'e N N T A HB D OKS NLN S ÇA, SY NNK Ğ W aP T AD CT V A 0 V Serme! Muhtar Yazanı SON POSTA Resimli Büyük Milit Roman . TOMBUL MİRASYEDİ - 11 . NM4 Bır Gece Alemı Hazırlamyordu.. Yine derhal bu maharetini göz- | termiş, kanbur Esmaya cevabı || vermişti: — Peki, maalmemnuniya ge- lelim, amma hammablamızın vakti ne zaman müsait?., Demir tavın- da döğülmek gerektir. Kanbur Esma da cevabı verdi: — Hay ömrüne bereket, ak- lınla bin yaşa... Hemen bu akşam buyrun; buyrüun amma — yatsıyı geçirip mahalleli camiden evlerine dağıldıktan sonra gelin... Nereye geleceğinizl — size torif elecek değilim. Zira yerlmiz, yuruumuz Mısırdakl sağır sultana bile ma- lüm âmma ne olur — ne olmaz, fazla lâf ta göz çıkarmaz. Ben bir daha tarif etmiş — olâyım... tramvay — yolundan — yürünecek; Çapa çeşmesi geçilecek; yüz, yüz elli adım kadar — ilerledikten sonra — sola — sapılacak... Bey- ciğim, estağfirullah vallahi maksadım o değil, seni çocuk kaç defa geldin; tanıştık, görlüş- tük... Dur bakayım ismin de ga- liba Galip Bey, evet evet, sahi Beyciğim, sola sopılacak; biraz gidilecek, Sağa tahini boyalı, vi- ranca bir konak gelir; Husrev Aksaraydan gidiliyorsa, Topkapı yerine koymuyorum. Hakkın var Ralf Beydi... Ne diyordum Raif Mollaların konağı... O konağın bahçe dıvarımı takip et. Nihayet- teki yıkık mutfak bacasının tam karşısına gelen, kapısı kemerli büyük ev. Kambur esma, bir gözünü çapkınca kırpa kırpa, gözetilmesi lâzımgelen hareketleri de - söyli- yordu: — Saat Üç sularında, evi- önüne geldiniz. değil mi, aman iki gözüm zinhar öhö, möhö tarafına gitmeyin ; sakın ıslık, mıslık ta çalmayın. Biz zaten bekleyeceğiz. Biriniz önden yürürsünüz. Cıgara yakı- yormuş gibi bir kibrit çakarsınız. Hemen ardından bir tane daha... Biraz durun, kemerli kapının Us- tündeki odaya dikkat edin, Kafes arkasından, idare - fitilinin açılıp kısıldığını görünce bilin ki içimiz- den - birimiz, kapıyı aşağıya iniyoruz. Kambur Esmaı — İşte beyim böyle; geceye bekliyoruz. Artık fazla durmayım! Diyerek eteklerini uçura uçura koşmuş, arabaya kendini atınıştı. Kupa tırıs ayak Topkapıdan girmiş, artık takibi bırakan lân- dodakiler de, kumpası kürmiya başlamişlardı. Yatsıya kadar en aşağı bir buçuk saat vakit var, Bunu nerede geçirmeli? , Böyle bir yere biraz olsun kafa yapmadan gitmek ta olmazdı. Gündüzkü — gibi — zırvalamanın âlemi yoksa da hiç değilse üç beş tek yuvarlamak - şarttı. Hava emsalsiz; mehtapta var. Sandıkburnunda, — denize — karşı çakıştırmanın keyfine diyecek yok fakat Yenikapı denilen yer de sarpa mı sarpa.. Raifin ihtarile Langaya vur- dular. Maksudun meyhanesine indiler Landoyu eve gönderdiler. Kâlip, saatini çıkarıp masanın üstüne koydu. İkiyi çeyrek geçine ceye kadar, seyrek içerek, bol -e yiyerek, hem/ çakır keyif mizin aralamağa ' Beş varl. O zamanın bir göz İşmarı oldular, hem de karınlarını doyur- dular. Macuncudaki Evde... Böyle zamanlarda sant kötü- rümdür. Yürümez oğlu yürümez. Bir türlü ç — olamıyordu. Langadan Aksaraya, Aksaraydan Çapa çeşmesine vardıkları halde hem de ağır ağır, güle eğlene gittikleri halde hâlâ üçe çeyrek vardı. Vehbi Bey: — Şu ölüsü kmalı sokaklara, maballelere bakın brel Mezaris- tandan farksız; her taraf ziliri karanlık; açık bir. dükkân yok. Gözünü — sevdiğimin Beyoğlusu neredesin?,. Şimdi bir boylayacak ol, görürsün ki âlem ayakta; s0- kaklar pırıl pini; dükkânlar arı kovanı,.. Gir perukârın birine, kurul koltuğa ol tıraş. Kopillerden birile gönder fesini kalıpçıya, vurdur. kalıba.. Tara - saçları; bulan lavantaya; ayna gibi suratla, çık Küçük Allıcığımın karşısmal, | Tombul bey, vaktin gecike- ceğini düşünmese hemen bir araba çevirip o saatlerde açık bulunan Direklerarasındaki — berberlerdan birine kadar çeklirmeyi göze alıyordu amma kâtip Raif müte- madiyen: — Çoğu — gitti, eldik geldik kuyruğunu bulduk... çeyrek vari.. Üçe on varl.. diye söyleniyor. — Tstediğin koku ise al bey« ceğizim! — diyerek cebindekl me- nekşe İavantasını uzatıyor, pehli- van Hilmi de geri kalmıyordu: — Bende de var; al bu miski anberi de dene. Öyle kıtıpıyos şey değil, birinci mal tefariktir. Vehbi Bey, tramvay yolundaki hava gazı — Tâmbalarının — birinin altında, elinde ayna, saç tarıyor, ter bıyıklarısa kozmatik sürüyor, kendindeki lavantayı da çıkara- rak, hepisini baştan aşağı Üstüne boca ediyordu. Çapa çeşmesinin ilerisinden sola saptılar. Epeyce yürüdükten sonra Molla Beyin tahini boyalı konağını geçtiler. Bahçe duvarı« nın dibindeki yıkık baçamıa önüne de durduülar. Kâtip biraz ayrıldı; kibritleri çakaruk işareli verdi. Kafes urka- sındaki idare lâmbası da açılıp kısıldı. Nihayet, mahut evin üÜstü ke- merli, büyük kapısı aralandı, Wehbi Bey önden, arkadaşları anı - kaldı; | peşinden, içeri kaydılar. Kapı usulcacık kapandı. İki siyabi kadın. İkisinde de ne başörtüsü, ne yeldirme var. Esirci evinde, müşteriye çıkarılan Arap halayıklar gibi, süklüm pük- | lüm Tombulu önlediler, eteğine | yardılar. Raifte Hilmiyi de yerden | solâmladılar. Merdiven bazamağında duran idare fitilinden ortalık alacaka- ranlıktı. Orası bir avlu idi. Eski konak- ların tünel gibi avlularından biri. Sağda, üç dört basamaklı bir binek taşı ve İavrim yaparak yukarı çıkan, geniş trabzonlu bir merdiven... Sol taraf — duvar... nihayetinde, iç bahçeyo açılan bir kapı... Yere paket taşı döşenmiş. Siyahiler, son derece tarzimle: — Buyursunlar beyimi.. Sefa iniz paşam! diyerek önüne geçtiler. Merdiven çıkıldı. Bir kapıdan girildi. Genişçe bir sofa. Bir kenarda heykel gibi iki gölze duruyor, ( Arkası var ) llfıuıuı. .:".:'..&: Gueleıılıılı — ıuııılııiı | .*“'İvdb_ | Nünlardan mes'uliyot İWsCerop zm n l*d âzıcadır. Kutusur 740 Lolanbul 'elgrat 1Sooposta Tol.'oııı!b 03 llyot alınmaz. plara 10 kurusluk € İkinci teşrin 12 Tiyatro Bahsi Şehir Tiyatrosunda: Madam San Jen eencase beseLA A rErEASE A BemeseRASASEnAsEennesAe Sekiz tane kartpostalı ikişer ikişer Sıraya dizince, kartal bu- runlu bir adam meydana çıkar., Bu adamı tanımıyan yoktur. Na« polyon Bonapart. Aynı devirde yaşamış, fakat — Napolyon gibi herkesçe tanınmamış kimseler de vardır. Mareşal Löfebr, Napol- yonun ikinci kerisı — Mari Luiz Mareşal Löfebr'in karısı vesaire vesaire, Madam San Jen piyesinda bütün bu kimseler sahneye çıkar- lar. Sahnede Meternih'ten bahse- dilir. Bir Ingiliz gazetesinin Na« polyon aleybinde yazdıkları oku- nur. Ax çok tarihe mal olmuş şahısların adları geçer. Şu var ki Fransa inkılâp tarihi bizde eyi bellenmiş, herkesçe - bilinen bir tarih değildir. Bu yüzden Madam San Jen piyesi de bizl çok alâkadar etmez. * Madam San Jen, Viktorien Sar- du ile Emil Moronun yazdıkları dört perdelik bir piyestir, 1893 de yazıldığına göre kırk bir senelik- tir. Piyesin mevzuu pek kuvvetli sayılmaz. Avusturyalı zabit Kont de Nepper, İmperatoriçe Mari Luizin odasına girerken İmpetator tara- fından yakalanır. Imperator kon- tun hurşuna dizilmesini emreder, ! Madam San Jen bir desise ile kon- tu kaçırır. İmperatorda bu sıra- da kontun bir günahı olmadığ- na İnanmıştır. Kontun — kaçırılde- ğına sevinir! * ! Fransızlar Napolyon - devrini severler. O devrin aaray entrika- larını — romanlarda okumaktan, tiyatroda — seyretmekten — zevk alırlar. Madam San Jende de o devrin sarayı, © devrin kostümleri, o devre alt slmalar vardır. Madam Sanjen Jakabile tanın- mış olan Mareşal Löfebin karısı Katrin de devrin tanınmış sima- Operet filmlerinin en güzeli... Tabli renkte sahneler: Çölde kaybolanlar Çoban Yıldızı ile yollarını bülürlâr ve hıdm-_ vaşil İŞ BANKASI kumbarası da islerini bileblerin Çaban Yıldin * Han Bilântıh. gönlüridü imdadü * Koçan, ” ya. gösteren edür | ları arasındadır. Madam San Jen eski bir çamaşırcı kadındır. Su« varelerde, ziyafetlerde acemilik- ler yapar. Konuşma tarzı baya- gıdır. Piyesin eğlenceli, gülünçlü olmasına sebep onun etrafile tezat teşkil eden halleridir. En güzel sahneler: Napolyonla kiz kardeşleri arasında geçen sahno ile, Yine Napolyonla Ma- dam San Jen arasında geçen sahnedir. x* Madam San Jeni türkçeye Seniha Bedri H. terctime etmiştir, Şimdiye kadar birçok kıymatli eserleri dilimize çeviren Seniha hanım Madam San Jen yerine bir başka eseri tercüme etseydi daha iyi ederdi. * Temsile gelince: En güç rol Neyire Neyirde idi. Şimdiye kadar bu tarz rollerde pek — görmediğimiz — Neyirenirin Madam San Jeni canlandıracağını ümit etmemiştik. Fakat piyesl seyretlikten sonra evvelden yapıs lan tahminin doğru — olmadığı anlaşıldı. Neyire Madam San Jen rolünü mükemmel yaptı. Emin Beliğ fevkalâde bir Napolyon — olamadisa da — fena değildi. Galip, Talât iyi idiler. Neclâ vazifesini yapmış sayılmaz, Son zamanlarda sahnede gayet az gördüğümüz M. Kemal Depreo rolünde mükemmeldi. Avuaturya'! zabit rolüne çıkan Avni yesl olmasına rağmen iyi idi. Saim de fena — değildi. Küçük rolünde Cahide nasıl ağlamak lâzım gek diğini bilerek ağlıyordu. * Şehir tiyatrosunun ikiya ay- rılması bir cihetten fena oldu. Esasen az olan kadın artistlerin azlığı bir kat daha göze çarpıyon Şehir — tiyatrosuna kadın artist lâzım, İıınıl Hulüsi KEDİ » KEMAN JEANETTE MAG DONALD