b E elindeki kadife şapkasını koltu- iç ilerlemiş. Mağrur bir eda ile © medik asılzadesi idi, Bü —— etiliği gibi kendiside cür'et ve Muhariri: A. £ ik Anderya'nın Sözleri. Barbarosun Mahvedilmesi İçin, Bütün Hıristiyan Donanması Seferber Hale Bir tek korsan gemisinden büyük bir ülke yaradan bu koca kahraman, şeref Ove şöhretini günden güne artırdıkça, Akde- miz kıyılarma sahib olan frenk hükümdarlarının mevki ve kud- reti de eksiliyordu. Barbarosun karşısında âciz kalan hükümdarların en başında (Şarlken ) bulunuyordu. O tarih- de Avrupanın en büyük höküm- darı oaddedlen, ve (kendisini (cihan © imparatorluğu ) tacına namzet gören Şarlken, Barbaro- sun İsmi anıldıkça fena halde sinirleşiyor.. gemilerini; donanma larını, O yüzlerce toplannı aczi zillete mahküm eden bu Türk kahramanısı ortadan kaldırmak — için her çareye baş vuruyordu. * Şarlken, kendisile harb etmek ve boy ölçmek için tam beş defa Avrupama göbeğine kadar gelen Türk ordusunun karşısına çıkamamış, bir köşeye saklan mıştı... Bu mağrur ve haris hü- 'kümdar, karalarda uğradığı bu — hezimetin acısını denizlerde çıkar mak için Afrikanın şimalindeki islâmların üzerine saldırmiya baş- lamiştı. İşte o gündenberi de, Bar- baros Hayrettin ile karşılaşmıştı. ? Karada Türk. Denizde, yine Türk.. Şarlken artık bu yenilmez — kudret karşısında fena halde bunalmış, buna bir çare bulmak için Madrid sarayında büyük bir meclis toplamıştı. GOdevrin en namlı kumandan, kaptan ve harb adamlarından mürekkeb olan bu meclise sor muştu : © —Bu, Barbaros Hayreddine karşı ne yapabiliriz ? * Herkes önüne bakmış. Hiç kimse cevab verememişli. Yalmz ğunun altına s'kıştıran çelik gibi sert bir adam, dimdik bir yürü- yüşle o Şarikenin önüne doğru hafifçe eğilmiş: — Haşmetpenahl. Eğer, Türklere düşman hristiyan hükü- metlerinin donanmalarını birleşti- rerek benim emrime verirseniz, ben Barbarosu mahvederim. Demişti. Bu büyük sözleri söyleyen (Anderya Dorya) isminde bir Ve- tün ecdadı deniz muharebelerinde temayliz © cesaretile bütün Akdeniz sahille- rinde büyük bir şöhret iktisab eylemişti. ke Anderya Doryanın bu cevabı, hem Şarlkeni ve hem de mecliste bulunan asılzadeleri tatmin etmiş, hepsine derhal büyük ümidler vermişti.. Fakat, çok sürmemiş; bütün bu ümidler, vefasız bir hayal gibi kırılarak, OAnderya Doryanın o-büyük şöhreti Bar- barosun ilâhi kudreti karşısında (hiç ) derece:ine inmişti. (Ine bahti ) körfezinde tam dört kuçuk asırdanberi (O©sen < rüzgârların uğultusu, © gönden bugüne kadar Barbarosun o udutulmaz zaferini terennüm eder.. Bize, bahtiyar Türk nesine, o (denizler şehin- şahı ) nın şereli (o menkıbesini r. mi asılzadesinin uğradığı ,yet, Şörlkeni tüze sacı mağ. Koz 135 9-1. Getirilmek İsteniyordu.. can evinden vurmuştu. Mukadde- ratının acı bir cilvesi olmak üze- re, daima Türkün kılıcı karşısında makhuriyete mahküm olan bu mağrur hükümdar ; artık Avru- pada sarsılan şöhretinden dolayı, kendine bağlı olan millet ve hü- kümetlerin bir anda dağılıverme- sinden korkmuştu. Onun için evvelâ Papaya ve sonra bütün Akdeniz hükümdarlarına müra- caat etmiş, bunlardan topladığı en kuvvetli harb gemilerile mu- azzam bir donanma vücuda getir- miş.. Kalbi inlikam ateşlerile yanıp tutuşan Anderya Doryayı tekrar bu donanmanın başına geçirmiş.. . Barbarosla son bir mücadeleye girişmek İstemişti. İşte o esnada idi ki; Birinci Süleyman da bütün Türk donan- masını — Barbaros'un (o maiyetine vermiş.. oFransa Kıralı Birinci Fransuvayı kurtarmak için, gidip Şarlkenin donanmasını tepelemeyi emretmişti, * Bu tesadüf, hem Şövalye ve hem de Antuvan eikre büyük bir tesir husule getirdi. Her ikisi de hiçbir şeyle ölçülemiyecek derecede sevinmişlerdi. Şövalye : — Hadi Antuvan, eve gide- lim. Konuşacağımız birçok şeyler var. Dedi... Antuvan büyük bir memnuriyetle ; — Emredersiniz, âziz Şövak yem. Yalnız, bir dakika müsaade Geraln vabım verdi... Ve sonr etraflarinda Adeta bir halka > Virerek kendilerine bakan me- vel halk arasında, bu vaziyeti eri esten daha fazla bir merakla takib - <ığırtkanma seslendi ; — Hey, arkadaş!, dakikadan itibaren mia tan istifa ediyorum. Bülün ta kımlarımla beraber sakalımı da sana hediye ediyorum. Evvelce de söylemiştim ya, bu sakal rahmetli sadik beygirimin küyru- m yapılmıştır. Onu lâyık olduğu şerefle kullanırsan, sana da uğur getirir, İstersen, benim yeri- mp bokkabazlığa devam et. yalnız, uzun değ Yürürlüğe bolca e bir gömlek giymeyi unutma ha.. Şimdilik marladık, eleği Dedi, Şövalye ile Poyraz oturduğu ev, uzak değildi. Mi dakika sonra, her tarafı hahlarla döşenmiş bir odada, üzerleri Kami gârenk İpeklerle- işlenmiş meş'n yastıklara yan gelmişlerdi. Ey. velâ şövalye, başından nakletti ve sonra, büyük bi mem nuniyetle poyraz Aliyi göstererek sözlerine şu suretle hitam verdi; — Beni denizde esir eden bu merd delikanlı, karaya çıkar çık- maz büriyetimi iade etli Bana evinde bir oda verdi. O günden beri onunla bir kardeş (gibi yaşıyoruz... Öyle (zannederim ki Benim de ayağım onla ra uğurlu geldi. Koca Barba ros, o zamandan itibaren derece derece yükseldi. Üç dört sene zorfmda burada bir bayli muha- rebeler yaptık. onun buradaki düşmanlarından — iatikam aldık, (Arkası var ) i Dünya İktisad Haberleri | SON POSTA 14 üncü Asırda Idam mahkümu — (kendi kendine) Acaba bütün bu merasim sakalımı kesmek için mi?.. amaaan İ Almanyanın Yumurta Jdhalâtı Almanya bu yılın Sonteşrin ayında dışardan 6,882,000 o mark değerinde 100 mil- daha az yon3ğÜl bin yumurta almıştır. Geçen yılın aynı ayında 0,235,000 mark değerinde 148 milyon 940 bin aded yumurta almıştır. Bu yılın onbir ayında 65,705,000 Oo mark (değerinde 1,199,789,000 adet yumurta ithal etmiştir. Geçen yılın aynı devre- sinde ise 69,262,000 mark değe- rinde 1,293,206,000 yumurta ithal etmiştir. * Bulgar Bakanlar Meclisi, birkaç maldan başka bü- tün ihracat gümrük resimlerini ka'dır- mayı kararlaştır Bulgaristan gümrükleri çiliyor mu? mıştır. * Son zamanlarda Almanyaya Bulgaristan yal pemari ihracatından dola” ihracetı İyi yumurta istib- salâtının gerilememesi Için piliç ibracı yasak edilmiğtir. Bulgar ekim ve kooperatif bankası ve kol ve acentaları Bul garistanın her tarafında 1934 re koltesi pamuğunu satın almakta- dır. Adı geçen banka şimdiyeka- dar 3,550,000 kilo satın almış ve bunun 700,000 kilosunu da buk gar pamuklu kumaş fabrikalarına satmıştır. * yazıyorlar: Mace- ristanla Romanya arasında yeni bir ticaret anlaşması için © bugünlerde konuşmalara baş- lanacaktır. Romanya hükümeti Macaristana yapacağı ihracatın yüzde kırk beşinin döviz olarak hs sürmektedir. Ma- caristanın bu teklife pek anaş” miyacağı oranlanıyor, , Diğer taraftan Romanya ile Macaristan © arasında borçlürın ödenmesi için müddeti biten an- uzatıldığı söylenmektedir. HİKÂYE Bu Sütunda Hergün Yazan: Firdevs o İsmail AŞK MEKTUBÇUSU bancı kadın Ugizliyemediği bir hayretle genc kızı süzdü: “ — Mektub yazdırmak için mi geldiniz?,, “Evet fakat sizin gibi küçük, tecrlibesiz bir kızın bu İşi yapacağından emin de gilim.,, Güzel Türkçe konuşan bu kadının şivesinden bir ecnebi olduğu anlaşılıyordu: “— Bu meslektekl mehareti- me inanmıyorsanız size son yaz” dığım bir iki mektub getireyim?,, “— B.rakınız evvelâ anlamak istediğim şeyler var: Kaç ya- şındasırız ? Hayatınızda biç sev- diniz ve sevildiniz mi?,, “— Yirmi iki yaşındayım. Ha- yatımda yalnız bir defa, pek kür çukken sevdim, fakat hiç sevik medim.,, “— O halde aşkı tatmıyan bir kimse aşk mektubu yaza" bilir mi2, “— Yazar. Şairlerin şiir, ro- mancıların roman yazdığı gibi,, “— Sizin yardımınızı isteyen erkekler var mı?,, Seniha bir dakika düşündü: “— Hayır, dedi. Müşterimin bepsi kadındır. ,, Ayni cümleleri tekrar etme nizden korkuyorum! imkân yok madam. Çünkü birbirine benziyen aşk yoktur. Her aşkta vaziyet, muhabbet, ilânı aşk aynıdır ve ben bu, bir- birine benziyen aşkları ayrı ke- lime'erle beyan ederim. Mektub- lerımda âşıkların kendi kendile- lerine yaratamıyacakları bir şiir havası vardır. Yabancı kadın aşkı tatmıyan sarı benizli narin kizin uzun uzun aşkatan bahsedişini alâka ile din- ledi, Salonun boşluğunda uzun siyah elbisesile bir rahibeye ben- ziyen Senihanın sesindeki tatlılık kadma emriyet verdi. — Ben Türk değiim, fakat bir bankada mühim mevkii olan zengin bir Türke âşıkım. Bu sabah kısa bir mektubla bir demet gül yolladı. Mektubuna cevab vermek istiyorum, Türkçeyi güzel konuş” tuğum ba'de gramer yanlışını yapmadan iki cümle yazamam. Gönderdiği mektubu okuyayım : « Madam, gönderdiğim beyaz göller sizin için kalbimde yanan ateşi anlatabilirlerse, onlar, güzel ellerinizin, kırmızı dudaklarınızın temasile kıp kırmızı olmalıdırlar,, Siz daha güzel yazmağa çalışır siniz. — Elbette, Mesleğim (oObu Madam. Bu mektuba hazırlaya- cağım cevabı yarın annemle size gönderirim. Siz de sevgilinize yollarsınız. Ne demiştiniz, Tak- simde ..., apartımanında mı oturuyorsunuz ? İsminiz madam Leshe Cortes mi idi? Seniha kendini tanıtınca ya- » Seniha yazı makinesinin ba gına olurdu, yüzünü görmediği linde yaşattığı ideal sevgilisine benzeltiği adama mektub yaz mıya başladı. Bu meçhul adam eğer. onun sevgilisi olsaydı mektubu daha derin bir şefkatle, daha ateşin kelimelerle, daba tatlı bir neza- kelle yazardı. Iki senelik bü laşmanın 31 ikinci kânuna kadar | meslek hayatında belki de ilk defa saf bir heyecanla kalbi halde, çocukluğundanberi baya- | çarparak mektubu bitirdi. O zamana kadar yabancı kaldığı hislerini ifade eden bu mektubu içten gelen bir arzu ile kendi mektubu gibi yazmıştı. Iki gün sonra Madam Leshe tekrar geldi : Senihaya — Mektubuma telgrafla cevab verdi. Görseniz: Odam gönderdiği çiçeklerle uzun bir mektub yazayım. Seniha o akşam ikinci mektubu da yazdı. O hiç bir zaman aşkını an'atacak kelimeleri olmayan bir insan tasavvur ede mezdi, Halbuki gazeteye verdiği ilân üzerine bir çok yeni müşte- riler geliyordu. Bir gün spor bir otomobil aşk mektubcusu Seniha- nın kapısı önünde durdu. doldu. Şimdi daha yazmağ muktedir Seniha kendi evinde değilmiş gibi bu zengin müşteriden sikıla- rak, çekingen ndımlarla salona girdi. Adamın dalgın pencereden bakmasından istifade ederek genç kız bir dakika yeni müşterisini tedkik etti. Kısa boylu, şişman bilhassa kolları fazla kısa. Seniha hafifce o öksürünce genc adam döndü: — Seniha Hanım siz misiniz?.. — “Benim efendim, Genç kızı Obaştan aşağı süzen adam gülmeye başladı. Genc kız fena halde mabcub olmakla beraber kızdı: — “Sizi güldürecek bir vazi- yette miyim?,, — “Hayır «ize gülmüyorum... Kendime gülüyorum. — Anlatmak istediğim şey o kadar garibki.. * Nerden (o başlayacağımı bende bilmiyorum.. Cebinden iki mavi zarf oçıkardı. Senihaya uzattı. Seniha madam Lesble için kendi kalbinden (kopardığı ifade İle yazdığı mektubları derhal tanıdı. — “Evet,, dedi. Neden bahse deceğinizi tahmin ediyorum, Bu mektublara cevab mı yazdırmak isteyorsunuz? — Ben işlerimle fazla meşgul olduğum için aşk (omektubları yazocak sakin bir zaman bular mıyorum, gayet (güzel türkçe bilen bu kadının güzel cümleler ruhunu okşıyacağı mubakkak be- nim gibi bir adam pembe aba- jur'u bir lâmba altında aşk mek- tubü yazabileceğini zanneder mi- siniz? Diğer taraftan (o bu kadın genc, güzel, mağrur olduğu için kalbimin me'yus boşluğunu güzel mektublarile doldurmak için he- şuma gidiyor. Onun mektublarına cevab vermeği size bırakıyorum. Sizin © yazacağınız & mektubları dığını baber o vereyim. Yalnız, aşkımızın ne dereceye vardığını gönderiniz kâfi. . var mı? den sonra diplomatik © yalanını hiç belli etmeden O güler yüzle söyledi: kek çünkü, erkeklerin aşk- muha- beratına © hasredecek (vakitleri pek oz. — Pek yakında Fransaya gi- deceğim. Henüz birkaç saat bile (Devami 11 inel' yüzde ) kopya etmeye bile vaktim olma" bilmem için müsveddelerini bana Kadın müşterileriniz j Seniha kir dakika tereddüd- “ — Hemen hemen hepsier yalnız kalmadığım bir kadına be- nimle beraber Fransaya gitmesini teklif edemem, Mektablarda bunu da münasib bir şekilde anlatma" J ör saa Ep me -——