Y 2 Birinsi kân Sıyasal Görüşmeler İklaci Teşrinin ortalarına doğru Cenevra'de görüşülecek olan Marsilya olaayeti meselesi, şimdilik korkulduğu yola —girmek veziyetinde değildir. Çünkü her ikl taraf ta bu iş! silâhlı bir ihtilâfa kadar uzatmak istiyora benzememektecirler. Bu hususta bil- hassa Fraasa Belgrat üzerinde tesir gösteriyor, latiyor ki tarafını tuttuğu Macaristan üzerinde de İtalya Amil olaun, j Fransanın, böyle bir sıyasal yol tmek istemeklen maksadı, İtalya giriştliği barış konuşmalarını boz- mamaktır. Fakat ilerisi içinde bu Bibi hareketlerin Önünü almak mak- sadile Fransan'a düşündüğü gey, bu nevi tethiş hareketlerini takip etmek ÖÜzere u'uslar arası bir. kurum yap- maktır. "” Bunun dışmda, Öldürülen Kıral Aleksandr e Fransız Hariciye Bakanı M. Bartunun elele vererek güttükleri sıyasanın birakılmam>sı, alâkadarların ba emelleridir. Eğer, bü uluslar Aramı ilikle mücadele mücssesesi Mmeydana getirilebilirsee mesele yok- tor, Çünkü o zaman berkes, bu gibi lgleri Örtbasn etmekte güzel niyet göstermiş olacaktı. Bunun aksi tes Zahür ettiği zamandırki acun barışı- nin bozulmasınden korkulabilir. Şim- dilik, yakın bir tehlike göze çerpm- yor. Çarpmıyor anıma # yasal hâdire- ler oka, çabuk patlak verebilir- ler ki... Sürevya Avustralyada ; Tufan Koca Bir Şehir Su Altında Kaldı Melburn, 1 (ALA.) — 30 saat dur- madan yağan bir yoğmurla, saatte 20) mlllik h zla esen bir yelden sonra, lelburm kasabası, t rihte görülmedik bir su baskın'na uğramıştır. Beş ölmüş, birçokları yersiz, yurtsuz kal mış, "ığh' köklerinden sökülmüğtür. Kıyı boyunda pek çok yazık oldu« gu bildiriliyor. Me'bura, | (A. A.) — Sudbıılz:ı ünden 1500 kişi yurdeuzdur. Ve SS0 Bin ota ü islR söşldülyem Binlerce — baş heyvan boğulmuştur, bazı yerlerde trenler yol — ortasında kalnış'ardır. Fillpine De Sirayet Etti Maniliz, 1 (A.A.) — Geçen gece, tlak veren bir tayfun — yüzünden ipin eyaletlerinden birçoğu altüst olmuştur. Bir #dam ölmüş, aa yedi balıkçı kayto'muştur. Yazık, - birkaç milyon dolardır. Taksimde tramvaydan inmiş- lerdi, Cihangire doğru yürümeye başladılar. Beyhan, bâlâ süküt ediyordu. Arkadaşının bu susması, Tür« kânın gözünden kaçmamıştı: — Şirkette iken, pek meraklı görünlüyordun! Beyban, dudak büktü: — Neyapayım, fazla ıstrar et- tirmedin, ağzımı kapayıverdin. Cihangirde, Üsküdara bakan vet Üstündeki aile bahçelerinden birine girdiler. Türkân, sağdaki gölgelikli köşeyi gösterdi: — Burasi iyi... Beyhan, bunu da muvafık buldu: — Mükemmel... Tenha, gölgelikli köşeye otur- dular ve gelen garsona Türkân sordu: — Gazozun soğuk mu? Garson, kayıtsız kayıtsız bakı- yordu: — Zararsız... Beyban, sinirli sinirli gülerek: — Bua, Birçok gazinolarda formül ha'ine girmiştir, Türkân... Yani sein anlıyacağın, ılık... Hattâ belki de sıcak... Siyaset Âlemi Sevınoıllğln Edebi A Tefrika k — e A 2712794 F ransız Dış Bakanının Bir. Nutku Parla, 1 (A.A.) — Dışişleri bütçesi gulurken, Meb'usan mec'isi, Dış Bakanı M. Lavalın mühim bir ini dimlemiştir. M. Laval, Fran- sanın menafiinin barışın faydalarile bir olduğumu kaydettikten — sonra, barışın sağlam bir surette tensiki yolu Ne u'uslar arasında bir uzlaşma mey- ko: dana getirmenin her zamandan ziyade zarur! olduğunu söylemiştir. İtalya ile yapılmakta olan konuş- maların memnuniyete şayan bir surette devam etmekte olduğunu kaydeden M. Laval, bu müzakerelerin İtalya ile küçük itilâf ve bilhassa Yugoslavya ile yakınlığı temin etmediçe büyük bir kiymeti olamıyacağını söylemiştir. Zira, hiçbir şey bizim müttefiklerimize olan bağlılığımın bozamaz.” M. Laval Avusturyanın - istiklülini temin etmeyi ve merkexri Avrupada barışı berkiştirmeyi Glküsünü güden bu müzakerelere müvazi o'arak Avru- panın garkında aynı Ülküyü güden bir. karşılıklı yardım uzlaşması için de müzakereler yapılmakta olduğunu bildirmiştir. M. Leval, şimdiki sınırların korun- zaruri olduğunu, bütün Ülke- lerin kabul etmesi Jâzımgolen - bir prensip olduğunu söylemiştir. M, Leval, çıkacak herhangi bir kargaşalık ve savzşın Avrupanın here hangi bir kısm'na münhasır kalmıya« cağının tecrübe ile sabit olduğunu beyandan sonra demiştir kir Fransız - Sovyet beraberliği ka- münun faydasına olmak İcap eder. Almanyaya gelince, o da bu karşılıklı yardım andlaşmasına girmeye çağırıl- miştir. ve çağırılacaktır. -Almanyo, andlaşmaya girmekle buna girön diğer devletlere verilecek teminatfan ayni süretle faydalanacaktır. Hitler, barış isteğinde olduğunu söylüyor. Biz kendisinden Avrupada gütmekte olcuğumuz siyasaya girmek suretile sözlerini ef'al ile teyit etme. sini İstiyoruz. Bizim A'manyaya yapmış olduğu- ir. Fransa ile Almanya arasında Lir toprak meselesi yoktar, Zira, Sar meselesi normal bir süretle hallo'unmak icap eder. l Garson, tarizlere, tahkirlere, kinayelere, iyilere, okadar alışkın ve öyle pişkindi ki Beyhanın sinirli şikâyeti karşısında kılı kıpırda- madı. Beyhan, savar gibi etti: — İki kahve getir... Garson, uzaklaşmıştı. Türkân, şapkasını başından çıkardı, küçük mendilile az çıplak göğsünün terlerini kuruttu: < — Bugün, yine çok bunaldım. Sıcak, onları, uzun bir yol yürümüş gibi yormuştu. Bayhan da şapkasını çıkarmıştı: ;::.lu. burası serinl Ü , elini yelpaze gibl siyord yelpaze gi — Ne diyorsun! Hele geceleri, öyle eserki... Neye bu taraflara taşin mıyorsun? — Kadıköy, — çok uzak... Beyhan, içini çekti: — Alışkınlıkl.. Sonra, deniz havası da, günün yorgunluğunu gideriyor taşınmak ta kolay değil., Türkân, aksi aksi bakıyordu; — Kâfi... Kâfi... Hiçbir engel olmasa, sen icat edersin. — Garson, kahveleri getirmişti, elile işaret - Ingiliz Siyasası İngiltere, Niçin İttifaklar Sistemini Götmüyormuş ? Londra, 1 (ALAJ — İngiliz dış Bakanı Sir Con Simon, dün, İskoçya- da humfriste irat ettiği bir mutukta, | iııııılhııııhıı—lıhiı siyasası ve onun Uluslar Kurumuna bağlılığımı bir daha söylemiştir. | Sır Con Simon başlıca demiştir kis “ — Bütün İngiliz siyasal fırkala- rındaki ciddi yurddaşların başlıca ga- yeleri barıştır. Barışı teşvik edecek başlıca uluz- İar aram vasıta, Uluslar kurumudur. Bizim de siyamız'ıa en baş maksadı onun nüfurunu arttırmak ve yaymake tır, Ne yazık ki, Jeponya ile Alman- yanın çekilmiş olmaları, Amoerikanın da katılmaması yüzünden bu kurum, şimdilik evrensel bir kurum sayılamaz. Sir Con Simon, İngiltere siyasası- :.“ bütün acan ülkelerile hoş geçim- e devam çalışmak oldu- gunu ileri ılr-'=e*. “ — Ben, demiştir, bir kısım seçil- miş uluslarla anlaşmanın İngilterenin #zamet veya emniyeti bakımından faydalı olacağıı tmlyorum, Zira' böyle bir anlaşıns, başka bir ulus zümresine karşı koymak yahut ki onun çalışmasına engel olmak tar- zında tefsir edilecektir., Ürüguvayda Bir İhtilâl Başlangıcı Möntevideo, 1 ( A, A-) — Ürügu- wayda birçok kimaeler çabucak tevkif olunmak suretile çıkacak bir ihtilâlin Önüne geçlilvermiştir. Morrokastl | Faciasının Tahkiki Nevyok, 1 (A.A.) — Denlz ortasın- da yanan Morracastl vapurunun sü- varisi kaptan Vorma ile baş çarkçı Abtot, ihmzl ve işini görmemek suçlarından — Ölürü sorguya çekilmiş- Bir takım şahitler bu İki adamın, yangın sırasında fena - davranmaları yüzünden elli cana kıyılmış olduğunu söylemiş'erdir. Her iki suçlu da alıkonulmuş!ur, 25.000 er dolarlık para kefaleti ver- diklerinde salıverileceklerdir. bardakların — kirinden, içindeki #ular buzlu gibi görünüyordu. Türkân, çantasından küçük bir sigara paketi çıkardı, incecik bir sigarayı dudaklarının — kenarına iliştirdi, kibritle yaktı: — — Sana, biri fena halde tır tulmuş ! Beyhan alay ediyordu: — Ne yapmışım da tutulmuş? Türkân, sigarasınm — dumanla- rını biddetle savurdu : : — Bıirak bu soğuk - şakaları.. Şevket Yahyadan sana da mı sira- yet ediyor? Beyhan, Ürpermiş gibl vücu- dünü titretiyordu: — Aman, sus... Vazgeçtim... Tüylerim diken diken oldu. Türkân, arkadaşına bir sigara — Bir sigara iç... Anlatmıya başlamıştı: — Ama ne tutuluş! — Çılgin gibi, Beyhan, çılgınlar gibi.. Seni almak iİstiyor. Bana sorarsan, iyi bir parti... Beyban, kurnazca göz kırptıl — İyl bir parti olduğu mw- hakkak... 'Türkân, duralamıştı: — Yoksa biliyorsun da, beni mi üzmek İstiyorsun! Beyhanın, sonuna kadar dinle- mek niyeti, kararı bozuluvermişti, bir kahkaha attı: — Ben de bir az anlar çt oldum. Okadar da vurdum duymaz değilim ya? 4 sıyasasını bir defa daha aolâtan iagıliz diş bakanı Sir Con Simon Mısırda Yeni Vaziyet Kahire, 1 (A. A.) — Yeni Kanumu Esasinin ilânına değin Kıral Fuat, teşril ve icral kuvvetlerle parlamen- tonun haiz olduğu kuvvetleri üzerine almış olup bunları kabine vasıtasile Avusturyanın Ödüncü 'Londra, (A. A.) — İngiltere Ban- kası, Avusturya hükümetinin kendisi tarafından temin edilmiş olan ödüncün eri kalan' bönelermin. . bepalni - bir eziran 1935 te ödeyeceğini bildir- “ ; Türkânın neş'esi kaçmış gi- biydi; — Peki, konuştunuz. mu? Beyhan, eğilip burkularak gü- lüyordu: — Hergün konuşuyoruz! Türkânın elindeki cigara düş- müştü; ağzı açık bakıyordu: — İşte bu yalan! — Neden? Türkânm sesinde hiddet şim- şekleri çakıyordu: — Ya, sen, yalan söylüyorsun, yahutta ol Arkadaşımın hiddeti, Beyhamı — Bundan bir şey anlamadım, doğrasul! Türkân, — sinirlenerek bir cıgara yaktı: — O, seni, pek seyrek gör- düğünü söylüyor. Halbuki sen, hergün konuşuyoruz, diyorsun! o, benden mi sakladı acaba? Eğer, benden saklayacak idise, neden seninle açık açık konuşmaklığım için bana yalvardı? Neye bana açıldı? Cigarası ağzında kaşlarını oy- natarak, ellerini açıp kapayarak öylüyordu: — Pekil.. Sanin dediğin gibi İsun; hergün — konuşuyorsunuz. *İyle ise, neden beni araya ko- .? tekrar sigarasının — duman- Tazını se le ede düşünüyor Okuyucularıma Cevaplarım.. Bay ($. $. C. ) & Bir kalpte Iki aşk, aynl za- manda yaşayamaz. Siz hakikatte yekdiğerinden çok farklı olan iki hissi biribirine karıştırıyorsunuz. Bunlardan birincisi hakikaten aşk- tır. Bahsettiğiniz genç kazı ger- çekten seviyorsunuz, olmayınca yokluğunu duyuyorsunuz, hemen arayıp bulmak istiyorsunuz. Ikinci his ise merhametten doğuyor. Bu genç kız öksüzdür, biçaredir, bir hasta namzetidir, sizsiz ne olaca- ğgını düşünüyorsunuz, rikkat duyu- yorsunuz. Vuziyet bir makinenin dişlerine benzer, arasına düşlünce çıkıp kurtulmak güçtür. * Bay ( Mehmet Ayan) a: Sabık zevcenizin, anlattığınız vaziyette yeni bir yuva kurmamış olması, istediğini bulamamaktan xziyade, çocuğunu düşündüğünü gösze terir. Tereddüt etmeyiniz, mazide iki tarafın da Iştirakile yapılan batayı tamir etmek mümkündür. * Bayan (A. B. O.) yer Aldandığını hisseden erkek, her şeyden evvel izzetinefsinde incinir, aldatan kızı affetmez. Sonu mahkemedir, ayrılıktır. Ya- lan üzerine kurulacak bağı çok gevşek bulurum. Hakikati söyle- yiniz, bahsettiğiniz şekilde sevl- yorsa, mazur görür, görmiye ça- lışır. DA Bay (B. K. Şakir): Eski aile adımı tercih ediniz, mutlak lüzum hasıl olursa küçük bir retüş yaparak aksaklığını dü- zeltebilirsiniz. * Bayan (Belkis E) ye: (Huriye) adını ben severim, fakat yeni Türkçeye uymaz sa- nirim, TEYZE ça Resmi konuşuyoruz, © kadar. « — Şirkette mi ? — Evet. Beyhan, bunu ©o kadar tabil söylemişti ki Türkân afalladı : — Bu kabil değil... Şirkette konuşmanıza imkân yok ! — Neden?.. Benim âşıkım şirkette değil mi? Türkân başmı sallıyordu : — Şirkette amma, başka sek- siyonda... Antrepoda... Beyhan, cıgarasını yere attı, gözlerini — açarak — arkadaşına baktı : — Anlamadım... da mı? — Evet... şehi... Beyhan, cevap veremdi. Dur- du. Bu, kimdi? Buna, sevinmeli, övünmeli miydi? Bu, ayni za- manda- onun için bir sukutu hayal değil miydi? Beyni karışmış, s- nirleri bozulmuştu . Türkân, arkadaşının durgum luğuna bakıyordu : — Birdenbire ne oldun, Bey- han? Benim duymuş olmam canını mı sıktı? Beyhan, bir rüyadan kurtulmalı ister gibi gözlerini açtı, kapadı, elini alnından geçirdi: — Hayırl.. Ne münasebel.. Söylediği sözler, adeta ağzın- dan dökülüyordu: (Arkası var ) Antrepo- Antrepo, iİkinci