K Yazan 3 - 'Tetrika —— VON ASİAN / Seyfi 17 Dayı Hasan Anlattıkça Coşuyordu.. Elçi bunu söyler söylemez iki kulplu büyük kadehini ağzına götürüp bihayetine kadar içti; meclisteki bütün Macar ve Alman asılradeleri de büyük bir saygı ile baş kestiler ve kadehlerimi (Na- dajdi) nin şerefine içtiler... Dayı Hasan Bey hikâyesinin burasına gelince çubuğunu kuv- vetle bir daha çekti. Şahin Bey gözlerini kırparak sordu: — Dayı Hasan, sen da içtin mi? Hasan Bey kale kumandanının sözüne ehemmiyeat vermez bir tarzda ve daha ziyade mecliste- kilere karşı sözünü yürüttü: — Elçi bu sözleri Macarca söy- KİT z tanıyorduk. Başmihmandar Ali Bey de bir kere bana baktı; meclisteki genç Türklerden beş altısi — ellerini — kılıçlarına — bile götürdüler. Öbür taraftan Elçi de, Ak manlar ve Macarlar da bizim elimiz! kadehlere bile sürmediği- mizi görüp bozuldular. Bizimkilerin yüzlerini kara bulutlar bürümüştü; içim bhoplad.. Bu kadar yolu kazasız, kavgasız gelmiş, Elçiyi sağ sağlam Edirneye kadar ge- tirmiştik. Tam Edirnede rakı meclisinde dövüş çıkarıp devlet mamusunu payimal etmek olur muydu?. Bereket versin Ali Bey tam böyle sıkıntılı yerlerin ada- mıdır. Kendisini çoğunuz bilirsiniz; mubarek ne kılıç altında kalır, ne İâf altında! Hemen ayağa kalktı ve eline kendi kadehini alıp Alman Sellrine Macarca: — Bak a elçi beyl dedi; sen bu mecliste gerekmez birşey söy- ledin; ben de bu yolsuz sözüne is'emeden — karşılık — veriyorum; gürahi, ayıbı, kabalığı #enin boynuna —olsun: — Bilesin ki: Türk devletinin de nice yarar (seci) paşaları ve beyleri vardır; fakat onlar okadar çoktur. ki: Ben burada İstesem de — isimle- rini sayamam; hususile filân filân- den daha Üstündür de; diymem; çüakü bunların hepsi yaptıkları işerle kendilerini size tanıtmış- Tardır. Onun için ben sönin gibi, devletin büyük beylerinden bah- setmiyeceğim, ben şimdi burada, malı mülkü tek kılıç ve tek mız- rak olan kimsesiz bir yigidin, bir delikanlının şerefine şu ka- dehi içeceğim ki: bu genç yiğit, — genin okadar öğdüğün (Nadajdi) ile (Şebeş) kalesi altında karşı karşıya — vüruşluğumuz — zaman (Nadajdi)yi — atımın — önüne ka- tıp kovalamış, — hatlâ — kaçare ken mızrağile “söylemesi ayıp,, yerinden — urup atının — eğerine mıhlamıştır!... O genç Türk yiğiti- nin ismi “ Deli Aslan ,, dır! All Bey bu sözle beraber elindeki kadehi dikti; Kahraman Beyin dik ve çelik gibi »wesi birdenbire durunca başımda saç- Tarmın Ürperdiğini duydum; biz Türkler de yerimizden — fırlayıp dolularımızı bir anda boşalttık.. Dayı Hasan Bey bir an sustu; koca cenkçi hâlâ o mecliste İmiş gibi coşmuştu. Çubuğundan bir ağır dolusu duman daha aldıktan sonra Şahin Beye döndü: — Baka Şahin Bey; bu ek- tan görülecek bir şey İdi! Elçinin gibi karardı mı desem bilemiyo- rum... Hele koca Alman Elçisi büsbütün çıldırdı; Ali Beye ham- leder gibl — Vallahi sen yalan söylü- Cihanda — böyle şey olamaz! Diye haykırdı. Koca yemek mavasının — bir ucundan — tutup altüst etti. Bütün gümüş kadeh- ler, sürabiler, tabaklar divanhane- nin tahtaları üstüne serildi. Bir ara- hık iki taraf kılıç kılıta gelir gibi olduk. Bin belâ herifi tekrar ye- rine oturttuk; ancak Meclisin de şevki kalmadı; Elçi de Enirneden Istanbula gidinciye kadar Baş- mihmandar Ali Beyle görüşme- di ÇI) ... İşte sizin (Nadajdi) ve Deli Aslan hikâyesi! Yine söyle- rim, bizim Deli Aslan rahmetli babasının oğludur. Tanrı milleti- | mize bağışlasın. Bir kederim var- sa o da şudür: Bu yaşa geldim, belimden kılıç çözülmedi; halbu- ki: Şu bizim genç deli oğlan ka- dar serhadde söylenecek parlak iş yapamadım... Sonra Dayı Hasan Bey çev- resine baktı: — Bu gece Aslan keşfe mi gitti? O zaman Şahin Bey doğruldu: — Keşfe hacet kalmadı, dayı Hasan! Herifler Üsiümüze yıkılıp geldiler, biz de onların başına yeri gökü yıkacağız, işte bu kadar. Sonra bütün hazır olanlara hitap etti: (Arkan var) TÜ Dayı Hasen Heyin anlattığı bu hikâye doğrudur. İsmni geçen ( Budin ) mukabelecisi Ali Bey meşhur müvar» rihimiz Peçevi'nin eniştesi olduğundan (Peçevi) vak'ayı Ali Beyin ağzından da dinlemiştir. Peçevi tarihinde 1000 genesi vakayiine bakarsanız hâdişeyi höş bir lisanla yazılmız — olarak bu- lursnacuz. SON POSTA Venizelosu Öldür- mek İçin Fedai İsteniyor Atina, 8 (Hususi) — Burada çıkan Ellinikon Mellon gazetesi divanıharp - tarafından Venizelos hakkında verilan ölüm cezası ka- rarını birinci derecede ehemmi- yetle söz gelişi ederek, gıyaben | verilmiş olan bu kararın fedailik yapılmak suretile infaz edilmesini ima yolile anlatan bir yazı yazıyor. Gazete bu yazısında diyor ki: * Bütün Yunan milleti, divamı- harbin verdiği kararı müttefikan tasvip etmiştir. Bu tarihi hükmü fnfaz etmeği Üzerine alacak Yu- natlı vatanberverlerin eksik olma- dığini Ümit ve temenni edelim, ,, Malül Ve Şehit Aile- lerinin İkramiyesi Beoşiktaş Askerlik Şube- : | sinden: 935 senesi için ikramiye defterine dahil olması lâzım gelen malüllerden şimdiye kadar müra- caat etmemiş olan ve 930 ilâ 934 (dahil) saneleri ikramiye defterine dahil olupta şubeye müracaat etmemiş bulunanlarla 930 sene- sinden bir veya birkaç senelik Ikramiyelerini almamış olan gerek malül ve gerek çehit afleleleri 15 Mayıs 1935 tarihine kadar şubeye müracaat etmedik'eri tak- dirde defter harici tutulacaklardır. Asker malülü olupta 933 sene- sinden itibaren ikramiye defterin- den çıkarılan ve şimdiye kadar malüliyetlerini tesbit eltiremeyen- lerin senedi resmisi, nüfus hüviyet elizdanı, malüliyetlerini gösterir vesasikle birlikte behemehal 15 Mayıs akşamına kadar şubeye müracaatları lâzımdır. eee aa eee eemen PaneR SAĞ izse aa aen e Son Posta b İstanbul BORSASI ÇEKLER 1.T, L.için 1.T.L.için Nev - yerk — 0,79iç | Viya a 4,2M7 Parta 1405 — | Minderit 58143 Mülüse 958 — | Bezlia 19152 Brilksel 4008 — | Vargava 421 Atima 83,718 Peşte 4,5110 Cenevre 2,4550 | Bülerog TAs4 Selya 640175 | Belgrat 349547 Azasterdam — İÇİ7S3 | Londza Ke, 60889 Prag mMyo2 Moskova ,, 104600 ESHAM ve TAHVİLÂT Lira Lira İş Bank.(Nama) Ü0 » (Hümlle) 9,50 » (Wlless e) Ol— Osmtalı Bank, 23,3) Belün'k Üğür Bomen'l TI GS 1833 İatikran — Würm | İetleramı Dahllt 94,08 Düyünu Mu, — Oüm Bağ-at teriip TAKTO Şirkeki Hayriye 1550 |— , . İK 4470 Mellş OT | Reji 2,30 Anadol (WSOV, 75,— | Tramvapy dü— « W GÜPL 26 10 | Rıhtum l0,— Asade'u W İ90V 42— | Üszküdür ea — Müz — Şark DE V. — O0 — | Terzos v0,00 ha. Teamrap — 29 — MasirKz.Po,1888 Mi — Ücküdar u S— , oe « İS23 B7çN0 Terkon 19, » » » L 79,00 Biektrik —- İnce başibir'ik (Cümhurlye) (Hamt) armalı Rişati » Vi . $İS9 V) Borsa harlel — 4400 X9 kala beşibirlür allşa VCümhariyet) 48ü ÇAziz) 4810 Mersin Borsasında Türkofis Istanbul şubesinden bildirildiğine göre dün — Mersin borsasında sekiz bin beş yüz kllo koza, yedi buçuk kuruştan, onbeş bin kilo buğday. Çukurova sert, iki kuruş ellibeş santimden, altmış bin kile arpa anadolu Üç kuruş otuz santimden, onbeş bin kilo mısır, darı Üç kuraş yirmibeş san- timden satılmıştir. Östşeni — ştfetem KIYAFET ( Baştaralfı 11 incl yüzde ) giden bir tramvaya atladı ve dü- Şünmiye başladı. Dünya ne tuhafdı... Daha bir kaç dakika evvel taliine küfür ediyordu... Ya şimdi? Hem de film artisti olmuştu. ründe çok garip işler görmüştü, fakat film artistliğiyapmak aklından bile geçmemişti. Mamafih bildiği bir şey varsa o da filmde oyna- mak için her halde iyi ve temiz giyinmiş olması lâzımdı. Bir berber dükkânının önün- den geçerken tramvaydan atladı ve derhal içeriye daldı. Traştan sonra elbisesini rehinden kurtardı. Blr paket yaparak koltuğunun al- tınâa sıkıştırdı ve hamamızn yolunu tuttu, Bir saat sonra, yeni traşlı çehresi, tertemiz, kostümlü parık- parıl — porliıyan ayakkaplarile Bill Adams büsbütün başka bir adam olmuştu. * Rastgeldiği — llik — lokantaya girdi. Karnını doyurdu ve bir de sigara yakarak derin ve rahat bir nefes aldı. Onu şimdi gören- ler bir iki sant evvel rıtımda do- laşan o pejmürde kıyafetli adam olduğuna inaramaz'lardı. Aynaya baktığı zaman kendisi bile ko- lay kolay inanamamıştı. Saate baktı. Vakit ilerlemişti. İkide — rıhtiımda bulunmak - için acele etmesi İâzımdı. Hesabımı gördü, Garsona da bol bir bahşiş bırakarak — dişarı çıktı ve geç mekte olan bir tramvaya atladı. Cebinda beş para kalmamıştı. Tramvay çok yavaş gidiyordu, randevuya geç kalmak korkusile köşebaşında atladı ve kestirme bir yoldan koşmıya başladı Niha- yet rıhtıma geldi ve uzaktan Amerikalının — kendisini — bekle- mekte ve sabırsızlıkla etrafına bakınmakta olduğunu gördü. Koşarak yanına yaklaştı. Se- lâm verdi ve bir müddet bekledi. Fakat Amerikalı onun farkında bile değildi. Kendisinl — soğuk nazarfarla süzüyordu. Nihayet Bill Adams dayana- madı: — Affedersiniz. geç kaldım , İrxll_l,;ı;lluda Ekim- |Güdülde Köyl?r İşleri Ve Ucuzluk Ve Köy İIşleri Alpullu, (Hususi) — İlkbaha- rın gelmesle burada büyük bir ekin fanliyeti başlamıştır. Her yerde pavcar tarlaları işlenmek- tedir. Aylardanberi devam eden yağımur bu yıl mahsul vaziyetinin çoî feyizli olacağı hakkındaki tahminleri - kuvvetlendirmektedir, Tecrübeli ekiciler yirmi yıldanberi görülmedik bir bereket olacağını söylemektedirler. Her şey ucuzdur. Halis inek tereyağının kilosu 50 kuruşa sa- tılmaktadır. Bir kilo bakla 10, bir kilo taze kabak 20 kuruştur. Kömür iki kuruş, yumurta 30 paradır. Malatyada Ucuzluk Malatya (Hususi) — Adanadan şehrimize taze sebze gelmiye baş- lamıştır. Bakla ve marul çok ucuzdur. Yumurta fiatları da dü- şüktür. Şehirde günlük yumurta 20 paraya satılmaktadır. Semiz ve yumurtlıyan bir tavuk 15 - 20 kuruşa verilmektedir. Tokatla Bir İdam Kararı Tokat (Hususi) — Büyük Bey- bağı mahallesinden Hüseyin oğlu Mehmet Zincirciyi pusuya düşi- rerek öldürmekten suçlu Sernefer oğlu Ahmet Ağır Ceza mahke- mesinde ölüm cezasına mahküm edilmiştir. Mayıs 8 Mistr. Hogarth, dedi. Amerikalı olduğu yerde sıçradı ve gözlerini açarak — karşısındakine hayretle baktı, kekealiyerek: — Sen... Sen bu sabah gö- rüştüğüm adam değilsin, sen, Bill Adams değilsin, diyebildi. Bill Adams güldü; — Ta kendisi Mistr Hogarth, fakat görüyorsunuzya temiz bir elbise, bir tıraş İnsanı ne kadar değiştiriyor.... Mademki — filmde oynuyacağım, kendime şöyle bir çekidüzen vereyim dedim..,, * Amerlkalı, hiddetinden titriyen bir sesle: — Kendine çekidüzen ml ver- mek istedin? Be adam! bu züppe kıyafetile ben seni ne yapayım? O eski pantalonun, dört- gün- lük sakalın olmadıkça — işime yaramazsın ki.... Yarabbi ne de sersem adamsın | diye bağırdı. Motordaki arkadaşı kendisinl çağırıyor, geç kalacaklarını söy- lüyordu. — Geliyorum, dedi. Va tekrar Bill Adamsa dö- nerek : — Bak buraya arkadaş, dedi, sen hiç bir iş görmeden benim bir Tiramı aldın. Mamafih o liraya benden ziyade ihtiyacın vardı. Ne ise helâl olsun. Fakat iyice Kulak verde sana bir şey söyliye- yim. Her şey de kıyafetin büyük bir tesiri var zannediyorsun de- ğil mi? Hiç te öyle değil Bilhas- sa büyük işlerde... Ne demek İs- tediğimi anladın mı?,, Bill Adams başile tasdik etti. Amerikalının uzattığı eli — sıkti. Amerlikalı iskele — merdivenlerini dörder, dörder inerek motöre atladı. Bill Adama bir müddet motö- rün arkada bıraktığı köpüklü ize dalgin dalginm baktı. Sonra bir- denbire doğruldu ve ellerini ce- be sokarak yürümiye başladı. Yine boşta kalmıştı. Yine iş arıyordu. Fakat bu defa üzerinde temiz bir elbise vardı. Hem de tıraş olmuştu. Kim ne derse de- sin, bazan kıyafetin çok tesiri olabilirdi. Güdül, ( Hususi ) — Burada köylere ve köy işlerine karşi bü- yük bir alâka gösterilmektedir. Altı köyde yeniden birer ilkmek- tep yaptırılmış, köy yollarının hep! tamamlanmış, bazı yolların yaptl* ması için büyük kaya parçalarının dinamitlerle — parçalanması icap etmiştir. Bütün köyler telefonla merkere bağlanmıştır. Bütün köy odalari yeniden ve sıhhi bir şekilde yapıt mıştır. Köylerde fenni arıcılığı? ileriletilmesine çalışılmaktadır. Ölçü üzerine Fenni Kasık Bağları ide, barsak, böbrek düşkünlüğüne Fenni Korsalar İıü[yınkre ölçü tarilesi gönderilir Eminönü İzmir sokağı Tel. ZAFHARYA Öreopulos Taklitçilerden * sakımınız. —