2 Aralık 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sıyasal Görüşmeler İkinci Taeşrinin ortalarına doğru Cenevra'de görüşülecek olan Marsilya olnayeti meselesi, şimdilik korkulduğu yola —girmek — vaziyetinde değildir. Çünkü her ikl taraf ta bu işi silâhlı bir ihtilâfa kadar uzatmak istiyora benzememektedirler. Bu hususta bil- hassa Fransa Belgrat üzerinde - tesir gösteriyor, İstiyor ki tarafımnı tuttuğu Macaristan üzerinde de İtalya âmil olsun, F Fransanın, böyle bir sıyasal yol gütmek iİstemeklen maksadı, İtalya e giriştiği barış konuşmalarını boz- mamaktır. Fakat ilerisi içinde bu gibi hareketlerin Öönünü almak mak- sadile Fransanın düşündüğü şey, bu nevi tethiş hareketlerini takip etmek Üzere uluslar arası bir kurum yap- maktır. ' Bunun dışında, öldürülen Kıral Aleksandr ile Fransız Hariciye Bakanı M. Bartunun elele vererek güttükleri sıyasanın bırakılmam?sı, alâkadarların başlıca emelleridir. Eğer, bu uluslar arantethişçilikle mücadele müessesesi meydana. getirilebilirse mesele yo_k—: tur. Çünkü o zaman herkes, bw gibi İşleri örtbas etmekte güzel niyet göstermiş olacaktır. Bunun aksi te- zahür ettiği zamandırki acun barışı- nin bozulmasınden korkulabilir. Şim- dilik, yakın bir tehlike göze çırpmı- yor. Çarpmıyor amma 5 yasal hâdise- ler okadar çabuk - patlak verebilir- ler ki... — Süreyya Avustralyada ; Tufan Koca Bir Şehir Su Altında Kaldı Melburn, 1 (A.A.) — 30 anat dur- madan Yağan bir. yeğmurla, saatte (50) millik h zla esen bir yelden sonra, Melburn kasabası, t rihte görülmedik bir su baskın'na uğramıştır. Beş kişi ölmüş, birçokları yersiz, yurtsuz kal- mış, ağaçlar köklerinden sökülmüştür. Kıyı boyunda pek çok yazık oldu- gu bildiriliyor. Melburn, 1 (A. A.) — Su baskını yüzünden 1500 kişi yurdsuzdur. Za- Par 250 bin sterlin tahmin edililyor. Binlerce — baş heyvan boğulmuştur, bazı yerlerde trenler yol — ortasında kalmış'ardır. Fillpine De Sirayet Etti Manille, 1 (A.A.) — Geçen gece, atlak veren bir tayfun — yüzünden ?"ılîpin eyaletlerinden birçoğu altüst olmuştur. Bir adam Ölmüş, am yedi balıkçı kaybo'muştur. Yazık, - birkaç milyon dolardır. Fransız Dış Bakanının Bir. Nutku Parla, 1 (A.A.) — Dişişleri bütçesi konuşulurken, Meb'usan mac'isi, Diış igleri Bakanı M. Lavalın mühim bir söylevini dimnlemiştir. M. Laval, Fram- sanın menafiinin barışın faydalarile bir olduğunu kaydettikten: — sonra, barışın sağlam bir surette tensiki yolu ile uluslar arasında bir uzlaşma mey- dana getirmenin her zamandan ziyade zarur! olduğunu söylemiştir. İtalya ile yapılmakta olan konuş- maların memnuniyete gayan bir surette devyam etmekte olduğunu kaydeden M. Laval, bu müzakerelerin İtalya ile küçük itllâf ve bilhassa Yugoslavya | ile yakınlığı temin etmediçe büyük bir kıymeti olamıyacağını söylemiştir. Zira, hiçbir gey bizim müttefiklerimize olan bağlılığımızı bozamarz.” ı M. Laval Avusturyanın istiklülini temin etmeyli ve merkeri Avrupada barışı berkiştirmeyi Ülküsünü güden bu müzakerelere müvazi o'arak Avru- panın gşarkında aynı ülküyü güden bir karşılıklı yardım uzlaşması için de mürakereler yapılmakta olduğunu bildirmiştir. M. Leval, şimdiki sınırların korun- masının zaruri olduğunu, bütün ülke- lerin kabul etmesi lâzımgelen bir prensip olduğunu söylemiştir. t M, Leval, çıkacak herhangi bir kargaşalık ve savaşın Avrupanın her« hangi bir kısmına münhasır kalmıya- cağının tecrübe ile sabit olduğunu beyandan sonra demiştir ki: Fransız - Sovyet beraberliği ka- müunun faydasına olmak icap eder. Almanyaya gelince, o da bu karşılıklı yardım andlaşmasına girmeye çağırıl- mıştır. ve çağırılacaktır. Almanya, andlaşmaya girmekle buna giren diğer devletlere verilecek teminatfan ayni suretle faydalanacaktır. — Hitler, barış isteğinde olduğunu söylüyor. Biz kendisinden -Avrupada gütmekte olduğumuz siyasaya girmek suretile sözlerini ef'al ile teyit etme- Bini istiyoruz. : Bizim A'manyâya yapmış olduğu- muz davet ha'isanedir. Fransa ile Almanya arasında kir toprak meselesi yoktur, Zira, Sar meselesi normal bir surette hallolunmak icap eder. - İngiliz Siyasası | İhgîltere, Niçin İttifaklar Sistemini Götmüyormuş ? Londra, 1 (A A.) — İngiliz dış Bakanı Sir Con Simon, dün, İskoçya- da humfriste irat ettiği bir nutukta, İngilterenin genel barış hususundaki siyasası ve onun Uluslar Kurumuna bağlılığını bir daha söylemiştir. Sir Con Simon başlıca demiştir ki: w “ — Bütün tııgi]iz ıiyuıl fırkala- rındaki ciddi yurddaşların başlıca ga- yeleri barıştır. Barışı teşvik edecek başlıca ulur- İar arası vasıta, Uluslar kurumudur. Bizim de siyamız'ın en baş maksadı onun nüfuzunu arttırmak ve yaymak- tır. Ne yazık ki, Jeponya ile Alman- yanın çekilmiş olmaları, Âmerikanın da katılmaması yüzünden bu kurum, şimdilik evrensel bir kurum sayilamaz. Sir Con Simon, İngiltere siyasası- nın, bütün acun ülkelerile hoş geçin- mekte devam etmeğe çalışmak oldu- ğunu ileri sürmüz; “ — Ben, demiştir, bir kısım seçil- miş uluslarla anlaşmanın İngilterenin azamet veya kemniyeti bakımından faydalı olacağını zannetmiyorum. Zira' böyle bir anlaşma, başka bir ulus zümresine karşı koymak yahut ki onun çalışmasına engel olmak tar- zında tefsir edilecektir.» Ürüguvayda Bir İhtilâl EBaşlangıcı Montevideo, 1 ( A, A.) — Ürügu- vayda birçok kimseler çabucak tevkif olunmak suretile çıkacak bir ihtilâlin - önüne geçilivermiştir. j ..... 4 sıyasasını bir defa daha anlâtan vagıliz dış bakanı Sir Con Simon Morrokastl l Faciasının Tahkiki Nevyok, 1 (A.A.) — Deniz ortasın- da yanan Morracestl vapurunun sü- varisi kaptan Vormas ile baş çarkçı Abbot, ihmal ve işini görmemek suçlarından — Öötürü sorguya çekilmiş- Bir takım şahitler bu Iki adamın, yangın sırasında fena . davranmaları yüzünden elli cana kıyılmış olduğunu söylemiş 'erdir. Her iki suçlu da alıkonulmuştur, 25.000 er dolarlık para kefaleti ver- diklerinde salıverileceklerdir. Mısırda Yeni Vaziyet Kahire, 1 (A. A.) — Yeni Kanunu Esasinin ilânına değin Kural Fuat, teşril ve icrai kuvvetlerle parlamen- tonun haiz olduğu kuvvelleri üzerine almış olup bunları kabine vasıtasile kullenacıktır. Bütün kanunlar ve kararnameler, yeni parlâmentoya ve- rilecektir. Avusturyanın Ödüncü 'Londra, (A. A.) — İngiltere Ban- kası, Avusturya hükümetinin kendisi tarafından temin edilmiş olan ödüncün geri kalan bonolerimnin hepsini bir haziran 1935 te ödeyeceğini bildir- miştir. K Edebi Tefrika 4 Taksimde tramvaydan inmiş- lerdi, Cihangire doğru yürümeye başladılar. Beyhan, hâlâ süküt ediyordu. Arkadaşının bu susması, Tür- kânın gözünden kaçmamıştı: — Şirkette iken, pek meraklı | görünüyordun! Beyhan, dudak büktü: — Neyapayım, fazla ısrar et- 'tirmedin, ağzımı kapayıverdin. Cihangirde, Üsküdara bakan get Üstündeki aile bahçelerinden birine girdiler. Türkân, sağdaki gölgelikli köşeyi gösterdi: — Burası iyi... Beyhan, bunu da buldu: — Mükemmel... Tenha, gölgelikli köşeye otur- dular ve gelen garsona Türkân sordu: — Gazozun soğuk mu? Garson, kayıtsız kayıtsız bakı- yordu: — Zararsız... Beyhan, sinirli sinirli gülerek: — Bu, Birçok gazinolarda formül ha'ine girmiştir, Türkân... Yani sein anlıyacağın, ılık... Hattâ belki de sıcak... muvafık Sevmediğine 217127 934 Âşık * Garson, tarizlere, tahkirlere, kinayelere, işllere, okadar alışkın ve öyle pişkindi ki Beyhanın sinirli şikâyeti karşısında kılı kıpırda- madı, Beyhan, savar gibi elile İşaret etti: : — İki kahve getir... Garson, uzaklaşmıştı. Türkân, şapkasını başından çıkardı, küçük mendilile az çıplak göğsünün terlerini kuruttu: . — Bugün, yine çok bunaldım. Sıcak, onları, uzun bir yol yürümüş gibi yormuştu. Beyhan da şapkasını çıkarmıştı: — Ne ise, burası serinl Türkân, elini yelpaze gibi sallıyordu: — Ne diyorsun! Hele geceleri, öyle eserki... Neye bu taraflara taşiın mıyorsun? — Kadıköy, — çok uzak... Beyhan, içini çekti: — Alışkınlık!.. Sonra, deniz havası da, günün yorgunluğunu gideriyor taşınmak ta kolay değil.. Türkân, aksi aksi bakıyordu: — Kâfi... Kâfi... Hiçbir engel olmasa, sen icat edersin. — Garson, kahveleri getirmişti, bardakların — kirinden, içindeki gular buzlu gibi görünüyordu. Türkân, çantasından küçük bir sigara paketi çıkardı, incecik bir sigarayı dudaklarının — kenarına iliştirdi, kibritle yaktı: — — Sana, biri fena halde tır tulmuş ! . Beyhan alay ediyordu: — Ne yapmışım da tutulmuş? Türkân, sigarasının dumanla- rını hiddetle savurdu ; ğ Şevket Yahyadan sana da mı sira- yet ediyor? Beyhan, Ürpermiş gibl vücu- dünü titretiyordu: — Aman, sus.... Vazgeçtim... | Tüyle;lni diken diken oldu. Türkân, arkadaşına bir sigara uzattı: — Bir sigara İiç... Anlatmıya başlamıştı: — Ama ne tutuluş! —Çılgın gibi, Beyhan, çılgınlar gibi.. Seni almak istiyor. Bana sorarsan, iyi bir parti.. Beyhan, kurnazca göz kırptı! — İyi bir parti olduğu mu- hakkak... Türkân, duralamıştı: — Yoksa biliyorsun da, beni mi üzmek İstiyorsun! Beyhanın, sonuna kadar dinle- mek niyeti, kararı bozuluvermişti, bir kahkaha attı: — Ben de bir az anlar çt oldum. Okadar da vurdum duymaz Türkânın neş'esi kaçmış gi- biydi: — Peki, konuştunuz. mu? Beyhan, eğilip burkularak gü- lüyordu: — Herglün konuşuyoruz! Türkânın elindeki cigara düş- müştü; ağzı açık bakıyordu: — İşte bu yalan! — Neden? Türkânm sesinde hiddet şim- şekleri çakıyordu: — Ya, sen, yalan söylüyorsun, yahutta o! Arkadaşının hiddeti, Beyhani şaşırtmıştı: — Bundan bir şey anlamadım, doğrusu! Türkân, — sinirlenerek bir cıgara yaktı: — Ö, seni, pek seyrek gör- düğünü söylüyor. Halbuki sen, hergün konuşuyoruz, diyorsunl o, benden mi sakladı acaba? Eğer, benden saklayacak idise, neden seninle açık açık konuşmaklığım için bana yalvardı? Neye bana açıldı? Cigarası ağzında kaşlarını oy- natarak, ellerini açıp kapayarak öylüyordu: — Pekil.. Senin dediğin gibi İsun; hergün — konuşuyorsunuz. İyle ise, neden beni araya ko- --? tekrar > Bsigarasının duman- larını se le ede düşünüyor Okuyucularıma Cevaplarım.. Bay (Ş. Ş. C. ) e: : - Bir kalpte Iki aşk, ayni za- manda yaşayamaz. Siz hakikatte “yekdiğerinden çok farklı olan iki hissi biribirine karıştırıyorsunuz. Bunlardan birincisi hakikaten aşk- tır. Bahsettiğiniz genç kizı ger- çekten seviyorsunuz, olmayınca yokluğunu duyuyorsunuz, hemen arayıp bulmak istiyorsunuz. Ikinci his ise merhametten doğuyor. Bu genç kız öksüzdür, biçaredir, bir hasta namzetidir, sizsiz ne olaca- ğını düşünüyorsunuz, rikkat duyu- yorsunuz. Vaziyet bir makinenin dişlerine benzer, arasına düşünce çıkıp kurtulmak güçtür. * Bay ( Mehmet Ayan) a: Sabık zevcenizin, anlattığınız vaziyette yeni bir yuva kurmamiış olması, istediğini bulamamaktan ziyade, çocuğunu düşündüğünü göz terir. Tereddüt etmeyiniz, mazide iki tarafın da İştirakile yapılan hatayı tamir etmek mümkündür. x Bayan (A. B. 0.) yer Aldandığımı hisseden erker, her şeyden evvel izzetinefsinde incinir, aldatan kızı affetmez. Sonu mahkemedir, ayrılıktır. Ya- lan üzerine kurulacak bağı çok gevşek bulurum. Hakikati söyle- yiniz, bahsettiğiniz şekilde sevl- yorsa, Mmazur görür, görmiye ça- | lışır, ' Bay (B. K. Şakir) : Eski aile adını tercih ediniz, mutlak lüzum hasıl olursa küçük bir retüş yaparak aksaklığını dü- xzeltebilirsiniz. * Bayan (Belkis E) ye: (Huriye) adını ben severim, fakat yeni Türkçeye uymaz sa- nirim, — Resmi konuşuyoruz, © kadar. — Şirkette mi ? — Evet. Beyhan, bunu o kadar tabil söylemişti ki Türkân afalladı: — Bu kabil değil... Şirkette konuşmanıza imkân yok! — Neden?.. Benim âşıkım şirkette değil mi ? Türkân başını sallıyordu : — Şirkette amma, başka sek- siyonda... Antrepoda... Beyhan, cıgarasını yere attı, gözlerini — açarak — arkadaşına baktı : — Anlamadım... da mı? — Evet... Antrepo- Antrepo, Ikinci Beyhan, cevap veremdi. Dur- du. Bu, kimdi? Buna, sevinmeli, övünmeli miydi? Bu, ayni za- manda- onun İçin bir sukutu hayal değil miydi? Beynl karışmış, si- nirleri bozulmuştu . Türkân, arkadaşının durgun- luğuna bakıyardu : — Birdenbire ne oldun, Bey- han? Benim duymuş olmam canıhıi mı sıktı? Beyhan, bir rüyadan kurtulmak ister gibi gözlerini açtı, kapadı, elini alnından geçirdi: — Hayırl.. Ne münasebel.. Söylediği sözler, adeta ağzın- dan dökülüyordu: İ (Arkası var )

Bu sayıdan diğer sayfalar: