B Birinci teşrin SON POSTA Hergun Mektep, | Zalebe Ve*kitap * Mekteplerda ay başındanberl 934 - 935 ders yılı başlamış bu- lunuyor. Sokaklarda, caddelerde her sabah yüzlerce - talebenin çantaları elinde — mekteplerine doğru cıvıldaşa cıvıldaşa yürü- düklerini gördükçe göğsümüz ka- barıyor, içimizde — istikbale ait güzel ümitler beliriyor. Bugünün okuyan yavruları, yarının kültürlü ve bilgili büyükleri olacaklar, diye seviniyoruz. O büyükler ki bu yurda (:nillklır. yeni ilerleme hamleleri kazandıracaklar. Bunun böyle olacağına hiç şüphemiz yoktur. İnanıyoruz. ki bugünün okuyan çocukları yarın büyüyüp etraflarına feyiz saçacaklar, Eski devirde liselerin son sınıfları bomboş dururdu, Çünkü © köhne idare zamanında mektep | ve talebe himaye görmezdi. Bu- gün liseler her seno yüzlerce ba- şölye yetiştiriyor. Bu cömert netice i devrin ihmaline karşılık cüm- huriyet idaresinin “Maarif,, işini kuvvetli bir iç siyaset derecesine yükseltmesile doğmaktadır. Eski- den kupkuru bir Maarif Neza- reti vardı. Bugün ise irfan siya- setini başarmıya çalışan bir Ma- arif Vardır. Fakat Cümhuriyet Maarif — idaresinin — gözönünde ehemmiyetle tutması, — üzerinde durması lâzimgelen mühim bir mesele vardır: p. Mı::irılf Veklle&ılinlı «kitap» meselesile uğraşmadığını söliye- cek değiliz. Hattâ bu ğy(ıldı d:v- let bütçesinden bir hayli feda- kârlıklar da yapıldığını biliyoruz. Ancak biz, bugün kitap fiyatının pahalı olduğunu görüyorz ve öyle talebe velileri- biliyoruz ki çocuğa kitap tedarikinden âciz bulunuyor. îtılp’,. lıığnâ,r :zileıneı ki, talebe- , Bebllmedi Te bE n a lığiman sıta talebenin önünde ne kadar çok ve bol olursa okuma ve öğren: me nisbetl de o derece artacaktır. Bu da kitap fiatlarının ucuzluğila mümkündür. Vekâlet ne yapıp yapmalı kitap Ücretlerini ucuzlat- malı. Eğer iş için bütçe fe- dakârlığı yapmak lâzımgeliyorsa ondan da çekinmemelidir. Hole kitabın ihtikâr vasıtası olmasına hiç meydan verilmemelidir. B_u yolda alınacak tedbirlerin ne gibl şeyler olacağını alâka- darlar bizden daha İyi - bilirler, diyor ve bekliyoruz. 3 Veliaht Hz. Bursada ıııl.Zıırıı. ?(Hnl“lî) — Büyük irimiz İsveç Veliahtı Güsta: Adolf Hz. refikaları ve kıliıııılır'l ile baraber dün Karaköy tari« kile gelerek şehrimizi g.ıcrdllır. yi hri çok endiler, küngo mlıl:l;i.ıiıdildileı. rens Hz. bugün Uludağ e- cekler, döıîlıâien Eğu" Mudfıly.:;ı ve oral a Ertuğrul yatile İs- tanbula dho“klufi:. İi Vergi Borçları Affedildi Büyük Millet Meclisi 14 Tem- muz tarihinde (2566) nmumaralı verfl bakayasının — tasfiyesine ve affına dair,, yeni bir kanun kabul etti. Bu kanun 14 Temmuz danberi tatbik mevkiine konmuş bulunuyor. Yenl kanuna göre, birçok eski vergi borçları affe- dilmiş, bir kışmı da kanunda yazılı nmşııdı müracaat edilmiş olmak şartile yarı yarıya ve daha aşa- #ıya indirllmiştir. Kanunun - birinci - maddesine fale Cümhuriyetin ilân edildiği 339 mali senesi sonuna kadar seneler için devlete, hususi ida- relero, belediyelere ait tahakkuk f Devamı 9 uncu yüzde ) | Resimli Makale — hi K Meşhur bir fıkradır, Birkaç milyar altın sahibi olan bir Amerikalı, metolik haroamaz, zeytin ekmekle yaşarımış. Bu hasla zenzin günün birinde kocaman kasasının içinde para» larımı sayarken hafif bir zolzele olmuş, bu zelzele tesirile kasanın kapısı örtülmüş ve milyarder cenapları, harcamıya “SON TELGRAF HABERLERİ kıyamadığı altınlarının arasında açlıktan ölüp gitmiş. Hayatta emellerine kavuştukları halde gözleri doymiyan ve gözlerini başkalarının mallarından ayıramıyabi ları da böyledir. Bunlar, içlerinde kaynaşan ihtirası yatıştı- ramıyanlardırki sonunda felâket uçurumu onların akıbetidir. B 4ç Gözlülük W Marmarada Bir Facia Oldu, 41 Kişi Boğuldu , ( Baştarafı Tinc! yüzde ) büyük bir kayığa bindiler. “Afi- tap,, motörü de kayığı yedeğine aldı ve İstanbula hareket etti. Bu motör Yalova iskelesinden gece saat on bire doğru — kalkarak Istanbul yolunu tuttu. Heybeli Açıklarında “Afitap,, motörü önde, içinde, 53 yolcu bulunan kayık yedeğin- de.. sakin ve yıldızlı, — fakat _'lâ' tapsız ve karanlık için ımhılı' döğru ağır ağır yol alıyor. Etraf yakın sahil olduğu için kimsenin aklından bir facia ihtimali geçmiyor. Saatler böyle korkusuz ve en- dişesiz ilerliyor. Vakit iki buçuğa yakınlamıştır. Motör ve yedeğin- deki kayık adalar açığında ve Heybelinin biraz ilerisine kadar varmıştır. Bir Vapur Göründü İşte bu sırada, yani saat iki buçuğu geçtikten ve “Afitap, motörü El.eylıell açıklarına gel- dikten sonra İstanbul tarafından gelen ve İzmite doğru giden bir vapurun fenerleri beliriyor. fakat aradaki mesafe epeycedir ve — bir kaza vukuu — ihtimalini hatıra getirir bir vaziyet te yoktur. Fakat aradan on, on beş dakika henüöz geçmiştir ki, belki de sula- rın akıntısının — tesirile — olacak, motör ile vapur biribirlerine çok yaklaşıyorlar. Buna rağmen saha bir manevra — yapmıya — müsait olduğu için facia vukuu akıllar- dan bile geçmiyor. mat 2,45 Saat gece yarısından sonra tam ikiyl 45 geçiyor. Heybeli açığından İzmite doğru giden va- :ıırlı *“Afitap,, motörü birbirine o adar yaklaşmıştır ki aksi istika- mette yol aldıkları için gerek va- pur gerekse motör kaptanının 2İ- hinlerinde bir müsademe ihti- mali şimşek gibi çakıyor. Motör kaptanı belki ani bir manevra r sahneden çekildiler. |bir hava İSTER İNAN Bulgarlstanda, Bulanık suda balık avlamak istiyen bir takım macera meraklıları “Trakya Cemiyeti,, isimli bir kamite kurmuşlar. Trakya bizimdir! Diye bağınıp çağırınıya başlamışlardı. Bir palavra kadar bile ehem- miyati olmıyan bu yaygaraların para etmediğini ken- dileri de anlamış olacaklar ki geçenlerde cemiyellerini dağıttılar, bundan sonra uslu duracaklarını söyliyerek Fakat komite e bu korkunç ihtimalin önü- ne geçmek istiyor. Fakat motör ile vapurun birbirlerine - yaklaş- | ması burun buruna gelmedleri o kadar ani olmuştur ki bu vazi- yette bir müsademenin Öönüne geçmek için hayli soğuk kanlı ve maharetli olmak İâzımdır. Fakat kaptanlar bu soğuk- kanlılığı gösterememiş olacaklar ki motör ile vapur — arasında şiddetli bir müsademe vukubul- Şu dakikada nezaret altında bulunan motör kaptanının ifade- sine göre, hâdisenin bu İlk çar- pışmadan gsonraki safhaları şöy- ledir: Ş Motör kaptanı bu çarpışma esnasında yedekte ve Içinde 53 yolcu bulunan kayığı kurtarmak için hemen kıç tarafa koşuyor ve kıyıîı(mown bağlıyan ipi kesiyor. ayık motörden ayrıldıktan sonra ilk hızının tesirile biraz daha ilerliyor. Bu sırada vapur da kendi hızının tesirile aksi istika- mete İlerlediği için olduğu gibi kayığın üzerine bindiriyor ve işte bu ikinci çarpışma çok şiddetli ve netice itibarile çok korkunç oluyor. Kayık Parçalandı Vapurun — motörden — sonra | ikinci defa olarak kayığa çarp- ması neticesinde kayık param- parça oluyor ve içindeki 53 yolcu hep birden gecenin koyu karanlığı arasında denize dökü- lüyorlar. korkunç — bir. akıbeti kimse aklına bile getirmedi İçin ortada bir şaşkınlık ve bir panik bütün dehşetile kendini gösteriyor. Artık ana baba günü olmuş- tur. Karanlıklar arasında feryat- lar ve imdat haykırmaları kulak- larda ölüm akislerile çınlayor. 41 Zavallı Boğuldu — Can kurtaran yok mu?.. — - ISTER fikirlerini neşreden kâüğit — parçası dağıldığı halde — durmakta ve eskisi gibi bağırı son “Trakya milliyetçileri mevcut oldukça ve Trai günkü gibi esir kaldıkça, Trakya cemiyetleri de mev- cut olacak ve yaşıyacaktır. Biz, bizim olan ve yarın da bizim olacak olan güzel bir ülkenin çocuklarıyız. ,, Ne diyelim; aç tavuk rüyasında, kendini arpa ambarında görürmüş! İSTER İNAN 1İSTER İNANMA —I ——— ——— ——— —— ——— ——— ——— — Boğuluyorum.. Imdat! — İmdat.. imdat!. İşte.. — ikinci çarpışmadan sonra koyu karanlık denizin üs- tünde can havlile çırpınan 53 zavallının hançerelerinden akse- den imdat sesleri, facianın tüyler ürperten ve sinirler geren deh- şetini büsbütün arttırıyor. Fakat müsademe — ortalığa ©o derece geniş bir — şaşkınlık — vermişlir ki hayat ümidile çırpınan bu 583 zavallıyrı kurtarmak — için girişilen hareket manlesef yü- rekler acısı neticeyi — önleye- miyor ve Oyarım saat gibi kısa bir zaman İçinde ancak 12 — kişi — kurtarılabiliyor. Bu 12 kişiyi de kayığı parçalayan vapur kurtarıyor ve alıp İzmite götürüyor. Geriye kalan 41 zavalh imdat feryatlari ve hırıltılar arasında boğulup Marmaramn derinlikle- rine ebediyen kaynıyorlar. Kurtarılanlar Son dakikada aldığımız malü- mata göre, çarpan vapur tarafın- dan — kurtarılan kazazedelerden bir kısımının isimleri şunlardır: Movlüt oğlu Ishak, — Hasan, değirmenci Mehmet, Harun, Safer, Hasan ve Salih Efendiler. Geriye — kalan ve maalesef kurtarılamayan 41 kişin isimlerini öğrenmek, — bütün — gayretimize rağmen mümkün olamadı. Çünkü faciadan en evvel haberdar ol- ması Tâzımgelen en salahiyetli makam bu korkunç hâdiseyi biz- den sonra haber almıştı. İstanbuldan —dün gece yarısı İzmite kalkan, cesametine naza- | ran bir şilep olduğu söylenen ve — Heybeli açıklarında — şu korkunç faciaya sebep olan vapu- run ismini öğrenmek te mümkün olamamıştır. Çünkü vapur müsa- demeden sonra deniz Üstünden toplıyabildiği 12 kazazede ile kimseye hüviyetini bildirmeye lü- İNANMA! gazete kapanmadı, Henüz çıkıp çağırmaktadır. Bu nushesında — gunları ı.ıxıyon ya bu- zum görmeden İzmit istikametine Sözün Kısası Müjde: Komisyon Işe Başlamak Üzere A E. Ölçüler kanununun — tatbik mevküne — konulduğu — günden bugüne kadar bir seneye yakın bir zaman geçti, buna rağmena dün gazetelerde aynen şu fıkrayı okudum: *“ Okkanın kiloya tahvilinden sonra başlıyan ihtikâr hakkında tetkikat yapmak üzere bir komis- yon teşkiline karar verilmişti. Bu komisyona — belediyeden İktısat müdürlüğü kısım amiri Hikmet Bey tayin edilmiştir.. Komisyon yakında içtimalarına başlıyacak-« Hr .» Sekiz ay evvel hâdis olan bir waziyetin tetkikine memur edilen komisyonun azası sekiz ay sonra tayin edilirse, — İşleri ne vakıt başlar ve ne vakit biter kestire- miyorum, fakat farzedelim ki baş- ladı ve hakikaten ihtikârın yapıl dığını tasdik eden bir raporun : yazılması ile bitti, haydi hüsnü- * niyette biraz daha ileri giderek ilâve edelim: İ İhtikârın da önü alındı, diye- lim. Jhtikârın başladığı günden bittiği güne kadar muhtekirlerin cebine giren fazla para milyon- ları bulur, bundan kim mes'uldür, ve mes'uliyeti — nasıl tahakkuk edecektir? Bilinmesi lâzımgelen mesele budur, Dün akşam köprü üzerinden 10 kuruşluk şam fıstığı almak is- tedim, satıcı yüz gram verdi, kli- losu yüzdendi, halbuki geçen se- ne ayni paraya okkasını veriyor« du, hatırlattım. — Ne çıkar, dedi, ha okka, ha kilo, ikisi de birdir. Az ilerde küçük kulübeden bir paket çıkolata aldım, daha geçen gün bu pakete 12,5 kuruş — veri- yordum, bu defa satıcı 15 kuruş istedi. — Sebep? — Hükümet kilo başına 30 kuruş müdafaa vergisi koydu, kmk::ı;ınyı (9 da fiatı (15) kuruşa — Bir kiloda kaç paket vardir? 4! . — O halde kumpanyanın pa- ket başına 45 para zammetmesi lâzım değil mi? — Evet amma. İşte (55) para da kendisi kazanmak istiyor ! — İhtikâr var mı yok mu? Bu sualin en iyi cevabını mu- tat üzere alış veriş ettiğim bakkal verdi: — Bu fasulyenin okkasını ge- çen sene 26 kuruşa alıyordunuz, bu sene kilosuna veri- yorsunuz, bu pirincin okkası 30 du, busene kilosu 32 dir. Neden yüselmiştir. Benim geçen sene temin ettiğim kâr nispeti neyse bu seneninki de odur. İşin başını mütevassıtın dükkânında — değil, büyük — tüccarın — yazıhanesinde arayınız. Komisyon teşkil edildi. Araştıracak diyorsunuz, buna ne lüzum var aalamıyorum. Tek bir adamın, tek bir bakkala gidip faturalarını gözden geçirmesi ve elde edeceği izin Üzerinde yürü- mesi kâfidir.,, Krssrscsee A AAA ALAALALERBEAEEASLALEKABESEBALAAnALLKAE. Denlzyolları Idare- sinden, Akay — Müdüriyetinden, Liman Re'sliğinden ve sair ma- kamlardan — sorup soruşturduk. Kayığı parçalıyan vapurun ismini onlar da henüz öğrenememişlerdi. Bununla beraber alâkadar makam ehemmiyetle tahkikat yapmakta- dır.JÖlen öldükten ve kalan kal- dıktan sonra « Afitap » motörü Heybeli iskelesine yanaşmış, kap- tan Faik Efendi motör içindekl sepze süt ve tereyağı hamulesini Heybeli iskelesine çıkarmış, ora- dan bu sabah ilk postayı yapan “Moda,, vapuruna binerek ha- mulesile beraber İstanbula inmiştir. Faik efendi vapurdan İstan- bula çıkarken bulunmuş ve facia hakkında iWfadesi alınmak lzere İ karakola götürülmüştür.