z K I Dünya Hâdiseleri | e İngilizler, Karikatürlerini Beğenmiyorlar Ingilizce Daily Mail gazetesi, umumiyetle dünya matbuatına akse- den — İngiliz tipi şeklinden şikâyet- çidir. Bu gazeteye göre Avrupa karikatüristleri, Ingi- lisleri, gayet İntizamsız bir surat sahibi, çok uzun çeneli, ince dudak ve geniş ağızlı, ileri fırla- mış, büyük uzun dişli, beygirinkini andırır çeneli olmak üzere yapar- lar. Avrupa — karikatüristlerinin Ingiliz erkeği hakkındaki bu neza- ketsizliği — yalnız ona inhisar etmez, İngiliz kadınının çehre güzelliğine de tecavüz ederler. Daily Mail diyorki: Müzelerimizde — mevcut İIngiliz “kskeletleri gösteriyor ki Ingilizlerin çehresi, bugün Avrupa karika- türistlerine gülünç bir mevzu teşkil edecek surette lüzumundan fazla uzun ve at kafasımı andırır şekil — ve — şemailde — değildi. Ingilizlerin çehrsindeki değişiklik Danimarka ve Iskandinav istilâ- larından sonra bir parça da yenilen yemeğin tesirile bu hale geldi. 4 Londnd.ı açılan “İdeal Ev,, sergisinde müstakbelin evi olmak Üüzere şa- m yanıdikkat bir mo- del - teşhir. edil- mektedir. Bu bina, İstenildiği gibi büyük veya küçük inşa edik- mektedir. Krome çeliktedir. Çün- kü bu maden pahalı değildir. Mukavemetlidir. Manzarası güzel- dir ve hususi bir itina istemeden rengini muhafaza etmektedir. Bu evlerin küçükleri hizmetçi ihtiyacı duyulmıyacak şekilde ypılmakta- dır. Hususi bir makine bahçede istenilen sebzeyi toplamakta, tu- haf bir daire çocukların elini yüzünü bir süngerle sabunlamak- ta, yataklara yatarken basılan bir elektrik düğmesi sayesinde kahve pişirilmekte ve kurtarılıp önünüze getirilmektedir. Bu evin bahçe- sinde bir makine vardır ki evin köpeğini otomatik bir surette yıkar, Odaların kilit kolları ço- cukların boylarına göredir ve ço- cuk büyüdükçe bu kolları da yükseltmek mümkündür. Bu evler baştan başa fabrikada yapılmakta ve sonra Üç günde yerlerine ta- kılmaktadır. , görmvERN N Son Posta Eski Zabtiye, Çatalçeşme sokağı, 25 İSTANBUL Onların yü- zünü at ka- fasına benze tiyorlarmış Gazetemizde — çıkan — yazı ve resimlerin bütün hakları Mmahfuz ve gazetemize aittir. ABOÖNE FiATLARI Abone bedeli pe: değiştirmek 2; —— Gelen ecvrak geri verilmez. HWânlardan mos'uliyet alınmaz. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi lâzımdır. Posta kutusu: 741 İstanbul Telgraf :Sonposta 'Telefon 120203 EHMı ]w 'KİM z )e Z oi İslâm saltanatının Emevilerden Abbasilere geçişi çok kanlı oldu. Yeni devletliler ve taraftarları yıldızları artık düşmüş olan eski hükümdar ailesile mensuplarını vahşi bir hınç ile takip ediyor- lardı, ortadan — kaldırıyorlardı. Yalnız diriler değil ölüler de bu hınçtan kendilerini kurtaramıyor- lardı. Bütün Emevi hükümdarların mezarları açılmışti, cesetlerin ke- mik kalan başları — kesilmişti. O meyanda Abdülmelik oğlu Hişamın na'şi henüz çürümemiş olarak kabrinden çıkarıldığı için sanki sağ imiş gibi sorguya çe- kilmiş, deynek cezasına mahküm edilmiş ve mükemmel dövüldükten sonra yakılmıştı. Ümeyye oğulları bu amansız husumet Öönünde gidecek yor, saklanacak — delik bulamıyordu, ister istemez yeni devletlilere iltica ediyorlardı. Abbas oğulları salta- natını kuran Seffah, ilkin bu sığı- nışları kabul eder gibi göründü, Emevi prenslerden tam yetmiş kişiyi bu uysal görünüşler sara- yına topladı. Sonra bir ziyafet tertip etti, yemek yenirken misa- firlerin toptan öldürülmesi emrini verdi ve o yetmiş prensi, içtikleri çorba burunlarından aka aka ora- cıkta parçalattı ve Abbas oğlu, | çcançekişen mahkümların üstüne minderler attırdı, yine yemeğe devam etti. Zıyafetin musikisi ölenlerin İniltisi idi. İşte bu süretle kurulan yeni saltanat «Mansur» un eline geçin- ce cinayetlerin cephesi değişti. Bu yeni hükümdar, kesilecek | Emevi başı kâlmadığını görünce kılıcı, kendi ailesine yar olanların kuvvetlilerine ve yine kendi aile- sinden vaziyetleri şüpheli olanlara çevirdi. Bunların başında Hora- sanlı Ebu Müslimle Mansurun öz anıcası Abdullah bin Ali vardı. Ebu Müslim, Emeviye salta- uvatını yıkan ve yeni saltanatı kuran adamdı. Mansur işte bu hizmetin- den dolayı onu ölüme mahküm edi- | yordu. Çünkü Horasanlı serdarın | bir inkılâp daha yapabilmesinden korkuyordu. Abdullah bin Ali ise yaşça büyük — olmak itibarile hükümdarlığın, kendine geçmesi lâzım geldiğini iddia ediyordu. Mansur hain bir siyaset takip ederek ilkin Ebu Müslimi - Abdul- lahın Üzerine saldırdı, — İkisinden hangisi bu savaşta” telef olma — SON POSTA Tarihi Müsahabe ,Tu zdan Temel Üstünde V ” i PU Mansur için bir kazançtı. Kalanla daha kolay boy ölçüşebilirdi. Fakat Ebü Müslim, kanlı bir muharebe — sonunda — Abdullahı mağlüp etmekle beraber öldür- medi, sağ bıraktı. Mansur'dan da onun için aman istedi. Genç ve entirikacı hükümdar, hiddetini sakladı, İstenilen amanı verdi. «Şu — karatoprak — üzerinde amcasına suikastte bulunmaya- cağına and içti. Müteakiben de bir fırsatını buldu, Ebu Müslimi pusuya düşürdü, öldürttü. Şimdi amcasını da öldürmek istiyordu. Fakat içtiği and, ver- diği söz bütün memlekette duyul- muştu. Durup durürken yeminini ve sözünü ayak altına alırsa halk yanında itibarı bozulacaktı. Bu sebeple amcası oğullarından olup Küfede vali bulunan İsayı yanına çağırdı: — Ey amca oğlu, dedi, senin ikbalin benim ikbalime bağlıdır. Ben tehlikeye düşersem sen de tehlikeye uğrarsın.. Onun için benimle el ve gönül birliği yap- mıya mecbursun. Doğrüu mu, değil mi? Beriki “ Evet,, teklifte bulundu: — Amcamız Abdullah, bizim hakkımızda fena fikirler besliyor, hain teşebbüslerde bulunuyor. Kendisi çoktan ölüme hak ka- zanmıştır. Vücudünü izale etmez isek devletimiz için rahat ve emniyet yoktur. Onu beraber al, Küfeye götür. Gizlice öldür! İsa bu emre itaat edeceğini söyledi ve Abdullahı yanına alıp * muhterem misafir sıfatile - Kü- feye götürdü. Mansurun maksadı düşmanını İsaya öldürtmek ve deyince şu P — Gazetenin esas gazısila bir sütanuan iki satırı bir (santim) sayılır. 2ee Sayfasına göre bir santi- min ilân fiatı şunlardır: « Bir şantimde — vasalti (8) kelime — vardır. 4—İnce ve kalın yazılar tutacakları yere — göre Köşk — Amca dedi. Bu, yeni bir şey. Ttuzdan temel!, Nasıl hoş değil mi? #onra onu, amca katili diye İdam -etmekti. İsanin dostları bu entri- kayı sezdiler, kendisini — cellât olmaktan menettiler. Küfe Valisi ne bahasına olursa olsun, amca- sını muhafaza etmeye karar vermişti. Aradan bir müddet geçince Mansur, plânının neticesini almak istedi. Küfeye bir emir gönderdi, Abdullahın yanına gönderilmesini talep etti. O, amcasının öldürül- müş olacağını tahmin ediyordu ve bu haberi' alır almaz amcası oğlunu zindana attırmayı, ölüme mahküm ettirmeği kuruyordu. Fakat Küfe Valisi, kendine ferman getiren adamlara Abdullah bin Aliyi diri olarak verdi : — İşte amcamız, dedi. Sağdır, afiyettedir. Yine sağ ve afiyette kalmasını dilediğimi Emtrilmüminin Hazretlerine söyleyiniz ! Mansur, öldürüldüğünü işide- ceğine kanaat beslediği amcasını karşısında görünce şaşaladı, fakat ,hiddetini yine içinde sakladı, güler yüz gösterdi, iltifat etti, yedirdi, içirdi, hıl'at giydirdi. Mi- safir olarak sarayında alıkoydu. Lâkin içi içine sığmıyordu, amca- sını öldürmek fikri kafasından bir tülü çıkmıyordu. Bununla beraber ona verdiği sözü de unutamıyordu, açıkça söz dönekliği yapmaktan çekiniyordu. Nihayet bir çare buldü, sözünü bozmadan onu öldürmek için bir yol tasarladı. Bu, temeli tuz üs- tüne kurulu bir köşk kurmaktı. Yukarıda söylediğimiz veçhile Abdullah bin Alinin Ebu Müslime teslim olması üzerine Mansurun verdiği aman şu şekilde idi: “Şu kara toprak üstünde am- camın hayatına ilişmiyeceğimi,, ... Bu eümleden çıkan mana, bir bakımda Mansurun amcasına sul- kast etmiyeceğinden ibarettir. Fa- kat tahlil olunursa onun meselâ denizde veya nehir Üstünde am- casını öldürmemeyi taahhüt — et- mediği de anlaşılır. Binaenaleyh Mansur, karadan başka bir yerde amcasını öldürdüğü takdirde sö- zünü bozmuş olmıyacaktı!. Abbasiler saltanatını elinde tutan genç ve zalim hükümdar, bu esas üzerine mülâhâza yürüte- rek işte o kararı vermişti, temeli tuz Üstüne kurulu bir köşk yap- >tarmışt. Tuz, onun düşüncesine Birinci teşrin Kari Mektupları Bir Mütekaidin Maaş Muamelesi Tekalt maaşım tahsis edilmel üzere İstanbul Deniz Tica Müdürlüğü tarafından Çorlu Mal: müdürlüğüne Haziran 934 zarfı: da dört defa yazıldığı hald cevap gelmemiştir. Bu husus i defa da mahallimezkür Kaym kamlığına ve bir defa Tekirda; Defterdarlığına, bir defa da Tı kirdağ Vilâyetine yazılmış. diye kadar bunlara da cev verilmemiştir. Bu yüzden dö: aydanberi maaşım tahsis edilm yerek maaaile sefalette kaldı: Bu hususta alâkadar makamı! nazarıdikkatinin — celbedilmesi: rica ederim. Kasımpaşada Debağhanede Çaj danlık sokağında mütekait: Emi: Cevaplarımız Uluköyde mütekait yüzbaşı Nurettil Beye: Maarif Vekâleti kat'i olar vaziyeti izah etmiştir. Çıkan riv: yetler asılsızdır. Bakaloryaya tâbi olmıyan 6, 7, 9 ve 10 uncu sinil larda bir dersten ipka kalanları: .yeniden imtihana sevkedilmel. için verilmiş hiçbir karar yoktı efendim. * Manisa'da — hükümet Abdi FEfendiye: Kuduz — hastanesinde teda edildikten —sonra İyi olmuşt diye çıkarıldığını ve birkaç i sonra kudurarak öldüğünü yaz diğiniz. kiz. hakkında - tabkikat yaptık: Bu kız 30 hayvanı ısıran müt* hiş kuduz. bir köpek tarafından yüzünden, — burnundan — boynu! dan, ve hatta başından ısırıldıks tan â gün sonra kuduz hasta* nesine getirilmiş ve derhal teda altına alınmıştır. Burada kendi- sine en kuvyetli ve azami tedavi yapılmış ve 25 gün yatırıldıkta! sonra iyileşmiş bir halde hasta: neden çıkarılmıştır. Bu kabil hastaların kurtuk masına imkân olmadığı halde bu kızın böyle iyileşmesi hastane* de hayretle karşılanmıştır. Fakat anlaşılıyor ki - hosta muvakkat bir salâh eseri göster” miş, bilâhare kudurmuş ve ölmü; tür. Hastanede kaldığı 25 gün zarfında biçbir “arâz gösterm miştir. köşk te toprak üstünde bulunmı yordu. O halde amcasını or.c0a öldürmekle sözünü bozmuş olmak lekesini kazanmıyacaktı. Mansur, dediğini yaptı, amca« sını bir gün yanına alarak o köşt ke götürdü, temeli hakkında iza* hat verdi: — Amca, dedi, bu yeni bir şey. Tuzdan temell.. Nasıl hofi değil mi? — Hoş amma zevki ne?, Yas rın bu temel sarsılmaz mi, köşk çökmerz mi ? — Köşkün bir gün ve yalı :£ bugün mevcut olması kâfil — Neden? — Toprağa dayanmayan yc * lerde bulunduğunu size anlatm: * için! Abdullah bin Ali ancak söz Üzerine vaziyeti anladı, f kellesini kurtaramadı! clvarın