——— Büyük tarihi roman £7 - 8 - 935 Muharriri: 4. R. Telrika Na : 63 Sefahatin Sonu!.. Şark Hududunda '_Seîl:r—(._:ıibi Bahçeleri, Çırağan Âlemleri D Nadir Han, ilk hamlede (lafehan) şehrinl aldı. Yeni Şah taraftarı olanları kâmilen kılıçtan geçirdikten sonra, şehri baştan başa yaktı. (Eşref Han), bu ce- sur ve zekl sergerdeye mukave- met edemiyerek kaçtı. O günden itibaren de, artık (Nadir Han) ın küdret ve ehemmiyeti büsbütün arttı. Yeniden JIran tahtına geçen (ŞahTahmasıp),zahiren hükümdardı, Fakat, Iranda fermanfermâ olan yegâno şabsiyet, yalnız ( Nadir Han ) dı. Nadir Han, bu suretle vaziyete hâkim olarak dabili ihtilâli bas- tırdıktan sonra, güzlerini ve kilı- €nı İran hudutları haricine de uzattı. Eşref Han taraftarı olan Efganlılara zorlu bir kılıç çaldı. Efganistanı, baştan başa kana boyadı. Sonra da, İran toprakla- rını istilâ eden (Rus Çarı, Büyük Petro ) nun karşısına dayandı. Fakat, Büyük Petronun him- meti sayesinde - o asra göre - pek ziyade tekemmül etmiş olan Rus ordusile başa çıkamıyacağını anladı. Derhal Ruslarla uyuşarak Osmanlı — hudutlarını -. tehdide başladı. Evvelâ Istanbula elçiler gön- derdi. Vaktile Irandan raptedil- miş olan araziyi istedi. Fakat daha bu husustaki müzakerat hitam bulmadan (Tebriz) | basa- rak ahalisini kılıçtan geçirdi, ve şehri yağma etti. Derhal Istanbula akseden bu kanlı rivayete, evvelâ hiç kimse İnanmak iİstemedi. Hattâ, başta Padişah Üçüncü Ahm sevgili Sadrazamı Ibrahim Paşa olduğu halde bütün devlet ricali, haberi büyük bir telâkki etmişler.. Lâle safı dan, helva sohbetlerinden, Kâğnt- hane zevk ve eğlencelerinden Osmanlıcadan Türkçeye — Karşılıklar Kanlar Akarken Lâle dan Geri Kalmıyordu fâriğ ol meşgul olmiya bile İlizum görme- mişlerdi. Fakat.. gün geçtikçe gelen yavaş yavaş nazarıdik- kati celbedecek şekil almış.. Her gün Istanbulun kıyı ve köşelerin- de akseden sözler, artık tüyler Ürpertici bir hal almıştı. Hükümet, daha hâlâ gafil ve Tâkayıttı. Şark kudutlarında, seller gibi kan aktığı halde; Topkapı Sarayımın — lâle — bahçelerinden, | Çırağan — Sarayının — rengârenk ı zıyalar taşan — pencerelerinden, | Sâdâbât köşklerinin güllük ve yaseminliklerinden ilâhi sesli ha- nendelerin gazel sesleri yükseliyor. | Ney ve tanbur ahenklerile zil ve | çalpare sedalarına karışarak çe- hir halkının elem ve ıztırap ile kanayan kalbinde — acı akisler husule getiriyordu. Fakat bu akisler, sönüp git | miyordu. Gün geçtikçe İIstanbul muhitinin — hasaasiyeti — artıyor.. Bilhassa avam tabakasının ka- binde, hükümet erkânina karşı derin bir nefret ateşi kaynamıya başlıyordu... Üstü başı liyme liy« me olmuş.. yatağanın kabzasın- daki kulaklar kopmuş hudut yeni- çerileri, halk arasında dolaşıyor; bunların naklettikleri kanlı mace- ralar, kalplerdeki ateşleri körük- lüyordu. Ve sonra, Gşik — İbadi.. bu | HNâbi ve ihtilâlcı saz şalri de kahveleri — dolaşıyor: — Hüü, dost ( Arkası var ) -SON POSTA Pisboğaz Devekuşları Bestekâr — | Hayvanat bahçesi hademesine | Affedersin, biraz evvel burada kemanımı kaybettim, gör- dünüz mü?. Beki Zabtiye, Çatalçeşme sokağı, 25 İSTANBUL —.. zelemizde — çıkaa Çerelmlern bilün'eklen mahfuz ve gezetemize ailtiz. ABONE FİATLARI | Abone bedeli peşiadin. Adı değlştirmek 5'8 Mıüu:“ Gelen curak geri verilmen %ıhı— ı.:ı'ııll:'ııoıuıııımıı' tü kuruşluk ( L % %lnıı' lânadır. Çomta Netusur TGi letanbul Telefon :2âı 03 TT ECZACILARA İLÂN Fatsa Belediye Reisliğinden : 45 bin nüfusu ve dört doktoru bulunan kazamızda kendi ser- mayesile eczacılık yapmak İstiyenlerin Belediyemize müracaatları. Kazanın havası ratıp ve sıtmalıdır, yarldatı bir eczaneyl idare eder. Mart 27 ——— l Bu Sütanda Hergün Almancadan tercüme eden: Hatlce Hatip İSKELETLER GEMİSİ Hakik? Macera Yaklaşmakda olduğumuz bu sularda 1913 senesi Teşrinievve linde kocaman bir Alman vapuru kaybolmuştu. Osun nasıl bat- tığını kimseler bilmiyordu. Ayni senenin ayni ayında bir Alman müstemlekesinden gelerek küçük bir gemi ayni sulara açıl- mış ve bir daha görünmemişti. Onun nasıl battığını da kimseler bilmiyordu. Ayni senenin Teşrinisanisinde Kahdemes isminde bir gemi daha batmştı. Fakat bu gemiden de kimseler kurtulmadığı için kazanın nasıl olduğu bilinmeyordu. * Işta biz, çok fena geçen bir seyabat yapmakta ve bu sulara yaklaşmakta Idik. Bu seyahatte başımıza bir kaza geleceği muhakkak gibi idi. Colonda, karantinada bin mllş- külüta —uğramıştık. Sanyogoda, gemide birdenbire aklını oynatan bir anbar yolcusu kaldırınca ken- dini denize atmıştı. Kingstonda geminin iki tayfası arasında kav- ğa çıkmış, birbirlerini biçakla- mışlardı. Sonra Kap Hatterada çıkan fırtına yüzünden makinelerde ha- fif bir sakatlık olmuştu. Akşam beşte ortalık kararmıya başladığı zaman rüzgâr da serin- leşmişdi ve makinenin tamirile uğraşılmış, nihayet saat sekizde sakatlık mümkün olduğu kadar tamir edilipte hareket edildiği zaman — geminin —iki tarafını köpek balıkları kuşatmış bulu- nuyorlardı. Bu hayvanlar gemide bir gayrl- tabillik olduğunu seçmişlerdi ve nihayetini bekliyorlardı. Saat sekizde gemi İlerlelemeğe başlayınca onlar da bir katar- halinde bizi takip etmeye koyul- dular... Yolcular uğursuz sular mınta- kasına — girdiğimiz! bilmedikleri içla çalınan yemek kampanasıni dayunca smokinli, fraklı ve ren- gârenk akşam tuvaletlerile yemek salonuna inmişlerdi. * Ben nöbetçi değildim. Buna rağmen güvertede dolaşıyordum. Simsiyah, katran gibi siyah gece- nin içinde geminin yanında fos- forlu izler bırakarak sözülen kö- pek balıkları sürüsünü görüyor, fena bir hissikablelvuku ile titre- yerek: — Hay uğursuz hayvanlar... Bu gece muhakkak bir şey olacak! Diye titreyordum. Ve işte olması mukadder olan şey on dakika sonra olmuştu. Gemide tayfa ve zabitler arasın" da bir telâştir baş gösterdi. He- pimiz baş tarafa koştuk. Yakında tâ yakında ve karşımızda büyük bir dağ gibi, bir ada gibi büyük ve karanlık bir cisim İnip kalka* rak dize doğru yaklaşıyordu. Bi* raz dikkat edince bu elsmin çok büyük bir yelkenli gemi olduğunu gördük. Yapacak şey hemen dur“ mak, makineleri tersine işletmek” ti ve eğer mümkünse karnımızı deşip geçecek olan bu gemiden bu suretle kurtulabilmekti. Manevre çok çabuk yapıldı. Gemi sağa doğru biraz yattı ve ambarda bulunan porselen san” dıkları devrilerek kırıldı.. Kaptanımız mahir olmasa idi bu belâdan kurtulamazdık. Yol: cular bir şey hissetmediler, niz kırılan — porselenlerin — 86 duydular. Fakat bizler.. Geminin mürettebatı tehlike* nin — geçmediğini görlyordllh Ünkü bütün — yelkenleri pupt açılmış kocaman bir gemi ışıksıf bir gemi karanlık sularda fosforlü bir iz çizererek rüzgürın önündü sağa —sola yalpa — vura — vurü gidiyordu. Sanki bu gemlyi y5 (Davam İf tesliyünle) Kılavuzu 1 — Öz türke köklerde gelen sözlerin karşısına (T, Kö.) beldeği (alâmeti) konmuştur. Bunların her birl hakkinda sırası le uzmanlarımızın (mütehassıs) yazılarırı gatetelere vereceğiz. 2 Yı A b — su bi hayat, Abı hayvan <- bengisa Âbıru — yüzakı, yüzağartan Örnek : Âbıruyu ulemayı zuman « zamanın bilginlerinin yüzakı ( yüze #ağuartan ) Âbıru dökmek — yüz suyu dökmek (Bak: tezellül etmek) — (PFr.) S'hu- miller “ Sacrilfler de son a mour Âbâ ve ecdadımızdan mün- takll — babal rimizden kalma.. ğ Âbâd, Abadan — bayındır (bakı mae mur) — (Fr.) Florlasant et prospâre Örnek: Ankara ön yılda bayındır bir gehir oldu — Ankara est devenu en dix ans üne ville florissante et prospere Abâdani, âbâdanlık — bayındırtık — (Fr. ) Prospöritö “ötat de ee gul €est prosere » Örnek: Türkiyenin bayındırlığı git. tikçe artmaktadır — La prosperite sugmente continvellement en Tur- güle Umürü nafıa — bayındırlık İşleri — (Fr.) Travaux publics İmar etmek — bryındırmek Abd — Kul — (F .) servitcur, esclave Âbid ( baki zahil) — t pkaa Örnek? Güneş tapkanları — Ado. rateurs du solell İbadet — tapınç İbadet ötmek — tapmak, tapınmak, Mâbed — Tapınak — (Fr.) Temple avi A:l'::— Anıt — (Fr.) Monument Örneki Anadolumun birçok yerle- rinde Selçuk Türklerli anıtlar vardır. — |l plusleura röglonu de VAnatolie des monuments appartemant aux Türce Seldijoucide Abidevi (muazzam) — Anıtsal — (fr.) Moumental, colossal, gran- dlose ( Anıtsal'deki son Abe; Boş. « sürde, vain Örnek; Boş yere uğraştık — Nous fimes de valne efforts. — Saçma sözler — Paroles absurdes Abus — Somurtkan Abusülvecih — Suratı ank, amk su- vatlı Acaba — Acaba (Te. Kö.) Acayip (Nida) — Çokşey! — (fr.) C'eni mnaanti, Tiensl Örnek; Çokşey! Demek — cevap (T. Kö.) vermek istemedi. — Ti alors İl n'a pas voulu dönaer üne röponse Acayip — Avrıks'ın — (İr.) EXceni triğue *Tnince okunacaktır) (ir.) Ab- Örnek; Ayrıkmın bir adam « Un homme EXcentrigue Acayip — Tansık — (Fr.) Mervellle Örnek; Acayibi sebal âlem — Acu- yedi tansıyı «« Les söpt mer. Acayip — Şaşılacak — (Pr.) Eton. nat Örmeki Orada — gapılâcak — geyler gördük — Nous yayona vu des ehoses ötonmantes Acele — Çabukluk, evedilik — (Pr.) Hâte Örnek; Bu ne çabukluk! — Ouelle hâte! - Bu İş evedilik götürmaz — Cette affalre ne souffre pas de hâte. Acele — Çabuk, evedi — (Fr.) Vitel Rapidement Acele etmek, lstical etmek — Çabuk ye g Aceleye getirmek — Evediye getir. mek Müstacel — Evgin Örnek: Müstacel telgraf — Evgin telyazı Müstaceliyet — Geçikmezlik, evginlik Âcil — Geçikemez Âcilen, müstacelen — Tezelden, ge- çikmeden — (Fr.) D'urgence, sane retard Acul — Evecen Acemi — Acamı (T. Kö.) eni konan karşılıkların iyi ayırd edilmesi için, gereğine göre, Fransızcaları yazılmış, ayrıca Örnekler de konulmuştur. $ — Kötü Türkçe olan kelimelerin bugünkü işlenmiş ve kullanılan şekilleri alınmıştırı Aslı ak olan hak, aslı Ügüm olan hüküm, Türkçe “çek,, kökünden gelen şekli gibi. Acibel ( uoubel ) hilkat »— Danak — (Fr.) Monstre Mlı'— E:ıılı — (Fr.) İncapable, im- ssani inek; Eksin bir adam olduğu belli! — Bd adam bu işi başar. maktan ekslndir Âciz kalmak — Eksinmek (Fz) De. meure dans |V'impulssance de. Acx — Ekelnlik Örneki Onun eksinliği doğuştandır Aceze — Kimsesizler Örneki Darülücere — Kimsesizler yurdu Acuze — Kocakarı Adab (Bak: edeb) — Edevler Örnek t Bu sözleriniz konuşma edev- lerine ( Adabı münazasa ) aykıri düşüyor. Adabı muageret — Yaşama töreni () — (Fr.) Savolr » vivre Adabı umumiye — Utsal törü — (Fr.) Böonnets mosura Örneki Kanun açık saçık yazıları utsal törüye uygunsuz sayar — La lol consldüre ea Gerita obscönen commd — contraires mocurs Adabti erkân — Yol, yöntem, sıra (Fr. ) Etiguette rögles du v vivre Örnek: Bu adam yol yöntem ( sıra saygı ) nedir bilmez — Cet homme (1) Türen, morasim karşılığıdır. sux — bonnes z ne connalt pas İes rögles du savolf' vivre Adalâ — Kası —« ( Pr. ) Muzole Adali — Kasıl — (Fr.) Musculalre Adavat — Yağılık, düşmünlük — Cİ" Animositi, hostilite Adi, adalet — Tüze (4)— m.)JıV' Adli — Tüzel — (Fr.) Juridigue Adliye Vekâleti — Tüze Bakanlığ! (Fr.) Minlstöre de la justice Âdil — Tüzemen — (Fr.) Juste Adu — Yağı, düşman Addetmek — Saymak — (Fr.) Coti dörer comme.. Adem — Yokluk — (Fr.) Nöant ise Aem — « sızlık « mazlık — (Pr.) Ademl İstikrarı Dureatik tabilite e mös'uliyeti Sorulmazlık A Âdet — Görenek — (Er) Ürase Ç Âdet (itiyat anlamına) — Alışkı .) Habitade V (:.)ııvııı 11 incl yüzde ) —[Il—()ıîıı—:nnlı;'ındı ( guı üz ) gayri Adil demektir. (T= Dıı:rluilıı kısaltıfarak kull” nilmiş —olan dürlük — sözü, b demektir.