ye şaşaladı. ni ıfındl tolâüşla sordu: Muharrem Bey, nerede? y"-'b- kadın elik alıkbakik sisi SON POSTA Habeşıstan Paylaşılıyor Mu? İtalya Oraya Medenıyet Saçacakmış ! Roma, 7 (ALA. ) — Saylavlar ku- rultayında B. Savorlo demiştir kir “İtalya bugün Habeşistan mese! sini ortaya atımamış olsaydı, buna yarın Avrupa yapmak mecburiyatinde kalacaktı. Çünkü Habeşistan, geniş topraklarında medeniyet işinl kendi kendine başarmak güclünde değildir. Fransa ve İngiltöre, İtalyanın medent nconu ve kendi ulusal şerefini koru- mak hususunda Habeşistanda başar- mak İstediği için büyüklüğünü anla- mışlardır. ,, Bay Savorio, Habeşistanın bir deylet —vekili, kabileler mecmuası olduğunu da ilâve etmiştir. Yeni Sevkiyat Napoli, 7 (ALA.) — Merano vil- puru dün akşam, Gavinyana fabrika- sina mensup — sÜbay ve 500 erle bir ilkter da” haci Te vakası d GYTRİ Afrikaya hareket etmiştir. İtalyanın Seferberliği Roma, 7 (A.-A.) — B. Musolini, Raven, Palermo, Kunlo ve Forlı faşistlerini seferber yapmış ve altı ay hizmetten sonra terhis edilmiş olan 1913 kınıfını geri çağırmıştır. Saloda —sınıfının — seferberliği ile 1911, 1913, 1914 siyah göm- lekliler manıfıma ilk iki fırkası se- ferber hale gelmiş bulıınmıklıdıı B. Musolni bu tedbirleri Ha- beşistana yapılan silâh sevkiyatına ve Habeş seferberliğine cevap olarak ittihaz etmiştir. Harekât muntazam bir şekilde cereyan edecektir. Almanya İngiltereye Yaklaşacakmış Berlin, 7 ( Havas ) — Fransız-Rus andlaşman nın — İmzasından — sonra, Almanya — Dış Bskıılıııııııı izahat istemesl ve İngiltere ile lir yakınlık temini için uğraşarak Lokarno misa- kının kuvvetlendirilmesine çalışacağıŞ| görülen 25 Alman göçmeni ıüyleılyof Fzana: No Mahmut Yesari 60 yordu: — Bilmem! Yukarı aşağı do- laşıyordu, emme... Ötel kâtibi, sert sert söylendi; — Haydi çabuk, Muharrem Beyl bul... Hacer hanım geldi... Houriye kadın, şaşırmıştı: — TIstanbullu Hanım mı? — Evet... Istanbuliu. Hanıml.. Haydi, durma.. Ve Huriye kadın, içerl girince, Zihni Efenci döndü, arabadan Hacerin küçük bavulunu aldı ve genç kadının İnmesine yardım eltl Hacer, Aarabacırın — parasını verdi. Arabacı soruyordu! — Hanım, dönecek misin? Yarına kadar bekleyeyim mi? — Bekleme... Beklema.. Otelin kahvesinde oturanlar, pencerelere üşüşmüçler, bu va- kitsız gelen misafire bakıyorlardı. Hacer, arabadan inince, merakla bakışan başlar, bir şeyler mırıl- dar, fısıldar, gibl birbirlerine yaklaşıp tokuştular. Hacer, otelin taşlığından geçti ve tanıdık bir yere giren İnsan- hleri gelen Habeş erkânı, düşman hazırlıkları kargısında tedbir. görüşüyor ve ordularını gözden geçiriyorlar İngiltere Alev Yağmuru Altında Şenlikler Esnasında 7000 Kişi Bayıldı Londra, 7 (A.A.) — Kıral, 25 inci yıldönümü münasebetile — Beritanya atorluğuna hitap eden bir söy- teşekkür ettikten sonra demiştir kir — Ulusunla ben, henüiz sonuna ermiyen mühim imtihanlar ve sayısız üçlüklerden beraber geçtik. lstikba- L bize daha başka endişeler vermesi muhtemeldir.,, Kıral işsizler karşısındaki elemin- den de Lahsetmişlir. Londra, 7 (A.A.) — Kıral, saraydan bir elektr'ik düğmesine basarak Hayd parktaki şenlik ateş'ni par'at bunu ıltnklp leiı memlekette bin gşenlik ateşi parlamış ve ıııuı İnıll- tere bir alev çemberi'e kuşatılmıştır. Sokaklarda kuralın merasim alayını zeyretmek için lopl' nan seyircilerden 7000 k'gi bayılmış, kırk kişi hustaneye yetırılmış ve bir kişi de kalp sekte« sinden ölmüştür. Tevkif Edilen Almanlar Prag, T (A. A.) — Kâğıtları yolsuz tevkif / edilmiştir. ların alışık adımlarile merdivene doğru yürüdü: — Yine — bahçe oda mı, Zihni Efendi? Zibni Efendi, elinde Hacerin bavulu, onu takip ediyordu: — Evet Hanımefendi.. Yalnız anahtarı, Muharrem — Beydedir. Huriye kadın haber verecek.. Eğer bir az beklerseniz kusura bakmazsınız artık.. Hacer, kahkaha ile gülüyordu: — Kusura bakmak ne demek, buldum da bunayacağım, öyle mi? Merdiveni — henüz - çıkmıştı. Otel sahibi Muharrem Beyle karşılaştılar. Muharrem Bey eği- lerek genç kadını selâmladı: — Buyursunlar, efendim; hoş geldiniz, safalar getirdiniz | Hacer, dost bir tavırla elini otel sahibine uzatmıştı: — Nasıl, afiyettesiniz, inşallah Muharrem Bey ? Muharrem Bey, genç kadının elini sıkarken de eğiliyordu: — Teşekkürler ederim, han- mefendi. Böyle haber vermeden teşrif ettiğiniz için odanızı süpür- temedim, kusura bakmayınız. Hacer, gülüyordu: — Evet... Birdenbire... vakit- siz oldu amma... Üzülmeyiniz... Muharrem Bey, yeleğinin ce- binden bir anahtar çıkardı, oda kapısını açtı: Üstündeki Tuna Konferansı Ve Hudutlar Macaristan Yeni Bir Şart Ortaya Attı Venedik, 7 (ALA) — Venedik veya Viyanada, Bay Benes ile Titülesko ve Macar Harlelye Bakanı ve belki de İtalyanın da iştirakile yeni bir konfe- rans toplanacağı tahmin ediliyor. Paşte, 7 (AA) — Macaristan Venedik konferansında son hadde kadar fedakârlık yapmıştır. Küçük İtilâf devletlerinin de Tuna konferan- sında ayni fedakârlığı göztereceği ümit ediliyor. Blr habere göre, alâ- kadar devletler Macar hudutlarının tadili imkânını verirlerse Macar'stan da muahedelerin tadili işini Roma kon- 'eranmında ortaya atmayacaktır. Küçük tiâf Dış Bakanları Tuna koönferan- smdan övvel sıra ile Romaya — gele- ceklerdir. Fransada Vergi Tahsilâtı Eksiliyor Paris, 7 (A.A.) — Bilvamıta vergi- ler tahsi'âtı, 1935 başlangıcındanberi bütçe eranlarına göre — 800,000,000 franklık bir eksiklik göstermektedir. Doğrudan doğruya vergiler hasılâtı da bütçe oranına - tahminine - göre 160,000,000 frank ekaiktir. — Yol yorgunusuz... Bu gece istirahat buyurun, — yarın, bütün eksikleriniz tamamlanır... Yemek, ne —emredecekseniz, — bendenizi çağırın... Hacer, Zihnl efendinin elinden bavulunu almıştı: — Teşekkür ederim. Muharrem beye döndü. — Size karşı çok mahcubum Beyefendi... Bana karşı gösterdi- ğginiz insaniyetliği dünyada unu- tamam.. Yarın, uzun uzadıya konuşuruz. Yemek için, ben Hu- riye kadını çağırırım.., Ötel sahibinin fazla nezaket göstermesine vakit — bırakmadı; tatlı bir. gülümseyişle boyun kırdı, odasına çekildi... Oda, Hacere, eskisinden da- ha şirin, daha süs'ü, daha sevlm- li göründü. Bunda, Kızbeyli ote- lindeki odaların kasvetinin de te- siri vardı; fakat Hacer, dikkat etti ki; Muharrem Bey, bu odaya yeni eşyalar koymuş ve epey süs- lemişti. Köşedeki aynalı dolap, eskiden yoktu. Karyola, daha ye- ni iİdi ve pencere kenarına ayrı- ca geniş, rahat bir koltuk kon- muştu. Hacer, bir aya yakındır, böyle rahat bir yerde uyumadığını ha- tırladı, açlığını unuttu ve hemen soyundu, kendini yatağa attı. e Ka Hacer, sabahleyin, otel kâtibi- Sayfa 5 Kızınızı Verirken Dikkat Ediniz - “Geçende kızımızı bir genç istedi. Tahsili, mevküj iyi, terbiyeli, iyi y mensup bir genç olduğu için mu- vafik cevap vermekte tereddüt elme- dik. Fakat çimdi yaptığımız tahkikat bize bu gencin karanlık — bir mazisi olduğunu, ahlâkının mazbut olmadığım gösterdi. Nişanı bozsak mı? Ruhsar Insan bir defa evlenir. Kızı- nızı vereceğiniz erkeğin herhalde böyle lekeli bir genç olmasını istemezsiniz. Belki sonradan ah- lâkını düzeltir diye vehme kapr bp kızınızı feda edemezsiniz. İş geri “dönülemiyecek hale gelme- den nişanını bozarsanız iyi olur. * “Yeni aNi Evlenme hanm hığımızı nık?n.hmlllı’imbıdıku yıpıyorııu: Fakat onu alışverişte gördükten sonra içime - bir korku ve şüphe — girdi. O kadar bodgüm ki, böyle — bir adamla evlenince hayatın alacağı şekli düşü- nüyor ve ürküyorum. Ne dersiniz? Fahriye Hüküm vermekte acele etme- yiniz, İnsan alışverişte hodkâm olabilir. Bu, onun bütün hayatın- da hodgâm olacağına delâlet etmez. Maamafih siz ona kendi zevkinizi ve fikirlerinizi kabul ettirmiye çalışın. Herhalde bunun için nişan bozulmaz. * İzmirde Bucada Eke Vehbi: Sorduğuıuı suallerin cevap- l — İhngiliz kızlarının yüzün- deki tatlı renk kismen - boya, fakat daha ziyade sıhhat rengi- dir. Iyi yiyen, iyi yaşayan, bol yıkanan İnsanların yüzünde güneş ve ışık vardır. 2 — Sinema artistleri vücut- l;;ııı çok l:::u:deılu _l'ım:iıı- yapar, e riayet ler, doktorların lüzum gösterdiği diğer geyleri yapar ve vücutlarının gü- zelliğini muhafaza ederler. Biz de kadınların vücatları çir- kindir, çüöünkü kendilerine hiç b'k';ul.în K a — hgil nmek İçin ya bir İngiliz mek!:tri;de okumak veya bir İngiliz ailesi içinde ya- şamak lâzımdır. TEYZE ni ;ııırmıılı. — Aksiliğe bakın... Demir Ağa- nit gönderdigi kâğdı kaybetmişim. Ya Kiızbeylide unuttum, yahut para çıkarırken filân, çantamdan düşürdüm, Şimdi siz, Demir Ağa- yı arayın... Belki şehirdedir, Şe- hirde değilse, köyüne mektup ya- zın, doğruca gelsin, beni burada görsün.., — Peki, hanımefendi. Hacer, hiç tereddüt etmeden konuşuyordu:; — Sonra, bugün hastaneye gidelim. Madamki Demir ağa ge- linciye kadar hâkim beyi göremi- yeceğiz, hiç olmazsa, hastaneye kadar gidip bir hatır soralım. Bu- raya kadar gelmişken, aramamak, ayıp olmaz mı? Zihni efendi gülüyordu : — Biraz ayıp olur... — Siz, mektubu hemen yazın, postaya verin, vakit geçmesin... Sonra Muharrem beyle de konuş- mak istiyorum. Otel kâtibi, şehre gelince, ar- tık ehemmiyetetini kaybedeceğini anlıyordu, boynunu bükmüştü : — Emredersiniz, Hacer ha- nimefendi, dedi, köskös odadan çıktı. Biraz sonra oda kapısı — vurul- muştu, Hacert — Buyurunuz! dedi, ( Arkamı var)