Değirmendere İzmitin En Güzel Mesiresidir İzmit, (Hususi) — Değirmen- dere İzmite vapurla 45 dakikalık bir yerdir. Evvelce denizden 15 dakika içerde epeyce yüksek bir dağın eteğinde ve fakat küçük bir tepenin arkasında saklı bulu- nan bu şirin köy 15 - 20 seneden- beri yalıya doğru yayılarak eski manzarasını bir kat daha süsle- miştir. Değirmendere halkı sırf mey- vacılıkla geçinir. Herkesin kendi- ne göre birkaç dönüm meyva bahçesi vardır. Değirmendere; fındığı ile de meşhurdur. İstanbulun taze fındık ihtiyacını evvelâ Değirmendere temin eder. Yazın, bağlarda çalışan işçileri akşam Üzeri köyün yalısına iner- | ler, kızgin güneşin hararetile yanan — vücutlarınm, her zaman rüzgârı eksik olmıyan koca çınar- ların altındaki kahvede büyük fincanlı kahvelerini içerek din- lendirirler. Değirmendere; — İzmit halkının en güzel mesiresidir. Halk Cuma günleri akın, akın buraya gelir geç vakte kadar asır dide çınar ağaçlarının altında güzel bir gün geçirirler. Yalnız burada adeta bir ev buhranı yüz- | gösterir. Bu köyün üç dört senedenberi gittikçe büyümesine en büyük âmil, memuriyetlerinden tekaüit edilen birçok zevatın buraya yer- lTeşmiş olmasıdır. Meyva zamanın- da Değirmendere — iskelesinden hergün bir motör, Istanbula küfe- lerle fındık ve Üzüm taşır, Köylülerin çoğu daha meyva kemale gelmeden kabzımallara satarlar. Ve bağlandıkları kabzı- mala çıkardıkları mahsulu gön- derirler. Köyün çok çalışan muh- tarı ve arkadaşları köyün ihtiyaç- larına karşı muvaffakiyetli işler yapar. Ve halkı verdikleri karar- İa her zaman memnun ederler. Köy bir saatlik mesafede bulu- nan e nahiyesine bağlıdır. Köyde küçük bir posta telgraf daliresi bir de jandarma karakolu vardır. Ayrıca bir fırın ve beş dük- kânı ve dört kahvesi vardır. Yalı ve eski Değirmendere dahil ol- mak Üzere 200 € yakın hanesi mevcuttur. Gölcüğün buraya yakın olma- n — köyde pek — canlı — bir kalabalığın her zaman görünme- sine vesile teşil etmektedir. Fabrikalarda çalışan birçok amele ve Gölcükteki müessese ve gemilerde bulunan zabitanın bir kısmı burada oturmaktadır. ürmendere İzmit köyleri ınııDım en canlı ve nahiye mer- kezine lâyık bir köydür. Uşakta İlk Pancar Mahsulünü Ge- tirenlere İkramiye Verildi Uşak, 1 (A. A.) — Yaptığı büyük teşkilât dolayısile bu sene şeker fabrikası kumpanyasına 5 birinci teşrinde başlıyacaktır. Dün defne — dallarile — süslenmiş bir trende ilk pancar geldi ve 1500 amele bu treni merasimle karşı- ladı. İlk pancar sahiplerinden altı kişiye fabrikaca ikramiye verildi. Armutluda Elektrik Armutlu (Hususi) — Elektrik tesisatı ikmal edilmiş ve kasaba elektrikle aydınlatılmıştır. Armutluda Bir Kaza Armutlu ( Hususi ) — Evvelki gmı Arnavutköy çiftliğinde bir aza olmuş, Ali isminde bir adam çiftliğinde kestane toplarken 20 metre yükseklikteki ağaçtan dü- şerek ölmüştür. Zafranbolu (Hu- susi) — Köyler- deki kırk mek- tebe ilüâveten bu defa bir yıl için- de yirmi beş | köyde daha ye- niden — mektep $ yaptırılmıya mu- vaffak olunmuş- tur. Bu meyan- da “Yörük,,köy- lerinde — bir de yatı evi yapıl- mıştır. Mektep- cilik sahasında muvaffakiyetli a- dımlar atan kay- makam İhsanBey — diğer — sahalar- da da faydalı işler görmektedir. Yıllardenberi Araç çayı üze- rinde yıkık duran meşhur “ Çer- çen,, — köprüsünün — yapılmasına teşebbüs etmiş. Ve vilâyet iIdarel hüsusiyesinden ikiyüz lira yardım temin ederek köprünün yeniden kurulması için lâzımgelen bin li- rayı da civar köylülerin yardımile meydana getirmiştir. Yeni köprü dört ayak Üzerin- de kurulmaktadır. Bu köprünün işçiliğini Çerçen, Kozyaka, İlbarit Hacılarobası köylüleri yapmakta- Hendek Tütünle- rinde Hastalık Yok İzmit (Hususi) — 15 - 20 evvel mex(ııleket )mmıı ılrrılı= endişeye düşüren, tütün hastalı« ma daip bazı şayialar işitilmişti. ilâyet —dahilinde ehemmiyetle tetkikat yapan Ziraat Müdürü Hikmet Beyle görüştüm. Hikmet Bey, yaptığı esaslı tetkikat neti- cesini şöyle anlattı : — «İzmit, Adapazarı ve Hen- dek kazaları dahilindeki bilumum tütün mezruatını tetkikim netice- sinde hiçbir hastalığa rastlamadım. in kurak git- bazı mahaller- de zeriyat yapılamamasından do- layı hasılat miktarı, geçen se- nelere nisbetle daha az İse de tütün ziraatinin markezl sikletini teşkil eden Hendek kazasında pek nefis tötünler elde edilmiştir. Bu suretle kemiyet İtibarile vaki olan noksanlık keyfiyet noktal nazarından fazlasile telâfi edilmiş bulunmaktadır. Elbistanda Burma Bıyıklı, Top Sakallı Bir Hanım Var Elbistan, (Hususi) — Gençler Evi irşat heyeti yanlarında kay- makam İsmalil ve jandarma ku- mandanı Mazhar Beyler olduğu halde köyleri gezerlerken Atma- lar köyünde 50 yaşında bıyıklı ve sakallı bir kadına rastlamış- lardır. Kadın bıyıklarını burmuş, kasketini sağ kaşının üzerine ya- tırmış ve heyetle tıpkı bir erkek gibi konuşmuştur. Bu kadın vak- tile bir kocaya varmış, bir de kız doğurmuştur. Kızı sağdır. Sa- kallı hanım şimdi duldur. Elbistandaki Köy Muallimleri Kongresi Elbistan, (Hususi) — Gazipaşa mektebinde köy muallimleri tara- fından bir kongre îıpılıımır. Kongrede kaymakam İsmail Bey de bulunmuş, muallimlerle çalış- SON POSTA Zaframboludan bir manzara dırlar. İlbarit köyünden Remzi Bey köprü için 100 lira vermiştir. Yörük köyünden Sipahi oğlu Kasım Bey de S0 lira yardım et- miştir. Halihazırda köprünün dört ayağı da kurulmuş- bulunuyor. On beş güne kadar köprü tamam olacak ve yıllardanberi çaydan geçmeye mecbuür olan yüzlerce köylü artık zahmetsizce köprüden geçeceklerdir. Bu köprünün kurulmasından ötürü köylüler sevinç içindedirler. Zaframboluda İmar Faaliyeti Yarım Kalan Bir Köy Yatı Mektebinin İnşası İçin Yapılan Müsamereye 216 Köy İştirak Etti sÜnün yapılması- , m ana, baba işi sayarak sabahın alaca karanlığın- ’;’; dan akşam ka- ranlığına kadar çalışmak suretile © gösteriyorlar. D, Natamam ka- lan Yörük yatı evinin ikmali için Pj de Yörük kö- *» yünde büyük bir müsamere tertip bir tarlada bin- lerce - kişiyi ala- cak büyük, salaş kurulmuştur. Müsamereye Zafranbolunun iki yüz on altı köyü İştirak etmiş, bundan başka Araç, Çerkeş, Ge- rededen pehlivanlar gelmişlerdir. Yirmi bine yakın aiyaretçinin mahşerleştirdiği bu müsamerede kükümet kerkânı da bulunmuş- lardır. Müsamereye istiklâl marşı ile başlanmış, yatı evi çocukları tara« fından bir piyes temsil edilmiş, mütecakiben güreşler yapılmıştır. Müsamerenin hasılatı yatı evi- Sevinçlerinin maddi delili de köp- | nin ikmaline hasredilecektir. Tüccar Zade Mehmet B. Kemalpaşada Meşhur tüccar zade Mehmet Bey Kemalpaşa gençleri arasında Karilerimiz tanırlar, bir za- manlar, İstanbulda tüccar zade Mehmet Bey ismini taşıyan ve milyarder olduğunu söyleyen bir adam türemiştir. Güzellik kırali- çelerinden, Amerika cümhur reisi M. Ruzveltin kızından İzdivaç teklifleri aldığını, fakat, hepsini reddettiğini söyleyen bu milyarder şimdi de M. Kemalpaşaya git- miştir. Orada iktısadi tetkikat yapıyormuş. Bu tetkikatın en mü- him tarafı tüccar zade Mehmet Beyin M. Kemalpaşada bir su Malatyadan Meyva İhracı Malatya, (Hususi) — Bu sene Malatyanın nefis meyvalarını her tarafa sevketmek mümkün olmuş- tur. Gerek tren ve gerek kam- yonlarla elma, armut ve saire gibi bütün meyvalar durmadan komşu vilâyetlere taşınmaktadır. Bilhassa Maraş, Antep, Adana, Mersin ve , köy , mektep okutma üsülleri hakkında hasbıhalde bulunmuştur. hulâsası fabrikası açmaya karar vermiş olmasıdır.. Mehmet Bey bu tetkikatı esnasında görmüş ki yağmur yağmıyor ve tarlalar su- suz. kalıyor. Bu - tarlaları - sula- mak ta pek müşkül olacak. Bunun için en kestirme yol su hulâsası istihsal etmek ve 250 gramlık bir şişe su hulâsası ile beş dö- nümlük bir tarlayı sulamaktadır. Mehmet Bey bu su hulâsası fab- rikası — sayesinde M. — Kemal- paşayı susuzluktan kurtaracağına kanidir. Kocasli Sampiyonluğu Adapazarı, (Hususi) — Halk- evi spor komitası Halkevi salo- nunda 934 Kocaeli şampiyonu olan Ada idman yurdu şerefine bir çay ziyafeti vermiştir. Malatyada At Koşuları Malatya (Husust) — Tayyare Cemiyeti menfaatine 29 teşrini- evvelde büyük at koşuları yapı- lacaktır. Koşuların mükemmeliyeti için şimdiden hazırlıklara başla« nılmıştır. Birinci teşrin 3 Fildişi Kule Dışında Nurullah Ata Moskova edebiyat kongresinde söylenmiş olan sözlerin bazılarını gazetelerde, mecmualarda okuduk belki Sovyetler hükümeti onların hepsini bir kitap şeklinde bastı rır da toplu — halde — görmek, kongrenin hizmeti hakkında bir fikir edinmek kabil olur, Şimdilik böyle bir fikir edinmek kabil de. ğü, çünkü elimize geçen parçalar arasındaki —münağebetleri bula« mıyoruz, onların dinleyicileri üze« rinde bıraktığı tesirleri anlıya: miyoruz. Fakat hepsinde, yani şimdiyç kadar görebildiğimiz mutukların hepsinde müşterek olan bir nokte var: Bugünün san'atkârı, hiç ole mazsa nazariyala giriştiği zaman küçük bir zümreye değil, geniş kütleye hitap etmekten bahses diyor. San'atin ancak bir smıf insani alâkadar eden bir süs sas yıldığı devir artık kapanmıştır ve yeni kuvvetler bulup ortaya fikrin bir terakkisi emmaresi diye çıka- cağı güne kadar, ceki, bâtıl, can« sız iddialar arasına atılacaktır. Rusya'da kurulan bir kongreda böyle bir iddiaya bütün hatiple« rin iştiraki tabil idi; fakat 6 kone gre Rusya'da değil de Almane a'da, İtalya'da, hattâ Fransa ve giltere'de kurulsaydı zannede« rim ki yine o fikir müdafaa edi- lir, sade bir zümreye hitap iddi- asında olan sanatkârlar - fena değilse de- eski, köhnemiş bir zihniyetin mümessilleri diye kar- | şılanırdı. memlekete bakarsak ayni şeyi görüyoruz: bugünün sanatkârı bütün balkı alâkadar etmek istiyor. Bunun için birçok sebepler göstermek kabildir. Me- selâ harp s#onrasının — iktısadi şartları geçinmeyi zorlaştırdığı için sanatine hasrettiği saatler için maddi bir karşılık bekleme- yecek, hattâ onun için birtakımı fedakârlıklara razı olacak İnsan« ları azalttı. Mamafih ilk batıra gelen bu sebebi kâfi bulmamız doğru değildir; çünkü bu ana sebep, sebeplerin sebebi olsa bile, itirafı bir sanatkâr için müşküldür; bunun yanında sanale kârın iftiharla kabul edeceği «bahane » yi de aramamız lâzım- dır. Harpten sonra - sanatkâı etrafı ile, gerek mensup olduğu cemiyetle, gerek bütün insanlarla meşgul oldu; çünkü «harici âlem» kendini şiddetli bir surette his« . settirmeye başladı; harpte cep- heye giden sanatkâr, döndükten sonra da ihtilâllerin, sokak kav- galarının — kâsırgasına tutuldu. « Fildişi kule » sine çekilemedi; oradan kendi arzusu ile çekil- diğini iddia ediyor amma doğrusu etraftaki insanlar gelip o kuleyl sardı, ihtilâl fildişi kuleyi da İstilâ etti. Bu hâlin edebiyat, sanat için hayırlı olacağından şüphe etmek doğru değildir; çünkü insan oğlu herhangi bir hâlden güzellikler çıkarmasını bilen mahlüktur. Dün fildişi kulede yaptıkları ne kadar büyükse bugün kalabalığa kan- şarak yapacakları da © kadar büyük — olacaktır. Onların da, bunların da büyüklüğünü tenm'a eden yerleri, iddinları değil, insan oğlunun damgasını taşımalarıdır. İ | j İ |