26 İkinci teşrin — Palabıyık ile &rıxz hok-s | kabazdılar. Her gece bir tiyalroda oyun oynarlardı. diler. Apartıman aradılar. Buldular. ları oda bir yataklı idi. Bir gece Lir çehire gel- Fakat bulduk- tılar, Bunun Üzerise yine işi hokkabazlığa döktüler ve iki arkadaş böyle yat-« A n Çöpkacak Hüdiye Lon- draya gitti ve köpeğile beraber terihi tabiiye mü- zesine gtti. alabildiğine gelince köpek.. şaesesasse AAA SAA LA AAA AAA MA AAA AAA AAA SAA AAA AAAAALALAA AAA AAADA ASA AAA ŞA SA SAA LASAA SAA SA SAA AAASA AAA AA Atacanla Cingöz dişçiye gitti- ler. Ikisinin de dişleri çekilecekti. Afacan — sândalyeye oturdu. doktor onun küçük bir dişini çekip çıkardı. Afacan kahkahalarla gülerek bağrıyardu: — Oh, ohl. Doktor sordu: — Ne var, — nliçin öyle avaz avaz bağrıyorsun? Afacan güldü: — Öteki odada dört dişini çektiren Cingözü —düşünüyorum da, onun için bağrıyorum. Hoşu- ma gidiyorl. —.........'--.....-.. ( Ğ -— Afacan — Doktorun söyledi- ginl duydun mu baba?. Artık kalkıp gezmek, koşmak, dolaşmak tramvaya atlamak yok |.. “Hayvanat Bahçesinde Çocuk -— Baba, bu ka,vaa, den zde boğu masın diye mi boynu uzun olarak yaratılmış !.. — Acaba niçin çarptı?. — İçindeki çoför yankesici olacak !.. Eşek Afacana babası küçük bir dürbün almıştı. Tabil yalancı bir “dürbün.. Iki tarafında camdan yuvarlakları vardı. Bir gün Cingöz dürbünü gördü: — Ver şuna bakayıml, dedi, Eline aldı. Afacanın Üzerine tuttu ve bağırdı: — Aaaa, onal. Karşımda küçük bir eşek görüyorum.. Afacan anlamıştı: —Sahi mi?, dedi. Ver ben de bakayım. Afacan dürbünü gözlerine gö- l türüp Cingöze baktı: — sahi — vallahi.. İşte na l küçük bir eşek.. Hem de senin | elbiselerini giymiş Cingöz!. Alışkanlık Cingözle Afa- O can konüşüyor- lardı: — Sizin kö- pek ne tuhaf şey Afacan!.. Geçen gün caddede gördüm, hep kunduracıların, kumaşçıların, Le- vantacıların dük- kânları — önünde durup camekân:- ları kokluyor!. Afacan güldü: — Elbette, her- gün annemle be- raber sokağa çı- kıyorl. — E, sizin sınıfa yeni muallim mi geldi ?. — Evet anne, tıpkı sinema yıldızlarından Con Yazısz hikâye Ka sa at a T AAA AAA AAA AAA GA AAARARAAA000000000000045050000000050200 400000000000 000409 Bilmeceler Bir ağacı oyarlar İçine tın tın koyarlar Ağlama tıntıncığım Şimdi kulacağını burarlar: * Görek gözek gözü var Beylerin yanında sörü var Bal Leistiyemia saulama aracasını gören Api Aptal L! Veysmuliere benziyorl.. Bulamıyor!... Afacanla ınneıîh"kllçuk kar- de 'ezme) » Çarşıya Öğadder D dökküne gördiker Annesi küçüğü tezgâhın Üzerine oturtarak alış verişe başladı. Ala- cağını aldı ve çıktılar. Fakat kü- çüğü dükkânda unutmuşlardı. Yolda Afacan düşünüyordu. Aklına bir şey getirmek istiyor, bir türlü bulamıyordu. Bir müddet yürüdükten sonra komşulardan birine rastgeldiler. Komşu teyze, onları görünce: — Ooo, dedi. Nereden böyle? Hani sizin küçük?. Afacan birdenbire: — Ha, diye bağırdı. Buldum. Demindenberi bir şey ııımlluîı- muzu düşünüyordum amma, bir türlü bulamıyordum!.. Fakat rederse köpek koşuyordu. yanı Koca bir hayvanın önüne Saaıru.. ve koca hay- bir ayağını yiyip bitirdi. Hademeler telâş içinde idiler. Kumbara Babası cuma günü Afacanı yanına çağırdı: — Gel bakayım, sen artık uslandın galiba.. Dün akşam uslu uslu oturmuşsun, bunu için sana on kuruş veriyorum al. Fakat doğru kumbarana atacaksın. — Beş kuruş versen daha iyir olur. — A, neden? — ÖOn kuruş atınca kumba- | ramdan bir türlü çıkaramiyorum, Halbuki beş kuruş kolayca çıkıyor! Geeseceesenemcere LA rAreL eee ea ABA AA BAAT rünemALeRe KA rALAnAN Kunduracı — Ne, biraz 5» kıyor mu? Afacan — Ayağını yıkarsan tamam gelir Efendlamca !.. a — Karpuz Kabuğu Ve Feci Elr Menzaro Say ğ Muallim Afa> AÇ canı tahtaya kak dırdı: — Söyle ba- kalım, Tü: k'yenin mühim şehirleri kaç tanedirl. — Beş efendim. — Say baka- hml. — Bir, iki, üç, dört, beş!. asşeea eri tane tal Beygir, bir gün sahibi uyurken denize girdi ve tıpkı ı sulama arabaği gibi etrafi sulamak istedi. Bu olur şey mi ?.. * sakdabe 3 enizi Mektep müfettişi talabe teftiş ederker muzibin biri yola bir karpuz kabuğu tırak'ı.Ortalıktaki telâşa ba'cınlı gesesesea YARAMA YA AA AA MA AAA AAA A ae Bilmeceler Ah umutlar umutlar Kevser nurundan bulutlar Ayağından emer Tepeciğinden yumurtlar: Buğday * Karşıdan bir ay doğmuş Ayı görenler olmuş Anası kundaktayken Kızının kızı doğmuş :