20 Nisan 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

20 Nisan 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Büyük tariht roman 20 -4 - 935 Muharriri: A, R. Vezirin Meşguliyeti !, Tefrika No.: 81 Üçüncü Ahmet, Kasnağı Dizine Dayamış, Koyu Al İpek Yumağı Parmağına Dolamıştı.. Diyerek geri çekildi. Fakat Üçüncü Ahmet, derhal mukabele etti : — Devletimin senden gizli ne umuru olur, hemşire?.. Ve hem olsa da, üç kişi söyleşürüz. Bilirim, İbrahim bu yakında kati bunalmıştir. Amma biraz da kendi taksiridir. Halkın sözlerini çokça dinler. Biraz da vehim ile hareket eder. Ne çare ki bâbıhümayunu- muza sadıktır.. İmdi, bu tentene işin ikmal eyledik. Hele ver şu kasnağı da, dün tarif ettiğin gül nice resmolunur, onu da öğre- nelim. Hatice Sultan, bir. Hint keteni kasnağı getirmiş.. mişti. Üçüneü Ahmet, kasnağı dizine dayamış, sapı elmas işlemeli kasnak iğnesini eline almış, koyu yumağının ucunu par- Hâtice Sultan, aştı : — Baka, aslanım.. İğneyi ge- çirdikten sonra, Üç saracaksın, — Sardım, — Sonra dolgu yapacaksın. — Yaptım. — Şimdı.. Bu dolguların ore tasını tekrar doldurup, kabarta- caksın. Birkaç saniye süküt ile geçti. İnce kumaşa, altın tiğ İğnesinin girip çıktığı İşitilmekte Idi. — Kabarttım. Üzerine İnce gerilmiş olan Padişaha ver- al ipek mağına sarmıştı.. yine tarife başla: onun — etrafını üç “Osmanlıcadan BAğ . yöka 1 — Öz türkçe köklerden gelen sözlerin karşısına (T. Kö.) boldeği (alâmeti) konmuştur. Bunların her bir bakkında — sirası ile uzmanlarımızın (mütehassın) yazılarını gazetelere ve- receğiz. 2 Yeni konan kargılıkların iyi ayırt edilmesi için, geregine göre, Fran- sızcaları y nış, aymca örnekler de konulmu 3 Kökü Türkçe olan kelim bugünkü işlenilmiş ve küllanılan killeri alınmıştır. h ak olan hak, Roli Ügcüm olan kökünden gelen şekli gibi. infirad — Teklik, tekkalma Örnek; Hali infiratta âciz olap insanlar, birleşince büyük bir kudret iktisap ederler — Tek- lik hallnde eksin olan insanlar, rin nirler. Münferid — Tek Örnek: Bu, münferid bir hâdk- sedir — Bu, tek bir hâdisedir. Münferiden — Teker teker Örnek: Münferiden - geliniz — Teker teker gelinir. Teferrüd etmek — Tekleşmek Örnek; Akran ve emsali ara- sında teferrüd etti — Taydaş- ları va — benzerleri arasında tekleşti. infisah — Bozulma ( Bak: Fesh- etmek ) infisal etmek — Ayrılmak, çıka- rılmak inhidam — Yıkılma, yıkılım Maili inhidam — (Bak. Müşrifi ha- rab) — Kağşak inhllâl — Dağılım - Fr. lution » Örnek: iktısadi sebepler bir cemiyeti inhilâle uğratabilir. — Disso- küm, Türkçe “çek, | — Şimdi de tekrar © dolgu- nun yanından alıp... Kapı açılmış., İçeri Ibrahim Paşa girmişti. Hatlce Sultan, sözünü ikmal edemiyerek bir ax gerl çekilmişti. Aradaki yakın akrabalık dolayısile - her zaman olduğu gibi - başını örtmeye lü- zum görmemişti. Ibrahim Paşa, koyu nefti cübbesinin ÖSnünü kavuşturarak ağır ağır ilerlerledi. Üçüncü Ah- medin önünde, —hürmetle yere eğildi. Sedirin ipek saçağını üç defa öptükten sonra gerl çekil- mek istedi. Fakat Üçün Ahmet: — Hoş geldin Ibrahim.. uzak gitme, — Şöyle, — karşımıza otur. Hemşireden yeni bir kas- nak İşi talim ederim. Belki sence de dahı mucibi faide olur. Gerçi bilirim, sen bu İşleri sevmezsin, Zenne işldir, der; geçersin. Amma | sencileyim veziri olan padişahlar, rahat ve huzur İçinde yaşarlar. Erkişi işlerinden arta zaman bu- lurlarsa, avrat İşlerine de ka- rışırlar. Aradaki allevi binaen, Ibrahim Paşa derhal pa- dişahın arzusuna tabi olmuş.. Hatlce Sultanında eteğini öptükten sonra, ikinci bir İradeye lüzum | yanındaki | göstermeden, — sedirin erkân minderine diz çoküp otur- muştu. Üçün Ahmet,' hem kasnak İşinde devam ediyor, hem ko- nuşuyordu. (Arkası var) Ekonomik #sebebler bir sosye- teyi dağılıma uğratabilir. Inhilâl — Açılma- Fr. Vacance Örnek: Bu vazifelerde hiçbir inhbilâl olmadı — Bu ödevlerde hiçbir açılma olmadı. inhilâl ( Bozgunluk anlamına ) — Çözüntü Örnek: Içtima! bir müessesede görülen İnhilâl — Sosyal bir kurumda görülen çözüntü. Kabili inhilâl maddeler — Erirler Örnek: Suda kabili inhilâl mad- deler şunlardır — Sudu erirler şuolardır. Münhal — Açık - Fr. Vacant Örnek: Münhal yerimiz yok — Açık yerimiz yok. | inhimak (Bak: iptilâ) — Düşkünlük birleşince büyük bir erk edi- | Örnek: Onda kitap okumak inhimak derecesindedir. — On- da kitap okumak düşkünlük derecesindedir. irhina — Eğilim, başeğme Örnek: inhina bilmez bir İra- de — Eğilim bilmez bir irade. Münhani — Eğriç " inhiraf — Sapıma Örnek: Doğru yoldan Inhirafı sebebile bu hale düştü — Doğ- ru yoldan sapması yüzünden bu hale düştü. inhiraf etmek — Sapmak inhisaf, inkisaf — Tutulma Örneki Hakikat inhisaf bilmez bir güneştir — Hakikat tutul- ma bilmez bir güneştir. inhisar (Monopol) — Tekit (Bak: Hasr) inbisara almak (Monpolize etmek)- Tekitlemek (Bak: Hasr) inhitat — Düşüm « Fr. affaissement. Declin, SON POSTA Yunanistanda Bir Tedbir Atina, 19 (Hususi) — Drahmi flatınım — düşürülmesine — sebep oldukları için para değiştiren sarraflara İş yaptırılmaması hak- kında yakında bir kanun çıkarı- lacağinı gazeteler yazıyorlar, CUMARTESİ 30 20 NİSAN 935 ahi ei ilP Tğp 16 Muharrem 18354 | T | 9 06 | 15 59 | Kanım Rumi Nisan 1851 İktadi geç | teklifsizliğine | Denizyolları İŞLETMESİ i Köprübaşı < Ayvalık Yolu MERSİN vapuru 20 Nisan CUMARTESİ günü saat 19 da İzmire kadar. “2024,, Mersin Yolu CUMHURİYET vapuru 21Nlsan PAZAR günü saat 10 da Mer- sin'e kadar,. Not: Bu posta yalnız bu sefer gidiş ve dönüşte Rodosa uğramıyacaktır. “2026,, Trabzon Yolu GÜLCEMAL vapuru 21 Nisan PAZAR günü saat 20 de Rize- ye kadar. *2025,, t ö # Sinir Doktoru Cahit Cevat Emre Birinci sınıf sinir ve ruh mü- tehassısı. — Lâleli Cumhuriyet &. cad. Galib B. Apartımanı Zayi — Tatbik mührümü kaybet- Türkçeye | tim, hükmü yoktur. Beyoğlu, Hamalbaşı No 68 Fatma Örnek: Zekâsındaki Inhitat ko- nuşmasından belli — Zekâsın- daki düşüm — konuşmasından belli, inhitat — Ingizlik — (Fr.) Abals- sement Örnek: Bu topraklardaki inhi- tat — Bu topraklardaki ingizlik inhitat — Alçalma - (Fr.) Dögra- dation Münhat — ingiz- Fr. Abalss& Örnek: Münhat olan yerler — ingiz olan yerler. Dehşetl inhizam (Bak: inkıraz) inikat —1 - Bağıtlanma, 2- (Mec- lis terimi) Mmikâs — Yansıma Örnek: Evler ve — ağaçların durgun suya İnikâsı çok güzel görünüyordu — Evler ve ağaç- ların durgun suya yansıması çok güzel görünüyordu. Inikâs etmek — Yansımak Örn Yürek temizliği insanın çehresine inikâs eder — Yürek temizliği — insanın — çehresine yansır. Initaf etmek — Çevrilmek Örnek: Nazarları ona initaf edince — Bakışları ona çevri- lince Inkâr — Yadısa Örnek: Inkâr nedir bilmiyenin Amanında kıymet olmaz— Yadısa nedir bilmiyenin — inanında değer olmaz. Inkâr etmek — Yadısamak Örnek: Yaptıklarını — inkâr etmedi Yaplıklarını yadr samadı. Inkıbaz — Büzülme lnkıbaz — Peklik Karşılıklar Nisan 20 BİR ESKİMO HİKÂYES Eskimoların arasımaa yaşıyo- | rum. Bir kulübe içerisinde idik. Ve soğuktan titriyorduk. Yiyece- ğimiz de bitmişti. Avlanmıya imkân yoktu. Dışarda kuvvetli bir fırtına vardı. Kulübede — ihtiyar — dostum Ututiak ve onun karısmı Manikle beraberdik. Avlanmak için seya- hate çıkmıştık. Fakat şimdiye kadar avımız pek hafif olmuştu. Bir iki gündür. açtık fakat buna rağmen vaziyetimiz hiç de tehli- keli değildi. Yiyecek daha köpek- lerimiz vardı. Buna rağmen açlık- tan şikâyet ediyorum. Benim biribirini takip eden şikâyetlerimi işiten Ututlakı — Ah diye “sözümü — kesti., Bu da açlık mı sanki., Sen beyaz bir adamsın. Siz beyazlar aramıza girmeğe — başladığınızdanberi ©o bizim eski hakiki —açlıklarımız | ortadan kalktı. Fakat ben o eski Kılavuzu Inkılâp — Devrim Inkıraz — Batım Inkısam — Bölünme, kısımlanma Inkısam etmek — Bölünmek, k- sımlanmak Örnek: Bu şeklin dört parçaya imkısamı — Bu geklin dört parçaya bölünmesi. Inkisar — Kırılma, kırgınlık. Örnek: — Verdiği netice onu inkisara — uğrattı Verdiği sonuç onu kırılmıya uğrattı. Bu sözleri duyunca içimde acı bir inkisar duydum — Bu söz- leri duyunca içimde acı bir kırgınlık duydum. fakisarı hayal — Umusa Örnek: Bu işte inkisarı hayale düştüm — Bu işte umusaya düştüm. inkisarı hayale uğramak — Umu- sanmak inkisarı ziya — Yalkırı inkişaf etmek — Gelişmek, açılmak Örnek: Yazı yazmakta çok in- kişaf etti — Yazı yazmakta çok açıldı. Çocuklarımızın bedenen de in- kişafına çalışmalışız — Çocuk- larımızın bedence de gelişme- sine çalışmalıyız. inkıta — Kesilme inkıta etmek — Kesilmek inkıyad etmek (Tebaiyet) — Ba- gınmak, başeğmek Örnek: Kendimizden daha yük- sek insanlara inkıyad edebili- riz — Kendimizden daha yük- sek Insanlara başeğebiliriz (bar gınabiliriz ) inkıyad ettirmek ( Tebaiyet ettir- | mek ) — Uyurmak © feci açlıkların bir çoğunu şadım.. Hele bir tanesini b unutamam. Sana şimdi anlatmak İstedij vak'a iki sene süren o müt kışta olmuştu. Yazın bile buz çözülmemiş ve kar yerden ka mamıştı. Bütün yaz açlık çekmiş gayet sefil bir balde yaşamışt Artık karanlık ay gelmişti. E bizim için, yukarıda otura lar için en müthiş aydı. #amanlar biz. Melville y rımadasının Ga sahilindeki Uss garssukta otur yor duk. Erkel Jerimizden — bi yokları — Şima doğru — açılara talih tecrüba | diyorlardı. Fakat babamla onun av arkı daşı burada kalmışlardı. Açık « ve hava deliklerinden köpek bı lığı tutabilmek için. Bu xamanlarda açlıktan anneı öldü. Babam av arkadaşının kar sının kız kardeşile evlendi. Bu iki kadının bir de ihtiya anaları vardı ki bazan bir kizın da bazan öteki kızında oturut Fakat yine açlık ve yoksuzlul yüzünden ©o bir evin erkeği d öldü, anne ve kız bizim evı geldiler, Bizim evde onlardan başkı annemin küçükken yanına alır benimle evlendirmek için büyl tüğü sevgili Monik vardı. Köpeklerimiz feci bir haldı idiler. Çünkü bir şey yemiyorlaı (Devamı 11 inzi yüzde) Örnek: Başka milletleri emrin imkıyad. ( tebaiyet ) ettirme Istiyordu — Başka ulusları ent rine uyurmak istiyordu. inkıza etmek — Sonalmak insaf, nısfet — Ekit Örnek: insafına sığınırım — Eki tine sığınırım insaf etmek — Ekitmek Örnek: insaf etmez misiniz? — Ekitmez mislniz? İnsan — İnsan İnsanf — insel Örnek: insan! hislere hürmet| göstermelidir — insel duygulara, saygı göstermelidir insibab etmek — Dökülmek Örnek: Kızılırmak, Karadenize insibab eder — Kızılırmak, Ka- adanize dökülür. insicamı — Tutarlık, 2 - (Edebiyat terimi) Örnek: Sözlerinde İnsicam yoktu — Sözlerinde tutarlık yoktu. Inridad etmek — Tıkanmak, ka- panmak insilâh etmek — Soyunmak, yü- zülmek Örnek: Sanki insanlıktan insilâb Sanki — insanlıktan etmişti — soyunmuştu. insiyaki — içgüdel inşa etmek — Yapmak Bina etmek — Kurmak, yapmak Örnek: Bu evi 1895 te inşa etmişti — Bu evi 1895 te yap- mıştı. inşla etmek— Şavmak (Bak: Eşla) iaşiab (Teşaub) etmek — Dallan- mak, kolsalmak Şube — Kol (Devamı l1 inci yüzde )

Bu sayıdan diğer sayfalar: