SON POSTA Sayfa "':!'— .Ziya Şakir İTTİHAT 8 inci lıtım Her hakkı mahfuzdur. No. 78 GBela- 934 ve TERAKKİ Nasıl Doğda?.. Nasıl Yaşadı?.. Nasıl Öldü? Beylerbeyi Sarayında Bulunan Abdül- hamidin Bursaya Nakli İsteniyordu.. HÜTKE p J17 Şubat 330 günü), gelecek Eylülde tekrar açılmak Üzere Âyan ve Meb'usan Meclisleri tatili faaliyet ederken Meclisi Meb'usan Reisi Halil Bey, Meb'- tsan Meclisi kürsüsünde dikkate şayan bir nutuk iradetmiş.. İng'il- tere, Rusya, Fransa devletleri aleyhinde pek şedit bir lişan kullandıktan sonra, bu düşman- larla son: haddine kadar harbe devam edileceğini — söylemişti. Halil Beyin bu nutku, harbin uzamasından - korkanların tüyle- rini Ürpertmişti. Fakat Çanakkale bombardımanı — ve düşmanların karaya asker çıkarmak teşebbls- leri başlar başlamaz hükümette -göze çarpacak deretede- telâş eserleri hissedilmişti. Herşeyden evvel hükümetin Osmanlı Banka- sında bulunan paraları Eskişehire nakledilmişti. Topkapı sarayındaki hazincihümayunda — bulunan kiy- mettar eşya ile (Emanatı Müba- reke) nin de Konyaya nakline karar verilmişti. — Padişahım da Anadoluya geçirilmesi için terti- bât — alınmıştı. Ayni — zamanda, Beylerbeyi sarayında mahpus bu- lunan (Hakanı sabık, Sultan Ab- dülhamit Hân) da Istanbulda br rakılmıyacaktı. Hükümetin bu hazırlıklarına - başta Beşinci Sul- tan Mehmet olduğu — halde- Hai a Bllakür ğğt tüvünt gösterdikleri halde Abdülhamit, kendisinin de Bursaya nakli hak- kında vakl olan iptidai tebligata şiddetle itiraz ediyor : — Ben, şuradan şuraya git- mem., Buradan kaldırdılar, Selâ- niğe götürdüler. Oradan tekrar buraya getirdiler. Şimdi de Bur- saya götürecekler. Nadir bu?. Hem bu kadar telâşa ne lüzum var, Çanakkale boğazını canla, başla müdafaa ederlerse, bir tek düşman geçemez. Diyor; cihanı felâket ateşleri içinde yakıp kavuran bu harbe, vaktinden ve lüzumundan çok evvel girenlere alenen lânetler yağdırmaktan çekinmiyordu. Abdülhamit, — senelerdenberi geçirdiği siyasi tecrübelerine na- zaran vaziyeti şu suretle izah ediyordu : — Ben, (93 harbi) nden sonra Ruslarla dalma hoş geçindim. ouların — dostluklarından istifade eltim. Ayni zamanda İngilizleri de kırıp incitmedim. Fakat hiç bir zaman, hiç bir meselede bu iki devletin fikirlerini bir noktada birleştirmedim. Meşrutiye hükü- meti, bu iki devleti birden ken- disine düşman etmekle çok büyük lığr hata irtikâp etti. Boğazlar bizde oldukça, harbe girmemek mümkün değildi. Fakat hiç ol mazsa bir müddet daha sabret- mek elzemdi. Bakınız, İtalyaya.. Almanya ve Avusturya ile sene- lerdenberi müttefik olduğu hülde, harp başlar başlamaz derhal bir lı.nfı çekildi. Hiç — şüphesiz ki bir müddet daha bekliyecek., Hangi tarafta zafer ümidi görür- &6, O tarafa iltihak ederek harbe girecek, Fakat bizim cahil ve beceriksiz vükelâmız, bunu yapa- madılar. Kör körüne Almanların lerin Anadoh imett. Üzadarl SLALTULNİZ! KA F Fatihte harp ilârı merasimi peşlerine takıldılar. Bu zavallı milleti de ateşe yaktılar. Diyardu. Sultan saraylarında da büyük bir korku hükümferma olüyordu. Şehzade ve Sultanlardan bazıları bizzat beşinci Sultan Mehmede müracaat etmişler, iç Anadoluya gitmek için müsande istemişlerdi. Adliye nazırı İbrahim Bey ile Rüsumat emini ve sair bazı yük- sek memurlar, ailelerini Bursaya göndermişlerdi. Hükümetçe: (Ça- nakkale, son dereceye kadar mü- dafaa.edilerek düşman zırhlılarının Boğazdan geçmesine imkân veril- miyecek ise de, ahaliden arzu eden- e neşredileceğine dair —kuvvetli bir şayia deveran etmekte; halkın korku ve heyecanını tezyit eyle- mekte idi. Tam bu sırada hükü- metin şaşkınlığı yüzünden büyük bir skandal — zuhura — gelmişti, Dahiliye Nezaretinden —Adalar Kaymakamına bir telgraf çekil- miş; adaların derhal tahliyesi emredilmişti. Kaymakam bu emri halka tebliğ eder etmez, İskeleler bir anda mahşer haline gelmişti. Fakat iskelelerde bir tek vapur bile yoktu. Kadınlar ve çocuklar, korkularından ağlaşıyorlar; cesur olanlar, sandal ve kayıklarla karşı sahile can atıyorlardı. Bu sırada kibar allelerine mensup bir İtak yan küdini çocuğunu düşürmüş; © gürültü arasında doktor bulu- tamadığından vefat etmişti. Bunu haber alan İtalya sefiri derhal Babiıâliye dayanmış: — Mademki Adaları tahliye etmek İstiyordunuz.. evvelâ vapur göndermeniz ve halkı, heyecana düşürmemeniz lâzımdı. Diye bağırmıya - başlamıştı. Dahiliye Nazırı Talât Bey, hükü- metin böyle bir şeyden haberi olmadığını — söyledikten — sonra Sefirin gözü önünde kaymakamın sderbal axline ve muhakeme altına aldırılmasına emir vermişti. Ta- bildir. ki, bu bir gösterişten ibaretti. Ayni zamanda, ahaliden isteyenlerin adalarda kalmalarında hiçbir. mahzur olmadığına dair resmen tebligat icra edilmişti.. O günlerde hükümet o derece şaşırmış bir vaziyete girmişti ki sabık — nazırlardan — Süleymanlil- büstani Efendi (I| Amerika ve İtalya — Sefirlerine — gönderlilmiş. ( Arkası var ) ÜD) Bu zat, ( Böyaelmilel sulh cemiyeti) azasından olduğu için bu işe memur edilmişti. Eskişehir Hayvan Sergisi Eskişehir sergisinde birinetrik kazanan hayvanlar Eskişehir (Hususi) — Bu sene açılan Ehli Hayvanlar Sergisi her senekinden daha fazla rağbet bulmuştur. Sergide birincilik kazanan hayvanlara 2,500 lira mükâfat dağıtılmıştır. Sergiye 160 at ve kısrak, 27 inek, 10 boğa, 70 tiftik getirilmiştir. Serginin tanziminde Baytar Müdürü Niyazi Beyin büyük bimmeti sebketmiştir. L Avrupa Mürekkevlerinin Rezaleti Yazılan Kâğıtların Mü- rekkepleri Uçuyor (Baştarafı 1 ioci yüzde ) Hâdise şudur: Hazinei evrakta Avrupa mü- rekkebi kullanılmıya başlayalıdan- beri yazılmış ve hıfzedilmiş tarihi vesikalar tetkik edilince bu vesi- kalardan bir kısmının yazılarının yerlerinde yerler estiği, bir kıe- mının da yazıları uçmak üzere bulunduğu ve okunmaz bir hale geldikleri gürülmüştür. Bu hususta malümatına mü- racaat ettiğimiz alâkadar bir zat bize demiştir ki: — Bu hal, Avrupa mürekkep- lerinin rezaletini meydana çıkar- mıştır. Bu mürekkeple yazılmış yazı- ların uzun zamana tahammül etmediği, bir müddet sonra uçup kayboldukları anlaşılmış oldu. Bugün elde ( 25 - 30 ) senelik bazı evrak vardır ki yazılar uçmuş bulunuyor. Bir kısmı da şimdiden okunmıyacak bir hale gelmişlerdir. Halbuki, buna mukabil, hazi- nelevrakta — meselâ tâ Kanuni Süleyman zamanından kalma el yazısı vesikalar var ki gerek mürekkebi, gerek yaldızları hâlâ yazıldığı zamanki kadar taptaze Bilmecemizi Doğ- ru Halledenler ( Baştaratı 7 inci yüzde ) Birer küçük sulu boya ala- caklar: Aukara Dahiliye — Vekâleti vilâyetler idaresi 3Sfincü — gube gefi Ethem Bey yeğeni Mehmet, Topkapı tramyay darak yerinde Nevzat, Âkaa- ray Taşkasap Halimbey — sokak No. 1 de Alâcddın, — Beşiktaş Muradiye e kumaa 3'üncü şube müdürü Cevdet Bey kızı Leylâ Türkân Hanım ve Beyler. Birer kart alacaklar: Nazilli Recepbeyl İkmektep talebesinden Ore han Osman, Ankara Hamamönü evkaf evleri karşımnda 2-2 de Muaazez, İs- tanbul kız lisesi 458 Bedin, Gedikpaşa Uzakzadeler apartımanı Refik, Tarsus memleket hüastanesi — idare memuru imin l Turgüt Ülvi, Manisa ğlılı:ı ğl?uîş 966 Ali, Bakırköy Kar- taltepe Veliefendi koşu cad. 17 Enma, Alaşehir Kurtuluş sokak No. 12 de Re- şit efendi kızı Kadriye, Afyon İsmet- paşa birinci mektebi 2 inci sınıf 60 Necip, İstanbul San'at m ktebi G1 Hü- diyo Avni, Mahmutpaşa Tasvir sokak No. 16 da Feyyaz. Denizli Çaybaşı mahallesi avukat A. Fehmi Bey oğlu Ekrem, Küçükayasofyada Fatma Me- kbha, Bolu avukat Sırı Bey - oğlu M. Hâmit, Ankara Çocuksarayı caddesi İbrahimbey aparlımanı No. 1 Muazzez, Kütahya vilâyel matbaası ustabaşı Ha« san efendi kızı Nesrin, Feyzifti line. sitden Şehim, Gümeç, Burhaniye Ayan zade Ahmet, İzmir Karşıyaka Ankara mektebi 387 Sedat, Aydın Doktor Nazif Bey oğlu Gültekin, Kartal Cumhuriyet caddesi No, 24te Leman Fehim, Ankara Poyracı mahallesi Hacülyas sokağı No 12 de Abdullah, Lüleburgaz oşralından İzzet Bey oğlu Erdel, Beşiktaş Mura- diye 1inci Yenisokak No. 86 dan Sa- biha mustafa, Beyoğlu 10 uncu mektep 99 Ayşe, Samsun Ağayalı caddesi Hi- maysi Etfal karşısında No. £1 de Bey- | doğan, Çorluda fabrikator Yusuf Ziya Bey kızı Neolâ, İstanbul kız İisesi 1028 Sasahat, Ankara Mizakımilli mahallesi Aydemir sokak No. 20 de Rıfat Bey kardeşi Neodet, Çorlu Çeşme sokajğında No. 30 da Güzin Bekir, Paşabuhçe İn- gsirköy No, 16 da Zihni Bey kızı Zühal, İstanbul Terzilik mektebi No, 261 Pulatlı demirci hacı Hüseyin Kartal Maltepe çarşı içi bakkal Rasim kızı Sevim, — İzmit Sırn Paşa köşkü Sevim —Mehmet, Gazlosmanpaşa ortamektebi sınıf | - o 412 Lüt Erenköy — kız lisesi 489 Mari, Ankara Anafartalar muhallesi Mesçityokuşu No, 13 te Ali İrfan, An- talya Teşvikiyo mahallesinde No. 16 da Cavit, Ankara Gazi orman çiftliği stajyer Mustafa, — İstanbul — Kabataş lisesi 867 M. Rahmi, Burhaniye İlke mektep mezunlarından 173 Nurettin Bey ve Hanımlar. durüyor. O derecede ki bu yal dızlara el sürüldüğü zaman en hurda tozları hâlâ uçmamış gibi elinize çikar. Mürekkepleri hiç bozulmamıştır. Hâlâ.. Yani 500 senedenberi ! İhtimal ki bu yazıların yazılı bu- lunduğu kâğıtlar çürüyecek, fakat bu eski Türk mürekkepleri kâğıt- lardan yine çıkmıyacaktır.. Görülüyor ki eski Türk mi- rekkebi bugünkü Avrupa mürek- kebine çok faikmış. Avrupa mürekkebi kullanılmıya başlanmazdan evvel yazılmış olan vesikalar (Bezir mürekkebi) deni- len eski nefis yerli mürekkaple yazılırdı. Bizim Bezir mürekkebi meğer Vezir mürekkebi imiş! Gariptir ki yine Avrupa kur« şun kalemlerile yazılmış olan ya- zılara birşey olmamıştır. Fakat mürekkepler tabansız! Herhalde, bu rezaletten sonra, Avrupa — mürekkeplerine — itimat hiçbir veçhile caiz değildir. Avrupa meğer bize ötedenberi (Karaman koyunu) cinsinden mü- rekkep ithal ediyormuş. Oyunu sonradan meydana çıktı!. — İ.M. |Mektep Kitapl;r; Bir Meseledir ( Baştarafı 1 inci yüzde ) kâğit üzerine basılmıştır. Her kk taptan asgri (100) bin adet satıs lıcılgı da söylenmektedir. aha büyük hacimde ve İçin- de daha çok resim bulunan kitaplar daha ucuz satıldığı halde hacim itibarile daha küçük ve resim itibarile daha fakir ve hattâ hiç resimsiz kitapların ev« velkilerin üç misli fazla fiatla satılması hakkındaki sırrı bir kitapçı bize şöyle izah etmek- tedir : — Maarif Vekâleti ucuz satılan kitapları münakasa ile bastırılmıştr. Diğerleri ise münakasasız bas- tırılmıştır. Eğer bunlar da mü- nakasa ile bastırılsa idi ayni de- recede aşağı satılmak mümkündü, (15) kuruşa satılan kitaplarda bile asgari (3-4) kuruş safi kâr vardır. Yani (100) bin tarih kitabı üç dört bin lira kazanırken kü- çük oldukları için daha ucuza mal edilmesi lâzımgelen diğer kitap- lardaki kazancı tasavvur ediniz. Ayni zamanda bu basıcılar kom: siyon vermedikleri İçin çocuk velileri kitapları kolaylıkla teda- rik edememektedirler. Maarif Vekili Beyin bu va« ziyeti tetkik ve ortalığı aydınlat- masını ehemmiyetle rica ediyoruz. Bir Komisyon Davası ( Baştaralı-1 inci yüzde ) sına teklif ettiğini anlamış ve bu davayı açmıştır. Ekrem Beyin iddiasına göre, teklifi yaparken Tadlayı son fiat olarak beş bin İngilize Domink kayı da 20 bin sterline bıraka- cağını bildirmiştir. Bu zatin iste- diği komsiyon, bu — vapurların kendi teklif ettiği fiat üzerinden baliğ olduğu nizami komsiyon hakkı imiş. Yoksa, bu zat, bu gemilerin daha fazla fiata satın alındıklarını öğrendiğini, bu istih» barı doğru ise komsiyonun o esas üzerinden tayinini istemektedir. Dün muhakeme görülecekti. İki taraf — vaktinde — gelmediğinden dava bir başka güne kaldı. < bit HAKbÜĞÜ e Dü 5