Fransada Belçika Kıralı... Fransa'da Muharipler Ceml- yeti müteveffa Belçika Kıralı «Albers-İn namını teyit için bir abi- de dikmeye karar verdi, bu maksatla halktan iane - top'adı. İstediği herkester, Üç kuruştu, Beş kuruştu, fakat bu miktarı geçerek mühim pore verenlerin sayısı çok oldu. Fransız gazcte- | lezi anlatıyorlar: O gece iane toplamaya me- mur olanlardan bir genç bir gazinoya girmişli, bir müşteriye sandığını uzattı, bu müşleri de cebinden bir on liralık banknot çıkararak büktükten sonra san- dığa attı. İJane teplamaya memur genç bu hareket karşısında hayret etmişti, müşteri şunu söyledi: — Hayret etmeyiniz. Een Bel- çikalıyım, ve kıralımı çok se- verdim. Yine o gece gözleri görmiyen bir adamcağız bulvarın bir köşe- sinde oturmuş armonik çalıyordu. Hazin bir havaydi, etrafına top- lanan halk sükün'e dinledi, sonra muzik bitince adamın kasketine Üçer beşer kuruş atmak İstedi. Fakat adam almadı: — Ben harp malülü bir Fran- sızım, dedi. — Vurulduğum gün Belçika Kıralı Alber de siper- deydi, beni kollarının arasına ala- rak dışarıya çıkardı. Bugün onun günüdür, çalğımı onun için çal- dım, vereceğiniz parayı onun İçin gezdirilen sandiklara atınız! * 'elgraf —ajansları meşhur Rothschild ailesinden Ba- ron Edmo'nd dâ ratorlardan mhîî:zîgr biri öldü | yer, Müteveffa 80 yaşını geçkindi, bununla beraber vücuden sağlam olduğu gibi «kıl kuvvetlerine de tamamen malikti. Son zamanlarda biraz hastalanmış olmasına rağmen dünyanın İklıeadi hareketlerini muntazamen takip ediyordu. Anlattıklarına nazran Roçild ailesi aslen (Frankfort)tur. Tak- riben bir buçuk asır evvel zem- ginleşmiş, dünyanın dört tarafına kol budak salmış, dünya banker- liğinin bir direği halini almıştı. Bu ailenin nasıl zenginleştiğine * gelince, Almanlar arasında ihti- mal doğru; ihtimal uydurma bir masal vardır. Bu masala göre (Roçild) ailesinden — bir zata bir.nci Napolyon ile müttefikler arasında (Vaterlo) ovasında çar- pışlirken, müttefik'ere İngiliz k :- mandanı (Velington) un idaresinde imdat geldiğini görmüş, (Napok- yon)un yenileceğini anlamış, he. aN Belçika sahillerinden bir gemiye atlayarak İngiltereye geçmiş. Ha- kikatın aksi olarak (Napolyon)un muharebeden galip çıktığını ilân etmiş., Bu haber Üzerine bütün devlet eshamı kıymetten düşünce Roçilt eline geçeni yok bahasına toplamış, sonra da resmi haber gelip te (Napo'yon) un bilâkis ye- nildiği Aanlaşılınca düşen esha- min kiymeti yükselmiş ve Raçilt bedavaya topladığı kâğıtları altın bahasına satarak birdebire mil- yöner olmuş! Hâdise belki doğrudur, belki yalan demiştik. Muhakkak olan bir şey varsa o da şudur: Bu ailenin müessisi olan ilk Roçilt zengin olduktan — sonra evlenmis. bes erkek cocuk sahibi Taçsız impe- 'Yüz Bin Al erumt” GÜLi İslâm tarihinin dedikodulu say- falarından biri de Harunürreşitle Bermekt Caferin — macerasıdır. Bermek oğulları bütün islâm dün- yasını avuçları içinde tutan bir aile idi. Halife Harunürreşit, Ab- basiler saltanatını bu ailenin eli- ne bırakmış gibiydi. Hele Cafer, onun göz bebeği mesabesindeydi, bir dakika bile onsuz yapamazdı. Harunürreşitin. Bermek - oğlu Cafera böyle candan bağlı olu- şunda birçok sebepler vardı. İki- si yaşıttı çocukluklarını beraber geçirmişlerdi; Caferin babası Yah- ya, Harunun mürebbisi idi, ken- di oğlile birlikte onu da terbiye etmişti, bu sebeple halife ve köle, uzun yılların husule getirdiği bir alışkanlıkla biribirlerine 1sınmış- lardı. Fakat Hurunu Cafere meclüp ve battâ mağlüp — eden hekiki sebep, berikindeki xekâ üstün- lüğü Idi. Bermek oğlu çok zeki, çok anlayışlı idi. — Zekâsındeki enginlik kadar dilinde de kudret vardı, beliğ ve pek beliğ kenu- şurdü, — karşısındaklleri —mutlaka teshir ederdi. Harun, Bermek oğullarının yar- dımile tahta çıktıktan ve devletin idaresi gibi kendi — idaresini de Caferin eline bıraktıktaa sonra müşkül bir vaziyetle karşılaştı. Bu, Cafer kadar sevdiği kız kar- deşi Abbase ile vezirini bir ânda ve bir yerde görebilmek imkân- sızlığından doğma bir şeydi. Harun, muhteşem — sarayının kubbeli - salonunda kurduğu saz ve şarap meclislerinde Caferin de, Abbasenin da beraber bulun- masını İstiyordu. Dini telâkkiler buna müsait değildi. Halbuki o, ne Caferi, ne Abbaseyi ihmal —;ıî;u; Ve ölürken bu çocuklarını toplayarak vasıyet etmiş : — Her ne bahasına olursa ol- sun yekdiğer'nizden ayrılmaya- caksınız, dalma el ele yürüyecek- siniz! Beş çocuk bu vasıyeti tutarak müşterek bir banka kurmuşlar, (Berlin) de, (Viyana) da, (Paris) de, (Londra ) da şubeler açmışlar, babalarından kalan parayı ço- galttıkça çoğaltmışlar.. Sonra da Avusturya imparatoru tarafından bir t rütbesi olarak ( Baron ) olmuşlar. Şimdi bü allenin her devlet tâbiiyetinde bir kolu bu'unmasının sebebi, muhtelif memleketlerde açtıkları şubelerin idaresini içle- rinden birinin - deruhte ederek gidip oraya yerleşmiş olmasıdır. SON POSTA / /| Halayıklara dansettirtyordu edemiyordu. Bu sebeple devrin din âlimlerine müracaat etti, bu müşkül için bir çare bulunmasını diledi. Âlimler, kubbeli salonda, şarap — içilip saz — çalınmasında mahzur görmedikleri halde Pren- ses Abbase ile Vezir Caferin © eğlence meclislerinde yan yana bulunmalarını bir — türlü tecviz edemediler, uzun — münakaşalar yaptılar ve nihayet Harunürreşide şöyle bir' teklif yaptılar : — Emfre ile veziri nikâblayı- nız. Mahzur zail olur! Abbase peygamber — neslin- den idi, vezir Cafer ise bütün İhtişamına ve muazzam kudretine rağmen köle sayılırdı. Binaenaleyh onların izdivaç etmesine İmkân yoktu. Harun, vezirini candan sevdiği halde bu teklifi reddetti, başka bir çare bulunmasını âlim- lerden istedi, onlar da yeni baş- tan müzakere ve müşavere etliler ve şu yolu gösterdiler. — Zifafsız nikâh. Emire vezi- rin karısı olacak. Fakat birleşi-- miyecek. Harun, son derece sevdiği kız kardeşile yürekten bağlı bulun- duğu Caferi bir arada görüp sohbetlerinden zevk almak için bu çareyl kabul etti ve bir nikâh kıydırdı. Artık neşesine nihayet yoktu' Her gece Bağdadın en Ünlü musiki Üstatlarını toplıyordu, gece yarılarına kadar saz çaldı- rıyordu, halayıklara dansettiriyor- du, kendisi de işret sofrası ba- şında - sağına Abbaseyi, soluna Caferi alarak - kadeh boşaltı- ordu ve onların son derece tatlı iymetli, nükteli sözlerini dinliye- rek eğleniyordu. Günler, haftalar ve aylar böyle geçti. Abbase ile Cafer, biribiri: nin meziyetlerini yakından görerek rette — anlaştı, P— Cazetenin esas yazıcile "Bir sütunun Ükl satırı bir (santim) sayılır. Z2ee Sayfasına göre Bir santi. min ilân fiatı şunlardır: 3e,Bir — şantimde (8) kelime — vardır. TT” ei Tarihi Müsahabe ——— ibretli iki Rakam: tın | Ve On Dirhem gencin yüreğine Aateşli bir aşk yerleşti. Zaten nikâhh da bulun- dukları için bu aşk, kolaylıkla mahsul verdi, kalpler gibi kalıp- lar da bir gün birleşti. Menolunan zifaf kendiliğinden — vukua geli- verdi. Hattâ Abbase, bir de ço- cuk doğurdu. Harun, bu olup biten - şeyler- den haber almamıştı. Koyduğu şarta riayet olunduğunu sanarak zevkinde, safasında devam edip duruyordu, Cafer de, karısile bir- leştiğinden ve bir de çocuk yarat- tıklarından kimsenin haberi olma- dığını sanıyordu. Halbuki Harunun karısı Zü- beyde, Caferl de, Abbaseyi de sevmiyordu. Başka bir adamı ve- zir yaptırmak istiyordular. Bu se- beple onların ardına casuslar koy- muştu. Her adımlarının nereye gittiğini tarassut ettiriyordu, Bir taraftan da Cafer aleyhinde dedi- kodular çıkararak Harunun ku- laklarını doldurtuyordu. Bir gece, kocasının kolundan tuttu, sarayın tarasasına çıkardı, derin bir ıssızlığa bürünen o ko- ca binayı gösterdi: — Bak, dedi, burada ne gö- rüyorsun ? Harun, o derin ssızlığı İçer gibi dört tarafa baktıktan #sonra mırıldandı : — Gece ve sükünet! Zübeyde, tarasadan görlülen bir başka binayı eliyle göstererek sordu : — Ya bu evde?., Orası Caferin konağı idi. Ka- pısında yüzlerce adamın - girip çıklığı ve içinde mahşeri bir uğultu bulunduğu — görünüyordu. Halk gece olmasına rağmen, hacetle- rini arzetmek için oraya dolup boşalıyordu. Harunun gözleri bu- landı ve kekeledi: — Orada hayat ve neşat var, Zübeyde ilâve etti: — Çünkü Abbasiler saltanatı Caferin elinde, Ad senin, kudret onun |. Bu zehiri, Abbase ile Caferin birleştikleri hakkındaki — haber takip etti, Harun hissi bir buh- ran içinde kaldı. — Bir taraftan | Caferi kıskanmıya, onun kudre- tinden üÜrkmeyo başlamıştı, bir taraftan da kendi emrine riayet edilmeyerek yapılan zifafı haka- ret saydığı için gazaba kapıl-- mıştı. Hikâyenin — sonu malümdur. Harunürreşit, — ilkin Abbasenin | doğurun ta Hicaza — yollayarak Ikinci teşrin 13 Kari Mektupları Bir Tahsil Talebesinin Ricası Antalya lisesine girmek içit Tarsus, Burdur, Mersin ve dahâ başka yerlerden gelen talebolar* den 74 kişi bu sene mektep kadt rosunun — dolması münasebetile açıkta kalmıştır. Lise geçen sent iki şube iken bu sene bir şubeye, şube — kadrosu da 55 talebeye indirilmiştir, bir şube daha açık dığı takdirde elyevm açıktâ kalmış olan 74 talebeyede tahsll imkânı verilmiş olacaktır. Maarif Vekâletinden — ve alâkadar mar kamlardan bu 74 talebe namınâ bize de tahsil imkânı verilmesini rica edrim, j wamtasile Hüseyin $ İhtikâra Çare Bulunamaz Mı? Şehrimizde yeni tartılar çıkalı beri ihtikâr bütün sür'atile almış yürümüştür. Geçen senelerde bu. mevsimlerde eski okkası yetmişe, seksene satılan tereyağının bugün kilosu bir İlradır. Koyun eti de eski okka yirmi beşe satılıyorcu. Bugün kilosu otuz beşedir. Poy> nir de eski okka yirmi beş otuzdu. Şimdi kilosu kırkadır. Sair - ha- yaylci zaruriyede hep bu nisbetter dir. Ekmeklerimiz de esmer oldıc P| halde kilosu yedi kuruştur. ! tanbulda kâğıt gibi beyaz eke. mekler dokuz ve batta sekiz bur çuktur. Biz beyaz ekmek lıtıııİf yoruz. Kepekli, irmikli esı ekmeğe razıyız. Yeter ki ucut olsun acaba bu yenecek şeylere narh konup ta ihtikârın önü alk namaz 1mı? — Bigae: Ho ç. ; Çankırıdan 8. N imzasile mektup gönderen ol muzar Hikâyelerinizi görmeden bir şey söylenemez efendim: * Balıkesir Temaşa otelinde Mehmet Selim Efendiydi | — Bedil, tarihi kıymeti İ olan veya san'at eseri addediled eski eserler ve yazılar mümkünst oldukları yerlerde değilse ıılı. veya müze vazifesi gören — salon” “zaklattığı çocuğu buldurup öldür tüyor, sonra — Caferin kafasıni kestirip Dicle köprülerinden birk Cafere ait hesapların gözd! çirilmesine lüzum — gösterildi. işe memur edilen adam, deft leri karıştırırken son ay hesaplarf arasında şöyle bir rakam gördü! * Veziri Azam hazretleri t fından yaptırılan hil'atler Yüz bin altınl,, Memur, kötü kötü başinı ladı, şuna buna verilmek İ yaptırılmış olan hil'atlere bir İemde yüz bin 1lira verilme: oğuınsamıştı. Fakat ©o rakamil altında gördüğü ikinci bir rak herifin yüzünü ekşitti. Bu rakatlit şekilde yazılı idi. “Berm oğlu Caferin kesik başile ceset nin yakılması için alınan net bedeli: On dirheml.. Masraf : defterinde yan yatlll düşen bu iki rakam kadar -ibi ne vardır ki?.. M. T