Bir Anlaşama- mazlık Yatışıyor, Berikisi Çıkıyor Avrupanın myasal havasını bozan meselelerden (Sar o #mlaşamamazlıği yatıştırıldı. Alman ve Fransız elçileri, Romada, Sar toprakları Almanyaya dönerse, ortada kalıcak alacak, verecek işlerinin nasl hatledileceğine dair şimdiden bir andlaşma turaladı- lar (imza). Şimdi geriyö (o Marsilya cinayeti ve bir de Bulgar askesinin Yunan topraklarında yok yere işle- dikleri elnayetin hesabı kaldı. Marşil- ya meselesini, Yugoslavya törü (hü- kâmet) sü milletler birliği kurumuna vermiştir. Bu işte parmağı olduğune dan işkillendiği (şüphelendiği) bir, iki törüden şikâyetçicir. Yugoslavya, bu davada ileri gitmek ve bu törülerin suçluluklarını isbat edip yakalarında yapışmak ( isteğindedir. İngiltire ile Fransa İse, onu yumüşatmıya çalışı- yorlar davası haklı olduğu için şu vöya bu suretle karar vermek Yugoslavya'ya ait olduğuna göre bu anlışamamazlığın alabileceği yön (istikamet ) bakkında birgey söyle mâk şimdilik kabil değildir. * Bütün acun zor ve kan davalarını yatıştırmak peşinden koşarken Bul garların Yunan topreğında işledikleri iş bulnb ta gücenmemek mümkün ğildir. Yugonlavyayı | yatıştırma; çalışan beylik ere Çözviat) bu kadir seyi göstererek fikirlerini (sormak yerinde olsn gerek, Dostumuz ve komşumuz Yunanistan, böyle hare- ket etmekla acun barışına yeni bir hizmet dahı görmüş Süreyya Almanya Macera- » dan Uzak Almanya Propagsnda Bakanı M. Göbbels'in son nutkunda, Almanyanın görülmemiş bir işe cüret edeceğini Almanyada bazı kimseler bunu “harici bir maceraya atılmak © tefsir etmişlerdi. Halbuki Berlnden alnan bir telgraftn göyle iyor; Berlin, 4 (A. A) — Röyter ajansı muhabirinin bildirdiğine göre, mes'ul makafil, “harici bir macera, bakkın- da çıkarılan gaylaları şiddetle takbih etmektedir. Amerika Da İngiltere Ile Beraber Vaşington, 4 (A, A.) — Amerika Daşişler Bakanı M. Hul demiştir ki: “ — Amerika, evrensel bariş ve düzen için İngiltere ile el ele yürü- mek kararındadır. Ökonemik barış isteyönlerle de beraber olmak isteriz. M. Hul bu sözleri İngiliz elçisinin, İngiliz dilile konuşan ulusların birleş- meleri hakkındaki teklifine karşılık söylemiştir. Amerikada İçki Meselesi Vaşington, 4 (A.A.) — İşki yasağı kalka bir yıl olmuş, bu müddet için- de 376 milyon doler vergi alınmıştır. Alkol on beş hükümette hâlâ yasak- tir. Jeorjiya ve Alabama hükümetle rinde ise yalmız biraya izim vardır. Leningrad Cinayeti Birçok Sovyet Memurları Rusa ait iş dün Sovyet Rusya fevka- lâde mahkemesinin askeri kollejine verilmiştir. Meşhur edib ve romancı Maksim Gorki demiştir ki: “ — Kirofun öldürülmesi, yalniz katilin muvaffakiyetini değil, fırkanın uyanık olmadığını da gösteriyor. ,, Sovyet Rusyada Yas Günleri Moskova, (A. A.) — Moskova Sovyetinin verdiği bir karar Gzeri 3, 4 ve G ilkkânun günleri ee tiyatro, ku'üb, sinema, sirk, lokanta ve diğer genel kurumlarda temsil ve konserler verilmesi yasak edilmiştir. Cenevreye Gidenler Cenevre, 4 (A, A.) — Fransa dış bakanı M. Lavâl, M. Yevtiç ve M. Eden'le beraber bu sabah (o buraya gelmişlerdir. l Hindistan Korkusu M. Baldvin, Böyle Giderse İngiltere Hindistanı Elinden Kaçırır, Diyor miyetlerin merkez milli konseyi murahbaslarıdır. M. Ameri vermiş olduğu bir tak .girle konseyin, Hindkomisyonu tarı- fından verilen (o şapordaki umumi prensibleri tusvib ettiğini söylemiştir. Toplantıda başbakan vekili muavi- mi M. Baldvin demiştir kk aponyada G7 ad Da Söyledi Berlin, 4 (A. A. ) Japonya ordu bakanı General Senduro Hayaşi, bir girmiştir ki, ulus henüz bunu (yeter derecede anlı; emi yel Haye Japanyasn bar söylemiştir. > Irlandada Gürüku Dublin (İrlanda) 4 — İngiltere Kıralımn küçük oğlunun evlenmesi filmi, komünistler ve müfrit milliyet. perverler tarafından görültüler çıka- rıldığı için sinem larda gösterilmesi yasak edilmiştir. Hindistanda Delhi şehrinde hükümet konağı *. Hindistan'ı ebadiyen impara- | torluk içinde muhafaza için bugün — iyi bir fırsat var. Fakat, Hindisten'a bu uygun fırsatı redde- derseniz, bu wemleketi, iki O nesil geçmeden evvel muhakkik kaybe Deniz Silâhları Japonlar Vaşington Andını Bozuyorlar Tokyo, 4 (A A.) — Bukanlar Der- nağl dün sabeh toplansrak deniz silâhları hakkındaki Vöşington andını bozacsk tedbirleri görüşmüşlerdir. Hükümetin bu bozma karan, husus! meclise sevkedilmiştir. Onun da bu kararı ittifakla tasdik edeceği zan- mediliyor. (Son Posta: Diğer taraftan Lon- drada üç devletin görüşmeleri hâlâ | devam ediyor.) Fransa Ve Almanya Paris 4 (A.A) — M. Hitlerin hu- susi memuru M. Fon Ribbentropdün Paris'den ayrılmıştır. Fon Ribbenirop, görüşmelerinin Avrupa omükadderatı Üzerine olan tesiri hakkında kendisine sorgu soraa ez “ — Size sonra cevap vereceğimi söylemekliğime © müsaadenizi rica ederim. » Fransız Masraf Bütçesi Paris, 4 (A. A) — Masraf bütçesi mecliste uyanlandı (kabul edildi) Gönül İşleri Alındıktan Sonra Beğenilmiyen Kadın ! Beyoğlunda, İstiklâl caddesivda bay F.F.K bana yazdığı mektupta diyor ki: “ Vaktile düşünemedim. Uğursuz bir tesir tabtında bundan evvel bana hiçbir suretle münasip olmiysn bir kızla evlendim. Çocuğumuz da oldu, fakat evlendiğimiz © gündenberi bu kızın fena hoylarını tashihe çalıştım, her türlü usuflere baş vurdum ise de kabil olmadı. Yine fena hallerinde devam etti, Artık bir yaşamak im- kânsız oldu. Gencim, esasen evlen« me çağım henüz geld. İki günlük hayatta şöyle bir huzur içinde yaş» mak İstiyorum. Tabii buda kan ve kocam biribirlerini sevmesile olur. Şimdi her hususta beğendiğim ve hakikaten mes'ut bir yuva kura cağımı kuvvetle ümid ettiğim bir başka kızla sevişiyorum. Allahaşkıma ne yapayım? Şaşkın bir Reideyim.,, Bu okuyucuma söyleyeceğim şudur: Akşamları (Oevinize döndüğünüz zaman size kapıyı açan kadını, artık her dakika aşktan bahseden bir genç kız olarak görecek değilsiniz. O, her şeyden evvel çocuğunuzun annesidir, ortaya meslinizi idame ödccek bir eser, bir kütük koymuştur. Hatalar olabilir, bıkmayacaksınız, tashihine çalışıcak- sınız. Sevdiğini söylediğiniz başka kıst gelinen, mademki evli olduğunuzu ve çocuk babası bulunduğunuzu bile bila sise kollarım açmıştır. Onda aşle aramam. Ümit ederim ( hakkında duyduğunuz mulinbbet geçicidir. Bir Seviye Ve Kültür Meselesi Bir müddet evvel bir erkek oku- yucunr buna bir hikâye anlatmıştı e “Furzodiniz ki, bir kızla nişanlım. dık. Fakat sonra anlaşamadık. Ay- rıldık evvelce yekdiğerimizla çalıştığı dairelere gidip gelirken hareketle rimizde tabiidik. Fakat ayrılınca ta- olduğuna, dolunuluyordu, Dün bu mektupin, şahsı ima edi. len kadın okuyucumdan da bir mek- tap aldim, onu da aynen aşağıya geçirmeyi bir vazife sanıyorum; » Değerli Hammefendi. Bir arkadaşımın şurası oku diye uzattığı, 27 kinci Teşrin ( Devamı Hi vel yüzde) nim e m amm Rİ m İİİ İİİ pışmalarile bozulmuş sinirlerinin Edebi Tefrik — ea 5/11/944 — Gelince, senin boynuna atılacak değil ya... biraz idare et... Göreceksin çok nazik, çok terbiyeli çocuktur... Beğeneceğine eminim. Beyhanda uysal uysal gü lümsedi: — Peki, dediğin olsun! mi GL Beyban, sabahleyin kalem oda- sna girdiği zaman, masasının Üzerinde tekmil katmerli ateşi sarı göllerden büyük bir buket gördü. Arkadaşlarına selâm vermeyi unutmuştu, Şaşkın şaşkın sordu: — Bu güzel buketi burada kim unutmuş? Pertev Nejat, bemen başım kaldırmıştı : * — Sizin namınıza bıraktılar, Beyhan Hanım! Beyhan, anladığını anlamamak İstiyor, zihninden geçenlere türlü te'viller, bahaneler bulmıya çaba- liyordu ; — Kim bıraktı? — Bizim hademe Ali. Genç daktilo, (dudaklarım büktü; — Her halde bir yanlışlık olacak | Sövmediğine Aşık | Hemen dışan çıktı. Hademeye arkadaşlarının yanında sormaktan çekiniyordu. Hademe Ali, genç kızın sun“ line alık alık gırıttı; — Kapıcı Sadık bana verdi. Sizin içinmiş! Ben de masanızın üzerine bıraktım. Hademenia alık alık sırıtması, Beyhanı kızdırmıştı: — Rica ederim, inin aşağıya kapıcıya sorun! Ali, genç kızın hiddeti karşı sında, “ fazla sırıtamadı: Hademe, Omerdivene doğru gidince Beyhan olduğu yerde şaşkın şaşkın durdu. Odaya dön- meli mi,| yoksa bademeyi bekle meli miydi? Uzun zaman dışanda durursa, arkadaşları şüphelene- ceklerdi. Fakat hademenin geti receği cevabı bilmiyordu. Herke- sin içinde söyliyeceği İsim, acaba kimim ismi olacaktı Birdenbire afallayıvermesi, hiç- te iyi olmamıştı. Fakat tamiri de mümkün değildi. Onun masasına, böyle gül de metleri, çiçek buketleri ilk defa konüruyordu. Fakat Beyhan, bu sabah, biribirine nt hislerin çar esiri idi. Bu ateşi sarı göl demeti, Bey- hanın gözlerini ve içini yakmıştı. Bu, dün tanıştığı Harun Şinasi nin bir “kompiliman,ı miydi? Beyhan, en fazla, bundan korku: yordu. : İçinden, Türkâna lânetler yağ- dırıyor ve kendi uysallığına da kı- zıyordu. Karun. Şinasi ili tanıştık» tan sonra eski hisleri zerre kadar değişmemişti. Koridorda da fazla duramazdı. Merdivene doğru gitti, parmaklı- ğı sinirli ellerile kavradı. Topuk- larını yere o kasık sesle murıldanıyordut — Nerede kaldı? ÖF, ne uyu- şuk, adaml Hademe, hiç aceleye Jizum görmüyor, lâgır lagır merdiven- leri çıkıyordu. Beyhan Aliyi görür görmez bağırdı : — Biraz yürüsene | Ali, genç kızın telâşının, sini rinin tamamile zıddı bir ağırlıkla, âdeta yukarı doğru itilen bir balya gibi çıkmakta idi. Beyhana, bön bön baktı ve içinden, biç te iltifat sayılamıyacak şeyler söyler diği, pos bıyıklarının. yarı örttüğü kalın dudaklarını oyaamasından belliydi. Beyhan, elinden gelse, o da kikada bademeyi boğacaktı. Ali, hiç temkimini bozmadan merdi- venleri çıktı ve genç kızma yanına gelince, ağır ağır » — Kapıcıyı gördüm. O, çiçeği bir adam bırakmış, Dedi, Beyhan, tırnaklarını avuçlarına batırıyordu : — Nasıl adam? Ali omuzlarını kaldırdı » — İşte basbayağı bir adam. Sadik ta fazla tanımıyor. Beyhan, kaşlarını çattı, gözle rini Okırptı, yumruklarını sıktı, evvelâ sağ topuğunu, sonra sol topuğunu yere vurdu, dişlerini gıcırdattı. ve çaresizlik karşımada yapılacak bir şey kalmadığını görünce: — Pekil Dedi. Sana da zalr met oldu. Hademe, genç kızın vöcudü- mün, yüzünün ve gözlerinin har reketlerine fazla dikkat etmiyor” du. O, mitik alışmıştı. Kada me murların ekserisi, hele gençler hep böyle idi. Odalardan odalara rüzgâr gibi girib çıkıyorlardı. Yürürken, oyun oynar gibi sıç- rayorlar; otururken kızgın saç üstünde imişler gibi kımıl kumul kımıldanıyorlardı. Ali, bu kıpırdanış ve kımıl danışları, el, ayak, yür, göz ha- reketlerini, hep tabit görüyordu. Bunların hiddet, sinir, sevinc gibi birçok duygu ve manaları ifade ettiğini, o edebileceğini aklından geçirmiyordu. Beyhan, uzaklaşınca, arkasın dan baktı: a — Bunlara koca olacakların allah yarduncısı olsun. Beyban, odaya girmişti; ka- lem arkadaşları, ona bir şey sor- muyor, ve hatta gözlerini kaldırıb dik dik de bakmıyor, yalnız şöy- le göz ucile kontrol ediyorlardı. Beyhan, © onların sormesına vakit bırakmadı» — Bizim Perihan göndermiş! Kalemdekiler susuyorlardı, Bey- han,, şapkasını çıkardı ve siyah iş gömleğini giydi, yazı makine- sinin kapağını açtı. Ve baygın bir koku saçan gül demetini aldı, uzun uzun kokladı. Bütün bunları yaparken, zib- ninde biraz evvelki asabiyeti tevil için bir yalan düşünüyordu. Gül demetini Okokladıktan sonra zile bastı, içeri giren hade- meye — Bunu suya koyun, giderken alırım, Dedi, e Al, vazifesinin memurlara hiz- met olduğunu biliyordu, okadar. Bir kâğıt getirip o götürmekle, cıgara kibrit almak, çiçekleri suya koymak; baston şemsiye tutmak arasında hiçbir fark gör mi; ordu. Sesini çıkarmadan de- meti aldı ve ateşi sarı gülleri bir muameleli evrak destesi gibi aynı kayıtsızlık, aya hissizlikle tuta- rak çıktı. (Arlnsı var )