ZL AA | Büyük resimli roman ammummmmae S <amammamaaa> Yaran : Sörmed Muhtar Alus İKİ GÖNÜL BİR OLUNCA.. Samanlık Seyran Olur ! ae 29 -1- 935 SÖN POSTA Ortanca Hanım Hiç De Güzel Değildi O yaşa gelmiş de ağarmamış mı diyeceksiniz? Ağarmış; rastık- la yine eski kılığına sokulmuş. Siması armudi, kaşları kalın, gözleri kara, burnu lam, dudak- ları böbrek,, yanakları çöküktü. Bunun da, alnında, şakaklarında, burnunda, çil yerine ergenlik... Elleri kuru kemik, göğsü düşük, beli ince amma kalçaları girik, ayakları da hadden fazla büyüktü. 42 numara iskarpini önüne koy, çekecek arasın. Ortanca hanımefendinin de boy boy, takım takım elmasları mev- cuddu. Hotozunda — İncili, zümrüdlü iğneleri, — kulaklarinda tek - taş küpeleri, gerdanında inci gerdan- lığı, göğsünde tuğrâyı osmanili ve papaganlı — boroşu, — kollarında yakutlu, firuzeli bilezikleri, par- maklarında çift çift elmas yüzük- leri vardı. O da, Efijeni dikişli, ağır ku- maşlar, bol tenteneli, çok harçlı, kloş etekli bir tuva'et giymişti, Ortanca hanımefendi, böyle misafirler geleceği veya misafirliğe gidecekleri vakit, Beyoğluna veya Bahçekapısına ufak tefek almıya çıkarlarken, Küâğıthane, Fener- bahçe mesirelerine giderlerken ayna önüne geçib saatlarca sile- lonir, evvelâ cımbızla pek göze batan tüylerini alır, sabunlu sıcak suyla tekrar tekrar yüzünü yıkar, kurulanır. kurulanmaz - pomataya yanaşır, arkasından kat kat pud- raya bulanır, bir yoğurtlu patlıcan olub çıkardır. ' Zavallı, bir felekzede idi. Büyük babası yerinde, Mirimlran rütbeli bir paşaya verilmiş, kocası mütasarrıflıkta gezdiği için bunu da, ne Ciddesi, ne Kerkükü, ne Hakârisi, götürmediği yer kal- mamış, paşacık apansızın abrete fzım olunca hanım ilk vapurla Istanbula atlayıb kardeşinin ko- nağına postu sermişti. Hayat bağının bir tek mey- yasını bile devşirmemiş, hiç ço- cuğu olmamıştı. Biricik hemşire zadesini öz evlâd yerine koymuştu, Allah var, inkâr edilr mi ?.. Kızın gözünün içine bakar, Üstüne titrer, yavrum der, bir. daha demezdi * Atâ Paşanım Hamımefendi İle ablası ortanca hanımefendi, baş- makamdaki — taht — bozuntusu, Lol kenz kanepeye yan yana kurulub ağızları — açmışlar, dil dökmede idiler. Büyüklü küçüklü herkes kulak kesilmiş dinliyor, yakın koltuklara yan gelmiş olan hanımefendiler — dinlerken — baş sallıyor, bazıları arada bahse ka- rışıb söylenenleri tasdik ediyor, bir ikisi de boyuna sözü kesib bir cevahir yumurtluyordu. Iki hemşire, bayramın birincl günü, — Beşiktaş — sarayındaki muayedel seniyeyi, huzura çıkıb saçak Göpüşlerini, kendilerine ra- yegân buyurulan İltifatı şahaneyi naklediyorlardı. Atâ — Paşanın devamdaydı: — Ne diyordum, nerede kal- dımdı. efem?,. Evet, iki araba olduk. Öndeki paşanın arabasında ben, ablam, karşımızda — kızım arkadaki bizim kupada Zilha- nan, — Şem'inur —Hanım, — Fe- “oksu... Alay çoktan olub bitmiş, hanımefendi taş sarayına git- miş amma Dolma: | bahçe camiinin önünden — adım atabllirsen at... Vakın Valde Sul- tan bhazretlerinin, başkadın efendi. nin arabaları çe- kilmiş, fakat ge- ride kalan saray: hlar var; beygir- leri yedeğe nlm- mış olan lândo- ların, kupaların içindeler.. Başteşrifatçı Incirliköylü Hasan Paşadaki... Bilirsiniz. Deli Fuad Paşanın pederi, telâşı, hid- deti, haykırışı görmeyin. Ihtiyarcıkı — ( Kümes, kümesl.” — Artık savulun, — çekin arabaları — bel..) diye çırpınıyor, boğazını yırtıyor.. Böyle, araba içinde —nice bir abkamüküm oturacağır, —acaba geç mi kalacağız diye ne helecan, ne çarpıntı bir görseniz... Bitişik koltukta oturan, Ermeni dudusu gibi apak saçlı, karagöz- deki gırtlak nine suratlı, 75 lik bir kadinne, bilmem hangi paşa- nıin valdesi hammefendi, karıştı: — Lâfını balla kestim kızım. Hasan Paşa ne de nurani çehreli, veli kılıklı bir zattir. Alleh öm- rünü daha uzun etsin, yüz yaşında varmış ayol. Ben erkekten kaç- madan yine saçlı sakallı bir paşa idi., Bugünkü —gibi gözümün önündedir. Sultan Azizin lahc alayında, bir beyaz beygire bin- miş; al fesi yana yıkmış; elinde gümüş saplı kırbaç; ne at oynat- ma, ne at oynatma... yavrum! ı efendimiz Beşik- Ünyon Fransezde Edebi Konforans Edebiyat — doktoru, — Galatasaray Tisesi ve Üniversitede lisan mektebi muallimlerinden Bay Albert Keim, bu perşembe günü ssat 18,30 da Be- | yoğlunda Ünyon Fransezda “Edebiyat we Üniversite hatıraları ,, mevzuunda bir konferans verecektir. Bay Albert Kelm Fransada pek tanımmış güzide bir şalr ve edikdir. Birçok şiir mecmuaları, romanlar ve bikâyeler neşretmiştir. Mul yesleri de Parla e, Kallarmâ - Zola, jean Lor- Mirbenu, Kuymane, Anatole « Sarah Bernhardt, de Max Jourös, Clemencenu Lyautey gibi bizzat tanımış olduğu meşhur guirler, muharrirler, artistler ve siyasi adamlar hakkında gayet cazib hatıra- lar ve fıkralar nakledecektir. Kaçak Et Haydarda Hacıferhad — soka- ğında oturan Mahmudun — evinde yapılan arama neticesinde 99 kilo kaçak et bulunarak yaka- rain, Bu akşam saat 20 de DELİ DOLU Öperet Yazanı Ekrem Reşid Besteliyen : Cemal Reşid Konser Dans ve Plano Lorette Hrdinova Ferdi von Ştatzer tarafından bugün Tepebaşı Şehir Tiyatrosunda saat 21 da E, anlat | ( Koniııınılır; Davetler )| Dolmabahçe camii j — Ortanca hanımefendi, daha tetik davrandı: — Hemşire dedi ya; sahi siz- ler de vardınız, gördünüz hanime- fendiciğim; ne kalabalıktı ne ka- labalıktı değil mi?.. — Allahtan olacak bizim Receb ağa araba- cının yanında. Onu görünce yaver boyler koşuştular, (Atâ paşa haz- retlerinin hanımefendilermiş! ) di- yerek kırbacile yer açtırdılar. Güc belâ yol bulduk, sağ selâmet Beşiktaş sarayına geldik... Tarife bacet yok, zira bilirsiniz; her bayram olduğu gibi ortalık arı kovanı; iğne Aatsan yere düşmi- yecek... dan seğirlib cigarasına kibrit çakan bir tazeye, yarı ağız: — Teşekkür ederim! derken hemşiresi fırsat buldu, söz aldı: — Paşalar, beyler; - #ilindir şapkalı müsüler, çelebiler yaniya sefirler, banka sahibleri, rayalar omuzomuza.. Muayede sa- lonunun kapıları açılmış; herkea | hurya oraya doluyor.. | ( Arkası var ) Nöbetci Eczaneler Bu gece nöbetçi sczaneler gun- lardır: İstanbul tarafı: Şehzadebaşında (İs- mail Hakkı ), Celâl ), Hafızpaşada (M. Fuad), Şeh- remininde ( A. Hamdi ), Samatyada ( Erofiloa ), Balatta ( Halk ), Eyübde ( Hikmet ), Unkapanında ( Yorgi ), Bayazıtta ( Cemil ), Sirkecide ( Eşref Neşet ), Sikocide ( Beşir Kemal ), Ba. kırköyünde ( Merkoz ), Beyoğlu tarafı: Tüneolde ( Matkaviç ), İstiklâl endde. sinde ( Kemal Rebol ), Galatada Doğ- İ| ruyolda ( Merkez ), Şişlide ( Şark Werkez ), Kasımpaşada ( Yenitüran ), Husköyde ( Yenitürkiye K Kadıköy tarafı İskele caddesinde ( Sotiryadis), Yeldeğiymeninde ( Üçler ), Üsküdar taralı: Ahmediye caddesinde ( Ahme- diye » Büyükedada ( Şinasi Rıza ) ecrzaneleri, I — Gacetenin esas yazrısila Bir sütunan ikl satırı bir (santim) sayıtır, 2— Sayfasına göre Bir santi- min ilân fiatı şanlardırı T8) kelime — vardır 4—İnce ve kalın yasılar tutacakları yere — göre senlimle ölçülür, Ortanca Hanımefendi, karşı- | ecnebi | Cerrahpaşada ( Şeret || Bir Hayır ever 4 Pendik Hilâllahmerinden: Pene diğin kıymetli genclerinden ve Bostancı — ©c- zanesi — sahib- ( lerinden Şeyh © Razl oğlu Bay | Refik ölmüş, ölürken — de © eczanesinin ma- - hmı tamamen © hayır - işlerine © tyırmıştır. Bu- nun yüzde alt- mışı — Pendik mekteblerinde- ki fakir ço- cuklara, yüz- de yirmisl Bos- slerhum Bay Refik Hergün “Türk Köylüsü Mustafa,, ( Baştarafı 8 üncü yüzde ) lerine rekabet edemez ki,.. Öteki yandan da zahire flatları acun piyasasında alabildiklerine düp- memişler miydi ! Nihayet Ziraat Bankası hükü- metin emrile köylüye hiç olmaz- sa biraz yardım edebilmek için buğday satım almıya başladı. Zahirelerin başına gelen fiyat sıkıntısı, tiftik, tütün, incir, Ürüm ve toprağın yetiştirdiği diğer her şeyde de var... Şehirdeki tacir dalma kazanıyor, fakat çiftçi, çiftçi Mastafa daima İçeriye gi- diyor. Söz gelişi, alıcı yumurtayı son olarak (30) paraya almıya | muvaffak olmaktadır. Türkiyenin çalışkan halkının dörtte Üüçünü çiftçiler teşkil edi- yor. Çalışkan, kanaatlı ve asil çiftçiler. Işidilmemiş yiğitliklerle | önderleri olan Atatürkün arka- | sında ülkeyi düşmanlardan bunlar | kurtarmışlardı. Mamleket bunlara | dayanıyor. | Mustafa, Cümhuriyet Hükü- metinin kendisine yardım edece- ğgisi duymüştu. Bunu ilk önce biraz şübhe ile karşıladı, Zira Sultanlar zamanında; âşar vergi- leri altında kanı sızan çiftçi hiç- bir zaman böyle yardım görme- mişti. Fakat sonra işçiler gelerak büyük şeker fabrikasını kurdular. Mustafa pancar ekmiye başladı. Şöyle ki pancarını satacağından korkusu yoktu, zira hepsini fabrika satın alıyordu. Mustafa bir kere daha peşin para yüzlü görmeğe başladı. Köy amuallimi ile muhtar köy- lülerin gözlerini açarak, mahsu- lerini satmak için onları koope- ratifler halinde birleşmeğe ve müşterek yardım sandığından biri- birlerini korumağa teşvik ediyor- lardı. Mustafa bunu ilk kavraya- rak kooperatife girenlerden bir| oldu. Bugün Türkiyede 3,5 milyon sermayeli 600 köylü kooperatifi var. 'l'ıhldill bu kadar para yet- Ziraat Bankası da bu kadar bir kredi açıyor. Bazan bir aza da biriktirdiği parayı oraya yatırıyor. Bu suretle azaya aşağı yukarı 14 milyon Jliralık avans verildi. 4,5 milyon çiftel için bu, pok çok değil, Fakat Türk çiftcileri> nin yanında birleşik çalışma daha Insanın İyiliği ğ a| tancı mektebi wcıkl.ınıı.'. yüzde yirmisi de Hilâli; verilecektir. -Ölmeden vıi!du tescile muvaffak olamamış, an08 sile hemşiresi, sonradan bu V# siyeti yerine getirmeyi bir bori bilmişlerdir. Bu suretle ik olan otuz İira Ramazan ba; münasebetile Pendik Hilâliahmt' rine tesalim edilmiş ve bul fakir çocuklara elbise te” olunmuştur. Ruhuna — mayis diler, ailesine teşekkür ederiz. — * İ Birinci mekteb okutanları! Bay Saim fakir çocukların için bir koyun hediye eti Teşekkür etmiştir. ğ Asyada Mogol - l İzleri t Mogalez-Arizona, 27 (A.A.)* Sonora mıntakasında ınçhıl şehir keşfedilmiştir. Bu keşif e7 yesinde, 20.000 yıl evvel burü' larda, Asyal kaynaktan gelmi bir Mogol ırkının yaşadığı tesbit edilmektedir. Meoksikada Fesadcılık Meksiko, 27 (A. A.) — Resml kaynaklardan verilen malümat$ göre, hükümet aleyhinde ve bir” çok azaları Birleşik Amerikadi bulunan bir fesad kurumu keşfe” dilmiştir. 7 kişi tevkif olunmuştur: Anlaşıldığına göre, bunlar sof Reisicümhur seçiminde muvaffak olamıyan Bay Villareal ile 1930 senesi Reisiclmhur İntihabatındâ mağlüb olmuş olan Bay Vascom' 4 celonun tarafdarlarıdır. j Atatlrkün Yeni Mühürleri Darphane müdürlüğü Cümhuf relsi Atatürkün — yeni soyadile yeni bir mühürlerini hazırlamak” tadır. Mühürün dış dairesind? (* Türkiye Cümhuriyeti * Kemal Atatürk) iç dairesinde (Cümhurf Reisi) ve ortasında da (29 X 1923) yanı ve rakamları vardır. Lodosun Yaptıkları Evvelki günktü Lodos fırtınasi; şehirde epey tahribat — yapmı$ı bu arada birçok ağaçlar devrit miştir. Askeri Müzenin bahçesin” deki tarihi servilerden ikisi d yıkılmış ve telefon hatlarını ko” parmıştır, Tutular İki Hırsız Ibrahim adlı biri Eminönü taksl yerinde şoför Osman'ın bir lâstk | gini, Ali adlı bir diğeri de Vez” necilerde Bayramın hamamındaf | öteberi çaldığı için yakalanmış” | Yakalanan Sarhoşlar — — Galatada sarhoş olarak ötekin? | berikine takılan Vangelle Namık: | Beylerbeyinde de — yine '1 bilmiyecek derecede içerek bir e' taarruz eden Hasan !ııld—ıd»" dır yıııl !eıullımğo başladı. * İ Mustafa, akşam namazını kıldi: 4 Allesi ile beraber basit akşal' yemeğine oturdular. Kendilerinit pişirmiş olduğu ekmek ile bulgüf plilavı, yogurt ve süt ıofrın' üzerinde — duruyor. Bu yel babadan öğuüla kaç nesil ylyd' Bu yemeklerle kaç nesil « t gibi kuvvetli,, yetişdi. y Artık Mustafa kendisinin V© | çocuklarının — istikbaline büyük — bir emniyet ile bakmakdadır. L iree di -./ $