ye ii Ne 52 Zinnün Ef. Kalıp Gibi e ar & Üst katta hâlâ ( Yahu! ) diye el virma yok. Kazasker efendi el'ân uykuda. İşkilli şey dingilder derler. Kam- burda işkilli; içinde bir kuruntu. İçyüzü bilmeyerek temin etti amma baplarla macunu kimyevi, semli bir şey olmasın; ihtiyarm bünyesine fazla gelmesin; fayda verecek derken zararı dokun- masın... Vakıa bu meseleyi kimseye açmamayı, kutuyu, heokkayı mey- dana çıkarmamayı iyice kararlaş- tırdılar amma ev hali bu... Ya bir gören oluverdise; bu İş, olsa olsa (Nabi Efendinin işidir derlerse. Kamburu adamakıllı vesvese alıyor; yerinde duramaz oluyor. Odada, o duvar senin, bu duvar benim, telâşı telâşlı gi- dip geliyor. Taşlığa girip çıkı- yor. Merdiven başımdan yukarıyı dinliyor. Gülsüm Hanımı, ahretlik Ikbali, kapı (oarkasına çağınp soruyor. Efendinin hâlâ odası kapalı. Hatunları da merak sarmıya işaretindeler. acaba? Melek Hanım, daha fazla du: ramiyor. Nabi Efendiye sesleni- yor. Kapı aralığında görüşüyorlar: — Ustacığım, bu adama ne oldu böyle?.. Hâlâ yatağının içinde, gözleri kapalı. Okadar dürtüyorum, efendi, akşamlar oluyor artık uyan! diye ber tara- fın çekiştiriyorum, kıpırdamıyor bile, — İnsan o hali bu'sultanım, Gün olur, oO© muannit uykunun katresi göze girmez. (Yatağın içinde, fırıl fırıl dönerek, kivrım kıvrım kıvranarak, iplerle çeker- sinde menhus naz eder, bir türlü gelmez.. Zaman da olur ki adamı eshabı kehifle hem ayar eyler. Bastı mı basar, çöktümü çöker, snatlerce devam eder. — doğrusunu İstersen Nabi Efendiciğim, dün akşamdanberi hali başkalaşmıştı, £ hatunlarda farkettiler. Oturuşu, kalkışı, yeyişi, içişi, hattâ bakışı bile değişti. Kuzum Allahını seversen, du- rup dururken buna ne oldu böyle? anlayamadım, akıl sır erdireme- dim gitti, Kambur, yine ipli kukla gibi iğrile büğrüle: — Hiç meraklanma, ©zülme elem; müsaade edin, bir tekrip göreyim! diyerek merdivenden yukarıyı boylayor. Odaya giriyor. Yatağın içinde bir cenaze; yalnız çenesinde hağı eksik. Yü- zü limon gibi sap sarı; dudakları kâğıt gibi bembeyaz. Gözlerinde, burnunda kara sinekler uçuşuyor; kalıp gibi yatıyor. Kambur, kapıyı kapayıp usul usul sokuluyor. — Hazrett... Velinimet!... Dev- letlim!.. Diye bir iki mırıldanıyor. Cevap yok. Şöyle biraz elimle dokunayım, dürtüşleyim diyor. Dokunma, dür- tüşleme değil, bacağından sürük- lesen haberi olmıyacak, Nabi Efendide adamakıllı şa- fak alıyor. Aklı, fikri bep kutusile macun hokkasinda. — Kör olası şeytan nereden Pinpon yolcu mu Yazan Sermet Muhtar esimli Büyük Mili Roman TOMBUL MİRASYEDİ Mâ kt erkek ustadan nota meşkedeceğim! hatırıma getirdi?... Ne diye sağlık verdim; koşup getirdim, başıma dert açtım? Diye kendine Odanın dört bir etrafına ba- kıyor. Pencere kenarlarına, ayna önlerine, sehpa Üstlerine göz gez- diriyor. Ne kutudan, ne de hok- kadan eser var, Yatağın yanina İlişiyor. Ibtiyara baygınlık gelmiş ok masin, Yakasını, göğsünü açıp biraz havalandırmak, yüreğinin üstüne yaş bez filân koymak için hırka- sının düğmelerini çözüyor.. Ayni zamanda da tetik üstünde; göz- leri kapıda. Budaktan yahut anahtar de- liğinden bir gözetleyen varsa... Yüklü torbaya el atıyor sanır larsa... Müslümanın göğsü açılır gibi değil ki. Bu yaz sıcağında, sırtın da neler yok neler?.. Parmak dikişli hırkanın altında şal örneği diğer bir hırka, Onun altında pamuklu entari, Entarinin içinde kısa zıbın, bir kalın fanilâ, bir fanilâ daha... Boynuna bağlı olan yüklü tor- bayı, koltuğunun alna doğru iteyim derken elime katı bir şey dokunuyor. Yazma mendile bağlı bir çı- kın. Evirip çevirip yoklayor. Hap kutusile macun hokkası. Bir de çıkım çözüp kapakları açınca ne görsün? Kutunun içinde, kala kala iki bap kalmamış mı?.. Hokkanın da dibi çıkmamış mı? İşte o anda, asıl hapı Nabi efendi yutuyor, eli ayağı buz, belden aşağısı tiril tiril, ecel ter leri dökmeğe başlayor. Kendini tutmasa yere yıkılıverecek. Kazasker efendi, her halde tesiri kavi olsun, fazla fayda gö reyim fikrile, bir haftalık ilâcı 12 saatin içinde bitirmemiş mi? Kanbur bu sefer, küfürün en okkalılarnı velinimete savura 8a- vura, usalcacık yan aralayor. Kutu ile hokkayı bitişik evin damına attıktan sonra nefes alıyor. Terlerini silersilmez dışarı se- Hanımlar, içeriki odada hala | fısıltıdalar. Ayak seslerini duyunca eteklerini başlarına alıp sofaya fırlayorlar. Nabi, köse sakalını sıvazlaya sıvazlaya, şöyle tutturuyor: Elmasım, telâşa, özüntüye katiyen mahal yok; hamden Jillâh velinimet afiyetteler, Darabanı kalpleri, nefes alışları pek mun- tazam. Rahat rahat uyuyorlar; yalnız bir nebze, lâşey mesabe- sinde olarak... ( Arkası var ) - TAKVİM —- Gin CUMARTESİ Hısır 31 6 inci TEŞRİN 934 14 Rumi Müjdel.. Müjdel.. Mevsimin ilk şaheseri 8 Teşrinlevvel Pazartesi MiLLt Sinemada VİLLİ FORST ve büyük yıldızların en genci MEGDE CHİNAYDIN Lües zengin ve emsalsiz mizansenli Sana Tapıyorum filminde göreceksiniz. Bu filimdeki şen şarkıları bütün İstanbul halkı te- rennüm edecektir. (3288) Kâtip Aranıyor Şartlar şunlardır: Hesabı Iyi; daktilo bi- lir; eski harfleri okur, yazar; dikkati çok; ça- lışmaktan zevk duyar; vazifesine sadık; inti- zamı sever; teminatı kavi; yazısı güzel, Lisan bilen tercih edilir. Bir fotoğraf ve kisa ter. cümei hal ve mufassal adres ile Ftanbal - Posta 741 e müracaat. kutasu Hafta İçinde Neler Duyduk ? sında başlıcn memleket mahsullerinin 8on bir haftalık alım satım ve fiat va- ziyetlerini şöyle hulâsa ediyoruz: Afyon — Afyon piyasası dur- gun vaziyetini muhafaza ediyor. Uyuşturucu maddeler inhisar ida- resinin bugünlerde Avrupa ve di- ğer alıcı pazarlarla muhaberesini arttırdığı ve yakınlarda muhakkak bir ihracatın yapılmasına İntizar edildiği kanaati alâkadar maha- filde umumidir. Şukadar ki tüccar idareye müracaat ederek ellerinde bulu- nan malın bir kısmını olsun satın almasını rica etmişlerdir. Tahmin olunduğuna göre, İnhisar idaresi ihracat için satış yapar yapmaz yeni yıl mahsulünden satin almayı Eski seneler mahsulünün he- men tamamen ihraç edilmiş veya inhisarca satin alınmış olmasına mukabil 1934 rekoltesinden inhi- sar anbarına giren malın ümümli rekolteye nisbetle yüzdesi çok zayıftır, İşte bu hal tüccarı ve dolayısile yetiştiriciyi müşkül va- ziyette bırakmaktadır. ya hesabına satın alınmıştır. Bu alışlar piyasada geçen haftanın liği tamamile izale etmiştir. ş İspanyadan alacağı olan tie li Hafta içinde Barslon için 120 balyalık bir Tiftik o partisi (oyüklendiği ha ber alınmıştır. Ancak bu sevki- yatın yeni bir sipariş karşılığı mı, yoksa yukarda söylenen yüzde elli ödenme neticesinde eski bir mü- bayaatın tamamlanması için mi yapıldığı belli olmamıştır. Piyasa bu günlerde Ispanya taleplerine de intizar etmektedir. İngiliz ve Amerika piyasala- rmdan bir istek yoktur. Sovyet Rusya ticaret mümessilliği de pi- yasadan çekilmiş gibidir. Almam yanın mütemadi talebi neticesin- de fiatlarda görülen yükseliş, bu alıcıyı piyasadan uzaklaştırmıştır. Söylendiğine göre Sovyetler tiftik yerine av derisi almayı tılmıştır. Mamafih istok gittikçe azalmış bulunduğundan bu piyasadaki faaliyet te yav: Su kadar ki Almanyaya deri be kalarımız £ tarafından kasap yaşı ihracatı da iyetii miktarda yapılmakta ve şü sıra“ larda piyasaya çıkmasi beklenen güz yünlerinden de çok miktarda sevkedileceği tahmin olunmak» tadır, Esasen güz yünlerinin, hiç mal gelmediği senelerde bile, Ak manya birinci müşteri idi, Fasılasız Almanya talepleri güz yünlerinin fiatini yükseltmiştir. Şimdilik pi- yasadaki fiat 85 kuruş olrafında yüselmiye erdiği a vaziyettedir. Piyasası sağlamdır. Ekstra beyazların klonu 475 ila ğe 15 çavdarlı (omallar 4.50 Arpa piyasası iki haftadanberi Almanya işlerinin fasıla vermesi üzerine fiatları kırmış ve gevş&- miştir. Yerli ihtiyaç için satılan malların fiatları. dökme olarak kilosu 3,50 kuruştur. Şu kadar ki memleketimizle olan kliring anlaşmasından İsti- fade ederek Almanya alıcılarının tekrar arpa satın almasına inti- zar edilmektedir. Hafta içinde Almanya le plyasamız tüccan arasmda çok sıkı bir telgraf muhaberesi devam etmiştir. Önümüzdeki hafta içinde tiftikte olduğu gibi, arpa sevki yatının da başlaması ümidi kuv- vetlidir. Fındık — Fındık piyasası durgundur. Hafta içinde Almanya ve Çekoslavakyaya e Meri Üzere beş altı va; mıştır. Fiyat değin ea İm, Alâkadarlar mevsim başından Ey- lül sonuna kadar yapılan ihracatı 130 ve geriye ül istoku da 130 bin çuval kadar tahmin ediyorlar, Malın bukadar azlığı karşısında fiyatların düşkün bulunuşu İtalya düşünmektedirler. ve İspanya o mahsullerinin çok Hafta içinde yapılan Almanya | mebzul oluşuna atfediliyor. T Yeni Neşriyatı Kuyabu Dem Taybe San Ecnebi Borsaları ve cihan Sağ Tad emtia pazarları — Konya lisesi Almanca muallimi diplomalı iktisat- çılarımızdan Fehmi Yahya Bey bu isim altında bir eser neşretmiştir. Bu kitapta Fehmi Bey yerin müsaadesi nisbetinde cihan iktisadiyatında rol oynayan mühim piyasaların çalışma tırzlarını göstermiş, başlıca maddele- rin kasa birer monografisini yapmış ve dünya borsalarında kullanilan ölçü- lerin metre cinsinden karşılıklarını gösteren bir çetvel vücuda getirmiş tir. Ticari iktisat bakımından faydalı olan bu kitabın fiatı 25 kuruştur. Yeni Adam'ın 40ıncı sayısı çıktı. İçindekiler, İsmail Hakkı, Operât mi, kültür mü ve kültür açlığı var. Cami, siyaset âleminde olanlar. Nurettin, Freudism ve ahlâk Robert Mortin, her şeyi önce bulan, yopan tabiat, A. V. Yeni gaire dair. Vahdet, Şilr kafiye... İ H., Türkprimitifleri, M. Sami, Rus beden terbiyecileriyle müs nakaşa, B., türediler, Bedi Ziya, halin Cürüm ve Ceza ——— li İl yn li er aasanansamanss anana icaplarına uygun en yi tedris tarzı, İsmail! Hakkı Sait el Guyde Maupassant. nm ( gi teknik br k Heri m ilim, üyak resim vardır. Fiatı le we — En okunan mecmuamız olan ( Havacılık ve Spor )un 138 inci sayısı çıkmıştır. İçinde kırk resimle süslenmiş olan şu yazılar vardır: Hava tehlikesi, Paris bomba altın- o Yarının uçar transatlantikleri, İs- arlak bir tayyarar Yeldeğir- pe e ve tayyare, ve esir gö si eli vardır. hee een ünün Üç era İİİ NN 1111 İL LİLİ