" SON POSTA B inci kımm Mer hakkı mahfuzdur. Ziya Şakir İTTİHAD ve TERAKKİ Nasıl Doğdu?.. Nasıl Yaşadı?.. No. 252 13 * 4.- 935 Nasılt Öldü? Üç Ms’ul Şahsiyet Nihayet İstanbul- dan Uzaklaşmayı Kararlaştırmışlardı.. Talât paşa, o güne kadar pek fazla göze görünmemek için evine çekilmişti. Cemal paşada, evrakının tasfiyesine karar ver- mişti, Fakat büyük bir talihsizlik eseri olarak, yine bir hadise zuhur etmiş, bütün plânları altüst ede- cek bir vaziyet yüz göstermişti. Vak'a şundan -Ibaretti. Bir haftadanberi bir heyet tarafından hesaplarına bakılan Ve kendisi de Ispanyol nezlesine tutulduğu için evinde hasta yatan ııbLk' Hııbly; Nezareti müsteşarı ve Levazıma! Umumiye Reisi lsmail Hakkı Pa- şanın (bir semti meçhule firar ettiği) ne dalr çıkan rivayet, blr anda Istanbula yayılıvermişti... Üç gündenberi gazeteler bu xatın hastalığından bahsettikleri için, evvelâ buna biç kimse ve bilhassa İttihatçılar, ihtimal vermemişlerdi. Fakat, derhal yapılan tahkikat ile sabit olmuştu ki, Iııııü'l:lıl:kl ; filhakika iki gün ev ae :ııı:ıygcık dueczdı kıyafe- tini — teptil etmiş. — Bazı AL man dostlarının — yardımı — ile Almanların (Korkovado) vapuruna yerleşmiş. Bir gün sonra da, * Odesaya hareket eden - bu va- pürla, Istanbulu terketmişti. Bu hâdise, halkın, hükümetin ve padişah Vahdeddin ile etra- fında bulunan müntakimlerin na- zarıdikkatlerini bütün — manasile Ittihatçıların Üzerine çevirmişti. Yine her tarafta bir vaveylâ kopmuş, yine gazetelerde : — Kaçıyorlar!.. . Feoryadı yükselmişti. ( Baştarafı 8 inci yüzde ) Hükümetin — vaziyeti cidden nezaket kesbetmişti. Artık kabi- neyi teşkil eden zevat ve bilhas- sa kabine reisi İzzet paşa ile - İt- tihatcılar arasında gizli bir — itilâf olduğuna.. ve bu itilâf dolayısile, ittihatcılardan mes'uliyeti muhak- kak olanların hükümet tarafından himaye olunduğuna dalir sütun gülün yazı yazan muhalif muha- lif gazetelere, Hak verilmişti. Halbuki - muhakkak olan bir şey — varsa - böyle bir itilâf ve ve muvazaanın — mevcudiyeti şu tarafa dursun, İsmail Hakkı pa- şanın firar edeceğinden bile hiç kimse baberdar değildi. Vakia Dahiliye nazırı Fethi Bey, biri Meclisi meb'usan merdivenlerinde, diğeride — Osmanbey — civarında Ismail Canbulat Beyin — evinde, ayrı ayrı iki defa Enver ve Talât paşalarla bu mesele etrafında ko- nuşmuş.. geçen folâketli harb se- nelerinin bütün mes'uliyetini o- muzlarında taşıyan Üç eski arka- daşının (Talât, Enver, Cemal pa- şaların) Istanbulan uzaklaşmasını, memleketin selâmeti noktainaza- rından pek muvafık bulmuştu. Fakat, bu mülâkatlar esnasımda Ismall Hakkı paşanın firari mese- lesinden — bahsedilmediği — gibi, böyle bir firar hüdisesinin vuku- bulacağına dalr ne bu zat tara- fiından bizzat ve nedoe bilvasta Fethi Beye bir şey söylenilme- mişti. Ismail kendi göbeğini Heybet vermek— Aybamak Hakkı Paşa, şehrisi - Samsun'un onursal hem- | Heyelân etmek — Kayşamak şerisi. Hemşire — Kızkardeş Heomşirezade — Yeğen Hemta — Benzer, taydaş Bihemta — Benzersiz Ş Hemzeban — Ağzıbir, dildeş Örnek : Onu övmekte hemzeban - oldular - Onu — öw mekte hepsi ağzıbir (dildeş) o dular. H (muasır) — Çağdaş .S':n'r_“_" ile Yıldırım Ba- yazid — moasırdırlar - Timur ile Yıldırım B;yııid çağdaştırlar. Hengâm — Zaman Hın:ı — Daha, yeni, daha yıd- Örnek: Henuz uyanmıştım Yeni uyanmışum, daha yenl uyar tım, Henuz gelmedi — Daba gel medi, ee d Her — Her, n Her nevi — Her türlü, her çeşit Haraset — Çifçilik Ziraat — Tarım Zer'etmek — Ekmek Heyelân _ş.â.".fı B Heyet — - ir. Ferme Heyet — Kur 'f"hc":P' n ) Heyet (Murahhas heyet anlamına .’s.:lır- tr. W['““)" e Heyet (Meclis anlamına) — Ku fr. Assemblöe, conseil — Hep birden, olduğu gibi, takımile Heyetiumumiye — Genel kurül - fr. Assemblse gönrale Heyhat — Yazık, no yazık * İr. Helas Heykel — Heykel (T.Kö) Heykeltraş — Heykelci Heykeltiraşi — Heykelcilik MAk Hezeyan — Saçmalama, sayı Hezimet — Bozgun, bozgunluk Inhizam — Bozgun, bozulma Münhezim — Bozgun olmak — Bozulmak, bozguna uğramak BKL üu::n:i — 1 Saklamak, 2 Er berlemek Ziraat Vekâleti — Tarıin Başkanlığı| v K LK Muhafaza et Hercal — Yanardöner, gelgeç Hercümerç — Karmakarış, allak- bullak, altüst Herçibadabâd — Ne olursa olsun Herem — Kocama, çöküş Herze — Saçma =:ııb — Hesap (T.Kö) sti — Varlık Heves — İstek, heves (T.Kö) ı Hevl (Bak: Dehşet) Hevlnak (Bak: Heybet — Aybat mek (T.Kö.) barımak, gözetmek Hirs — Hirs (T. Kö.) Hiyanet — Hayınlık Hisse — Pay BAS S ÖL hiddet) (? (Bak: Gazab - hiddet) (? Haa — KaT KÖJ Hıyaban — Ağaçlı yol Hizib — Grup Hibe — Hicab — Utanç kendi kesmişti. Dört ——— Örnek: Hicabından kıpkırmızı | Hikâye buçuk sene devam eden meş'um harbin ilk gününden son gününe kadar Levazımatı Umumiye Relis- liği ve Harbiye Nezareti Müste- şarlığı ettiği için resmi ve hususi | Alman mahafili lle içli, dışlı olmuş. Vazife ve salâhiyeti — hasebile bunlara birçok yardımlarda bu- lunmuştu. Şimdi onun bu dostları, yardım sırasının kendilerine gel- diğini görünce — muavenetlerini deriğ — etmemişler.. — Istanbulda bulunan Alman ve Avusturyalıları * memleketlerine —avdet — için- (Odesa)ya nakleden (Korkovado) vapuruna girmesini teshil eylmiş- lerdi, ( Arkan var ) Sayfa 9 Tam 44 Sene Rekor Kıran Bir Memur ( Baştarafı | inci yüzde ) Bu rekorcu memur, kendisile konuşan bir muharrirlmizin: — Istanbulda eskidende ihti- kâr var mı? diye sorduğu suali şöyle karşıladı: “— Istanbullular, esnaftan 300 sene evvelde şikâyet ederlermiş. O zaman İstanbul esnafı kargayı bülbül, eşeği düldül diye satarlar- mış. Filhakika bundan 40 sene evvel de Istanbulular ihtikârdan şikâyet ederlerdi. Edirne peyniri- nin İçini oyarlar, buraya lor ko- yup halka yuttururlardı. Bu hile- kârlar ile az mı uğraştım.,' Muharririmiz ikinci sualini so- ruyor : I “— Bu 44 sene Içinda başı- nızdan geçen Şehreminleri ve Be- lediye reisleri arasında sizce 1s- tanbula en çok kim hizmet etti? Bay Osman, başkalarım incit- memekten çekinenlerin edasile: * — İşteazizim, diyor, bunu bana sormayınız. Size cevap ve- remem, Yalnız şunu — diyeylm: aa nnn mmamamrameanannaaman | Bügünkü Belediye Relisi Bay Mu- Nöbetçi Eczaneler Bu gecv nöbetçi eczaneler şunlardır. İstanbul tarafı: Şehzadebaşında (İsmail Hakkı), Fatih (A. Kemal), Topkapıda (Kâzım), Samatyada (Erofilos), Cibalide (Necati Ah- met), Eyüpte (Hikmet), Defter- darda (Arif), Gedikpaşada (Asa- doryan ), — Çenberliteşta —( Sırrı Rasim), Yemişte (Benason), Ba- kırköyde (merker). Beyoğlu tarafı: Taksim Bos- tanbaşında (İtfimat), Tepebaşında (Kenyoli ), Tarlabaşında (Tarlabaşı) Galata (Kapiiçi), Şişlide (Şişli), Kasımpaşıda (Merkoz ), Hasköyde (Halk). Kadıköy tarafır: Muvak- kıthane eaddesi (Leon Çubukli- yan), Kuşdili (Hulüsi Osman), Büyükadada (Halk). oldu — Utancından . kıpkırmızı oldu. Mahcub — Utangaç Hiciv — Yeriç, geçiv Meccav — geçivci Örnek; Nef'i, büyük bir hec- cavdı — Naf'i, büyük bir ge- çivel idi. Hicran — 1 - iç acısı, 2 - hicran (T. Kö.) Hicret — Göçme Hicret etmek — Göçmek Muhacir — Göçmen Örnek: Yanya Mmuhacirleri — Yanya göçmenleri. Hicri — Göçüm (1), göçeyi Örnek: Bicrt 1250 senesinde — 1250 nci Göçüm yılında - 1250 nci Göçeyılda Mi'âdi — Doğum (1), doğumyıl Örnek: Milâdi 850 senesinde — 850 nci doğum yılında - 850 doğumyılda. Hidayet — Uzyönüm Ihtida etmek — 1 - Din değiş- tirmek, 2 - uzyönmek Hiddet — Hiddet (T. Kö.) öfke “Hiddet etmek — Hiddetlenmek, öfkelenmek Hidmet — Hizmet (T. Kö) Örnek; vatana hidmet, hepimize borçtur - yurda hizmet, hepimize borçtur. Hilfet — Hafiflik (T. Kö.) Hikâye — Öykü (1) Göçüm ve doğum kelimeleri bu terimlerde kullanıldığı zaman baş harf- leri büyük yazılacaktır. hiddin ile beraber masa arkadaş- lıği, müfettişlik yaptık. Onu çok severim.,, — Istanbul eskiden yazın toz, | kışın da çamur deryası idi. Di- | vanyolunda çamurdan — yürüne- mezdi. Rıdvun Paşa zamanında tek tük parkeli caddeler görül- meye başladı. Sokaklarda öşek ve at katarlarından kervanlar görünürdü, Eşekler evlere su taşırlardı. Yıkıntı molozlarını da eşekler kaldırırdı. Her on eşekten müteşekkil bir kafileye katar derlerdi. Odunlar da beygirlerle sokaklar Aarasında aatılırdı. İki çeki odun Üç beygire yükletilirdi. Bazan bir sokakta on katar odun beygirl görürdük. Arnavutlar ciğerleri uzun sr rıklara asarlar ve sokaklara kan saçarak açıkta satarlardı, — (40) tmek — anlatmak, Ö- yükülemek Örnek; 1 — Başımdan geçenleri hikâye etti- başından geçenleri anlattı. > 2 — Gördüklerini tam hikâye edeyim diye vaktimizin çoğunu öldürdü — gördüklerini tam öyükleyim diye vaktimizi ö dürdü. Hilâf — yalan Örnek; Bu sözde hilâfım yoktur bu sözde yalanim yoktur. Hilâf — Karşıt Örnek; Hilâfı hakikat - Haki- kato karşıt Hilâl — Hilâl (T. Kö.) Hil'at — Kaftan Hile, hud'a, desise — Oyun, ak daç, düzü, dek, al Hilekâr — Oyuncu, aldatıcı, dekçi Himaye, vikaye — Koruma Örnek; Himayei hayvanat - hay- vanları koruma. sene evvel İstanbul zulmet içinde idi. Yalnız ana caddelerde yatsı- dan sonra söndürülen petrol lâm- baları yanardı geceleri komşudan komşuya fenerle giderdik. Sonra havagazi yapıldı. Daha sonrada elektrik geldi, İtfaiye yoktu. İşte dünkü Istanbul bu idi.,, * 44 sene masasının başından ayrılmayan bu en kıdemli belediye memuruna arkadaşları parlak bir ayrılık ziyafeti vermişlerdir. Sinema Kongresinde 800 Murahhas Berlin, 12 (A.A.) — Uluslar« arası sinema konferansı | ma- yısta burada toplanacaktır. kone feransta 800 ecnebi murahhas hazır - bulunacaktır. Faeereeane aner aa ea emen öeeee eee ee ai eee HASAN KREMİ Dünyada — mevcut kremlerin en nefisi, en sıhhisidir. Nazik cildli kadınların hayat arka- daşıdır. İhtiyarları gençleştirir. Ve genç- leri güzelleştirir. İnsa- na ebedi bir taravet veren Hasan kremi- ni unutmayınız. Kulusu 50, tüp halinde 20 Hasan deposu: Aıikıra. istanbul, Beyoğlu Düzeltme 1 — Kılavuzun 17 nci sayr- sında birinci yaprağın son sütu- nunun dördüncü kelimesinde bir karışıklık ve yanlışlık - olmuştur. | Bu sütüunün Aaltıncı satırından sonrası şöyle olacaktır: Hususi, şahsi, zati — Özel Şahsiyet — Özlük Örnek; Bu eserdeki şahsiyet ilk nozarda göze çarpacak dere- — cededir - Bu izerdeki özlük ilk bakışta göze çarpacak derece- dedir. ' Bundan sonra onuncu ııtırdül (hasad) kelimesine geçilecektir. ——— 2 — Gene o sütunun 13 ünett satırında ( hasbihal )| karşılıkları arasında (monoloğ anlamına) olan söz (söyleni) olacakken yanlışlıkla ( söylet ) çıkmıştır. $ 3 — Gene o yaprağın birinci z sütununun 36 ncı satırındaki söz yanlış dizilmiştir. Doğrusu: ( tahe rikâmiz ) dir. ——— -— A A A A E İsteyenler bunu kesip aradaki boşlukları tercihan daktilo ile dok önergem şudur: ...... mıyacaktır. durarak Türk Dii Araştırma Kurumuna gönderebilirler. « kelimesine kılavuzda . , . .. .. karşılığını uygun ( Yahut: Yeter) görmüyorum. Sebebi (Kisasa) ........ e. (1) () Burada bir örnmeğe gösterilmiyen yazılar üzerine bir şey yapıla- ter eee eee ......