Mubarriri: A, R. N Hilâl -ve- Zambaki Büyük Tariht Roman No 3 123 Vezirin Kurnazlığı.. Ferdinand, Şarlkenin Bir Tavsiyesine Riayet Etti, Üç Kişilik Bir Heyeti İstanbula Gönde di.. Dedikten sonra, başını eğerek haç çıkarmıştı. Istanbula geldiği zaman kars şılaştığı — muvaffakıyetsizliklerle bunalan Lâçki, şimdi derin bir #ürür içinde avdet ediyordu. Ib- rabim Paşa, kendisine dört kat hil'at giydirmiş, (on bin akça ) da hediye vermişti. Bundan ma- ada da, Zapolyaya elll top ile elli kantar barut göndereceğini vadetmişti. Bütün bunlar, zebun düşen- lere karşı Türklerin gösterdiği rahmü şefkat eseri idi. * R Zapolyanın — sefiri Lâçkinin Tepkapı sarayında kazandığı mu- vaffakiyet, — çarçabuk ( Viyana) sarayına aksetmişti. Taç ve taht- ni elinden aldığı adamın, Türkler tarafından — böylece — muzaharet temin etmesi, Avusturya ve Ma- caristan kıralı Ferdinanda büyük bir telâş vermişti. Ferdinand, kardeşi Şarlkene bir mektub yazarak göndermiş; bu vaziyet karşısında nasıl hare- ket etmesi lâzım geleceğine dair talimat İstemişti. Şariken bu mektuba kısaca şu cevabı. ver- mişti: (Okadar fazla telâş etmeyiniz. En halis dostumuz rahib dö Löyü- lânın himmetile Osmanlı padişahı Süleymanın en zayıf damarı ell- mize geçmiştir. Bu aziz rahib tarafından esir edilen bir Türk prensi, İspanyaya — gönderilmek Bzeredir. Vakıa bu prens henliz gelmemiştir, fakat, hiç şüphesiz gelecektir. Ve adam bizim elimizde bir tehdid aleti vazifesini ifa ede- cektir. Şimdi, siz de Süleymana bir sefaret heyetl gönderiniz. Fakat bu heyet Zapolyanın sefiri Lâçki gibi zelilâne istimdad etmesin.. Macaristan tahtına merbut ol- ması İJânmegelen bazı yerleri istesin.. Ben, ruhan! kuvetlerimizle gerek Fransayı ve gerek birinci Fransuvayı — kuvvetli bir tazyik altında bulunduruyorum. Sen de Türklere karşı zayif ve zebun görünme.| Ferdinad, Şarlkenin bu tav- siyesine tamamile riayet etti. Al- manya ve AÂvusturyanın en mü- him şahsiyetlerinden (Jan Hobür danski), (Salantok) ile (Sigismond Vigzelberker ) den — mürekkeb üç kişilik bir heyeti Istanbula gönderdi.. Avüsturya sarayının debdebe ve haşmetini göstermek için maiyetlerinde birçok mü- zeyyen elbiseli hademeler ve at uşakları bulunan bu mağrür ve mutaaztım asılzedeler, hududa ge- lir gelmez Istabula haber gönder- mişler, Osmanlı topraklarına geç- mek için usulen izin istemişlerdi. Zeki Ibrahim Paşa, Ferdinan- dın maksadını derhal keşfetmiş.. Bu heyeti nasıl karşılamak icab ettiğine dair kararını vermişti. Heyetin hangi — menzillerde kaçar gün kalacağına dair bir program yapmış, bir izinname ile hududa göndermişti. Fakat bu program ©o şekilde tanzim edil- mişti ki, heyetla Istanbul gireceği gün, ( İstanbulun fethi ) gününün tam senei devriyesine tesadüf edecekti. Şarlken'in en büyük gayesi, — İstanbulu — zabtetmek.. — ( Şarki Roma İmparatorluğu ) tacını giy- mekti. Kardeşinin siyasetine alet olan Ferdinandın sefaret heyeti, Istanbulun zaptına müsadif olan günde şehre girerlerse halkın tezahüratını görecekler.. gördük» lerinide hem Ferdinanda ve hem de Şarlkene bildireceklerdi. Heyet ağır ağır gelmiş; n- heyet Bizans - surlarına tekarrüp etmişti. — İbrahim Paşa bunları karşılamak için bin atlı günder- mişti. Gerek bu seçme atlıların zinet ve haşmeti. ve gerek Istanbul — #okaklarını baştan başa bayraklar, şallar, balılar, kıymettar — eşyalarla bir - nefaset meşheri haline getiren halk şem- likleri; Ferdinandın asılzadelerine büyük bir hayret vermişti. Çemberlitaş cıvarındaki Vezir- hanında hazırlanan odalara misa- fir edilen bu sefaret heyeti, iki gün sonra, Ibrahim Paşanın (At- meydanı) ndaki konağına 'davet edilmişti. Doğruca padişahın hu- zuruna kabul edileceklerini zan- neden asılzadeler, bu davetten hoşlanmamakla beraber, gitmek mecburiyetini hissetmişlerdi. Fa- kat Ibrahim — Paşanın sarayında gördükleri ihtişam Uzerine tered- düde düşmüşler, — biribirlerinin kulağına eyilereki — Müutlaka biz yanlış anla- dık..: Her halde, padişahın sara- yındayız ve onun huzuruna kabul olunacağız. Demişlerdi. Ibrahim Paşa, sefaret hoeye- tHini göz kamaştıran merasim ve teşrifat ile huzuruna kabul etmiş divan — tercllmanıma: — Komşumuz Avusturya hü- kümeti tarafından ilk defa gör derilen böyle bir sefaret heyetini huzurumuza kabul etmekle büyük bir memnuniyet hissediyoruz. Bu gelişten maksatları ne İse, beyan etsinler. Dedi. Bu sünale, Jan Hobuür- danski, mağrurane bir eda İle: — (Pek ziyade kuvvetli ) ht- kümdarı zişanımız Ferdinad Hz., Osmanlı hükümdarı Sultan Süley- man Hiz. ne velâm gönderiyorlar. Şu takdim — ettiğimiz defterde isimleri yazılı olan kale ve şehir- lerin, Macaristan — ülkesine ait olduğunu zati şahanelerine hatır- latarak bunların iradesini istiyorlar Cevabile, elinde bulunan Fer- dinandın mektubunu İbrahim pa- şaya uzatıverdi. Kaşları derhal çatılan Ibrabim paşa, içiçe bükülmüş olan bu mektubon mühürlerini kopararak şöylece bir göz gezdirdi. Ve sonra birdenbire başını kaldırarak gözlerini, Janın gözlerinin İçine dikti. Öfkeli bir sesle: — Bötün hıristiyanlık aleminin hükümdarları, Türklerin gölgesine iltica ederken.. Sizin hükümdarınız ne cesaretle kendisine (en ziyade kuvvetli hükümdar) Ünvanını veri- yor. Bu cür'eti, hangi kudret ve kuvvetten alıyor?... Dedi. Bu sual, Jan Hoburdane- kiye, acı bir tokat gibi gelmişti. ( Arkası âar ) Hele şükür ya- şamak zevkini! DiLvmuN AvYAK ACRILARINA KAR Ş YEĞANE VE KAT DEvA SI Hayatı hal almıştı. Zira ıztırab veren ayaklarile yürüyemiyordu. RADİO tahammülfersn — bir SALTS banyolarını bi İadıği vakilienberi kondari DA endisini ha> fil ve cevval hisasdiyor. Bu tuzla yapılan ayak banyoları saysainde adaleler - küvvetlenir. ve ağrılar ve gişkinlikler — zmil olur. En dar ıy;khdlzılııı;ıı]ı_ hiçbvl:h iztıyab çekmeden iatediğini: dt n yebilirsinis. T y RUFLEX OYUKLU BIÇAKLARI Cildi şayamı hayret bir surette kadife gibi bir tatlılıkla tıraş eden TRUFLEX oyuk- la tıraş biçağını küle lanarak tıraş tunkine. nizi asrileştiriniz. Gilette Safecy Razor Co U. S. A. mamur Tâtındadır. Toptan salış mahalli : S'daey Novli ve Şürekâai, Posta kutusu Galata 1145 Denizyolları İŞLETMESİ Acenteleri : Karaköy Köpri | Yel. 42962 — Birkecl Mühürdaraade Haa Telk 22740 Mersin Yolu İNEBOLU vapuru 27 Birinci Kânun PERŞEMBE günü saat 1i de Paya'sa kadar, —"8703,, Ayvalık Yolu BANDIRMA — vapuru 26 Birinci Kânun ÇARŞAMBA günü saat 19 da Ayvalığ'a kadar. “BT04,, Karadeniz Yolu CUMHURİYET vapuru 27 Birinci Kânun PERŞEMBE gü- nü saat 20 de Hopa'ya ka- tamircisi —7 — — Birinci kânun 26 HİKÂYE Bu Sütunda Hergün Nakleden: İsmet Hulüsl DOĞANIN OYUNCAĞI Küçük Doğan bir oyuncak al- mıştı. Bu oyuncak biribirine geç- miş İki halka idi. Halkanın biri kesikti. Görünüşte öteki halka birdenbire kesikten çıkıvereceğe benziyordu. Fakat tecrübe edilin- ce işin bu kadar kolay olmadığı anlaşılıyordu. Gerçi halkaları bi- ribirinin içinden çıkarmıya imkân yardı amma, bunu yapabilmek için oyuncağın hilesini bilmek lâ- zımdı. Küçük Doğan oyuncağın hi- lesini biliyordu. Akşam yemeğin- den sonra oyuncağı babasına, annesine, teyzesine, — eniştesine gösterdi. Hiç biri alâkada olma- dılar. Onlar alâkadar — olmayınca Doğanın da canı sıkıldı. Oyuncağı odadaki masanın üÜzerine bıraktı. * Vakit gece yarısını geçmişti. O da hukzu gibi uyumuştu, ev karanlıktı. Sokakta bir gölge yürüdü. Sessiz adımlarla ileledi. Bir pen- cerenin altında durdu. Etrafına baktı, kimseler yok! Denilr par- maklıklara asıldı. Yukarıdaki oda- nın penceresi açık kalmıştı. Bir atlayışta İçeri girdi. Cebinden fenerini çıkardı. Kısık bir ceb lâmbasının ışığı odayı aydınlattı. Etrafta birkaç koltuk, bir yan: da bir piyano orlada bir masa vardı. Ceb lâmbasının ışığı bu masanın Üzerinde bir hırsız gözü gibi durdu. Üstüste konulmuş iki bilerik aydınlandı. Adamın gözleri parladı #essiz adımlarla masaya yaklaştı. « Fakat bunlar bilezik değillerdi. Doğanın oyuncaklariydi. Adam eline aldı. Biribirinden ayırmak İstedi, Ayıramadı. Birdenbire merak sardı, odanın elektriğini yaktı. Bir sandalya çekti, masanın başına oturdu, Doğanın babası uyandı, yan odada ışık vardı, , Arkasına rob dö şambrini, ayaklarına - terlik- lerini giydi. Parmaklarının uçla- rına basa basa yürüdü, Yabancı bir adam masanın başina oturmuş, halkalarla oynu- yordu. Halkaları biribirinden ayır- mak istiyor, bir türlü ayıramı- yordu. Doğanın babası da merak etti. O da adamın omuzundan elini uzattı. — Böyle yapıp çıkarsak! ikmıyor! — Bir de böyle yapalım! Dojımn annesi uyandı, kör cası odada değildi. Merak etti. — Acaba nereye gidebilir?. Odadan çıktı, öbür odayaâ girdi. Kocası yabancı bir adamlâ beraber — halkaları — biribirinden ayırmıya — uğraşıyorlardı. Yavaf yavaş sokuldu. Biraz bakınca, © da akıl öğretmiye başladı: — ğöylo yapsak nasıl olur? — Bir de bu türlü tecrübe edelim! Doğanın teyzesi yukarı katta yatıyordu. Sesler duydu; kalktı, aşağı indi.. Masanım başında hal- kaları biribirinden ayırmaya uğra: şanların arasına katıldı: — Bir de ben tecrübe edeyim! — Böyle yapsak her halde çıkacak, Biraz sonra odaya Doğanıs eniştesi girdi: — Ne yapıyorsunuz? — Durun ben söyliyeyim, hak kayı şu tarafa çevirsek! Bütün uğraşmalar boştu. Sa- atlerdenberi halkaları sağa dön: dürüyorla, sola çeviriyorlar, Fakat biribirinden ayıramıyorlardı, Evin içinde, uyanmadık yalnız Doğan kalmıştı. Günün ilk ışık- ları perdeler arasından süzülürken ©o da uyandı, kalktı. Bir ves duye du. Ses duyduğu tarafa yürüdü. Bir yabancı adam, babası, annesi, teyzesi, 'eniştesi onun halka oyun cağile oynuyorlardı. Doğan ellerini çırptı: — Durun ben ayırayım? Elile dokunur dokunmaz, hal- kaları biribirinde ayırıverdi; bütün ağızlardan bir ses çıktır — Meğer ne kolaymış.. Birîblrlı;lnl; yüzlerine baktıları H — Bu kim? — Bu kim? — Bu kim? — Bu kim? Biribirlerine yabancıyı soru- yorlardı. Yabancı boynunu büktü! — Ben hırsızım, dedi. Amma bir şey çalmadım; çalmaya vakit krlmadı kil Doğanın babası hırsızı yaka- ladı: — Bütün etraftaki komşuları birer birer soyan sensla değil mi? Nihayet yakaladım. Doğan annesine döndü: — Doğrasunu ararsan hırsızı yakalayan babam değil; benim ayuncaklarım! İstanbul Beşinci İera Memurluğundan : Emniyet Sandığına 350 lira mukabilinde birinci derecede ipotekli - olup verilen ve evrilmesine — karar arayak tamamına 2132 Jlira ymet takdir dilen Beyoğlunda Kamerhatun mahallesinde Gaz soka- ğında eski 2 yeni 2 numaralarla murakkam bir oevin tamamı açık arttırmaya vazedilmiştir. İştirak Arttırma peşindir. — Arttırmaya edecek — müşterilerin — kıymeti muhammenenin * 7,5 nisbetinde pey akçesi veya milli bir bankanın teminat mektubunu hâmil olmaları icap eder. Müterakim vergi, tanzifat tenviriye ve vakıf barçları borçluya alttir. Arttırma şartaamesi 15-1-935 tarihine müsadif salı günü Dairede mahalli mahsusuna talik edilecektir, Birinci arttırması 28-1-935 taril ne müsadif Pazartesi günü dalremizde saat 14 ten 16 ya kadar icra edilecek, birinci arttırmada bedel, kıymeti muhammenenin yüzde 75 ini bulduğu takdirde üstte bırakılır. Aksi takdirde son arttırmanın taahhüdü baki kalmak üzere arttır- ma on beş gün daha temdit edilerek 12-2-935 tarihine müsadif Salı günü ssat 14âten 16 ya kadar Dairede yapılacak ikincl arttırma neticesinde en çok arttıranın üstünde bırakılacaktır. 2004 numaralı icra ve iflâs kanununun 126 ncı maddesine — tevfikan hakları — tapu sicillerile sabit olmıyan ipotekli alacaklarla diğer alâkadaranın ve irtifak hakkı sahiplerinin bu haklarını ve hususile faiz ve masarife dair olan iddlalarını ilân tarihinden itibaren 20 gün zarfında evrakı müsbitelerile birlikte Dairemize bildirmeleri lâzımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicillerile sabit olmıyanlar satış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar. Daha fazla malümat almak istiyenlerin 934/6151 numaralı dosyada mevcut evrak ve mahallen haciz ve takdiri kıymet raporunu görüp anlayacakları ilân olunur. (8715)