26 Aralık 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ç Tavukçuluk Bah: l Okuyucularımıza Cevablarım Aksarayda bay Mehmede: Sormuş olduğunuz hastalık kolera alâimine delâlet eder. Hiç bir tedaviye girişmeyiniz.- Çünkü hasta olmuşlar tedavi edilemez. Bü gibileri kesib kireçli bir çu- kura gömmek veyahut yakmaktan başka çare yoktur. Hasta olmıyan tavuklarınız için de derhal mahalli Baytar Müdürlüğüne edib serom yaptırınız. * Topkapı 51 inci mektebde muallim Bayan Adaleta: Tavuklarınız mart, nisan, ma- yıs ortalarına doğrüu kuluçka olmak hevesini göstermezler ise bunları karanlık ve hava cereya- nına maruz bulunmıyan bir ma- halle kapayarak midelerini boz- mı;acak derecede buğdayın İçine kenevir —gibi - kızdırıcı yemler karıştırıb vermek suretile kuluçka olmalarını temin edib vaktinde piliç çıkarmış olursunur. Kuluçka — olmuş — tavukların ibikleri solar, göğüslerinin altın- daki tüyleri seyrekleşir, daima krok krok krok krok diyerek gerer. Kimsenin yanına gelmesini iştemez. vi Zonguldak kömür madeninde ma- rangoz Bay Abdullaha: Legorn tavukları beynelminel yumurta kıralı olarak tanınmıştır. Menşei Italyada Levorn adasıdır. Etleri o derece İlezzetli değildir. Rutubet ve cereyanı havadan pek ziyade meteessir olurlar. Bu ta- vuklar diğer tavuklar gibi kluçka olmaz ve yatmazlar. Kluçka olan- ları kesmek en doğrudur. * Dadayda çanakcı oğullarından Bay küçük Ahmede: Köy tavuklarında en mühim dikkat edeceğiniz nokta arkadaş- larından ayrılıp bir kenara çekil- miş meyus, kanatları düşük bir vaziyette gördüğünüz tavukları derhal kesib yemek, ölmüş olan- ları da yakmak veyahud gömmek suretile hastalığın GEnlüne geçebi- lirsiniz. Kümeslerini hava cere- yanına maruz bulundurmamak, geceleri tavukları dışarıda değil kümeslerinde yatırmak, yağmurlu havalarda da kat'iyen dışarıya çıkarmamak lâzımdır. y Kastamonide helvacı Bay Mustafa Şekibe; Kuluçkaya koyacağınız yumur- taların büyük, düzgün bulunması Üzeri pürüssüz olması — İâzım- dır. Çatlak ve çift sarılı yumur- talardan civciv çıksa bile yaşamaz. x Pendikte mütekait komiser Bay Ziyayat Tavukçuluk hakkında daha fazla malümat almak İsterseniz iki Beneden beri yazmakta oldu- ğuüm tavukçuluk hakkındaki yazı- larımı matbaadan tedarik etmek mümkün olur. —Şimdilik fenni tavukçuluk hakkında çıkmış bir kitabım — yoktur. Bu — husus- taki kat'! tecrübelerimden sonra kitab yazıb yazmıyacağımı düşü- neceğim. , : : - x Galata — Okcumusa Bay Moize: Tavuklarınızın kabuksuz — yu- murtlamalarının sebebi yumurta kabuğunu imal edebilecek kireci kâfi miktarda yememelerinden ileri gelmektecir. Tavuklarınızın yemine dövülmüş istiridye kabu- ğunu kâfi miktarda karıştırmak lâzımdır. Bulamadığınız takdirde müddeti müvakkate İçin iyi sön- müş kireç te bu İşi görebilir. Ön- lerine üç gözlü bir kap içinde İri deniz kumu, kömür ve istiridye kabuğu bulundurma- nız behemahal lâzımdır. * Bostancıda müteahhit kasap Bay Ahmet Akayas Tavuklara her zaman kıyma mahallesinde müracaat | tozu ve | | SON POSTA Bir_înci kânun 26 Kunduracılar Panay]rı “Su Terlikler.. Kasım Çiçekleri Gibi İnsanın İçine Can Veriyor!,, GERSM 27 Tira.. Gol Sabah - Ziftmda : 270 llkana Alayım Da Git Be Ağam!..,, San şunların şıklığına bak, şu tüylere bak, yu deriye bak, şu dikişe bak bel, — Asaf Usta, senin kulak Hasan manav mı olmuş be 1... — Beğenmiyor musun ? Sen- den benden çok kazanıyor. — Yapma 1. — Ne sandın? Beş kuruşa aldığı elmayı onbeşe satıyor. Ya- kında apartıman yaptırırsa şaşma! Sabahın saat sekizi.. Çarşıka- pıdaki ayakkabıcılar cemiyetinin yukarı koridoru dopdolu.. Duvar diplerinde uzun sepetlerile kun- duracılar, çalçene konyşuyorlar. Ellerinde çay ve kahve fincanları, çubuklarınba kalın on ikilikler..Tıkı tıkışık bir kalabalık var. Yerlerhep, cicili bicili ayakkablar, ponpoflu tüylü terlikle, yarı tarafı. sarı, yarı tarafı lâciverd iskarpinler le dolu.. Duver çivilerinde par- mak kadar, minimini, tüylü çocuk patikleri sarkıyor. Uzun koridor- da çay, kohve, cıgara kokularına kakim olan bir tek koku: Kösele ve deri kokusu... Köşede çömelik bir — halde oturan, dazlak kafalı, — yamalı yüzlü bir kunduracı seslendi : — Yahu kahveci, bu tarafa bir çay gönder. Amma taahhüdlü olsun!.. Öteden biri atıldı: — Tatar, hancı kızına vurul- muş! senin çayını kim dinler?. İleride bir pazarlık var: — Dinim, imanım hakkı için.. Anlayormusun?. Kurtarmaz efendi abi.. Kösele bugünlerde.. Anlayor- vermeniz doğru değildir. Yumur- talamamalarının Bsebebi bundan ileri gelmiştir. Çünkü tavukları- nız tamamile yağlanmış ve yu- murta yapamıyacak -bir şekle girmişlerdir. Tedrici bir surette tavuklarınmza İdman yaptırmak süretile yumurtlamalarını temin edebilirsiniz. Yerli tavuklara ye- şillik te dahil olduğu halde gün- de 120 nihayet 150 gram yem vermek en muvafıtır, Hesapsız kararsız yem yiyen tavuklar sahi- binin kesesine ziyan vermekten başka bir fayda temin etmezler. * İnhisarlar Başmtidiriyetinde bay Mehmed Rıfata : Evvelce bizden sormuş oldu- ğunuz piliç yumyrtanın akından mı sarısından mı olduğunu ve ne süuretle yumurtanın içinde büyü- | meya başladığını sırası düştükçe yazmaktayım. Bu yazıları takib sizin İçin daha istifadeli olur. (Sonu gelecek hafta) Erenköy Bereket Tavuk Çiftliği () Tavuk ve Tavukçuluğa , ait olan müşküllerinizl sorunuz, mütehassıs alxe cevap verecektir. ederseniz | Y B B ö GY Cicili bicili ayakkablar, bonpoflu, tüylü terlikler, yarı tarafı Barı, yarı tarafı lâciverd iskarpinler... musun.. Fırladı.. Deriyi hem hiç sorma..Anlayormusun..Beş kuruşta bizim göz kiramız olmasın mı?. Biraz karşı tarafa doğru yü- rüyün, İskarpinleri muayene eder gibli yaparak dinleyin. Kırca sakallı, buruşuk yüzlü, pala kaşlı ihtiyar yanındakine derd yanıyor: — Dükkân kirası veremez olduk, Evvel Allah kolumuzda altın bilezik var diyorduk amma sökmedi. Allah toprağından suyu- nu eksik etmesin, bizim moruk toyluğumuzda kulağımızı çekerdi: “Bu gidişle bir gün Altın, " altınım!. ,, diye ortaya çıkmak- tan utanacak, yüzüne bakan ol- miyacak. , Eh, yalan da değil, zanaat altın bileziktir diyenler şimdi yılışıyorlar bel. teki sordu: — Senin damad ne oldu Meh- med usta? — Sorma, oda ayrı derd be.! Damad damad değilki, bektaşi mübarek.. Yemek, —içmek, o kahrolası rakıyı zıkımlanmak hep bizden.. Şöyle akşam Üstleri bir davranıyor, terliklere —iki çift iğne saplıyor, bırakıyor. Hani bizim Aaşifte kızın gönlü olasa, Üzerine titremese “Heyyy hey!.,, deyip bir gün kapıdan kuvacağım amma.. Ge'gelelim ki evlâd acısı- na dayanılmıyor.. MA Kunduracılar — cemiyeti Teisi | Hava yumuşak yüzlü oldukça, Bav Abdullahla konuşuyorduk.. | kunduracılar uzüun - sepetlerile . T aN aa 'kabı harbi ne oldu? a | ne yapalım!. Esnaflık bul.. Cemi- | pındı muvaffak ta oldu. Bana kooperatiften bahsederkön sordum : — Sirzin lâstik - kösele ayak- — Evelallah — şimdilik galib biziz, mağlüb lâstik ayakkabıcı- lar, Eh bu böyle giderse biraz belimizi doğrultabileceğiz. Am- ma yinede bazı fabrikalar kaçak İşi — görüyorlarmış. — Anadoluya kaçak mal sevkediyorlarmış. Bu harb bize fena tesir etti. Çok fena.. Meselâ, geçen yaz bu yüzden bizim esnafdan bazıları İşlerini terkettiler, manavlığa gir- diler ve bir daha da geri dönme- diler. Kim bilir, belki de o işde daha fazla kâr buluyorlar. Bunlar ölürken de bizim yüreğimiz sızlıyor, yet bu yolda çok çalıştı, çok çır- İleride kolunda sepetile bir kunduracı müşterisine çene ça- liyor: _ — Sen bu terliklerin şıklığına bak hemşerim, bir kere küçük | bir kadın ayağı içine girdi mi yeter. İçine hanım sultanlar bin- miş saltanat kayığına benzer, Baktıkça doyumu olmaz. Şu tüy- lere bak, şu deriye bak, şu dikişe bak bel.. — Sen şunlara bak kuzum.. Kasım çiçekleri gibi insanın içine can veriyori!.. Bay Abdullah anlatmasına de- vam ediyor: — Bizim cemiyetin esnaf ara- | sında tesiri vardır. Bir kere bütün hasılât, yine esnafa sarfedilir. Hasta olanların ayağına doktor gönderilir, parası yoksa ilâç alı- nır, İşsizse iş bulunur. Hele bu İşsizlik için ayrı bir büro- | muz var. — İşçi İsteyenler, iş isteyenlere ne yapar yapar İşci ve iş buluruz. Bu sene epeyce de teşebbüslerimiz olacak. Yeni mec- lig açılsın, çok şeylere baş vu- racağız. Bir kere bu esnaf ce- miyetlerinin başıboş kendi halle- rinde kalmamaları için müracaat edeceğiz. Buna — bir İnsicam, bir. bağlılık vermek gerektir. Sonra esnaf namusu, esnaf hay- siyeti işine de daha çok ehem- miyet vereceğiz. Kunduracı esna- fıinın bu hususta diğer esnafa önayak olmasını istiyoruz. sait olması icabede. —i | _L Kari Mektubları Ben Değilim Ankaradan çekilen bir telgraf- | ta baytar Sıtkı adlı birinin saylav namzedi gösterilmek ve propas- | ganda konferansları vermek - için müracaat ettiği yazılıdır. Dostla- rım bu zatın ben olduğumu san- mışlardır. Bir de Simavlı baytar Sıtkı vardır, dostlarımın tenvirl için bu satırların gazeteye yazıls- — masını rica ederim. İzmir: Baytar Sıtkı Sükrü Pamirtan ( Cevablar , a — BSarıyer piyasa caddesinde Bay Hulüsiye: Sivil Tayyaree mektebi yoktur. Yeşilköydeki tayyar makinist mek- tebine girmek mümkündür. Fa- kat şimdi talebe almazlar. Ağus- tosta mekteb müdürlüğüne müra- caat etmek lâzımdır. Bu mekte- be girmek için tahsilinizin de mü«- : * Kütahyada Bay A. Kâmile: j Bahsettiğiniz. mekteb ancak Idarede müstahdem olanları kabul , edilmektedir. ' * Afyonda Bay İsmalle: j Devlet bankasına müracaatla değiştirebilirsiniz. : 4 * Okuyucularımızdan bir — imzasız mektub sahibine: Adres, imza olmadıkca mek- tublara cevap verilmez. * Kasımpaşadan İzmirli Bay Ahmede ve Haydarpaşadan Kâni, Çenberlitaş«. taştan AÂli Ruşen imzasile — mektub gönderenlere: Mektublarınızın gazeteye ko«< nulması veyahud alâkadarlara ve-«< rilmesi için sarih adresinizi bildir-« meniz İâzımdır. Adresinizi bilmes- dikce bir şey yapmak mümkün değildir. .. HUUEUKGERUK aşağıya Kapılçine iİniyorlar. Ça- murlu taşlar arasına, parmaklık dibine yerleşenler, kahveye na | de düşkün şeyler.. Galiba esnafse | hığın bütün keyfi çay kahvede,, Sağdaki köşede küçük — teneke bir kulübe içinde ocak kuran kahveci, İikide —birde elindeki geniş saplı tepsisile bağırarak göeçiyor. — Yallah destur, ayağını aç, yol ver, geçelim, geçeliiliml.. Önümüzde bir Anadollu alıcı ile bir esnaf konuşuyor. Gel- diğimdenberi hâlâ uyuşamadılar, Alıcı bayramlık iskarpinler gös turmek İstiyor amma, ucuz tara* fından... Öteki ayak diriyor: — Ucuz ucuz diyorsun amma, karpuz kabuğu götürmiyeceksin a efendim, sabahtan belli (beri) se- ninle karşıliklı atışıyoruz, haber verseydin de, bir rakı sofrası kuraydık yahu!.. Onları dinleyen küçük, kam;ş bur, zayif ve ihtiyar bir esnaf atıldı: — Yar bana eğlence medecettli — Gel uyuşalım ağam. Şu yünlü terlikleri yetmiş beşerden vereyim. Sekiz çift bu, iskarpins leri de iki yüz onardan, o da on çift, Çetti, ne etti?, Sekiz çiftimiz 6 lira, on çiftimiz de yüz onardan yirmi bir, yirmi yedi lira.. gel sabab ziftahı 27 liranı alayım da git! ,, Tüccar — düşündü, — düşündü, düşündü, sonra kararını veremedi, yine düşündü. O böyle kukumav gibi düşünürken, kunduracı, daya« namadı, patlayıverdi: — Ne düşünüyorsun yahu, evlenecek — değilsin be ağabeyi, bu işin ne kaynanası, ne de kaşık düşmanı var. Ver şu elini de (27) liranı alayıl. — » i 1 Ij ÜEZEEÜÜELEİ ü A aB e e £ ZBÜ KA üüü d e lli

Bu sayıdan diğer sayfalar: