Evvolki kısımların hülâsasii 1918 (1334) yılı. Sadrazam Paşa hastadır. Nazırlardan Ab- durrahman Şeref Bey, huzura gağırtılmış ve Vahdettin tarafın- dan kabine hakkında bazı sutl- ler sorulmuştur. imteği bu kabinenin değişmesidir ve bu münasebetle İzzet Paşaya çekik mesi İçin kapalı sözlerle makasi anlatılmak istenmektedir. İzset Paşa ise sulhun teminini, milletin rahatını düşünmektedir. Halbuki saray, bülün eerarengiz hareketlerile, bambaşka bir gaye ;UP etmektedir. Bu gıylı nedir? imse bilmiyor. Sara, nit düştnceleri, derin bir ketümie Yyet perdesi arkasında saklı büs hınmaktadır. Yine İttihatçılar K.blnıyi teşkile memur hzet paşanın - gayesi de başlıca VW iki hedefi gösteriyordu: | — Memlekette sükün ve Atayişi muhafaza edebilmek. 2 — Bir an evvel, mütareke Müzakeratına girişmek. Memleketin sükün ve asayişi Teselesinde en evvel İttihatçılar tkla gelmişti. Buna binaendir ki kzet paşa İttihatçılar tarafından Suhura getirilmesi muhtemel olan hâdiseleri — karşılamak — İstemiş, Mütareke teşebbüslerine - girişile- Sek şu esnada, İttihat ve Terakki Pörtisine mensap — müfuzlu bazı Ztvat ile teşrik ve cemiyetin tap Lıı"'llılıı zümresini bunlar vas- k e elde — tutmak siyasetine drar yermişti. Nitekim bu fik- 5 Padişaha da İzah etmiş ve Serhal muvafakat cevabı - istihsal *ylemişti. Esasen bu teklif, pa- İ in canına minnetti. Çünkü * buhran devresi geçip te salta- :::ıd makamı etrafında klfı:. ddo- l& kuvvet toplanıncaya kadar, | Padişah da ayni siyaseti takip &tmek fikrinde idi. İşte, bu fikir |Birliğinin neticesi olmak üzere O Ezet Paşa, — kabinesini teşkil OSderkek, — Hayri, — Cavit, Fethi, :. uf Beylere birer mazırlık ka- hnl ettirmişti. Fakat İzzet paşanın U hareketi, - büyük bir e ,,.u ittihatcılara — muhalif olan - | Ykünumumiye — ve — matbuaatla :ı' İsyan h:.ul. gıüım!lu' Ve İs#yanın başına da tahsiyet geçmi';tl. Bunları İyan azasından damat Ferit paşa, dğeri de Ahmet Rıza Beydi. TI Bu"uıırokodkırı:'hyn erait altında işe ba hzet paşa kabinesi, ilk iş olarak Bütareke — teşebbüslerine Bişti. Talât paşa kabinesi, benliz tifa etmeden evvel, resmi ve Suz! vasıtalara müracasi ede” tek Itilaf devletlerinden mütareke emişlerdi. Fakat bu talepleri çbir. metice vermemişti. Onun şimdi, daha ciddi ve daha Tücssir vasıtalara müracaat ©t Bek elzemdi. ” Talih, bu hususta kabineye Mlsalt çehre göstermişti. Daha gün (Bern) de bulunan Or Beç 4 Ataşemiliteri miralay Halil y Blbıluyı bir telgraf reke aktine müsalt bir zemin ünu - bildirmişti. Yine aym ÜY Bu İi satın Oldıkları bu . var ?:::" cababı. — (İttihad - Tıııılkl:ı ) İt ; d- ) dlnmüzle Bötün talailktile e8 OSMANLI SALTAN — (Mütarek Her hakkı mahfuzdur. aa Yazan ıınıl ı Ziye Şakir Damat Ferit (Paşa)aın orta yaşlarda alınmış resmi de, Büyükadada ikamet eden î::ınl Tavnshent (1) dııı_ Sad- razama şu mektup gelmişti: Büyükada 14 Teşrinlevvel 1918 Ekselans Bu mektabu size getiren mü- lâzım Sedat Beyin vükıf olup size izah edebileceği mevzu hak- kında, mümkün olduğu kadar kısa bir zaman zarfında <ati âlinizin bir. mülâkat lütuf buyurmanızi rica ediyorum. Ihtimalki şu zaman, sizinle görüşmek İçin pek münasip gö- rülmeyebilir. — Fakat şu esnada Türkiyeye yardımım dokunacar ğına kani olmasaydım ve bu mülâkatın sultan hnkü::dnı fay- 1 olacağına emin bulunmasay- :ı.ılu. lıöıylğıl bir mülâkat İste- m. mut?okuhınnıı kabul edildiği takdirde, bu mülâkatın tehirine hiçbir sebep ve lüzum yoktur. Sadık bendeniz olmakla müfethir Major Jeneral Tavnshend Sadrazam, bu mülâkatı tehir etmemiş, ertesi günü — İngiliz Generalını — Babıaliye davet etmişti. _;'ııı.rıl Tavnahend, Babıaliye gelmiş.. Türkiyede — geçirdiği uzunca esaret hayatında Türkler- den gördüğü nazikâne ve Aâllce- nabane — muameleye teşekkür ettikten sonra: — Derhal mütareke akdine tavassut etmekle, vicdan! borcu- | mu ifa etmek istiyorum. Demişti. Arabistana Muhtariyet Ceneralın bu . teklifi, tabiidir (;) î);u:!_hrplı (Kötül'ammare) de esir olan İngiliz ordusunun Baş- kumandanı olup Büyükadada ikamet etmekte İdi. ATI GÖÇER e devrinin tari söN POSTA KEN 14/4/30 Iki Noktada , Birleşiyordu.. ki heyeti vükelânın hoşuna git- mişı: — Şu andan itibaren serbest- siniz, ceneral. İstediğiniz dakika- da İzmir tarikile arzu ettiğiniz debilirsiniz. ”"Cfîıhı verilmişti. Cenoral Tavnshend, bu mütareke tavas- sutu ile de İktifa etmemiş, istik- bal hakkında da bazı müzakera- ta girişmişti. Her iki- tarafın « hiçbir resmi mahiyet ve taahhüt manası İhtiva etmiyen - bu mü- zakerosinde, başlıca şu noktalar üzerinde tevakkuf edilmişti: 1 — Arabistana, osmanlı hi- kimiyeti altında ( muhtarlyet- Antonomle locale) verilerek ecski tarihi rabıtanın muhafaza edilmesi. 2 — İcabı halinde, hüküme- tin kuvvet ve kudretl nisbetinde bu muhtariyete muavenet edilebi- (Arkası _ı'ır)__ TIRAŞ BIÇAĞI Dünyanın en mükemmel tıraş bıçağıdır. Şimdiye kadar icat olunan bütün tıraş bıçakları arasında n mü- kemmel ve en fevkalâde olduğu tahakkuk etmiştir. Piyasada mev- gut tıraş bıçaklarını şaşırtmıştır. Hasan tıraş bıçağının 1-2-3-4 numaralı gayet küukin ve hasaas tarafları vardır ki her bir tarafile Iâakal on defa tıraş olmak kabi- dir. Bu hesapla B kuruşlak bir adet Hasan tıraş biçağile 40 dela vo 1slak bardak ile bilendikte yüz defa tıraş yapılmak mümkündür ki dünyanın hiçbir. bıçağında bu meziyet — yoktur. Hasan bıçağı istediğiniz. halde başka — marka werirlerse aldanmayınız. Tuklitle- inden sakınınmız. Finti: 1 adedi rind 6 kuruştur. 10*Üdedi 45 kuruştur. Hasan deposu: Ankara, İstanbul, Beyoğlu 24 Nisan Çarşamba GÜNÜ SAAT 15 de Taksim'de, Cumhuriyet Meyda- nında, Elektrik şirketi sergisinde, Elektrik fırıının tertibatı göste- rilecek ve bu meyanda, gelenler arasında kur'a çekilerek, bir ELEKTRiK ALETi HEDİYE EDiLECEKTİR. Bu dera Bayanlara mahsustur. (Herkes girebilir. ) w Bu akşam M EL EK Sinemasında PAUL HORBİGER - JENNY JÜGO - THEO LINGEN sıze: BU GECE BENİMSİN ... tüminao hoş iki saat gcçidoccklırdı'r. Nükteli ve neşeli bir eserdir. Hâveten : Paramount hallhazır dünya havadisleri HİKÂYE Bu Sütanda Hergün Ü .E v -Sayfa MH -- (ngilizceden) —— Kastle Ailesinin Zümrütleri Eski polis mü- fettişi bardağının dibinde — kalan birayı bir yudum. da içti. Cebinden çikardığı yaprak sigarasını yaktı ve derin bir ne- fes çekerekı —Ne diye- cektim ?.. Ha... Kastle ailesinin meşbur. zümrüt- lerinden bahse- decektim. Bun- ların — şöhretini tabil siz de İşit- mişsinizdir. — O kadar — kıymetli, şeylerdi ki, dün- yanın bütün hır- tızları onları ele geçirmek için baş vurmadık çare bırakmamışlardı. Bunlar — yüzlerce — yıldanberl Kastle allesinin malı idi ve ancak nile düğünlerinde veya vaftiz me- rasiminde meydana çıkarılırdı. Saraydaki — resmikabullerde bile takılmazdı. Çünkü kral hanedanı- nın mücevheratı bile onun yanın- da pek sönük kalırdı, O zamanlarda Lord Kastle olan zat, kırklık, bekâr bir adam- dı, garip âdetleri vardı. Kitapla- rına gömülür, insan arasına ka- rışmazdı. Zümrütler ozamana kadar banka — kasalarında duruyordu, fakat bankada yapılan bir soy- guncüluktan sonra Lord Kastle zümrütleri bankadan apartımanında, duvarın içine yap- tırmış olduğu hususi bir kasaya saklamıştı. O sırada başıma gelmeyen bir vak'a İle karşılaştım. Bu ilk tesa- düf ettiğim bir şantaj meselesiydi. Henüz poliste yüksak bir mevki sahibi değildim ve müfettiş Bell- man'ın maiyetinde çalışıyordum. O zamana kadar herkesin, bilhassa hakimlerin şantaj cürmüne verdik- leri ehemmiyeti bir türlü anlıya- mıyordum. Fakat © gün şefimin odasında (Fletcher)in sapsarı yüzüne, titreyen vücuduna bakınca hakimlere hak verdim. — Fletcher nevmit bir halde idi; — Yarabbi ne yapacağım !... Bu herifleri susturamazsanız ne olacağım !,, Diye inliyor ve anlatacakları- nn mahrem — tutulmasını — rica ediyordu, Beliman, polisle pazarlık edi- lemiyeceğ'ni — söyleyince — zavallı herşeyden Ümidini keserek müte- vekkil bir tavırla: — Peki öyle olsun, herşeyl sizin İnsalınıza bırakıycrum. Za- ten mahvoldum. — Bundan beteri olamaz ya !,, dedi ve hikâyesine başladı: — Birçok sene evveldi. Henüz çok gençtim. Fena arkadaşların eline düştüm. Meğer bunlar mü- cevherat hırsızı imişler. Az zaman gonra ben de kendimde kasa aç- makta büyük bir istidat görmüş- tüm. Eirkaç sene beraber çalış- tık ve epey para topladım. Fakat bu suçlu hayatına devam etmek fikrinde değildim. Şimdi karım olan kadına tesadüf edince hır- sızlığı derhal bıraktım ve namus- lu bir hayat yaşamıya başladım. Şansım varmış. — Çok geçmeden bir iş buldum ve sâyim sayesinde gitgide epey bir mevki kazandım, | almış ve | mef'ut bir yuva kurdum. Vazifem oldukça mes'uliyetli ve mühimdinr. Patronlarım hakikati öğrenseler derhal beni kovarlar, Fakat eski arkadaşlarımdan Ikisi benim bulunduğum yeri keş- fetmişler. Şimdi beni tehdit edi- yorlar. Kasa kırmaktaki ceki maharetimi bildikleri için Kastle zümrütlerini aşırmakta kendile. rine yardım etmezsem benim bir hirsiz. olduğumu hem karıma, hem patronlarıma söyliyecekler. ,, Fletcher bu iki hırsızın İsims lerini de söyledi, Konody ile Long Bill isminde Ili adammış. Bunlar; zaten polisce aranan iki azılı sabıkalı Idi. Bunları cürmü: meşhut halinde yakalayabilirsek bizim için büyük bir muvaffaki- yet olacaktı. Bellman uzun uzadıya düşündü ve nihayet karararını verdi. Fletcher arkadaşının teklifini kabul edecek ve ferdası günün gecesi kasayı açmaya teşebbiüs edeceklerdi. Biz de — orada bir tarafa gizlenip — hırazları cürmümeşhut bhalinde yakalaya- caktık. Zaten bu sırada Lord Kastle sayfiyesine çekilmiş ol- duğundan apartmanda - kimseler yoktu. « Fordası gece — gizli tarassut mevkiline geldiğim vakit Bellman Orada İdi ve Fletcher de iİşe başlamıştı. Diğer iki arkadaşı ellerinde tabanca — yamıbaşında duruyorlardı. Herhangi bir bas- kın vukuunda derhal tabancalarını kullanacaklarına — ve peşin Flet- cheri öldüreceklerine şüphe yoktu. Kasa hakikaten bir san'at şaheseri idi, Fletcher de adeta bir mabuda tapar gibi önünde diz çökmüş, onu açmıya çalı« şıyordu. Yıllar kadar süren Ozücü da- kikalardan sonra nihayet kasa açıldı ve birdenbire âsâbı gevşe- yen Fletcher — elindeki aletleri yere atarak ellerile gözlerini ka« padı, Yüzünde iri iri ter taneleri görünüyordu. * Loug Bill elini kasaya soka- rak uzunca ve mühürlü bir paket çıkardı ve açtı. Göz kamaştırıcı yeşil pırıltılar öteye beriye aksex diyordu. Hepsi de eğilip bu sihirli zümrütleri seyretmeğe koyuldular. Bir müddet sonra Long Bill müt- hiş bir küfür savurarak doğruldu; Aitrek bir sesle: — Bakl.. Bak!... Dedi, mel'un herif bizi aldatbı!. Konody asabiyetle zümrütleri kavradı. O da bir müddet bum- (Dovami 19 inci yüzda )