“SON POSTA Birincl kânun 26 4__ Muharriri: A. R. âl -ve- Zambak Büyük Tarihf Roman No: 123 26- 12 - 934 Vezirin Kurnazlığı.. ——emiğiğere — Ferdinand, Şarlkenin Bir Tavsiyesine Riayet Etti, Üç Kişilik Bir Heyeti İstanbula Gönde di.. —aT e— Dedikten sonra, başımı eğerek haç çıkarmıştı. Istanbula geldiği zaman kar- gılaştığı — muvaffakıyetsizliklerle bunalan Lâçki, şimdi derin bir Bürur içinde avdet ediyordu. İb- rahim Paşa, kendisine dört kat hil'at giydirmiş, (on bin akça ) da hediye vermişti. Bundan ma- ada da, Zapolyaya elli top ile elli kantar barut göndereceğini vadetmişti. Bütün bunlar, zebun düşen- lere karşı Türklerin gösterdiği | rahmü şefkat eseri idi. * . Zapolyanın — sefiri Lâçkinin Tepkapı sarayında kazandığı mu- vaffakiyet, — çarçabuk ( Viyana) sarayına aksetmişti. Taç ve tahtı- nı elinden aldığı adamın, Türkler tarafından — böylece — muzaharet temin etmesi, Avusturya ve Ma- caristan kıralı Ferdinanda büyük bir telâş vermişti. Ferdinand, kardeşl Şarilkene bir mektub yazarak göndermiş; bu vaziyet karşısında nasıl hare- ket etmesi lâzım geleceğine dalr tallmat İstemişti. — Şarlken bu mektuba kısaca şu cevabı ver- mişti: ( Okadar fazla telâş etmeyinir. En halis dostumuz rahib dö Löyü- lânın himmetile Osmanlı padişahı Süleymanın en zayıf damarı ell- mize geçmiştir. Bu aziz rahib tarafından esir edilen bir Türk prensi, İspanyaya — gönderilmek Üzeredir. Vakıa bu prens henürz gelmemiştir, fakat, hiç şüphesiz gelecektir. Ve adam bizim elimizde bir tehdid aleti vazifesini ifa ede- cektir. Şimdi, siz de Süleymana bir sefaret heyeti gönderiniz. Fakat bu heyet Zapolyanın sefiri Lâçki gibi zelllâne istimdad etmesin.. Macaristan tahtına merbut ol- ması İâzımegelen bazı yerleri İstesin.. Ben, ruhani kuvetlerimizle gerek Fransayı ve gerek birinci Fransuvayı kuvvetli bir tazyik altında bulunduruyorum. Sen de Türklere karşı zayif ve zebun görünme. | Ferdinad, Şarlkenin bu tav- siyesine tamamile riayet etti. Al- manya ve AÂvusturyanın en mü- him şahsiyetlerinden (Jan Hobür danski), (Salantok) ile (Sigismond Vigzelberker ) den — mürekkeb üç kişilik bir heyeti İIstanbula gönderdi.. Avusturya sarayının debdebe ve haşmetini göstermek İçin maiyetlerinde birçok mü- zeyyen elbiseli hademeler ve at uşakları bulunan bu mağrur ve mutaazzım asılzedeler, hududa ge- lir gelmez Iİstabula haber gönder- mişler, Osmanlı topraklarına geç- mek için usulen izin istemişlerdi. Zeki Ibrahim Paşa, Ferdinan- dın maksadını derhal keşfetmiş.. Bu heyeti nasıl karşılamak icab ettiğine dalir kararını vermişti. Heyetin hangi —menxillerde kaçar gün kalacağına dair bir program yapmış, bir izinname ile hududa göndermişti. Fakat bu program o şekilde tanzim edil- mişti ki, heyetin Istanbul gireceği gün, (İstanbulun fethi ) gününün tam senei devriyesine tesadüf edecekti. Şarlken'in en büyük gayesi, | İstanbulu — zabtetmek.. — ( Şarki Roma imparatorluğu ) tacını giy- mekti. Kardeşinin siyasetine alet olan Ferdinandın sefaret heyeti, İstanbulun zaptına müsadif olan günde Şşehre girerlerse halkın tezahlÜratını görecekler.. gördük- lerini de hem Ferdinanda ve Heyet ağır ağır gelmiş; ni- heyet Bizans' surlarına tekarrüp etmişti. İbrahim Paşa bunları karşılamak için bin atlı günder- mişti. Gerek bu seçme atlıların zinet ve haşmeti. ve gerek İstanbul — sokaklarını baştan başa bayraklar, şallar, halılar, kıymettar — eşyalarla bir nefaset meşheri haline getiren halk şen- likleri; Ferdinandın asılzadelerine büyük bir hayret vermişti. Çemberlitaş cıvarındaki Vezir- hanında hazırlanan odalara misa- fir edilen bu sefaret heyeti, iki gün sonra, Iİbrahim Paşanın (At- meydanı) ndaki konağına 'davet edilmişti. Doğruca padişahın hu- zuruna kabul edileceklerini zan- neden asılzadeler, bu davetten hoşlanmamakla beraber, gitmek mecburiyetini hissetmişlerdi. Fa- kat Ibrahim — Paşanın sarayında gördükleri ihtişam Üzerine tered- düde düşmüşler, — biribirlerinin kulağına eyilerek: — Mutlaka biz yanlış anla- dık..: Her halde, padişahın sara- yındayız ve onun huzuruna kabul olunacağız. Demişlerdi. Ibrahim Paşa, sefaret heye- tini göz kamaştıran merasim ve teşrifat ile huzuruna kabul etmiş divan tercümanınat — Komşumuz Avusturya hü- kümeti tarafından ilk defa gön- derilen böyle bir sefaret heyetini huzurumuza kabul etmekle büyük bir memnuniyet bissediyoruz. Bu gelişten maksatları ne İse, beyan etsinler. Dedi. Bu suale, Jan Habur- danski, mağrurane bir eda İle: — (Pek ziyade kuvvetli ) hü- kümdarı zişanımız Ferdinad Hz., “Osmanlı hükümdarı Sultan Süley- man Hiz. ne #elâm gönderivorlar. “Şu - takdim isimleri yazılı olan kale ve şehir- lerin, Macaristan ülkesine ait olduğunu zati şahanelerine hatır- Cevabile, elinde bulunan Faer- dinandın mektubunu İbrahim pa- şaya uzatıverdi. paşa, içiçe bükülmüş olan bu şöylece bir göz gezdirdi. Ve sonra birdenbire başını kaldırarak gözlerini, Janın gözlerinin İçine dikti. Öfkeli bir sesle: — Bütün hıristiyanlık aleminin hükümdarları, Türklerin gölgesine iltica ederken.. Sizin hükümdarınız ne cesaretle kendisine (en ziyade kuvvetli hükümdar) Ünvanını veri- yor. Bu cür'eti, hangi kuvvetten alıyor?... Dedi. Bu sual, Jan Hoburdane- kiye, acı bir tokat gibi gelmişti. kudret ve ( Arkası Aar ) hem de Şarlkene bildireceklerdi. ettiğimiz defterde latarak bunların iradesini istiyorlar Kaşları derhal çatılan Ibrahim | mektubun mühürlerini kopararak w Hele şükür ya- | şamak zevkinl elde etti BİLlLumMUM AYAK AĞRILARINA KARŞI YEĞANE VE WAT'Ir DEVA OA Hayatı — tahammülfersa — bir hal almıştı. Zira ıztırab veren ayaklarile yürüyemiyordu. RADİO SALTS banyolarını yapmağa baş- ladığı vakittenberi kendisini ha- fif ve cevval hissaediyor. Bu tuzla yapılan ayak banyoları sayesinde adaleler kuüvvetlenir — ve ağrılar ve şişkinlikler — zail olur. En dar ayakkabılarınızla — hiçbir — iztiırab çekmeden istediğiniz vakit yürü- yebilirsiniz. KN : dara RUFLEX OYUKLU BIÇAKLARI Cildi şayanı hayret bir surette kadife gibi bir tatlılıkla tıraş eden TRUFLEX oyuk- lu tıraş biçağını kuül« lanarak tırağ makine- nizi asrileştiriniz. Gilette Saferty Rarzor Co U. S. A. mamu- lâtıadadır. Toptan gatış mahalil * S.dney Novil ve Şürekâsı, Posta kutusu Galata 1145 Denizyolları İŞLETMESİ Aconteleri 1 Karaköy Köprübapı TYel, 42961 — Birkecl Mühürdaraada Han Tel. 22740 | <TT Mersin Yolu İNEBOLU vapuru 27 Birinci Kânun PERŞEMBE günü saat l1 de Paya'sa kadar. “8703,, Ayvalık Yolu BANDIRMA — vapuru 26 Birinci Kânun ÇARŞAMBA günü saat 19 da Ayvalığ'a kadar. “8704n Karadeniz Yolu CUMHURİYET vapuru 27 Birinci Kânun PERŞEMBE gü- nü saat 20 de Hopa'ya ka- & Senelerin - cilde yaptığı lenalığın an güzel tamircisi O HİKÂYE Bu Sütunda Horgün l —- Nakleden: İsmet Hulüsi —— DOĞANIN OYUNCAĞI Küçük Doğan bir oyuncak al- mıştı. Bu oyuncak biribirine geç- miş iki halka idi. Halkanın biri kesikti. Görünüşte Göteki halka birdenbire kesikten çıkıvereceğe benziyordu. Fakat tecrübe edilin- ce işin bu kadar kolay olmadığı anlaşılıyordu. Gerçi halkaları bi- ribirinin içinden çıkarmıya imkân vardı amma, bunu yapabilmek için oyuncağın hilesini bilmek lâ- zımdı. Küçük Doğan oyuncağın hi- lesini billiyordu. Akşam yemeğin- | den sonra oyuncağı babasına, annesine, —teyzesine, — eniştesine gösterdi. Hiç biri alâkada olma- dılar. Onlar alâkadar olmayınca Doğanın da canı sıkıldı. Oyuncağı odadaki masanın üzerine bıraktı. X- Vakit gece yarısını geçmişti. O da herkes gibi uyumuştu, ev karanlıktı. Sokakta bir gölge yürüdü. Sessiz adımlarla ileledi. Bir pen- cerenin altında durdu. Etrafına baktı, kimseler yok! Demir par- maklıklara asıldı. Yukarıdaki oda- nın penceresi açık kalmıştı. Bir atlayışta İiçeri girdi. Cebinden fenerini çıkardı. Kısık bir ceb lâmbasının ışığı odayı aydınlattı. Etrafta birkaç koltuk, bir yan- da bir piyano ortada bir masa vardı. Ceb lâmbasının ışığı bu masanın Üzerinde bir hırsız gözü gibi durdu. Üstüste konulmuş iki bilezik aydınlandı. Adamın gözleri parladı sessiz adımlarla masaya yaklaştı. N Fakat bunlar bilezik değiilerdi. Doğanın oyuncaklariydi. Adam eline aldı. Biribirinden ayırmak İstedi. Ayıramadı. Birdenbire merak sardı, odanın elektriğini yaktı. Bir sandalya çekti, masanın başına oturdu. Doğanın babası uyandı, yan odada ışık vardı. , Arkasına rob dö şambrini, ayaklarına terlik- lerini giydi. Parmaklarının uçla- rına basa basa yürüdü. Yabancı bir adam — masanın başina oturmuş, halkalarla oynu- yordu. Halkaları biribirinden ayır- mak istiyor, bir türlü —ayıramı- yordu. Doğanın babası da merak etti. elini uzatti. — Böyle yapıp çıkarsak! — Çıkmıyor! — Bir de böyle yapalım! O da adamın - omuzundan - Doğanin annesi uyandı, ko- cası odada değildi. Merak etti. — Acaba nereye gidebilir?. Odadan çıktı, öbür odayâ girdi. Kocası yabancı bir adamla beraber halkaları — biribirinden ayırmıya — uğraşıyorlardı. Yavaf yavaş sokuldu. Biraz bakınca,; o da akıl öğretmiye başladiı: — Şöyle yapsak nasıl olur? — Bir de bu türlü tecrübe edelimi Doğanın teyzesi yukarı katta | yatıyordu. Sesler duydu; kalktı, aşağı indi.. Masanın başında hal- kaları biribirinden ayırmaya uğra- şanların arasına katıldı: 1 — Bir de ben tecrübe edeyiml — Böyle yapsak her halde çıkacak, Biraz sonra odaya Doğanın eniştesi girdi: — Ne yapıyorsunuz? — Durun ben söyliyeyim, hal- kayı şu tarafa çevirsek! Bütün uğraşmalar boştu. Sas atlerdenberi halkaları sağa dön- dürüyorla, sola çeviriyorlar. Fakat biribirinden ayıramıyorlardı. Evin içinde, uyanmadık yalnız Doğan kalmıştı. Günün (lk ışık- ları perdeler arasından süzülürken o da uyandı, kalktı. Bir ses duy- du. Ses duyduğu tarafa yürüdü. Bir yabancı adam, babası, annesi, teyzesi, 'eniştesi onun halka oyun- cağile oynuyorlardı. Doğan ellerini çırptı : — Durun ben ayırayım? Elile dokunur dokunmaz, hal- kaları biribirinde ayırıverdi; bütün ağızlardan bir ses çıktı: — Meğer ne kolaymış.. Biribirlerinin yüzlerine baktılar! — Bu kim? — Bu kim? — Bu kim? — Bu kim? — Bu kim? Biribirlerine yabancıyı soru- yorlardı. Yabancı boynunu büktü! — Ben hırsızım, dedi. Amma bir şey çalmadım; çalmaya vakit krlmadı kil : Doğanın babası hırsızı yaka- ladı: — Bütün etraftaki komşuları birer birer soyan sensin değil mi? Nihayet yakaladım. Doğan annesine döndü: — Doğrusunu ararsan hırsızı yakalayan babam değil; benim oyuncaklarım! . İstanbul Beşinci İera Memurluğundan : Emniyet Sandığına 350 lira mukabilinde birlnci derecede ipotekli verilen ve dilen Beyoğlunda Kamerhatun mahallesinde evrilmesine — karar takdir olup parays 2132 1lira — kıymet Gaz soka- tamamına ğında eski 2 yeni 2 numaralarla murakkam bir evin tamamı açık Aarttırmaya vazedilmiştir. iştirak edecek — müşterilerin Arttırma peşindir. kıymeti muhammenenin * 7,5 Arttırmaya nisbetinde pey akçesi veya milli bir bankanın teminat mektubunu hâmil olmaları icap eder. Müterakim vergi, tanzifat tenviriye ve vakıf borçları borçluya aittir. Arttırma şartnamesi 15-1-935 tarihine müsadif salı günü Dairede mahalll mahsusuna talik edilecektir. Birinci arttırması 28-1-935 tarihine müsadif Pazartesi günü dalremizde saat 14 ten 16 ya kadar İcra edilecek, birinci arttırmada bedel, kıymeti muhammenenin yüzde 75 ini bulduğu takdirde üstte bırakılır. Aksi takdirde son arttırmanın taahhüdü baki kalmak üzere arttır- ma on beş gün daha temdit edilerek 12-2-935 tarihine müsadif Salı günü ssat l4ten 16 ya kadar Dairede yapılacak ikinci arttırma neticesinde en çok arttıranın üstünde bırakılacaktır. 2004 numaralı icra va iflâs kanununun 126 ncı maddesine tevfikan hakları tapu sicillerile sabit elmıyan ipotekli alacaklarla diğer alâkadaranın ve irtifak hakkı sahiplerinin bu haklarını ve hususile faiz ve masarife dair olan iddlalarını ilân tarihinden itibaren 20 gün zarfında evrakı müsbitelerile birlikte Dairemize bildirmeleri lâzımdır. Aksi takdirde hakları tapu Bicillerile sabit olmıyanlar satış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar. Daha fazla malümat almak istiyenlerin 934/6151 numaralı dosyada mevcut evrak ve - mahallen haciz ve takdiri kıymet raporunu görüp anlayacakları ilân olunur. (8715)