Yeni Bir Ingiliz Müstahkem Mevkii: Akabe Bundan kısa bir zaman İagiliz büyük — erkâünıherbiye Arşibald Montgomey muhtelif İngiliz Müstemlekelerinin müdafaa vasıtala- rını gözden geçirmek üzere geniş bir teftiş ve tetkik seyahatine çıktı Bu seyahatin İlk mühim neticelerin- den biri, Süveyş körfezinin mukabil tarafım teşkil eden Akabe körfezinin tahkim edilmesine lüzum görülmesi olmuştur. Akabe, bugünkü Arabisla- min taksımatı notasındı rki Erden krallığınn ait bulunmaktadır. İngiliz arkânıharbiyesinin gösterdiği lTürum ve Şarki Erden krali Emir Abdullahın Muvafaktı ile — Akabenin tahkimi vazifesi İngiliz kuvvetlerine verilmek- tedir. Bugün için biçbir. kıymeti olmıyan ve nüfusu mahdat bir köy haline gelen Akabe, gerek coğrafi ve gerek, Hicaz, Filistin, Şarki Erden ve Asyai Mısırın müşterek telâfi nokta- larında bulunmak — İübarile İngiliz imparatorluğunun emniyeti için misli bulunmaz bir eskeri mevki addolun- maktadır. İngilizler, burada, mühim bir tayyare merkezi vücude getirmek azmindedirler, Bu — sur Akabe Müstahkem mevki, icabında gerek Hind yoluma, gerek Misira, gerek İç Arablatsan .: gerek yakın Şerka çevrilebilecek devvar bir plâka vazi- yetini alncaktır. Bazı Avrupa kay- naklarından —sızan haberlere göre, Habeş vukuatının aldığı manzaranın, bu karar üzerinde çok müessir oldu- gu ayrıca kaydediliyor. — Süreyya Japonya Ve Ame- rika Arasında Vaşington, 12 (A.A.) — Ame- rika - Japonya ticaret münasebet- leri hakkında, B, Hul ile yapdığı samimi bir görüşmeden sonra Ja- pon sefiri B. Salto demiştir ki! * Amerika ile Japonya ara- sında ökonomik hiç bir ihtilaf yoktur ki, Amerikanın di_ğu on üç devletle yapmakta olduğu mü- zakereler esnasında, yenl — bir Amerika « Japon ticaret mukave- lesi müzakerelerine girişllsin.,, evvel reisl Otelci söylerken, Hacer, için için göğüs geçirlyor; jandarma lıbiıi:iıığ lııyıliı:il öıpnyoıdıı: — Ah, evlâdımi.. Otelci, yorulmuş gibl ”_f* tu. Genç kadın, kaşlarını çattı: — Cevat B::;u ı=:ğlm leyeceğim... Aferin, diy î:“n.z'ondn da bu, beklenirdi! Ömer Ağa, hemen tasdik etti: — Ne şüphe, hanım, ne şüpbel Hacer, eski bahse dönmek is- tiyordu. Otelciyi daha söyletecek, genç mülâzimin kahvede nasıl çı- kıştığını anlıyacaktı. Fakat otelci, bunu, — yarımyamak ınlıtı.cflm. Halbuk bunu, jandarma zabitinin, “yuvarlacık, kırmızıcık,, ığundııı dinlemek, daha keyifli olmaz mıydı? Hacer, Ömer Ağanın heyeca- Bında, biraz da kendi kırıtmasının tesiri olduğunu sezmiyor değildi. Fakat, Ömer Ağanın, asabiyetten Sonra, hafif görünmek - işine ge- Mmedi, ağırlaştı: - — Ağacığım, şimdi, dediğim gibi, odayı değiştirirsin, Ömer Ağa, Hacerin yattığı 'SON - POSTA Habeşistan ile Italya Bir Felâketin Korkunç ; Neticesi Yetmiş Kişi Öldü, 30 Kişi Kayboldu Manil, (Filipin adaları) 12 — Geçen Cumartesi günü Filipin “adalarından Luzon adasında vu- kun gelen tayfun neticesinde 70 kişi :ı.ıın.mr. Bundan başka 30 kişi de ortadan kayıptır. * Nevyork, 12 (A. A.) — Toz fırtınaları şimdi Teksasın cenubu garbisine doğru gitmektedir. Kae- nosda zarar ve ziyan 20 milyon dolar tabmin edilmektedir. Yüzlerce aile, harap — olan mıntakalardan kaçmaktadır. Bir Kadının Cesareti Dünyanın İki Ucu Ara- sında Rekor Kıracak Londra, 12 (A.A.) — Geçen sene İngiltere ile Avusturalyayı biribirine on beş lük bir rekor müddeti içinde bağlıyan kadın tayyareci Joan Batten, aksi isti- kamette bir rekora teşebblis etmiştir. Tayyareci dün sabah, ayni hat özerinde üçarak Sid- mey'den hareket etmiştir. İşçilerin Boş Zamanları Cenevre, 12 (A.A.) — Uluslar aracı İş büruso, AÂmerika ve Sovyetlerin iştirakile — toplanmış, gelecek iş konferansına hazırlıklar yapmış ve işçilerin boş uışııılırı meselesini de tetkik etmiştir. —— — Yzanat 34 Mahmut Yesari karşısındaki — sıra oda kapılarını gösterdi: . — Hangisini istersin? Parmağıle, birer birer işaret derek anlatıyordu: A — Bu od:. tek pencerelidir, dardır, Sana gelmez... Bu oda, Iki pencerelidir, emme, damı akar. Damı, kaç yol aktarttım, olukları değiştirmeden olmuyor... Bu oda da iki pencerelidir, ferahtır... Hacer, evvelâ canı yandığı için hemen karar veremiyordu: — (yi ise, peki... Sen, yine ötekileri de söyle... Otelci, öteki odalar hakkında tafsllât veriyordu: — Bu oda, tek pencerelidir, dardır, sana yaramaz... Bu oda... , edni almına vurdu: D"İ' E'n uygunu bu odadir... Sokağa çıkık cumbası vardır. So- kağı istediğin gibi görürsün... ada... H.ı:lı.::, onun sözünü kesti : — Kâfil Onu, ayır... Cumba- len geçene bakarım. Kaşklyim g:nno... Önu ayırırım. — Başi Haçer, döndü, çantasını aldı, bir lira çıkardı, otelciye uzaltı; Arasındaki ip Kopuyor ! Italyanın Şiddetli Bir İtirazı Milletler Cemiyetine Gi- dilmesini Hiç İstemiyor Cenevre, 12 (A A.) — ltak ya hükümeti, Habeşistan ile kendi arasın- da doğrudan doğruya yapık mış olan mü- zakerelerin tar- zı — hakkında Habeşistanın serdetmiş ok duğu mütale- aları açıktan Müsteşarı açığa reddet- Süviç mektedir. Habeşistan hükümetinin hare- keti hilâfına olarak Italya hükü- metinin, doğrudan doğruya mü- zakereler icrasına devam edilmesi mütaleasında bulunduğu ehemmi- yetle kaydedilmektedir. Habeşistan ve Italya bükümet- lerinin 19 kânunusani 1935 tarihli nota mucibince her türlü ihtilâfı 2 oğuüstos 1928 tarihli Italya-Ha- beş muahedesi abkâmına tevfikan, yani ya uzlaşma veya hakeme müracant tarikiyle halletmeği ta- ahhüt etmiş olduklari hatırlatıl- maktadır. Bu sebepten dolayı Italya, doğ- rudan doğruya Habeş hükümetine müracaat ederek bu şerait dahi- linde kendisi ile uzlaşmağa ama- de olduğunu bildirmek niyetinde olduğunu beyan ve Hân etmiştir. talya Hariciye bakıyordu : — Ne alayım? Hacer gülüyordu : — Al işte... Ömer ağa anlamadan Jlirayı almıştı ; — Peki, ne istiyorsun ! Söyle- de alayım ? Hacer, omuzlarını kaldırdı ; — Bir şey istemiyorum ! — Peki, bu kâğıdı ne yapa- yım ? — Sana veriyorum. Bahşiş... Ömer ağa, kalın kaşlarını ça- tarak, lirayı geri verdi : — Al.. Öyle şey kabul et- mem... — Neden ? Otelcinin asık, ağır hali, genç kadını şaşırtmıştı : — Peki, neye almıyorsun? Kahve içersin... — Kahve, para ilemi ? Koca kahve, benim | Bahşış almak, Ömer ağanın unuruna dokunmuştu; yüzü ka- ranlıktı. Hacer, onu, ; bilmeden dirmiş miydi ? ,M;îı:or,ı:ıtn;ı. adeta utanarak sıkılarak gerl —aldı, çantasına koyff Bana hatırın kalmadı ya?.. Istanbulda, bahşiş verirler. Ömer ağanın, sesi aksileş- seleli Burası, Istanbul — değil... Macar Hükümeti Ekseriyette Budapeşte, 12 (A.A.) — Ulu- sal birlik hükümet fırkası, mec- lisdeki — saylavlıklardan — yüzde yetmişini — kazanmıştır. — Fırka, mevcut 245 saylavlığa ilâveten ©a sekiz saylavlık daha kazan- mıştır. Saylav'arın hemen yarısı ye- nidir. Gümüş Flatı Yükseldi Londra, 12 (A.A.) — Ame- rika hükümet gümüşün devlet tarafından satın alınma fiatını yükselttiği için burada da gümüş fiatı yükselmiştir. Yenl flat do- kuz senedenberi en yüksek fiattır. Amerikada Bir Facıa Bir Çarpışma 14 Çocuğu Öldürdü i Nevil (Amerikada) 12 — Bir otobüsle bir tren çarpışması ne- ticesinde otomobilde bulunanlar- dan on dört çocuk ölmüş, beş çocuk, ağır yaralanmıştır. Avusturyada As- kerlik Meselesi Viyana, 11 (A.A.) — Başve- kil muavini prens Starenberg gazetecilere — yaptığı beyanatta bütün gençlerin askerliğe çağrık- ması muvafık olmiyacağını, çün- kü bu taktirde ulusal sosyalist. lerin çok geniş miktarda orduya girmelerine intizar edilebileceğini söylemiştir. ,&' Ömer ağa, gözlerini kırpışlırarak | İştahanı oraya sakla... Hacer tatlı, tatlı gülüyordu; — Şimdi bana, darıldın mı ? — Yok, bunda küsecek ne var ? Seninkisi alışkanlıktan... — Doğru, ağacığım, alışkan- hıktan... Bu bahsinin uzaması, Haceri sıkmıştı; — O odayı ne zaman hazır- hyabillirsin ? Otelci, düşünmeye başlamıştı. — Hemen, şimdi mi İstiyorsun? Hacerin elinden gelse, o, cam- balı odadaki müşteriyi kolundan tutup atacak ve otelcinin yar- dımını bile istemeden — yatağını sürükleyip getirecekti. *Cumba ,, , ona, Istanbul say« fiyelerindaki köşklerin “ ciham numa ,, gibi bir hayal yaratmıştı. Telâşını belli etmiye de çekini- yordu: — Akşama kadar yetişmez mi? — Akşama, daha yıl var, Ye- tişir. Emme, sen, o vakte kadar odanda duramazsin! Hacer, bunu düşünmemişti; — Peki, ne yapayım? ©O dakikada, Hacer, kahvenin arka tarafındaki ocağa bitişik dar ufacık, pis, iğrenç kokulu odayı hatırladı: — Aman ağacığım... Nerede istersen, - otururum... Fakat beni, o, kahvenin ardındaki — odaya götürmel Hangisini Seçmemi Tavsiye Edersiniz? * İki kız kardeşi seviyoram. Bunlar birbirlerini çok seviyor ve yokdiğerle- rinden hiç ayrılmıyorlar. İcisinin de bana karşı meyilleri olduğunu hisaediyorum. Ben ikisini de seviyorum, Bunlardan birini seçip evlenmek istiyoram. Bass fikrinizi söyler misiniz? “ Birincisi ilk zamanlar bana çok düşkündü. Fakat ikinci ile tanıştıktan #onra bana karşı soğuk davranmaya başladı, bana yüz vermez oldu. Fakal çapkın ve biraz (hercai, “İkinci kızla anlaşmak biraz güç oldu. Fakat şimdi Bbana ötekinden daha yakın. Çok sevimli, çok sıcak. Fakat ben birinelsini daha çok se- viyorum. , H. Y. Tereddüde ne İüzum var, anlamadım. Bu işte en iyi hakem gönüldür. Siz gönlünüze sorduğu- nuz raman o size birincis'ni İşaret ediyor. O halde onun verdiği hükme rlayete mecbursunurz. İkinci kızı seçmek, gönlünüzde öyle bir yara açar ki, zaman ile evinizi bozar, saadetinizi yıkar, Kınm da bedbaht etimniş olursunuz. İyisi mi, vakit varken ikinci kızla alâkamızı keser, birincl kızla evlenmeye teşebbüs edersiniz. Birinci kızın size yüz vermeyişi bile onun cid- diyetini ve sevgisini ispata kâfidir. * Bay Necdet Kemale: Kafası, hisleri İncelmiş bir kız ile karşılaşmamışsanız, bunu size nasıl anlatabilirim. Sizce bir ka- din erkekten fazla yükselemez mi? Kızlar vardır ki, birçok erkek-« leri her sahada geçmişlerdir. Bun- lar kendi ayarlarındaki erkekleri beğenmezler. Bir erkeğin seviyece kendinden yüksek bir kızla evlen- mesi ise her halde tavsiyeye şa- yan bir şey değildir. * Turgutluda Kemal Sevdiğiniz kız çocuk denile- cek kadar küçük, daha ikinizde evlenmeyi düşünemezsiniz — bilel Sevginizin şiddetine aldanmayın, Bu, saman alevi gibidir. Gelip geçer. TEYZE Ötelel Ömer ağa, suratının dalmi aksiliğine rağmen gülmüştü: — Orası, sana lâyık değildi emme, kahve kalabalıktı... Başka oturtacak da yer bulamadım... benim de içim istemedi, çok ca- nim sıkıldı, gelğelelim, otel kâtibi Zihnl efendiyi senin odana çıka- ramazdım. Gayri o zaman, seyr edin ileri geri lâfların bin çe- şidini... Anlıyorsun ya, yine seni düşündüğümden ötürü... — Eksik olma, ağacığım! Hacer, otelciye dikkatle bak- mak lüzumunu hissetmişti. Karşışın- daki, ya çok hilekârdı, yahut akli, düşünceleri ayarsızdıl! O, daracık yere tıkıldığı için, hacer, şikâyet edemiyor, teşek- küre mecbur kalıyordu. Genç kadın, hiç sesini çıkar- madı. Ömer Ağa, elleri iki böğ- ründe, başını eğmiş düşünüyordur — Nerede otursan ki?. Kahve, yatsıya kadar boşalmaz... Yan odaların kimini sahipleri kilitledi- ler, gittiler; kiminde de tanıma- dığın adamlar - oturuyor.. Nerede otursan ki ? Ömer (Ağa, başını kaldırdı; durgun durgün baktı: — Hiç mi sokağa çıkmak istemiyorsun? Bir yol, çık, açıl... Bu fikir, Hacerin zibnini daki- kalardanberi gıcıklıyordu: — Nereye çıkayım? ddi var) |