Dünya Hâdiseleri Deniz Ticaretinde Kara “Ay,, İngil.erede deniz Ticaret Odası neşrettizi bir is- ; tatlstikte ( 1932) gemiler | Yinın birinciteş- istatistiği | çininin “kara ay,, olarak ilân etmiştir. Bunun sebebi, o tarihte hiç bir zaman görülme- miş bir hâdise olarak İnogiliz Hastalanan Himanlarında İşsiz kalan vapurların | BTZ1 sayısına çıkmış olmasıdır. Bu sayının temsil ettiği tonilâto İse 2,181,695 dir. Bu vaziyet sonraları tedricen düzelmiştir. Şimdi Ingiliz limanlarında İşsiz kalan gemilerin sayısı 323 tür. Tonilâtoları yekünu B78,416 dır. * ınıilııurlı cumartesi günü öğleden sonra tatil yapılır. Tük | Pazartesi günü öğ- leye doğru çalış- mıya başlanılır, tatil müddeti iki güne yakindır. Halb- buki şimdi — bu tatil müddetinin İki gün yapılması için kuvvetli bir cereyan başlamıştır. Bu daki- kada bu yeni usul - tatili kabul eden fabrikaların sayısı (673)tür. * lıgiltendı. otomobillerde kul- lan “ Tripleles ,, camları cam icat edilmiş- bir cam | tir, Bu camların Tripleleslerden farkı daha beyaz, daha berrak olduktan — başka mukavva gibl kıvrılmıya müsait bulunmalarıdır. Bu yeni çeşit cam- dan birçok ev eşyası da — yupıl- maktadır. şeklinde yeni bir * Cıııınıı sıkıldimı. biraz mü- zik dinleyiniz, sinirleriniz Musiki can | Sergin mi? — Bir üK rndiü konsere — gidiniz, bedbinliğ uıl düp- ilâcıdır tünüz? gl: keman sesi dinleyiniz; derhal maneviya- tınızın yükselekceğini hissedersiniz! logiltere musiki akademisi bu kaldenin doğru olduğunu bildiği içindir ki Geçen yıl içinde işsiz- likten en ziyada muztarip olan şehirler için (179) orkestra teşkil etmiş, ( 2258 ) gramofan alarak dağıtmıştır. Bundan başka (1475) meydaha da radyo hoparlörleri taktutrmıştır. Bir Doktorun Günlük Notlarından (*) Kabakulak Çene arkasında ve kulak altın- daki tükrük bezolerinin şişmesinden ileri gelen bir hastalıktır. Bir taraf- hdır. Fakat iki tarafi: da olur. Çok bulaşıktır. Tükrük zerrelerile geçer. Küçük iken çekilmemiş ise büyük- lere de geçebilir. Eakiden buna ( Ordonoran ) derlerdi. Harp h- Hnde mekerlere sirayet etüiği vakit bütün orduda faaliyet dururdu. Ka- bakulağın esaslı bir ilâcı yoktur. Sık sık gargara ve hariçten pansı- man ile tedavi edilir. Kabakulak iki taraflı olursa on gün zartfında iyi ki bafta kadar başkalarile te- doğru değildir. Kabaku- nadir olarak erkeklerde, huayelerde de şiş yapar ve iltihap husule gatirir. O zaman oldukça tehlikeli bir hal alır. br albüme yapıştınp kolleksiyon yapı- v Sikinti zamanımızda bu netlar bir dektor gibi indadımıza yet şebilir. Cumartesi | der. | tasını bahara ka- “Haşmetpenahın 5 Tane Evlatlıgı Oldu,, 4SO0ON POSTA ——— Dünyada Olup Bitenler Kanadada Bir Batında Dogın Beç Kard;ı Kınun İle Devlet Malı Addediliyor ! Amerikada Aşı İle Çocuk Yetiştirmek İçin Yapılan Yeni Tecrübeler ! Kanada'da Madam — Dionns isminde bir kadının bir batında (5) çocuk dünyaya getirdiği ha- berl telgraf haberi olarak bizlm gazetelerimize kadar İntikal etti. Resimleri bütün dünya matbua- tında görüldü, sevildi, — takdir edildi. Madam Dionne evvelk- ce de beş çocuk — sahibi idi. Bugün — “Beşiz,, lerin de gel mesi ile 10 çocuğun annesi olmuştur, çocuklarının hepsi sıh- batladır, refah içindedir, buna rağmen bu kadıncağır mesut değildir, dersek inanır mısınız? * Bu kadının bir batında 5 ço- cuk dünyaya getirdiği haberl bütün Kanadada o kadar büyük bir alâka uyandırmıştır ki, hükü- met derhal bu kadın ile yakından meşgul olmak, ihtiyaçlarını gider- mek, İsteklerini yapmak mecburi- yetini duymuştur. Beş yavru için husust bir “kılinik,, yapılmış, içine bir dok- tor, üç hastabakıcı konulmuştur. Bu, memurlar çocuklara yaklaş- tıkları zaman — yüzlerine — bir “prophylaetigue,, maske geçirirler, ellerine eczaya batırılmış lâstik eldiven takarlar, bebeklerin mik- rop almamalarına çalışırlar. “Kılinik,,© çocukların babası dahil olmak şartile herhangi bir kimsenin girmesi yasaktır. Yayruları muayyen zamanlarda yalnız anneleri görebilir, o da tıbbi bütün — tedbirlere — riayet etmek — mecburiyetindedir. — Işte (Madam Dionne) yi — bedbaht eden de bu ihtiyat tedbirlerinin fazlalığıdır. Artık yetişir demek- tedir. Ve çocuklarının kendisine teslimini istemiştir. Madam Dionne zengin değildir, kocası hayatını güçlükle kazanır, fakat bir defa yalnız kalsalar, hayır sahibi Insanlardan okadar çok yardım — göreceklerdir. ki, sıkıntı çekmiyecekleri muhakkak- tır. Yalnız Kanada hükümeti bu arzuyu isaftan kaçınmış çocukların; — Haşmetpenahın evlâtlıkları, binaenaleyh devlet malı olacağını ilân etmişlir. Kanada — gazetelerinin anlattıklarına — bakılırsa mesele yakında hâkimlerin huzuruna çı- kacaktır. y Kanadadan gelen — haberler arasında bizi hayrete düşüreni sa- dece bundan ibaret değildir. Bir- de ikincisi vardır. Onu da anla- talım: 1926 yılında Kanadanın To- ronto şebrinde Charles Millar le- minde bir milyoner ölmüş ve on yıl içinde en fazla çocuk doğu- racak kadına verilmek Uzere 500 bin dolârlık bir servet bırakmıştır. Bu hâdisenin uyandırdığı rekabetin derecesini tahmin edemezsiniz. Her kadının İsteği mümkün oldu- ğu kadar fazla çocuk yaparak bu serveti elde etmektir. Vasiyetnamede gösterilen müd- detin neticesine bir yıl kalmıştır. Bu dakikada rakiplerin en önünde giden Lilian Kenny isminde 32 yaşında bir kadandır ve son 9 yıl içinde bazıları ikir olmak üzere 11 çocuk doğurmuştur. Yarışta ikinci gelen Stefano Darrigo le- minde bir. kadındır. Onun da 10 çocuğu vardır. * Nüfusu çoğaltma — meseleleri üzerinde en fazla alâka uyandıran üçüncü haber de yine Amerikanın mahsulüdür, fakat — bu berikisi Kanadadaan değil, ( Nevyork ) tan gelmektedir. Onu da anlatalım: Doktor Soymour isminde bir bilgin, kocası kısır olan, veya kendisinde bir ârıza bulunan, yahut ta hiç kocası olmıyan ka- dınların basit bir İğne aşısı ile çocuk sahibi olmaları için yeni bir usul bulmuş ve geçen yıl tam 150 kişi üzerinde tatbik ederek muvaffak olmuştur. Havadan Sudan Geçinenler —Misk kokuyor, misk... Güllere bakın... Kolkola ve hızlı adımlarla yürü- yen Üç genç kız, hiddetle döndü- Kendilerine bayağıca takılan çok küstah ve külhani bir 80- kak çapkınile kar» şılaşacaklarını um- dukları, iylce ça- tılan yoluk kaş- larından belliydi. Fakat karşıla- rında koca işpor- vuşmuş bir bah- çeye çeviren büketleri satmağa çalışan çiçekçiyi görünce; zanla- rında ne kadar yanıldıklarını an- ladılar, ve gülüşerek sokuldular. Bütün- büketleri birer birer Bahar çiçekçisi, muharririmize gündelik macerasını anlatıyor yoklayıp kokladılar ve az evvelki muntazam işportayı, pasaklı bir kadınin elbise dolabı gibi didik- ledikten sonra, armut boyunda bir büketcik bile almadan uzak- laştılar. Zavallı çiçek- Çİ işportasını eski haline sokmağa uğraşırken, haklı bir hiddetle m- rıldanıyordu : — Bunları ala- cak biçarelerin vay hallerine... Yabancı malını bukadar karıştı- rırlarsa, kimbilir, kendi yatak ©- dalarını ne hale sokarlar ? Sokuldum, ve, hiddetini yatış- tırabilmek — için; bir küçük büket- cik satın aldıktan sonra sordum: — Söylendiğine göre, kürlı Işmiş çicekçilik? O; evvelâ kaşlarım, sonra göz- leriül kaldırdı, ve: Kari Mektubları Buyuklerı Anmak, Geleceğin De Te- melini Kurmaktır Bir Okuyucumuz Bu Fikirdedir Büyük Dâhi ve Türkün büyük san'atkârı Koca Sinana her sene ihtifaller yapıyoruz. Gençler, mi» marlar, Sinanı sevenler toplanı« yor, türbesi başına geçiyor, canlı, hararetli, coşkun söylevler söyle- tiyor. Sonra ihtifal bitiyor ve zavallı Sinanın güvercin yuvacı- ğina benzeyeu Süleymaniye arka- sındaki türbesi, bir senelik derin sessizliğine gömülüyor. Sinan bizim büyük İnsanımız- dır, Sinan birçoklarımızın gön- lünde Süleymaniye hadar hey- betli, Selimiya kadar baş döndü- rücü bir genişlikle yatıyor. Fakat ne yazık ki, geçenlerde Sinanın nerede yattığını anket şeklinde bir alle meclisinde sordum; Iki kişi bild. 8 genç ve orta yaşli münevver hatırlayamadı. “ Bir millet, büyüklerinin çok-« luğlle büyük görünür,,. Sinan gibi nice büyüklerimiz vardır ki, Istane bulun, Türkiyenin birer köşesinde, tıpkı birer harabe taşı gibi unu- tulmuş, bırakılmıştır. — Şinasinin merzarı Üzerine koskoca bir apar- tıman yapılırken, — Aciz insanlar gibi ellerimizi, kollarimızı bağlayıp seyrettik. Tevfik Fikret * Rübabı Şikeste ,, sinin birkaç — mısraile içimizde — kalmıştır. Nedim bir hayal sanatkârıydı, fakat en müe nevverimiz bile onu yalnız ismile tanır. Pilerne kahramanı Osman Paşa hatırlanmıyor — bile, Bütün dünya içinde harikulâde bir zafer sayılan Çanakkale çarpışmaları için, değerli bir âbidemiz yok. Ne zaman Ankaraya gitsem ve büyük Aâbidenin önünde dur- sam, gözlerim dalma yaşarır ve içim sevinçle dolar. Biz, mazimi-« zin güzelliklerini, büyüklerini, kahe ramanlarını çocuklarımızın yürek» lerine yerleştirdiğimiz gün, İstike balimizden daha büyüklerini, dae ha güzellerini bekleyebiliriz. Sinan içimizde yaşayor. Fa- kat onu Süleymaniyenin dar »o- kaklarında, tenha ve sessiz bi rakmıyalım. Uzuün sakallı başı açık ve İşlemeli gömleği ile göke lere bakan vücudunu taşa oyarak şehrin en İşlek bir meydanına diktiğimiz — gün, — büyüklerimizi unutmamıya başladığımızı — anla* yacağız. Büyükada: F, K — Alay mı ediyorsun ? Der gibi yüzüme baktı: | — Bu işin kârı ne olacak ya* hu? Ben, Sarıyerde bir kahve peykesinde yatar kalkarım. Ora* | dan Istanbula her sabah, bir küfe salata getirir, manavlara satarım. Salatayı, oralı bir bahçivandan ucuz aldığım için Sarıyerde otu" ruyorum. Fakat salataları bir çırpıdâ okuttum muydu, buralarda akşa“ ma kadar işim kalmıyor. Onun için, aynı bahçivandali yok pahasına aldığım bu çiçeklerİ getliriyorum. Ve akşamı, bunlarıt başında ediyorum. Fakat Uç 55 demet satıpta masrafı ve parasını çıkarabildiğim gün İlf İ men hemen sayılıdır. Bereket sa” — latalardan 50 - 60 kuruş — çıkıyor" Yirmisini yattığım kahveye velt yorum, kalanla da günümü gü? ediyorum. Yoksa, iş bu çiçeklere kalkâr “yapdığımın resmidirl..