İTTİHAT . 8 inci kısım No. 82 Her hakkı mahfuzdur. »Ziya Şakir İş Başındaki Rüesa Arasında Gizli Bir Mücadele Başlamıştı.. Halbuki Ruslar, bir taraftan (Ceneral Mihollofski) nin — riyase- tinde olarak Bulgaristana bir heyet göndererek — Bulgarların bir an evvel harbe girmelerini tacil edi- yor; diğer taraftan da Samsun, ereğli, Zonguldak, Kozlu liman- larını topa tutarak Karadeniz sa- hillerini dehşet ve heyecan içinde bırakıyordu... Ayni zamanda, İngi- liz ve Fransızların da Çanakkale- Ye karşı büyük bir taarruz ha- Zırladıkları haber alınıyordu. (17 mart 1915)te (Leyman) Paşa, (Çanakkalede mütehaşşit kuvayi cislmel Osmaniye başkumandan- lığıjna tayin edilmişti. Bu sırada pek hassas olan efkârı umumiyo, * bu tayinden - Çanakkalenin ye- ni ve büyük bir tehlikeye maruz kaldığını çarçabuk hissetmişti, * Hâdisat, durmayıp yürüyor; hergün yeni bir şekle giriyordu. Bulgarlar, nihayet son karar- larını vermişlerdi. Demokrat - fır- kası reisi Malinof ve Başvekil Radoslavofun kıral üzerinde İcra ettikleri tesir iyi bir netice hu Büle getirmiş.. — İtilâf devletleri tarafından harbe teşvik edilen B'llxıriı!ın hükümeti, — şimdilik raflığını muhafaza — mecburl- Yette kaldığını bu müşevviklere reşmen bildirmışti. Bu gırada, başta (Yavuz - Göben) olduğu halde filonun Karadenize çıkarak Rus filosuna meydan okuması da halkın maneviyatını bir az yük- selmişti. Fakat, apâşikâr Odesa sahillerine — kadar — pervasızca sokulan (Mecidiye) kruvazörünün © civarda bir torpile çarparak battığı haberi, yine kalplere bir teessür vermişti. Hergün, zayıf veya kuvvetli bir ümit ile avunan balk, bugün- lerde yine bir teselli vesilesi bu- Muştu. Hemen her yerde ve her Mmahfelde, meşhur Alman Kuman- danı (Fon Der Kolç) den, vo büyük bir askeri vazife alacağın- dan bahsolunuyordu. Gazeteler, bu zat hakkında sütun sütun methiyeler yazıyorlar; methüsena- © hususunda, itidal haddini biraz fazlaca aşıyorlardı... Sultan Ab- dülhamit devrinde Osmanlı Hü- kümeti hizmetine girmiş olan bu Zat, o zamanlar bu hükümdarın kıymet ve ehemmiyetini göklere çıkarken, Meşrutiyetin ilâaı Üze- rine İttihatçılara temayül etmiş, timdi de onların” meddahı kesil- mişti, Golç Paşa, Beşinci Sultan hmet tarafından Almanya İm- Peratoruna hediye edilen murassa rp madalyesini takdime memur olarak Berline gitmiş, avdetinde Avusturya İmperatorunu da zi- Yâret — etmişti.. Bu — münase- betle Viyanada kaldığı zaman kendisile - mülâkatta — bulunan (Noye Fraye Prese) gazetesi mu- rine, Avusturyalıların kahra- Manlıklarını, yakında tamamile Muzaffer olacaklarını söyledikten Sonra; sözü Osmanlı hükümetinin Üne getirmiş: Eğer düşmanlar, genç türklerin kaldıklarını zannediyorlarsa, çok aldanıyorlar.. — Gelsinler, iş başında olanları yakından görsüm - T Yeni Neşriyatı 9 - Mi 984 TERAKKİ Vasıl Doğdu?.. H SON POSTA Nasıl Yaşadı?.. Nasıl Öldü? (5-Mart) Günü bir Taglliz torpitosu, batarken ler. İşte o zaman hakikatin neden ibaret —olduğunu — anlıyacaklar; artık istikbalden Ümitlerini kes- meye mecbur olacaklardır. Demişti. Fakat bu müraiyane sözleri göylerken, — Avusturya - Macaristan — topraklarından en kıymetli bir sahanın, kazak çiz- meleri altında çiğnendiğini düşün- memiş.. Ve hele koca Osmanlı imperatorluğunun mukadderatına hâkim olan genç Türk liderlerinin ne hal ve ne vaziyette bulunduk- larını hiç hatırına getirmemişti- Harbin başladığı günden iti- baren, iş başında bulunan rücsa arasında da gizli bir mücadele baş göstermişli. Şu şnda impera- torluğun hayat ve mukadderatı üzerinde gafiz olan yegâne kudret, (Başkumandan vekili, Enver paşa) dan * ibaretti. Mevkiinin — zahiri kuvvetine rağmen Talât Bey ar- tık ikinci dereceye indiğini his- setmişti, Talât Beyin nüfuzunu yavaş yavaş kaybetmesi tabiidir ——— - M C relae 3) | Ateş - Güneş Kulübünde Ateş - Güneş kulübü reisliğinden: Görülen Tüzum üzerine nizamna- mede müstacelen bazı tadılât yapılmak üsere kulübümüz heyeti umumiyesi 4 Birinciteşrin Pazar günü saat 16 da kulübün Sıraselvilerdeki merkezinde fevkalâde olarak toplanacaktır. Kalüp âzalarının o gün ve © anatte kulübü teşri rio:_ ?luı_u:- sameeranmneı (ollvut — Heliyutun dördünci ve- Holivut — Helivutun dör ne 49 nci 1 büyük ıı_neıulınlı bu hafta gösterilecek filmlerin mevzu- ları ile zenkli çok güzel resimleri ve en son sinema haberlerini havi olarak intişar etmiştir. n "ö;kll — Halkevleri Ankara mer- i tarafından çıkarılan bu mecmua- :ı':l Nı;ı.m'mııyıı da birçok güzel yazı- larla intişar etmiştir. Bu seyıda Şevket Aziz, İsmail Hakkı, Prof. Koveski, Ali İlhami, Ferit Celâl ve Nusrut Kı' Beylerin özlü yazıları vardır. Tavsiya ederiz. Kadro — Aylık “ Kadro ,, mec- muasınıt. (33) üncü Eşlöl ııâ'ı»ı çıktı. çıda Şevkat Süreyya Bey “ ge- î’ı':ı .:ı)):daı ;ıılıdığı 1789 M_ linin mezarı başında ,, başlıklı .qyınılıkkıl etüdüne devam — etmektadir. Doktor Vedat Nedim Bey “ köylü _kışıııı!ılı- dır ,, başlıklı yazımında küy istihsalinin ııuı" şartlarının ve tanzimini Mk_ık e- mektedir. İsnail Hüsvev Bey “ iç pü- zar , Burhan Asaf Bey “ orta A.vn_ı_. panın davasızlığı , M. Şevki Bey “kö- mür sanayile ve madeni mıhnıkı_lı doğra » başlıkları allında üç şayamıdik kat mevzu üzerinde tahliller yapmış- lardır. Mecmunda ayrıca Yakup Kadri Beyin, Moskova ı_ıhhiyıt_knn;ıuııü okuduğu tez ile Şevket Süreyya Beyin ki Ittihat ve Terakknin tedricen ufül etmesi demekti.. Enver Paşa, manevi — saltanatını idame için çok hesaplı hareket ediyor; sivi- leri, kendi aleyhine bir hare- kotten mennedecek her - türlü tedabire tevessül ediyordu. Hâ- kim mevkilere yerleştirdiği taraf- tarları, ordu arasında en küçük bir memnuniyetsizliğin — İzharına meydan vermeyecek derecede şid- detli davranıyorlar sert bir disiplin altında bir tek ferdi bile kımıldat- miyorlardı.İstanbulda da (Teşkilâtı mahsusa) ile korkuttukları siville- re ağız ağız açtırmıyorlardı. Istanbulda bulunan kıt'alarda- ki efradın en gözü — açıklarından ikişer nefer seçilmiş, bunlardan bir (Teşkilâtı mabsusa) taburu vü- cuda get rilmişti. Bu neferlere, (Enver Paşasın şahsına tam ma- nasile sadakat göstereceklerine.. Onun tarafından verilen emirlere, körü körüne itaat edeceklerine.. ( Arkası var ) — İstanbul BORSASI 8 - 10 - 1934 —K kuruş | kuruş P 1001275 tatamıı MAĞA Şue ( (ERĞR ee egi ESHAM ve Târa WW33 Yetikramı — V, İstirram Dahllt 9970 Mup Oğ— 5— | Bağcat tertip 147, Hüseyin Cahit Beye ait bir tetkik yazımı vardır. Okuyucularımıza tavsiye ederiz. ——— eee ——— Ne Tuhaf Alemdir Bu! s.,f. n Eski Kitaplarımız Jiletle Tıraş Mı Oluyorlarmış? ( Baştarafı 1 inci yüzde ) geçen ve camilerde, türbelerde meçhul şahıslar tarafından aşırıla- aşırıla nihayet ötede beride arta kalmış olan asarı atikayı toplat- tırıp evkaf müzesine koydurmuştu. Yalnız bu komisyonun toplatarak harap olmaktan kurtardığı asarı atikanın kaymet yekünu 10,000,000 lira tutuyordu. Bu arada türbe ve vakfiye- lerde bulunan kitapların fevkalâde kıymetli müzehhep ve murassa kapları, işlenmiş sayfaları dehliz aralıklarından, mesçit tavanların- dan ve çöp tenekelerinden bu- durülüp - çıkarılmıştır. Halbuki bu on sene zarfında tarihi kıymeti olan bu eski kitap- larımızın — sergözeştilerine hayli değişiklikler ilâve olunduğu anla- şıliyor. Zira kütüphanelerimizdeki bazı kiymetli — kitapların fazla tuvalete düşkünlükleri görülmüş- tür. Meselâ: Senelerce içinde durduğu fev- kalâde kıymetli ve murassa ka- bından usanıp ta bu canım kap- larını çıka 1> - atan (!) sayfalarını meçbul seyahatlere gönderen ki- taplara tesadüf edilmiştir. Bunların içinde en tuhafı, bir kısım çok kiymetli - kitapların jilet kullanmalardır! Kendilerini tuvalet modasına fena kaptırdıkları anlaşılan bu ki- tapcağızlar fevkalâde kıymetli ve ©- Bulgaristanda Zulüm tarihi (Minyatür) resimlerini jiletle olduğu gibi tıraş etmişlerdir.. Memnuniyetle haber ahyoruz ki Maarif Vekâleti bu garip kitap tuva'eti modasına artık bir niha- yet vermek için bir ( kütüphane- ler komisyonu) teşkiline karar vermiştir. Bu komisyon yakında faaliyete geçecektir. Kütüphaneler komisyonu bi- tün eski kütüphanelerimizdeki ta- rihi, milli ve asanatika kıymeti bulunan kitapları tesbit edecek; dünya müzelerinde misli olmıyan ve tek nüshası bulunan kıymetli kitapların fotoğraflarını aldırarak müzelerde hıfzettirecektir. Komisyon milli kütüphanele- rimizde şimdiye kadar hiç kimse- nin bilmediği kitap definelerini de arayacaktır. Zira kütüphaneleri«- mizde henüz meçhul kitaplar do- ludur. Bunların arasında kıymetli olanları meydana çıkarılacak ve bu — süretle ilk — defa — milli kütüphanelerimizde mevcut bik tün kitapların. mükemmel ve umumi bir (bibliyografi)sini hazır« layacaktır. Maarif Vekâletinin bu teşeb« büsü her halde, ne kadar geç olursa olsun, tarihi kiymeti olan kitaplarımızı yabancı ellere düş- mekten ve acaip sergüzeştler geçirmekten kurtarmış olııcıklıı. . M —-a ( Baştarafı 1 inci yüzde ) vermiş, — emlâkini satarak parasını Şumnudaki ban- kaya yatırmış, geçen Eylül ayında da yola çıkmak istemiştir. Osman Efendi bankaya gide- rek parasını geri almak - istemiş, fakat kendisine para yerine şu garip cevap verilmiş: “— Banka iflâs etti. Paranızı ödoyemiyecek! Halbuki Osman Efendi yap- tığı tahkikat neticesinde, banka- nın İflâs etmediğini öğrenmiş, tekrar müracaat etmiş, bu sefer koğulma muamelesine uğamıştır. ve mallarım | Bunun Üzerine millettaşımız para- sını alamadan memleketimize dön- müştür. Osman Efendi diyor ki: “— İflâs haberi asılmz ve uydurmadır. Paramın üstüne otur- mak için böyle yaptılar. Böylece ben de 69 bin frank zarara u; radım. Bütün vesikalarım yanıı dadır. Hükümetimizin bu hu- susta — teşebbüste — bulunmasını istiyorum.,, Filhakika bu zatın 69 bin frangı güme gitmiştir. Fakat ve« sikaları elinde bulunduğuna göre geri alınması mümkün olabilir. MA Z a ö £ süllkdüirma