27 Birinci kânun — SÖON POSTA #rraeesasa seneerARAAAA ARLARE AAA AAA AAASSS SAs AA SAsAsAsAAsAAAAASA ASA AAA AAA AA AAA AAA AAA AAA SA GA SASASEAAAARAAAA e G çe YAK L ee L ARMA Yakarıda solda güzel Ras yıldızı Anna Sten, sağda Fransız yıldız Madlen Özere, altta Alman yıldızı Marlen Ditrih Sinema Yıldızlarının Garib Ve Gülünc Huyları | Dokunmadan Ağlıyanlar, Uykusunu Si- gorta Ettirenler Ve Paradan Korkanlar ——— —— » Şu sinema yıldızlarında tuhaf- hk mı istersiniz? Hepsinde tümen tümendir. Bakınız, birkaçını şu- racıkta anlatıverelim. Holivuttaa Foks kumpanya- gının yeni angaje ettiği güzel bir yıldız. vardır. İsmi Druk Leyton dur. Bu güzel yıldızın gözlerinden yaş eksik olmaz. Her zaman, en ufak — vesilelerle büngür hüngür ağlar. Meselâ, yeni yaptırdığı iskarpin ayağına biraz dar gelse hemen, küçük çocuklar gibi dir Üstü yere çöker ve ağlamıya başlar. Geçende stüdyoda - bir filim çevirirken, bir sahne üç defa tekrar edilmiş, buna rağ- men rejisörün İstediği gibi olma- mış. Sahnenin dördüncü defa tekrar edilmesi İcap etmiş, Druk Leyton rejisörün emrine itaat etmiş —ve bu — sefer — güzel olmuş. — Fakat — güzel — yıldız, bu vaziyeti kandi kabi'iyetsizli- gine hamletmiş, akşama kadar durmadan gözyaşı dökmüş. Hu- lâsa Druk Leyton, bir tenis mü- sabakasında — yesildiği, Yahud randevusuna geç kaldığı zaman, tıbkı kurulmuş bir. makine gibi gözlerinden — yaşlar — boşalmıya başlar. Yalnız güzelliği değil, san'at- kârlığı ile meşhur olan Loretta Yungun da çok tuhaflıkları vardır. Bu yıldız öğle yemeğinden sonra, dünya yıkılsa bir saat uyku uyur. Bu uykusunu, iki'eli kaada - bile olsa terketmez. Fakat geçenler- de yemekten sonra yatağa girdiği zaman bir türlü uykusu gelme- miş, bunun üzerine hemen Sıgor- ta kumpanyasına gitmiş ve uyku- sunu sigorta ettirmiştir. Kumpan- ya, şimdi bu yıldızı tedavi etti- recek, eğer buna muvaffak — ola- mazsa yüklü bir taxminat vere- cektir. Kumpanya, Lorettayı mua- yene ettirmiş, doktorlar uyku- sunun kaçmasını — icabettirecek bir arıza bulamamışlar, bunun üzerinedir ki kumpanya direktörü, kendisine Öğle uykusunu munta- zamen uyutmayı taahhüt etmiştir. M. G. M. kumpanyasının yıl- dızlarından Meç Evans'ın da ga- rib bir huyu vardır. Paradan çok korkar, Üzerlerinde — bin - türlü mikrob taşıyan paralara hiç elini sürmez. Ne alır, ne de - verir. Yanındaki husust kâtibi onun para çantası gibidir, Her yere onun'la gider ve para verib alı- mipi ona yaptırır. Bu garib huy hakkında kendisi şunları söyliyor: “— Kendimi — bildim bileli, elimi paraya sürdüğüm zamanlar çok nadirdir. Ancak beş altı de- fadır ki elimde para tuttum ve paraya her dokunuşumda da el- İerimi bol bol ve sabunla yıka- dım. Para çok sevimlidir. Fakat Üzerinde korkunç mikroplar ta- / gıdığı için ondan çok çekinirim.,, Lilt Garland Hulâsa bütün sinema yıldızla- ranın daha pek çok garib ve tu- baf huyları vardır ki saymakla tükenmez. Bu arada erkek yıl- dızlardan Klark Gabl de hikâye anlatmak meraklısıdır. Çok ro- man ve hikâye okur, fakat her okuduğu roman veya hikâyeyi arkadaşlarına atlatmak ister, yani sizin anlıyacağınız, bu erkek yık- diz da'iraş elmek meraklısıdır. Gabi Morley Kendisine Aid Hoş Bir İstatistik Hazırlıyormuş Biliyorsunuz ki Fransız yıldız- larından Gabi Morley bugüne kadar — kaç filim — çevirdiğini, kaç türlü rol temsil ettiğini, fi- limlerde kaç kat elbise giydiğini |gösteren bir iİstatistik hazırlıyormuş. I,Büyükler Sinema İçin Ne Diyorlar ? Sinema bir eğlence vasıtası- dır. Bir kısım rejisörler, sinemayı sadece kupkuru bir eğlence vas sıtası olmaktan çıkarıp onu san'ati ve san'atkârlığı temsil edecek bir dereceye - “kseltmek - istiyorlar. Bu fikire — lan rejisörlere göre, sinema — yüksek sana'at eserleri- nin <emsil edilmesi hususunda tiyatrodan daha zegindir. Hal- buki bugün tiyatronun kapısın- dan bile içeriye sokulmıyacak derecede — san'at kabiliyetinden mahrum olan bir takım kadınlara ve kerkeklere — beyaz perdede salâhiyetle yer verliyor. Bu yüzden de sinema, — Seyir- cilerin — kafalarına — hitab et- mekten çok uzak kalıyor. Bugün bu cereyan, yani sinemayı sadece bir eğlence vasıtası olmaktan kurtarmak cereyanı hayli ilerle- miş ve çok taraftar kazanmıştır. Bu yeni cereyanı ele alan bij Ingiliz muharriri, politikacı, feb adamı ve saire gibi meşhur kim- selere müracaat ederek fikirlerini toplamıştır. Meşhur bir politika Ustadı olan olan Bay Loid Corc sinem İçin diyor ki: “ — Sinema, hakikati hayal yapan — bir gsihirbaz — fenerine benziyor. Birçok hakikatler beyaz perdede şekil ve renk değiştirmiş olarak karşımıza çıkıyor.,, Ingiliz Başbakanı Bay Makdo» naldın sinema hakkındaki fikri de şudur: * Ben sinemayı fabrika baca- larından çıkan kalın duman taba» kalarına benzetirim. Bir filmin de bir duman kadar öÖmrü vardır.,, Meşhur İngiliz romancısı Ber« nar Şov da şöyle söylüyor: * — Sinema genç ve güzel kız ticaretini çok andırıyor. Seylir- ciler de göz kirası veren kimse- lerdir. ,, B SKİ AR ĞN K Bir gıldızın keder sahnesi göstaren hüzünlü bakışları