27 Aralık 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

27 Birinci kânun FTT a| FE SON POSTA — — —<— g- İ - & inci kısım Her hakkı mahfuzdur. No. 451 27 « 12- 954 İTTİBAD v TERAKKİ Nasıl Doğdu?.. aA Nasıl Yaşadı?., Nasıl Öldü? PZiya Şakir — — NE ; Rusyadaki Hararetle Kim bu gsözü söylerse, bütün kulaklar o tarafa çevrilmekte İdi. Fakat.. muharib kuvvetlerin aşına geçenler, bu mukaddes elimeye karşı kulaklarını tıka- maya mecbur oluyorlar; glriştik- leri şu kanlı davada kazanmak İçin gururlarından — hiçbir şeyi feda etmek istemiyorlardı. Buna mukabil, başta (Papa) olmak Üzere bitaraf memleketlerin halk ve matbuatı, beşeriyetin bu fe- lâketine nihayet vermek için ça- İişıyorlar; — sulh teşebbüslerinden geri durmıyorlardı. Muharibler arasında (sulh) söz- lerinin yüksekçe seslerle söylen- miye başladığı yer, (Rusya) idi... Berlinden gelen şu iki telgraf bu (sulh) sözlerinin ne gibi esas- lara istinad etmekte olduğunu gösteriyor; kalblere bir ümid ve tezelli veriyordu . (Berlin) 23 Eylül — Rusyada ılB“ıt Litovusk) şehrinde birçok şek depoları dinamitle berhava edilmiştir. Vak'a ihtilâlcilere atfo- ılllıııyıır. (Berlin) 28 Eylül — Rusyada İsyan cereyanı gittikçe artmak- tadır. Köylülerin kıyamı muhte- meldir. Teşebbüsatı İsyankârane de bulunmak töhmetile pek çok yahudiler tevkif olunmuştur. Bu telgrafların halk üzerindeki tesiri, ölüm döşeğinde yatan bir hastanın, bir bardak sudan şifa Ümld etmesine benziyordu. Rusyadaki cereyanları en ha- raretle takib eden, Türklerdi. Çünkü muhakkak olan bir şey varsa; bu cihan felâketinde en çok onlar ezilmişlerdi. İki sene- denberi devam eden bu emsaliz hailede yüzbinlerce sevgilileri kay- betmişler.. En acı mahrumiyetler içinde, inim inim inlemişler.. Ver- dikleri ahdi bozmamak için mü- tevekkil ve cesur bir halde netl- teyi beklemişlerdi. Fakat, günler /|geçiyor; her gün şiddet ve ıztırabı artan bu facıanın sonu gelmiyordu. Teşrinievvel ayı ibtidalarında, Rusyaın müttefiklerinden ayrılarak münferid bir sulh teklifinde bulu- hacağına dair çıkan rivayet halka pek hoş gelmiş.. Artık günün başlıca dedikodu sermayesini teş- kil etmişti. Hele, Hariciye Nazırı Halil Beyin ( 1916 senesi Teşrini- evvelinin 20 inci Pazar günü ) Istanbuldan Viyanaya ve Berline Mmüteveccihen haraket etmesi, za- yıf ümidlere büsbütün kuvvet vermişti... Böyle olmakla bera- ber bundan - açıkdan açığa - | kimse bahsedemiyor; İttihad ve Terekki cemiyetinin göz bebeği olduğu halde ( sulhu münferid ) hakkında cereyan açmakla itti- ham edilerek 1332 senesi Ağus- tosunun 30 uncu — Salı günü Kâğıthanede — kurşuna, — dizilen ihtiyat binbaşılarından — Yakup Cemil Beyin âkıbetine uğramak- tan korkuluyordu. (1) (1) (İttihad ve Terakki mevzuu) ile Mmeşgül olan bazı zevat, bu mesele etrafında bir dedikodu zemini açmış- lar; bir bardak suda, kooa bir fırtına Yyaratmışlardır. İçyüzü büsbütün başka bir mahiyette olan bu mesele hakkın- da burada tafsilââ vermek esas mev- Zuumuzu — sekteye — uğratacağı için bundan ictinap ediyoruz; — resmi ve husust bütün vesaiki elimizde bulunan | bu hâdiseyi müstakil bir yazı halinde karilerimize takdim etmek istiyoruz. BNŞ Takib Ed Bütün Cereyanları En . en Tüğklerdi.. Lr)/) df'(:'uıı)' J—Ü.k.b_;! Şy_b 53>) tî";)” -. l | AA n . * - > yü A aiğ ’l. ı'J ” - ÜI'/_A:’ , AA U-—’a'(/.-—'g W%?M'J’ ö ,_4,"“; YD K AR J C Y es 04/./_._;_, z « C— D l üe ee —Z ” — L B eit — - A g '.."' ) Ş-J/!.*ır'—/' EAAM GYT . S B örin * 1. V. -C"".--İ.Jzâ, L S ya o a D İ ker )' p - .': 2., AAA j İltihat - Terakki cemiyetinin meşhur fedaisi (Çerkes Ahmed) in idamı hakkında Cemal paşa ile Talât Bey arasında cereyan eden şifre muhaberesi. (Cemal paşanın el yazısile yazılmıştır) (Talât Beyin cevabı, yarınki nüshamızda dercedilecektir| Hükümet, sulha talib olanlar- dan memnun olmiyor; hele Enver Paşa bu kelimeden bahsedilmesi- ne hiç tahammül gösteremiyordu. En hararetli sulh taraftarları bile gösteriş olsun diye (zaferi nihai) den bahsediyor, hele kulüplerde, müsamerelerde ve sair toplantı yerlerinde - mânası henlüz meçhul olan - bu ikl kelime, ahenksiz bir şarkı gibi - tekrarlanı- yordu. Halil Beyin bu Viyana ve Ber- lin seyahatinden halk arasında çıkarılan mâna, harb taraftarları- nın hiç hoşlarına gitmemişti, (Ta- nin gazetesinde bir makale neş- redilmiş.. Bunda, itiiâf devletleri tarafınnan tahakküm altına alınan Yunanistanın ahval ve vaziyeti bir ibret dersi olmak Üzere gösz- terildikten sonra, (bu harbe gi- riş, nasıl zaruri oldu ise, buna « (zaferi nihai) ye kadar - devam etmek te en tabii bir mecburi- yettir) denilmişti. Bu da, tama- nakaratı men ;nuzaffar olmadıkça, su'h cereyanlarını açmak isteyenlere karşı açık ve sarih bir tehditti... Fakat ne kadar gariptir ki harb aleyhdarlarının en birincisi, hü- kümetin en yüksek makaminı İş- gal eden, Sadrazam Said Halim Paşa idi. Bu zat, - sırasında bü- tün tafsilâtile yazdığımız veçhile- Karadenizde (lik top patlar pat- lamaz istifa etmişti. Fakat arka- Üzerin- tesiri na- zarıdikkate alarak bunun önl- ne geçmişlerdi. Lâkin ©o gün- den itibaren de artık bu zat İle istedikleri gibi çalışamıyacaklarına hüküm vermişlerdi. Buna binaen- dir ki Said Halim Paşa, arkadaş- larından pek çok hürmet görmekle daşları, efkârıumumiye de zuhura gelecek beraber, mevkiini daima iğreti bir gurette muhafaza etmişti. Salid Halim Paşa, arkadaşları tarafından samimi bir surette de sevilmemişti. (Arkası var| * S__q);a"(wliawrı Yeniden Soyadı Alan Okurlarımızın Adlarını Bugün De Yazıyoruz —et FNŞ eee İstanbul tahakkuk müdürü bay Talât Erdil, Deniz Yüzbaşsı bay Edib'Mengü, İstanbul mıntakesı tah- sil müdürü bay Ali Riza ve Divanı Muhasebat temyiz raport ji bay Hakkı Yönak, İstanbul mıntakası tah- sil müdür muavini bay Şefik Diler, İstanbul tahsil müfettişi bay Hikmet ve Nafıa Vekâleti şirketler kalemin- de bay Tevfik Türker, İstanbul tahsil müfettişi bay Rasim Oral, İstanbul mıntakası tahakkuk müdür muavini bay Nazım ve babası bay Ahmed, kardeşleri bay Şevket ve bay Nusrat Kiper, Istanbul mıntakası tahsil mü- dürlüğünden mümeyiz bay Necib Taptuk, Memurlardan bay Mehmed Ali Gürçkaya, bay Faiz Kolyancu, bay Ziya Kılıç Arslan, bay Enver Mut'uer, bay Cemal Müner, bayan Feriha Tüzün, Evkaf — muhasebe masraf tahakkuk memuru Filibeli bay Hüseyin, eşi bayan AÂyşe, oğlu bay Enver, gelini bayan Halet, torunu bay Suad Yıldızlı, Sivas liva mülhakı binbası Sivaslı bay Muatafa Kâzım Gündüz, Tokad bey sokağı bay Süley- man, oğlu eczacı bay R xza, tahsildar bay İbrahim, kunduracı bay Rehmi, kızı. bayan Refika, aileleri bayan Hatun kızı bayan Neriman, oğlu bay Doğan, bayan Fatma İbrahim ve çocukları Kesim, sabık suvarı umum müfettişi General Mehmed Ali ile oğulları İstanbul barosunda avukat bay Suad Örfi, The Egypt national | şirketi direktörü muharrir bay Vedad Örfi ve bütün Örfi Paşa ailesi Ay- doğan soyadlarını almışlardır. * Kadıköy — dispanseri — başhekimi doktor Rifat Cafer, kız kardeşi Mes- rure, kardeşi eczacı Ali Riza ile refikası bayan Meliha ve çocukları Gülen, Şen ve Güner azim ve sebat manasına gelen Sıdalı soyadı mişlerdir. Beç- * Mütekait baytar miralayı bay M. Nureddin, kardeşi piyade kaymakamı Kemaleddin ve diğer kardeşi bay Cemaleddin kızları, oğulları ve ailesi efradı Sancar, Borasit madeni hekimi Dr. bay Ahmed Hüseyin Biyal, Bolu Semerkand mahallesi Ilıca yolu cad- desi No. 1 de mütekait bay A, Vefik, oğlu Bolu Ziraat Bank muhasibi bay M. Şevki, topçu mülâzimi bay Emin Beşakman, Lâleli Kocaragıp sokak No 3de Bedirhani — ailesi Çınar, Sıraservi Kantarcı çıkmazı Narif bey apartımanı No.5 de — Sabar Aysabar, Sirkeci Beynelmilel Şark nakliyat şirketi memurlarındın bay Hasan oğlu Kâmil Yalçın, Sirkeci Meymenet odabaşı bay Ali oğlu Hü- seyin Yamaç, Kadıköy Zabıtai Bele- diye memuru No. 1972 bay Tevfik ve ' ailesi Mutlu, İstanbul posta T. T. çevirgenliği ambarında memur bkay Hasan Başar, bay Regib Kaya, bay Hilmi Camgüz, bay İzzet Çetin, Topkapı sarayı müzesi emanet dairesi şefi bay İbrahim Solmaz, Kadıköy vapur iskelesi gazete bayii bay Ethem Kaçar, Fatih merkezi ikinci komisöri bay Mahir Tunçel, üçüncü komiser bay Hüsnü Özdemir, Akşehir P. T. T. memurlarından bay İbr: him Alyalçın, bay Nuri Bilgin, bay Emin Erdoğan, bay İsmail Çetin, bay Mehmed Ünal, bay Ali Tan, müvazzi bay Veli Kan, bay Nedim Çelik, hat bekçisi bay Hüseyin Acar, Beyoğlu itfaiyesinden bay Hüseyin Arık, bay Muammer - Atay, bay Mehmed —Tonguç, bay Şükrü Tanyeri, Gülhane bahçesi mu- hafaza memurlarından bay Hakkı Okan bay Necib A'tuğ, bay Mehmed Özkan, Beyazıd — Tavşantaşı — mahallesinde eski Kasbaryan ailesinden — bayan Surpuhi, kızı bayan Anna, oğlu bay Oseb Dündar soyadları almışlardır. Tevkif Edilen Koca Serbest Bırakıldı Müftülüğün müsaadesi — olmadan «Ülbe giydiği ve ve sarık sararak cami- lerde mukabele okuduğu için evvelsi gün tevkif edilen Bolulu 63 yaşında hoca Ali dün Müddeiumumilik tara- fından Müstantikliğe verilmişti. Müs- tantiklik davenın serbest olarak yapılmasına karar verdiği için Hoca dün öğleden sonra GBserbest bırakıl- mıştır. arce ee e Zayi: 1927 senesi dÜS numara ile İstanbul Sanayi müdüriyetinden almış olduğum ruhsataamemi kaybettizimden ve yerine başka birisi çıkarılacağından hükmü olmadığı ilân olunur. (211) Sirkeci Kayserlihan No. 10 Piyetto Ceskuti ” A biraz vaHaHık: İşle uykusuzluktan kıvranan sinirlilerin bitmez tükenmez dilekleri ., İstenilen salâh gelmez, her gün artan sinirlilikten gittikçe kuvvet azalır, ertesi gün insan yorgun argın, hiç bir şey yapamamak halsizliğile kalkar, Bromural «Knoll- bu felâketten kurtulmak için kullanılacak ilâçtır. Asla zararı yoktur, sinir- © leri yatıştırır ve sâkin ve sâlim bir uyku davet eder, 10 ve 20 kömprlmeyi havi (üp- lerde eczanelerde reçete İle satilir. Knoll A-Ö; kimyevi maddeler fabrikaları, Ludwigshafen &Rhim, Bulgar Fapazları Bir Bulgar Gazetesi Kıya- fetlerin Değişmesini İstıyor Sofyada çıkan belli başlı gaze- telerden Mir gazetesi Bulgar papazlarının elbiseleri hakkında yazdığı makalede diyor ki: « Bulgar papazları için başka ve daha rahat bir elbise lâzım- dır. Çünkü papazların bugünkü elbiselerini temiz olarak muhafa- za gayet güçlür. Papazların uzun saçla- larını gizleyen serpuşları İçin de vaziyet aynıdır. Saç ve sakalları- nın bir kısmını kesmekle ruhani- ler nüfuzlarından hiçbir şey kay- betmezler. Kilise kanunları ne rahat elbise giymeyi ne de hıfzıs- sıhhaya riayet etmemeyi emre- der. Şunu da unutmamalıdır ki Bu- gar papazlarının ekserisi köylerde oturmaktadır, halbuki köylerin vazi- yeti, ruhanilerin giydikleri e!biseleri- nin ve kılıklarının temiz tutulması için lâzımge en şartlerı haiz bulun- | mamaktadır. Diğer taraftan papaz- ların bugün giydikleri elbiseler gayet pahalıya mal olmaktadır ve bundan dolayıda papazlar gık sık yenisini yapamamaktadır- lar. Halbuki iyi, temiğ ve rahat giyinmiş bir papas her halde çok | mühim —olan vazfesini —daha mükemmel olarak ifa edebilir. ,, HASAN KREMİ İhtiyarları gençleştirir ve gençleri güzelleştirir. Hasan Kolonyası Dünyanın en nefis limon çiçekleri kolon- yasıdır. HASAN Yasemin Lila Viyolet Jlosyon ve lavantaları çiçeklerin ve inceliğin ruhudur. NesrinKolonyası Hasan kolonyasının yavrusudur. Çok giüzel ve çok ucuzdur. Hasan Briyantini Gençlerin hayat ar- kadaşılır. Likid — ve arjantina nevileri bir şaheserdir. ,' a Tei eli aa e LA b A aei l n ne y

Bu sayıdan diğer sayfalar: